29 Aralık 2015 Salı

Temsilci Abdülkadir Selvi açıkladı: "Şehir içlerine kalekollar kurulacak"

Türkiye’nin doğu ve güney doğusunda süren operasyonlar devam edecekmiş!..
YeniŞafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Türkiye’nin doğusunda süren operasyonların devam edeceğini söylerken,  “Devlet operasyon yaptığı yerlerden çekilmeyecek. Şehir içlerine kale kollar kurulacak” dedi. Selvi, daha önceden karakolların yerine kale kollar kurulduğunu ve başarılı sonuç alındığını ileri sürdü ve bölge halkının, “Asker operasyon bitince çekilir. Devlet çekildikten sonra PKK tekrar buralara gelir. Biz 7-24 bu insanlarla beraberiz” diye bir tedirginlik yaşadığını iddia etti.
Selvi'nin Yeni Şafak'ta "Demirtaş’a dokunulsun mu?" başlığıyla yayımlanan (29 Aralık 2015) yazısı şöyle:
Haftaya Aile ve Sosyal Kalkınma Bakanı Sema Ramazanoğlu görüşmesi ile başladık. Bakan hanımın gündemindeki konulardan bir tanesi de çatışmaların sürdüğüCizre, Sur, Silopi başta olmak üzere bölgede çocuklara, kadınlara verilecek psikolojik destekti. 90'lı yıllarda PKK ile amansız bir mücadele yürütüldü. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un, ”PKK'yı 6 kez yenilgiye uğrattık ama bitmedi” dediği dönemlerdi. PKK ile OHAL zihniyetinde bir mücadelenin yürütüldüğü, PKK'nın faili meçhuller ve köy boşaltmalarla devletin eliyle büyütüldüğü yıllardı.
O zaman çatışma ortamında yetişen, köyleri boşaltılan, şehirlere göç etmek zorunda bırakılan Kürtlerin, psikolojisini tamir etmeyi düşünmedik. 90'lı yılların sendromunu yaşayanları topluma kazandırmak gibi bir projemiz olmadı.  ABD; Vietnam sendromunu yenmek için bir avuç askeri rehabilite etmeye çalışırken, köyleri boşaltılan, şehre göç etmek zorunda bırakılanları kazanmak için bir çalışmamız olmadı.  Tam aksine şehirlerin etrafına yerleşip, getto oluşturdular. Siyasi bilinçlerini büyük şehirlere tutunmaya çalıştıkları bu mahallelerde kazandılar. KCK operasyonları ile cezaevine girince, PKK akademisi olarak kullandıkları bu yerlerden iyi yetişmiş bir militan olarak çıktılar. Cem Ersever, ”PKK, Lice'nin Fis Köyünde kuruldu ama akademik kariyerini Diyarbakır cezaevinde yaptı” demişti.
90'lı yılların sendromunu yaşayanların çocukları bugün YDG-H oldu, Cizre'de, Sur'da, Silopi'de hendek savaşları veriyorlar.
Kandil, kırsal kökenli şehir savaşlarını derinleştirme kararı aldı. Şehir savaşlarının yürütüldüğü yerlerde, direndikleri kadar direnecekler. Yeni yerlerde hendek savaşı başlatacaklar. Amaç, Suriye ve Irak şekillendirirken Türkiye'yi içeride bu sorunlarla meşgul etmek. Devlet de bölgedeki operasyonlarını genişletiyor. Şehir yapılanmalarını tespit edildiği yerlerde operasyonlar yapılacak. Celal Bayar'ın, ”Bu kış komünizm gelecek” sözü gerçek olmadı ama bu kış çok çetin geçecek.
Peki ya sonrası?
Sonrasına yönelik olarak halkı kazanmaya dönük bir çalışmamız var mı?
Sonrası şu; devlet operasyon yaptığı yerlerden çekilmeyecek. Şehir içlerine kale kollar kurulacak. Dağlardaki eski karakolların yerine kale kollar kurulmuş, başarılı bir sonuç alınmıştı. Bu kez şehir kale kolları geliyor. Bölge halkı, “Asker operasyon bitince çekilir. Devlet çekildikten sonra PKK tekrar buralara gelir. Biz 7-24 bu insanlarla beraberiz” diye bir tedirginlik yaşıyor. Cizre'nin, Sur'un, Silopi'nin tekrar PKK'nın kontrolüne girmemesi için, polis özel harekatın görev yapacağı, “mahalle karakolları” kurulacak. Bölgenin terörle mücadele boyutu dikkate alınarak, bu karakollar, klasik semt karakolları olmayacak. Cizre'de, Sur'da, bekçi amcaların görev yapabileceği karakol zemini kaldı mı? Ama devletin geçici olmadığının gösterilmesi gerekiyor. Bunun için kale kollar kurulacak.
Terörle mücadelenin yoğunluğu belli bir seviyeye çekildiği andan itibaren, bölgenin yaralarının sarılması gerekiyor. Bunun için, ”kardeş şehirler” projesi gibi sivil toplum ağırlıklı modeller üzerinde duruluyor. Örneğin; Konya'nın Cizre'ye, Bursa'nın Sur'a, Kayseri'nin Silopi'ye “kardeş şehir” olarak irtibatlandırılması…
Bölgenin yaralarının nasıl sarılacağını tartışırken, Kandil çatışma sürecini derinleştirmek ve diğer alanlara yaymakla meşgul. Hafta sonu, “Özerk Bölgeler Modeli” talebinin de yer aldığı bir dizi karar aldılar. Şehir savaşlarının yaşandığı, her gün şehit haberlerinin geldiği bir dönemde bu kararı aldılar. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini Silvan baskını ile sabote ettikten sonra, Silvan şehitlerimizin yüreğimizi yaktığı bir günde özerlik kararını ilan etmişlerdi. Şimdi de, “Halk meclislerinin ilan ettiği özyönetim ilanlarını halkımızın her alanda yürüttüğü haklı ve meşru direnişi destekliyoruz” diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığına aday olan Selahattin Demirtaşise, ”Hendek Savaşları”nın en büyük destekçisi. Öyle ki, ”Bu direniş zaferle sonuçlanacak” diyor. “Barikattaki insanların elinde hafif silahlar var!” özdeyişi de Demirtaş'a ait. Hafif silah olması onları meşrulaştırır mı? Bir dönemler, ”Türkiyelileşme” açılımı ile yüzde 14 oy olan Demirtaş'ın tükenişine, hendeklerin içinde kaybolmasına tanıklık ediyoruz. Kendisi HDP'nin Eş Genel Başkanı değil, sanki Kandil'in sözcüsü. Murat Karayılan'ı geçeli çok oldu da şimdiler de Cemil Bayık'la yarışıyor.
Türkiyelileşme tabutuna son çiviyi çakıyor.
Hendeklerle Kürtlerin savaşı verilmiyor tam aksine PKK, Kürtlere karşı savaşıyor. Evlerini, yurtlarını terk eden 200 bin insan Kürt değil mi? PKK, şehir savaşlarında halkı yanına çekemedi tam aksine halkı kaybediyor. İşte tam bu aşamada Selahattin Demirtaş'a soruşturma haberi geldi. Demirtaş'ın, halkı sokağa çağırdığı 6-8 Ekim olaylarında 53 kişi ölmüştü. Selahattin Demirtaş'ın arkasında durduğu hendek savaşlarında ise ölenlerin sayısı yüzlerle ifade edilir oldu. Demirtaş bu sözleri demokrasinin beşiği olan Paris'te, Brüksel'de söyleyebilir miydi? Bu durumda en kolay iş; Demirtaş'ın dokunulmazlığını kaldırmak, HDP'yi kapatmaktır. Demirtaş ve özerklik açıklaması yapan heyet bunu çoktan hak etti.
Peki bu çare olur mu?
Zaten Demirtaş bizim bu tuzağa düşmemizi istiyor.
Onun için kışkırtıyorlar.
Savaşı siyasi alana taşımak istiyorlar.
90'lı yıllarda PKK'ya karşı mücadele verilirken, en büyük yanlış 2 Mart 1994 tarihinde DEP'lilerin dokunulmazlıklarını kaldırarak, Leyla Zana ve arkadaşlarını Meclis'ten alıp, Ulucanlar Cezaevi'ne koymak olmuştu. O yıllarda Öcalan'ın karargahında görev yapan PKK'lı kadın teröristle konuşmuştum. DEP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırıldığı gün Öcalan'ın ne yaptığını sordum. Cevap: “Bir televizyondan diğerine geçiyor, DEP'lilerle ilgili haberleri takip ediyordu. Çok sevinçliydi. 'TC'yi tuşa getirdim, davayı dünyaya mal ettim' diyordu”. Kürtlerin bir kısmında duygusal kopuş o zaman başladı. PKK, ikinci büyük sıçramasını o zaman yaptı. Demirtaş her açıklamasıyla dokunulmazlığının kaldırılmasını, HDP her eylemiyle kapatılmayı çoktan hak ediyor. Ama ABD ve Rusya, Irak ve Suriye'de sınır komşumuz olmuşken, Suriye ve Irak yeniden şekillendirilirken bizim duygularımızla değil, ilm-i siyasetle hareket etmemiz gerekiyor. PKK'ya bu imkanı yeniden vermeyelim. Demirtaş'ın mağduriyet edebiyatı yapmasına  fırsat  vermeyelim. 29 Aralık 2015 Salı - 10:25

16 Aralık 2015 Çarşamba

Bir ÖLÜ DOĞUM daha!.. Amerikan uşağı S Arabistan önderliğinde; Sözde İslâm Ordusu Koalisyonu

Sözde "anarşi, terör ve tedhişe karşı" 3 Milyon Askerli İslam Ordusu Koalisyonu Kuruluyor!..
Suudi Arabistan liderliğinde, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 34 ülke 'Teröre Karşı İslam İttifakı' adıyla yeni bir koalisyon kurdu. 3 milyon askerin yer alacağı koalisyonda İran, Irak, Suriye yok.
Suudi Arabistan, teröre karşı savaşmak için TürkiyeKatarFilistinMısırPakistan, MalezyaBangladeşTunusÜrdün ve Fas'ın da dahil olduğu yeni bir askeri koalisyonun kurulduğunu açıkladı. 34 islam ülkesinin bir araya gelmesiyle kurulan 'Teröre karşı İslam İttifakı' adlı koalisyonda 3.363.574 asker ile 19.471 tank yer alacak. Koalisyonda Sünni ülkelerin ağırlığı dikkat çekerken IŞİD'in büyük topraklar ele geçirdiği Irak ve Suriye dahil değil. Suudi Arabistan'ın bölgedeki en büyük rakibi Şii İran da koalisyonda yok. Koalisyonu, Suudi Kralı'nın oğlu ve 2 numaralı veliaht olan Suudi Savunma Bakanı Prens Muhammed bin Selman,  Riyad'da bir basın toplantısıyla duyurdu. Bakan, mart ayından beri hava saldırıları düzenledikleri Yemen'de ateşkesi açıkladıkları, İsviçre'de görüşmelerin başladığı gün yaptı. Koalisyon ülkelerinin bayraklarının önünde konuşan Selman, koalisyonun sadece IŞİD'le değil tüm 'terörist' gruplarla savaşacağını söyleyerek "Koalisyon, önce İslam dünyasına zarar veren şimdi de uluslararası toplumu tümüyle etkileyen bu hastalıkla (aşırıcılık) mücadelede teyakkuzundan gelmektedir. İslam dünyasının pek çok kısmında terörle mücadele çabalarını desteklemek ve koordine etmek için Riyad'da bir operasyon merkezi olacak.
Suriye ve Irak'taki operasyonlarla uluslararası bir koordinasyon olacak. Operasyonları, bu iki ülkedeki meşru yönetim ve uluslararası toplumla koordine olmadan yapamayız" dedi.
MERKEZ RİYAD
Terörle mücadele kapsamında IrakSuriyeLibyaMısır ve Afganistan'da düzenlenecek operasyonlar, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da kurulacak merkezden yönetilecek. Yetkililer, oluşturulacak ittifakın asker sayısı ve hangi ülkeden ne boyutta katılım olacağına dair detayların önümüzdeki günlerde yapılacak toplantılarda belirlenebileceğini söylediler. Suudi Dışişleri Bakanı Adil El-Cubeyr, Paris'te yaptığı açıklamada terörle mücadele ittifakının istihbarat paylaşımı yapacağını, eğit-donat desteği vereceği, gerekirse IŞİD'e karşı savaşa güç yollayacağını söyledi. Suudi devlet ajansı SPA'da ortak açıklamada koalisyonun, 'şekli, mezhebi ve ismi ne olursa olsun yeryüzünde fitne ve fesat çıkaran, insanları korkutan ve öldüren silahlı terör örgütlerine karşı oluşturulduğu' belirtildi.
34 ÜLKE KATILIYOR
"Suudi Arabistan Krallığı, Ürdün Krallığı, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan Cumhuriyeti, Bahreyn Devleti, Bengladeş Cumhuriyeti, Benin Devleti, Türkiye Cumhuriyeti, Çad Cumhuriyeti, Togo Devleti, Tunus Cumhuriyeti, Cibuti Cumhuriyeti, Senegal Devleti, Sudan Cumhuriyeti,  Sierra Leona Cumhuriyeti, Somali Devleti,  Gabon Devleti, Gine Cumhuriyeti, Filistin Devleti,  Komorlar Federal İslam Cumhuriyeti, Katar Emirliği, Fildişi Sahili, Kuveyt Emirliği, Lübnan, Libya Halk Cumhuriyeti, Maldivler Cumhuriyeti,  Mali,  Mısır Halk Cumhuriyeti, Malezya,  Fas Cumhuriyeti,  Moritanya,  Nijer, Nijerya ve Yemen."
ABD'DEN DESTEK, RUSYA BEKLEMEDE
ABD Savunma Bakanı Ashton CarterSuudi Arabistan  merkezli yeni oluşturulan askeri ittifakla ilgili "Bu koalisyon açısından Suudi Arabistan'ın planında ne olduğu konusunda daha fazlasını öğrenmek istiyoruz. Fakat genel olarak bizim Sünni Arap ülkelerinin IŞİD'e karşı daha fazla mücadelede daha fazla katkı olarak bir süredir talep ettiğimiz şeylerle uyumlu görünüyor" dedi. Almanya: Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, IŞİD karşıtlarının organize olmasından memnuniyet duyacaklarını belirterek "Ancak Viyana görüşmelerinin bir parçası olarakIŞİD'e karşı savaşan tüm ülkelerin İran ve Çin dahil koalisyonda olması gerekiyor" yorumunda bulundu. Rusya: Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, "Aşırılıkla mücadelede güç birliği yapılmasını olumlu değerlendiriyoruz ama ittifakın amacını ve katılımcılarını analiz etmemiz gerek" dedi. İslam İşbirliği Teşkilatı, 34 İslam ülkesinin teröre karşı koalisyon oluşturmasını memnuniyetle karşıladı.  Suriye Meclis Başkanı Halid Abud, Riyad'ın açıkça terörü desteklediğini ve bu nedenle bu ittifakın etkisiz kalacağını belirtti.
DAVUTOĞLU: DOĞRU YÖNDE ATILMIŞ BİR ADIM
Türkiye koalisyonda aynı zamanda NATO müttefiki olan tek ülke. Başbakan Davutoğluda Türkiye'nin koalisyon katılımını doğruladı. Davutoğlu, dün Bulgaristan'a hareketinden önce konuyla ilgili soruya, "Suudi  Arabistan'dan böyle bir toplantı, geniş kapsamlı birliktelik için bir davet geldiğinde, olumlu baktığımızı söyledik. Teröre karşı İslam ülkelerinin birlikte bir ses vermeleri, terörle İslamı özdeşleştirme çabası içinde olanlara verilecek en iyi cevaptır. İslam ülkeleri arasında yürütülen bu çaba doğru yönde atılmış bir adımdır" yanıtını verdi. Davutoğlu, Türkiye'nin bu ittifaka ne boyutta katkı verebileceğine dair ayrıntıya ise girmedi.
KOALİSYONDA İRANIRAKSURİYE YOK
Koalisyonda Sünni ülkelerin ağırlığı dikkat çekerken IŞİD'in büyük topraklar ele geçirdiğiIrak ve Suriye dahil değil. Suudi Arabistan'ın bölgedeki en büyük rakibi Şii İran da koalisyonda yok. Afganistan da öyle. Suriye'de muhalifleri destekleyip silah yardımı yapan S. Arabistan, geçen yıl Körfez ülkeleriyle birlikte  ABD  liderliğindeki koalisyona katılarak Suriye'de IŞİD'e karşı hava saldırıları düzenlemeye başlamıştı. Suriye Devlet Başkanı Esad'ın gitmesinde ısrarcı olmaya devam eden, İran ve Suriye tarafından terörist grupları desteklemekle suçlanan  Suudi Arabistan, geçen hafta Riyad'da Suriyeli muhalifler arasında görüşmelere ev sahipliği yaptı. Analistler koalisyonun etkili olup olmayacağını konuşmak için erken olduğunu, Riyad'ın bölgedeki liderlik rolünü kazanma hedefinde olduğunu söylüyor. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Adam Baron, "Ne olursa olsun koalisyon kurulması güçlü sembolik bir yumruk. Açıklama bazı açılardan bir sürpriz  olsa da Suudi Kralı Selman ve oğlunun daha büyük ve agresif politikasıyla örtüşüyor" dedi.
ÖZEL BİRLİK YOLLAYABİLİRİZ
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adel el-Cubeyir, Suudi ArabistanKatarBirleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in Suriye'ye IŞİD'e karşı savaşmaları için özel kuvvetler gönderebileceğini söyledi. Cubeyir, konu hakkındaki görüşmelerin sürdüğünü de sözlerine ekledi. 
(Kaynak: 16 Aralık 2015 Çarşamba – AA, HHA, Ulusal Haber, UHA)
ELEŞTİRİ, AÇIKLAMA, YORUM VE KATKI:
Türkiye Vehhabi ittifakına mı girdi?, Arslan BULUT
Muharrem Sarıkaya, Habertürk'teki 4 Ekim 2015 tarihli ve "Suudi ve İsrail'in Kürdistan anlaşması" başlıklı yazısında Suudi Arabistan ve İsrail'in, 2014'ün başından bu yana aralarındaki sorunları çözmek üzere 5 kez bir araya geldiklerini, birlikte hareketin ve "ortak düşman" diye tanımladıkları İran'a karşı alacakları tutumu belirlemenin yollarını aradıklarını, son görüşmelerinden birinin de Washington merkezli Dış İlişkiler Konseyi'nde 4 Haziran 2015'te yapıldığını yazmıştı..
Sarıkaya, haberi CFR denilen kuruluşun İnternet sitesinden almıştı. Görüşmede Suudi tarafını temsil eden eski Washington Büyükelçisi general Enver Macid Eşki, İsrail'i temsil eden Büyükelçi Dore Gold'a "Türkiye'nin Osmanlı ihtişamını geri getirmek için kendi rüyasından uyandığını"vurgulamış; Araplar ve İsrail arasında barış sağlanması, İran'da siyasi sistemin değiştirilmesi, Arap ülkelerini korumak için bir Arap Gücü oluşturulması, Arap dünyasında İslami ilkelere dayalı demokrasinin temellerinin hızla kurulması ve "Büyük Kürdistan'ın yaratılması için barışçıl yollarla İran, Türkiye ve Irak'ın emellerini zayıflatıp Kürdistan lehine bu 3 ülkenin parçalanması" önerisinde bulunmuştu.
***
Hüseyin Vodinalı da Oda TV'de, 2003 yılında, "Suriye'nin ateşe verilmesinin mimarlarından" olan Suudi İstihbarat Şefi Bender Bin Sultan'ın MOSSAD Başkanı Tamir Pardo ile görüştüğünü yazmıştı. Yine Amerika'nın CBS haber kanalının eski yöneticilerinden Bary Londo, Mossad başkanının defalarca Arabistan'ı ziyaret edip, Mossad'ın İran'ın nükleer bilginlerine karşı suikastlarının parasını aldığını iddia etmişti. O Suudi Arabistan ki, El Kaide'nin de IŞİD'in de finansörüydü!
Ergün Diler de Takvim gazetesindeki 15 Ekim 2015 tarihli yazısında, 2012'de Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Bin Abdullah Al Kabil'in Ankara ziyaretini ve Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in, Suudi Arabistan ziyaretini hatırlatarak, "askeri ittifak masaya yatırıldı" diye yazmıştı.
Ve 22 Ekim 2015'te Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdul Rahman Bin Saleh Albanyan Ankara'ya geldi, Genelkurmay BaşkanıHulusi Akar ile görüştü.
Derken önceki gün bomba haberi, Suudi Arabistan devlet televizyon kanalı Arabiya patlattı! Suudi Arabistan, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 33 İslam ülkesinin, merkezi Suudi Arabistan'da bulunacak, "Teröre karşı İslam ittifakı" oluşturduğunu açıkladı.
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Muhammed bin Selman da "merkezi Suudi Arabistan'da bulunacak olan askeri ittifak"ın uluslararası örgütler ve küresel ittifaklarla koordinasyon içerisinde hareket edeceğini, yeni ittifakın sadece IŞİD'e karşı değil, karşılaşılan bütün "terörist"gruplarla mücadele edeceğini söyledi!
İttifaka Suudi Arabistan, Türkiye, Mısır ve Pakistan'ın dışında Somali, Maldivler, Bangladeş, Sierra Leone, Gine, Benin, Sudan, Filistin, Lübnan, Komor Adaları, Çad, Kuveyt, Ürdün, Moritanya, Togo, Tunus, Nijer, Cibuti, Katar, Nijerya, Senegal, Libya, Yemen, Malezya, Mali, Gabon, Birleşik Arap Emirlikleri, Fas ve Bahreyn'in katıldığı bildirildi!
***
Böylece, Suudi Arabistan'ın CFR'de tezgâhladığı ve Türkiye, İran ve Irak'ın parçalanmasına dayalı Büyük Kürdistan projesi, Türkiye'nin de desteğiyle hayata geçirilmiş olacak! İnanılır gibi değil ama BBC'nin dünyaya duyurduğu"Teröre karşı İslam ittifakı"nın arkasında bu kadar aleni bir proje var!
TBMM, böyle bir ittifaka onay verir mi? AKP iktidarı, Türkiye'yi parçalamak için İsrail'e öneride bulunan bir ülkenin peşine takılacak ve herkes bunu sineye mi çekecek? İslam İşbirliği Teşkilatı ne güne duruyordu? Orada İran ve Suriye var diye mi, sözde Sünni gerçekte Vehhabi ittifakı kuruldu?
E.MAİL: arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr

11 Aralık 2015 Cuma

Karkamış, Elbeyli ve Kilis sınırında alârm. Askere "VUR EMRİ" verildi.

Askere 'vur emri' verildi...
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın Fırat'ın batısına, PKK'nın Suriye kolu; Anarşi, terör ve tedhiş örgütü PYD'nin geçirilmeyeceğini söylemesinin ardından Türkiye - Suriye sınır hattında güvenlik önlemleri her geçen gün daha da arttırılıyor. Terör örgütlerinin uzantısı bazı menfur siyasi partilerin muhalefetine rağmen, Fırat Nehri'nin çevresine beton duvar örülürken, bazı kritik noktalara ise kalekol yapılıyor.
Bölgedeki nöbetçi ve devriye Sayıları arttırıldı.
Doğusunda YPG, batısında ise IŞİD gibi hak, adalet ve hukuk tanımayan azılı terör, anarşi ve tedhiş örgütlerinin tehdidi altına bulunan Türkiye Cumhuriyetinin Karkamış, Elbeyli ve Kilis sınırında güvenlik tedbirleri arttırıldı. Fırat Nehri'nin çevresinde beton duvar örülürken, sınırdaki kritik bölgelerde ise kalekol yapımı hızlandırıldı. Aynı zamanda bir çok nokta 24 saat termal kameralarla takip edilirken, bölgedeki nöbetçi ve devriye gezen asker sayıları da arttırıldı.
ASKERE VUR EMRİ YETKİSİ
Yaşanan Suruç ve Ankara olayları sonrası zırhlı araçların da sürekli devriye gezdiği bölgede, Türkiye'nin iç güvenliğini tehdit eden İŞİD ve YPG militanları başta olmak üzere sınırdan yapılan bütün kaçak geçişlere karşı askere vur emri yetkisi verildiği bildirildi.
VAGONLAR KALKAN OLARAK BEKLETİLİYOR
İnsan hakları, adalet ve hukuk tanmayan vahşi Terör ve tedhiş örgütü İŞİD'in kontrolündeki Suriye'nin Cerablus şehrinde yaşanan patlamalar ve olası saldırılardan Suriye sınırında bulunan Gaziantep'in Karkamış ilçesindeki yaşayan vatandaşları korumak için, sınıra sıfır noktasında Karkamış Tren Gar'ına ait vagonlar bekletiliyor. Suriye'de yaşanan iç savaş sonrası seferleri durdurulan tren vagonlarının arkasında bulunan evlerde yaşayan Karkamış halkı, İŞİD tarafından bir saldırı olasılığı konusunda endişe yaşarken, çocuklar ise olan bitenden habersiz vagonlar arasında oyun oynuyor. Karkamış ilçesindeki gar lojmanlarında yaşamlarını sürdüren Suriyeli ailelerin çocukları ise Cerablus'tan getirdikleri tavşan ve burada çoğalan yavrularıyla birlikte tren rayları arasında geziniyor.
FIRAT NEHRİ'NİN BATISI ÖZEL GÜVENLİK BÖLGESİ İLAN EDİLDİ
Gaziantep Valiliği'nden yapılan açıklamada, Gaziantep'in Nizip ilçesinde Karkamış sınırındaki Köprübatı Hutut Karakolu'nun sorumluluk alanında bulunan Ada bölgesi, 15 gün süre ile özel güvenlik bölgesi ilan edildi. Açıklamada, “2565 Sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu’nun 32/A Maddesi gereğince, Köprübatı Hutut Karakolu Fırat Nehri üzerindeki Ada Bölgesinde, 11 Aralık 2015 günü Saat 13.00’te başlayıp 25 Aralık 2015 günü Saat 13.00’de bitecek şekilde, 15 gün süre ile Valiliğimizce Özel Güvenlik Bölgesi ilan edilmesine karar verilmiştir. Buna göre 11 Aralık 2015-25 Aralık 2015 tarihlerinde Özel Güvenlik Bölgesi ilan edilen yerlerde her türlü araç ve insan giriş-çıkışının kontrolü, gerektiğinde yasaklanması ve gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması, İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğünce yapılacaktır” ifadeleri yer aldı.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, "Fırat'ın batısına kimsenin geçişine izin vermeyeceğiz" açıklaması yapmış, açıklamanın ardından Fırat'ın batısında bulunan sınır hattında güvenlik tedbirleri alınmıştı. (İHA |  11 Aralık 2015 Cuma - 10:26 | Son Güncelleme : 11 12 2015 - 10:40)

4 Aralık 2015 Cuma

Taammüden (insan veya hayvan) öldüren caniler için "İDAM" cezasını kaldıranlar kahrolsun

ÖZGECAN DAVASINDA KARAR ÇIKTI... LÂKİN, ADALET AKİM KALDI, HAK YERİNİ BULMADI!..
MERSİN'in Tarsus İlçesi'nde bindiği minibüste tecavüz girişiminde bulunulup, direnince öldürülüp cesedi yakılan, üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın katil zanlıları minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl, babası Necmettin Altındöken ağırlaştırılmış müebbet, arkadaşı Fatih Gökçe ise ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bir kadın üyenin de bulunduğu mahkeme heyeti cezalarda hiç bir indirim uygulamadı ve karar salonda alkışlandı. Ailenin avukatları "kararı değerli buluyoruz" derken, 'tarihi' olarak nitelenen karar Özgecan'ın anne-babasının evlilik yıldönümüne denk geldi.
MUTLAKA İDAM EDİLMELERİ GEREKİRDİ
Özgecan Aslan'ın katil zanlısı 26 yaşındaki Ahmet Suphi Altındöken'in 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel saikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma;,  50 yaşındaki Necmittin Altındöken ile 20 yaşındaki Fatih Gökçe'nin ise 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme' suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılandıkları davanın 3'üncü duruşması saat 09.00'da başladı.
KADINLAR ÖZGECAN İÇİN TOPLANDI
Davanın ilk duruşmasında olduğu gibi bu duruşmada da Tarsus Adliyesi, Özgecan davasının duruşması için kapatıldı. Bu davadan başka hiçbir duruşmanın görülmediği adliyede polis geniş güvenlik önlemi aldı. Adliyenin önündeki yol trafiğe kapatılırken, çevresinde polise ait 1 TOMA ve 1 zırhlı araç ile Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin 2 itfaiye aracı hazır bekletildi.
İçeride dava devam ederken, dışarıda çeşitli kadın örgütlerinden yaklaşık 300 kişi taşıdıkları dövizler, attıkları sloganlarla kadına yönelik şiddete tepki gösterdiler. Davanın ilk duruşmasında 'iktidara yakın oldukları' iddiasıyla diğer kadın örgütleri tarafından tepki gören Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), bu duruşma kalabalık gruptan ayrı durdu.
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın da aralarında bulunduğu kadınlar, 'İyi, hal, tahrik indirimlerine hayır pankartı' açarken, 'Kadınlara adalet, katillere ağırlaştırılmış müebbet', 'Erkeksen öfkeni yen' yazılı dövizler taşıdı. Burada birer açıklama yapan Meral Danış Beştaş, Akdeniz Belediyesi Başkan Yardımcısı HDP'li Yüksel Mutlu ile KADEM adına açıklama yapan Betül Yılmaz, kadına şiddete son verilmesini ve kadınları öldüren erkeklere 'iyi hali' ve 'tahrik' gibi çeşitli nedenlerle ceza indirimi uygulanmamasını istedi.
CANİLER (SANIKLAR) JANDARMA KORDONUNDA
İlk duruşmada Ahmet Suphi Altındöken'in "Fatih arabadan inerken kemerini sıkıp fermuarını çekti. Cinsel bir şey yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum ama yeltendiğini biliyorum" diye savunma yapmasının ardından Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan ek iddianame ile 'Nitelikli cinsel saldırı' suçundan da yargılanmaya başlanan Fatih Gökçe ile birlikte Suphi Altındöken ve Necmittin Altındöken, bu duruşma mahkeme salonuna getirildi. Sanıkların bulunduğu bölümün arkasına jandarma kordonu oluşturuldu. Aileden Özgecan'ın amcası Yaşasın Aslan'ın katıldığı duruşmada aile ve sanık avukatları ile Adana, Mersin, Ankara, Gaziantep, Samsun, İstanbul, Muğla, Antalya ve Kırklareli Barosu'ndan avukatlar yer aldı. Duruşmada, Ahmet Suphi Altındöken'den boşanan eşi Neslihan'ın avukatı Ebru Çatıkkaş, davaya müdahil olmak istedi. Aile avukatları ise Çatıkkaş'ın sanığın eski eşinin avukatı olduğunu belirterek itiraz etti ve mahkeme heyeti itirazı kabul etti.
MAHKEME SAVCISI: İNDİRİM YAPILMASIN…
Duruşmada mahkeme savcısı Mehmet Dilan, geçen duruşmada verdiği mütalaasını tekrar ederek sanıklardan Ahmet Suphi Altındöken'in 'Nitelikli adam öldürme, cinsel amaçlı alıkoyma, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçlarından', arkadaşı Fatih Gökçe'nin 'Nitelikli adam öldürme ve nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs' suçlarından, babası Necmittin Altındöken'in 'Nitelikli adam öldürmeye iştirak' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ile cezalandırılmalarını, iyi hal indirimi uygulanmadan cezaların en üst sınırdan verilmesini talep etti. Daha sonra söz alan aile avukatlarından Sevim Küçük ise her 3 sanığın da ortak karar alarak ortak hakimiyet kurup Özgecan Aslan'ı birlikte öldürdüklerinin sanıkların anlatım ve dosya kapsamından anlaşıldığını, bu nedenle de cezanın en üst sınırdan verilmesini talep etti. Avukat Küçük, genç kızın genital bölgesinin tamamen yakıldığını, bu bölgenin bilerek yakıldığını ve bunun cinsel saldırıyı gizlemek için yaptıklarını kaydederek Fatih Gökçe'nin nitelik cinsel saldırı suçundan cezalandırılmasını istedi.
HİÇBİR İNDİRİM YAPILMADI
Kısa bir ara veren mahkeme heyeti, salona gelip kararı açıkladı. Mahkeme heyeti, her 3 sanığı da 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti ayrıca katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken'i  'bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel saikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan 27 yıl, Fatih Gökçe'yi ise aynı gerekçe ile 24 yıl hapis cezasına çarptırdı. Heyet, sanıkların cezalarında indirim uygulamadı, karar avukatlar tarafından alkışlandı.
JANDARMANIN DİKKATİ SAYESİNDE YAKALANDILAR
Mersin'in Tarsus İlçesi'ndeki Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde okuyan Özgecan Aslan, 11 Şubat 2015'te okuldan çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Bunun üzerine aile, polise kayıp başvurusunda bulundu. Özgecan ailesi ve  polis tarafından her yer de aranırken, Tarsus-Mersin-Adana arasında yolcu taşıyan 33 B 8756 plakalı minibüsün sürücüsü Ahmet Suphi Altındöken jandarma kontrol noktasında durarak otobana nasıl çıkacağını sordu. Askerler, minibüsün tarif ettikleri yol yerine ormanlık alana doğru gittiğini fark edince şüphelenip yol kenarında durdurarak arama yaptı.
Sürücünün babası Necmittin Altındöken ile Fatih Gökçe'nin de bulunduğu minibüste kan izine rastlandı. Ahmet Suphi Altındöken, kanın müşteri olarak minibüste kavga eden 2 yolcuya ait olduğunu söyledi. Gözaltına alınan 3 kişi, işlemlerinin arından serbest bırakıldı.
Jandarma, Özgecan Aslan'ın kayıp bilgisi üzerine minibüsü 12 Şubat'ta içinde Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe ile birlikte ele geçirildi. Minibüste detaylı arama yapan ekipler bir şapka buldu. Şapkanın gösterildiği Mehmet Aslan'ın 'Kızıma ait' demesi üzerine sorgulanan Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe, genç kızı bıçaklayarak öldürdüklerini, cesedini benzin dökerek yaktıklarını, ardından da Çamalan Köyü Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi yatağına attıklarını itiraf etti. Bir süre sonra Ahmet Suphi Altındöken de jandarma tarafından yakalandı. 13 Şubat sabahı şüphelilerin gösterdiği yerde genç kızın yanmış cesedi bulundu.
ÖZGECAN HAYATTAYKEN 2 ELİNİ KESMİŞ
Sorgusunda suçunu itiraf eden Suphi Altındöken, cinayeti en ince detayına kadar soğukkanlılıkla anlatarak, "Otobüste bulunan bıçağı sol kapı gözünden alıp boğazına, boynunun şah damarına doğru soktum. O panikle bir iki defa daha boğazına soktum çıkardım. Araçtan inip Fatih'e boğazını kestiğimi söyledim. Bu sırada bayandan harıltılı bir şekilde nefes alıp verme sesi ve öksürük sesi geliyordu. Fatih bu sesi duyunca 'Oğlum madem yaptın yüzünü cırmalamış, kızın tırnaklarına kimliğini bırakmış gibisin' dedi. 'Ne yapayım?' diye sordum o da bana 'Ellerini kes' dedi. Bu sırada Fatih aracının ön tamponuna koyduğum bıçağı alıp bana verdi ben de o panikle araca girdim. Bu sırada bayandan hala harıltılı bir ses geliyordu ve yaşıyordu. Bayanın iki elini de bileklerinden kestim" diye ifade verdi. Özgecan'ın amcası Yaşasın Aslan karar sonrası yaptığı açıklamada, "Bu karar en ağır ceza ama bizim yine vicdanımız rahat değil. Bugünden sonra sevgi ve barış istiyorsak bilgiye ve saygıya önem vermeliyiz. Çok geç kalmadan kayıtısz şartısz sevgi içinde kalmak dileğiyle avukatlarımıza devlet büyüklerimize halkımıza ailem adına sonsuz teşekkürler sunuyorum." dedi
BU CEZA, BUNDAN SONRAKİ KARARLARA ÖRNEK OLSUN VE MUTLAKA ARTIK: "İNSANLIK DÜŞMANLARINA İDAM CEZASI" TEKRAR GETİRİLSİN. 
Kararın açıklanmasının ardından Özgecan Aslan ailesinin avukatı Efkan Bolaç şöyle konuştu: "Neredeyse 40 yılın üzerinde bir süre içeride kalacaklar gibi görünüyor. İstediğimiz gibi bir karar çıktı. Kamuoyunun baskısı, örnek olacak bir karar olması isteği bu sonucu getirdi. Dosyada son söz söylenirken amcası bir şey söylemişti 'Bir ceza istiyorum' diye. Bu ceza bundan sonraki bütün kadın cinayetlerinde örnek olur diye düşünüyoruz. İndirimsiz, 'çok seviyordu ağır tahrik altındaydı' gibi örneklemelerin olmayacağı bir süreç olsun istiyoruz. Umarız bundan sonra bu karar bütün ülkede emsal teşkil eder.

30 Kasım 2015 Pazartesi

Rus kalleşliği "Türk-Azerbaycan" kardeşiliği ile aşıldı. Azerbaycan Türk Tır'larına kapıyı açtı,

Dost ve Kardeş Azerbaycan kapıları açtı, Rus oyunu bozuldu; Büyük avantaj ortaya çıktı
Rusya Federasyonu'nun, Orta Asya'ya geçiş ve ülkesine transit girişleri (düşürülen uçak meselesinden dolayı bir nevi ambargo koyarak) engelleme girişimine karşı; Ebedi dost ve öz kardeş Azerbaycan, menfur oyunu bozdu. Türkiye plakalı araçlar, Azerbaycan, Hazar Denizi ve Türkmenistan koridorunu kullanacak. Mesafe olarak da daha kısa olan Hazar geçişinin kalıcı hale gelmesi gündemde. Rusya tarafından geçişi engellenen Orta Asya yolcusu Türk TIR'ları için Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'in talimatıyla kendi ülkesi üzerinden geçiş imkânı ve kolaylığı sağlandı. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın Uluslararası Nakliyeciler Derneği'ne (UND) ilettiği bilgilendirmeye göre; Rusya üzerinden KazakistanKırgızistan ve Tacikistan transit geçiş yapmak isteyen Türkiye plakalı araçlar, Hazar Koridoru'nu kullanacak. Uçak düşürme olayının ardından  Moskovayönetiminin yaptığı engelleme nedeniyle Türkiye plakalı TIR'lar, günlerdir  Gürcistan'dan Rusya'ya geçiş yapamıyor.
ALİYEV, TALİMAT VERDİ
Yeni Şafak'ın haberine göre Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Azerbaycan'daki temasları sırasında taşımalarla ilgili mevcut durumu Azeri mevkidaşı Elmar Memmedyarov'un dikkatine sunduğu bildirildi. Bakan Memmedyarov'un konuyu Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'e ilettiği belirtildi. Talebi olumlu karşılayan Aliyev'in Türk TIR'larının geçişi için her türlü kolaylığın gösterilmesi talimatını verdiği ifade edildi. Talimatın ardından masaya oturan iki ülke yetkililerinin; güzergâhı kullanacak Türk şoförlerinden vize itası ve geçiş belgesi olmasa da ceza alınmaması üzerinde mutabakat sağladığı kaydedildi.
'ZOR DÖNEMDE YANIMIZDA OLDU'
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Azeybaycan güzergâhının şu ana kadar karayolu geçiş ücreti ve Hazar'daki yüksek maliyetler nedeniyle pek kullanılmadığını söyledi. Aliyev'in talimatını hatırlatan Şener, "Tam da bu güzergâhın kolaylaşmasını beklediğimiz bir dönemde Rusya krizi yaşandı ve Azerbaycan, mağdur olan araçlarımıza sahip çıktı" şeklinde konuştu. Bu kararı veren Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e teşekkür eden UND Başkanı Şener, "Orta Asya Kafkaslar ve Türkiye'yi birbirine bağlayacak bu güzergâhın kalıcı olmasını istiyoruz" talebini de dile getirdi.
Ro-Ro da liman da kârlı çıkacak
"Çağrılarımıza karşılık verilirse Ro-Ro da, liman da bundan karlı çıkacaktır" diyen Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eylül ayında UND ile görüşen Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Gurbanguli Berdimuhammedov gemi fiyatında indirim yapma sözü verdi. Azerbeycan Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev de transit geçişlerin kolaylaştırılması talimatını verdi ve bunun için Ekonomi Bakanı başkanlığında bir komite kuruldu. Azerbaycan tarafından da gemi fiyatında ve özellikle liman fiyatında yüzde 50 indirim bekliyoruz." Orta Asya'ya yılda; 45 bin araç geçişi İran, 6 bin araç Rusya 5 bin araç da Azerbaycan ve Hazar Denizi koridoru üzerinden ulaşıyor. Türkiye'nin daha çok kullanmak istediği Hazar koridorunun yıllık 25 bin araçlık geçiş kapasitesi bulunuyor.
HAZAR KORİDORU MESAFESİ DAHA KISA
Gürcistan'da günlerdir bekleyen Türk TIR'larının önceki geceden itibaren Hazar Koridoru'nu kullanmaya başladığının bilgisini veren Şener, "Araçlar şu anda Azerbeycan'ın transit geçişi açması ile Hazar üzerinden Kazakistan ve Kırgızistan'a doğru yola çıktı. Gürcistan'da bekleyen araç sayısı 30'a geriledi" ifadelerini kullandı. Bakü üzerinden Türkmenbaşı (Türkmenistan) ve Aktau (Kazakistan) limanlarına doğru seferlerin başladığını aktaran Şener, "Bu güzergahın mesafesi çok daha kısa. Güzergah kalıcı olursa Azerbaycan ekonomisine de fayda sağlayacak" değerlendirmesinde bulundu.
İNDİRİM SAĞLANIRSA GEÇİŞ SAYISI 25 BİNİ BULUR
Hazar güzergahının daha aktif kullanılabilmesi için transit geçişlerde alınan 465 dolarlık ücretin kaldırılmasını talep eden Şener, Ro-Ro taşımalarını pahalı hale getiren seferlik 15 bin dolar liman masrafının da indirilmesini istedi. Şener, bu kolaylıkların sağlanması halinde yıllık 5 bin olan Hazar geçiş sayısının 25 bini bulabileceğini söyledi.

20 Kasım 2015 Cuma

Suriye'de Bayırbucak Türkmenleri ateş altında...

ÖZ KARDEŞLERİMİZ; SURİYE TÜRKMENLERİ HAİN ATEŞ, KALLEŞÇE ZULÜM, İŞKENCE VE BASKI ALTINDA
Bayırbucak Türkmen köyü, cinnet getiren insanlık düşmanlarının ihanetine maruz. Türkmen kardeşlerimiz karadan ve havadan saldırıya uğradı. Türkiye, neden ve niçin "hain saldırıya" müdahale etmiyor?.. 
HATAY'ın Yayladağı İlçesi'nin karşısındaki Suriye'nin Bayırbucak Türkmenleri bölgesine dün; Suriye Devlet Başkanı eli kanlı Beşşar Esad'a bağlı birliklerin karadan, Rusya'nın ise havadan ve denizden düzenlediği “Türkmen Bölgesini hedef alan” saldırılar bölgede büyük bir tedirginlik, korku ve bombardımanlar sonucu oluşan yıkım yarattı.
SALDIRILARIN BİLİNEN İLK BİLÂNÇOSU
Saldırıların bilinen ilk bilançosu ise Hatay'a getirilen 4 yaralı Türkmen'den 1'inin hayatını kaybetmesi oldu. Dün gerçekleşen saldırıda patlama sesleri Yayladağı İlçesi'nden de duyulurken Rusya'nın saldırılar sırasında, Akdeniz açıklarında demirlemiş gemilerinden de çok sayıda atış yaptığı bildiriliyor. Saldırıda çok sayıda Türkmen'in yaralandığı belirtilirken, 3 yaralının Mustafa Kemal Üniversitesi sağlık ve Uygulama Araştırma Hastanesi'nde tedavisi sürüyor. Esad güçlerinin kontrolündeki Yayladağ sınırımızla komşu olan Lazkiye'nin Bayırbucak bölgesine hâkim tepeleri de rejim güçlerinin kontrolü altına aldığı belirtiliyor.
ESAT GÜÇLERİ MEVZİ KAZANIYOR
Bu takdirde Esad güçlerinin mevzi kazanmış olacağına dikkat çekiliyor. Daha önce de zaman zaman PYD ve Özgür Suriye güçleri aynı bölgeyi kontrol altına alarak denize bir kapı açmaya çalışmış, bu nedenle muhaliflerle rejim güçleri arasında çatışmalar yaşanmıştı. Sınırımızdaki Yayladağ halkı, bu sıcak gelişmelerde kullanılan silahların kendilerine zarar vereceği endişesini  taşıyor.
20 BİN TÜRKMEN ÇADIR KENTLERE SIĞINDI
Suriyeli yerel kaynaklar, Bayırbucak Türkmenleri bölgesine 3 gün önce başlayan saldırılarda çok sayıda Türkmen’in hayatını kaybettiğini, çok sayıda yaralı bulunduğunu bildiriyor. Saldırılar nedeniyle 18 Türkmen köyünün boşaltıldığı ayrıca can güvenliği nedeniyle binlerce kişinin Yayladağı İlçesi’nin karşısındaki Lazkiye’nin Yamada Köyü’nde bulunan çadır kentlere sığındığı, çok acil gıda ve çadıra ihtiyaçları olduğu belirtiliyor.
İDLİB’E HAVA SALDIRI DÜZENLENDİ
Öte yandan Esad’a bağlı uçaklar bugün de İdlib’in muhaliflerin kontrolündeki Albara ve Mart Alnoaman köylerine hava saldırısı düzenledi. Saldırıda çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği kaydedildi. (Ankara: Ulusal Haber & Ulusal Ajans) 

14 Kasım 2015 Cumartesi

PARİS YANIYOR!.. Anarşi, terör ve tedhişe yardım ve yataklık yapan "insanlık düşmanları" kahrolsun

PARİS KAN AĞLIYOR, ÖLÜM KOL GEZİYOR, ÜLKE PANİK, VAHŞET VE DEHŞET İÇİNDE!..
Vahşi batı icadı IŞİD, kanlı saldırıyı resmen üstlendi
Terör örgütü IŞİD, Fransa'da en az 128 kişinin hayatını kaybettiği, 250'den fazla kişinin yaralandığı eş zamanlı saldırıları resmen üstlendi. Silahlı radikal ve ırkçı grupları takip eden SITE Intelligence,  Paris'teki saldırıları IŞİD'in üstlendiğini belirten bir açıklama yayımladı. IŞİD’in açıklamasında saldırıların özenle planlandığı belirtildi. “Patlayıcı kemerler takan ve suikast tüfekleri taşıyan sekiz kardeşimiz Haçlı Fransa’ya mübarek saldırıları gerçekleştirdi” ifadeleri kullanıldı. IŞİD, bir militanın bombalamalar sürdüğü sürece Fransa'nın barış içinde yaşamayacağını söylediği bir video yayınladı. Videonun ne zaman çekildiği hakkında bir bilgi verilmedi. 
IŞİD'in yayınladığı videoda Suriye'ye seyahat edemeyen müslümanların Fransa'da saldırılar gerçekleştirmeleri çağrısı yapılıyor. Etrafında diğer teröristlerin de bulunduğu  Arapça konuşan sakallı militan, "Bombalamaya devam ettiğiniz sürece barış içinde yaşayamayacaksınız. Markete gitmeye bile korkacaksınız." diye tehdit etti. (Reuters)
SALDIRILAR İÇİN "MUCİZE" DEDİLER
İngiliz Channel 4 muhabiri Jon Snow, IŞİD'in resmi medya organı Al-Hayat Medya Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre terör örgütünün Paris saldırılarını üstlendiğini belirtti.  Örgütün Paris'te en az 128 kişinin hayatını kaybettiği saldırılar için "mucize" dediği açıklandı.
Paris katliamını kimin yaptığı ortaya çıktı
Paris'te düzenlenen bombalı ve silahlı saldırıları IŞİD terör örgütü üstlendi. Paris'teki saldırıları IŞİD üstlendi. IŞİD'e yakın sitelerden yapılan açıklamada saldırıların 'Avrupa'nın 11 Eylül'ü' olduğu ifade edildi.Fransa'daki terör saldırıları sonucu IŞİDbağlantılı sosyal medya hesaplarından zafer paylaşımları yapıldı.
NEDEN HEDEF FRANSA
Fransa IŞİD'e karşı NATO destekli yapılan hava operasyonuna en büyük desteği veren ülkelerden biri. Hava operasyonları sırasında IŞİD çok ciddi kayıp verdi. Aynı zamandaAntalya'da yapılacak zirve IŞİD'in geleceği için çok önemli. Çünkü buradan çıkacak kararIŞİD'in geleceğini belirleyecek. Kararı verecek ayrı kutuplar ise dünya tarihinde belki de ilk kez aynı fikirde. Amerika da, Rusya da, AB de, Çin de IŞİD teröründen kurtulmak istiyor. Tüm ayrı kutupları bir araya getiren İŞID, bunun farkında. Bu nedenle tüm dünyaya beniSuriye'de vursanız da, ben ülkenizde sizi vururum mesajı vermek istiyor.
ÖLÜ SAYISI YÜKSELİYOR
Paris’te eşzamanlı 6 silahlı ve 3 bombalı saldırı gerçekleşti. Makineli tüfekli saldırganların  Suriye ile ilgili sloganlar attığı belirtildi. Saldırılardan sonra Fransa’da olağanüstü hal ilan edildi. Sınırların kapatıldığı açıklandı. Fransız polisi saldırıda ölenlerin sayısını 128 olarak açıklarken haber ajansları sayının 140 olduğunu CNN ise ölü sayısının 153 olduğunu duyurdu. AFP, yaralı 200 kişiden 80'inin durumunun ciddi olduğunu bildirdi.
Fransa'da korkunç saldırılar: Çok sayıda ölü ve yaralı var
Fransa'nın başkenti Paris, eş zamanlı gerçekleştirilen silahlı ve bombalı saldırılarla kana bulandı. Dünyayı şoke eden ve Fransa'da sınırların kapatılıp olağanüstü hâl ilan edilmesine yol açan terör saldırılarında en az 140 kişi hayatını kaybetti. CNN International, can kaybını 153 olarak duyurdu. AFP, yaralı 200 kişiden 80'inin durumunun ciddi olduğunu bildirdi. Dünyanın dört bir yanından gelen mesajlarda, Paris'teki terör saldırıları kınanıyor. Paris'te Altı noktaya düzenlenen hain saldırılardan en kanlısı, Paris'teki bir rock konseri sırasında gerçekleşti.
Yaklaşık 1500 kişinin olduğu Bataclan konser salonuna saldıran silahlı kişiler; önce el bombaları attı, ardından da içeri girerek yüzlerce kişiyi rehin aldı. Üzerlerinde patlayıcı düzenekler olan saldırganlar, rehin aldıkları kişilerden birçoğunu öldürürken; onlarca kişi de terörle mücadele ekiplerinin düzenlediği operasyonla kurtarıldı.
Paris'te kanlı saldırılar: Çok sayıda ölü ve yaralı var
Fransa'nın başkenti Paris, eş zamanlı gerçekleştirilen silahlı ve bombalı kanlı, hain ve vahşi saldırılarla kana bulandı. Bütün Dünyayı şoke eden ve Fransa'da sınırların kapatılıp olağanüstü hâl ilan edilmesine yol açan terör saldırılarında en az 140 kişi hayatını kaybetti. (CNN International, 14 Kasım 2015 Cumartesi günü 'sabah erken saatlerde' can kaybını 153 olarak duyurdu.
Fransa'da olağanüstü hal ilan edildi
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ın açıklamasına göre Fransa'daki saldırıların ardından ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi. Bütün sınırlar kapatıldı. Bu durum Fransa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez oluyor. FRANSA Cumhurbaşkanı Francois Hollande, Paris’teki terör saldırılarının ardından saldırıyı düzenleyenlerin kaçmaması ve başka teröristlerin girmemesi için Fransa sınırlarını kapattı. Hollande, tüm Fransa’da olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı. 
Paris’teki terör saldırılarının ardından açıklama yapan Fransa cumhurbaşkanı François Hollande, teröristlerin Fransa’dan çıkamaması, yeni teröristlerin Fransa’ya girmemesi için sınırlarının kapatıldığını ve tüm Fransa’da olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı. Fransız ordusunun stratejik bölgelerde konuşlandırıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Hollande, şu andan itibaren Fransa’nın tüm imkanları seferber ettiğini bildirdi. Fransa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra  ilk kez olağanüstü hal edildi.
Bakanlar kurulu oğanüstü hal ilanını onayladı
Fransa'da bakanlar kurulu, Paris'i sarsan terör saldırılarının ardından bugün Elysee Sarayı'nda olağanüstü toplandı. Cumhurbaşkanı François Hollande'ın, ülkede olağanüstü hal ilan etmesi  ve sınırlarının kapatılmasına karar vermesinin ardından yapılan toplantıda  terörle mücadelede ivedilikle alınacak önlemler masaya yatırıldı. Elysee Sarayı'ndan yapılan açıklamaya göre, bakanlar kurulu  Hollande'ın açıkladığı olağanüstü hal ilanını onayladı. Alınan önlemler çerçevesinde ilk etapta 1500 ilave askerin güvenliğin  sağlanması için görevlendirilmesi kararlaştırıldı. 
Sınırların kapatılma kararı ile birlikte hafta sonu planlanan okul  gezileri iptal edildi. 
Okul ve üniversite binaları yarın kapalı kalırken, konserler ve diğer  gösteriler ertelendi. Yine alınan önlemler çerçevesinde tehlikeli ve tehdit  olarak görülen kişiler, doğrudan mahkemeye çağrılabilecek. Yarınki toplantı ve gösteriler güvenlik önlemleri çerçevesinde  ertelenirken, şüpheli kişilerin evleri mahkeme kararı olmaksızın polis tarafından  aranabilecek. 
Savcılık: 120 ölü 
Başkenti kana bulayan iki ayrı silahlı ve  üç ayrı bombalı saldırıda  savcının açıklamasına göre en az 120 kişi hayatını kaybetti. Polis kaynakları ise  100'ü konser salonunda 142 kişinin öldürüldüğünü bildirmişti. Yaralı sayısı ile  ilgili  çelişkili bilgiler olmakla birlikte, en az 60 kişinin hastanelerde tedavi  altında olduğu belirtiliyor. 
Stade de France'daki üç saldırıdan ikisinin intihar saldırısı olarak  gerçekleştiği ve saldırıyı düzenleyen iki kişinin üzerlerindeki bombaları  patlattıkları  bildirildi. Yine polisin, Bataclan konser salonunda rehineleri kurtarmak için  yaptığı operasyonda üç terörist öldürüldü. Bu arada, siyasi partiler bölge seçimleri öncesi başlattıkları seçim  kampanyalarına ara verdiler. Paris'i sarsan saldırılarda, Stade de France'da üç bombalı saldırının  dışında 11, bölgedeki Bataclan konser salonu ve 10. Bölgedeki bir restorant  silahlı saldırganlar tarafından taranmıştı.
Paris'te mülteci kampı ateşe verildi
Paris'te yaşanan kanlı saldırılar sonrası bir saldırı da Paris'teki mülteci kampına düzenlendi. Paris'in kuzeyinde Calais bölgesinde bir mülteci kampının ateşe verildiği açıklandı. Ayrıca mültecilerin kaldığı bu bölgeden silah seslerinin de geldiği aktarıldı.
'Paris'in ortasında savaş'
Paris'i sarsan kanlı terör saldırılarının ardından başkent belediyesi kent ile ilgili bir dizi önemli karar aldı. Savcılık kaynaklarına göre ilk belirlemelere göre 120'den fazla  kişinin hayatını kaybetmesine yol açan eş zamanlı terör saldırlarının ardından  belediye, başkentteki okulların dışında müze, kütüphane, yüzme havuzu,  spor  salonları ve halk pazarlarının açılmamasını kararlaştırdı. 
Kanlı baskın Fransız gazetelerinde böyle görüldü;
Fransa'daki yerel ve bölgesel gazeteler, bugünkü manşetlerini terörist  saldırıya ayırırken, "Paris savaşta" başlığını ön plana çıkardılar. Sol eğilimli Liberation "Paris'te katliam" başlığı ile çıkarken, sağ  eğilimli Le Figaro, "Paris'in ortasında savaş" başlığını tercih etti. Le Parisen gazetesi ise başkenti kana bulayan terörist saldırı ile  "Paris'te korku dolu gece" yaşandığını yazdı. 
Bu arada ana muhalefetteki Cumhuriyetçiler Partisi Lideri Nicolas  Sarkozy yaptığı açıklama ile hükümetin, olağanüstü hal ve sınırların kapatılması  uygulamasına tam destek verdiğini bildirdi. Cumhurbaşkanı François Hollande, bugün Elysee Sarayı'nda Savunma  Konseyi'ni toplayacak. 
Paris'i kana bulayan terör saldırılarda en fazla kayıp ilk  belirlemelere göre 100'e yakın kişinin öldüğü Bataclan konser salonunda yaşandı.  Polis, konser salonu içindekileri rehin alan üç teröristi operasyon düzenleyerek ölü ele geçirdi. Stade de France bölgesinde ise Fransa-Almanya futbol maçı oynandığı  sırada iki terörist, üstlerindeki bombaları patlatarak can verirken, saldırılarda  en az 5 kişinin öldüğü bildirildi. 
10. bölgedeki Bichat sokağındaki saldırıda, en az 18, 11. bölgedeki  Charonne sokağındaki saldırıda ise yine en az 11 kişinin hayatını kaybettiği  belirtildi. Saldırılarda hayatını kaybedenler ile yaralıların sayısı hakkında  henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Sosyal medyada Paris için kampanya başlatıldı
Fransa’nın başkenti Paris’te akşam saatlerinde meydana gelen 7 ayrı yerdeki terör saldırıları için sosyal medyada kampanya başlatıldı. Terör saldırılarında hayatını kaybedenler twitterda #Prayforparis etiketiyle anılırken, Facebook dünya çapında Paris’te bulunan ve kendisinden haber alınamayan için bir network oluşturdu.
Facebook, terör saldırılarında olay yerinde sağ kurtulmayı başarabilenlerin ailelerini ve arkadaşlarını haberdar edebilmesi için bir haberleşme ağı oluşturuldu.  Facebook Güvenlik Durumu Kontrolü (Facebook Safety Check) adı altında oluşturulan network, en az 120 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırılarından sağ kurtulanların birbiriyle haberleşmesini sağlıyor. Saldırı anında bölgede bulunanların Facebook üzerinden işaretleyebildiği yer bildirimi ile sağ olduklarının anlaşılabildiği uygulama, yakınları için endişelenenlere kolaylık sağlıyor. Facebook yetkilisi yaptığı açıklamada "Paris’te gerçekleşen olay sonucunda şok olduk ve oldukça üzgünüz. İletişim bu tür durumlarda aileler ve arkadaşlar için oldukça kritik bir durum" ifadelerini kullandı. Paris’teki olayların ardından ülke çapında vatandaşlar arasında da bir dayanışma gözlemleniyor. Ülkede toplu taşıma araçları patlamaların ardından çalışmazken, taksiciler ise taksimetre açmıyor. Paris’te Eyfel Kulesinin bulunduğu meydan olan Cumhuriyet Meydanı civarında ise vatandaşlar dışarıda yardıma ihtiyacı olanları ve sokakta kalanları evlerinde ağırlamak için sosyal medya üzerinden haberleşiyor. 

7 Kasım 2015 Cumartesi

İHANET Mİ? HIYANET Mİ? GAFLET Mİ? DALALET Mİ? José Mujika gerçekleri ve CHP‏

Müthiş Bir İroni: "JOSÉ MUJIKA VE CHP’NİN SÖZDE ERMENİ SOYKIRIM İKİLEMİ!.."
Ermeni Soykırım iddiaları konusunda bir yandan parti tüzüğünüze,
“Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Sözde Ermeni Soykırımı iddiası ile ülkemizin haksız  ön yargılarla suçlanmasına karşı bu güne kadar Partimiz öncülüğünde sürdürülen kararlı duruşa sahip çıkmaya devam edecektir” 
diye   yazacaksınız diğer yandan;
“Ermeni Soykırım iddialarını ilk onaylayan (1965) ülke[ 1] Uruguay’daki Ermeni soykırım anıtını (24 Nisan 2010) bizzat açan [2] ve ayrıca Soykırım 100. Yıl Komitesi’nin onursal üyeliğini kabul eden (Ocak 2015) [3] Uruguay eski devlet başkanı José Mujika’yı bu gerçekleri halktan saklayarak Genel Başkan himayesinde konuk edip, “Saraysız Başkan/En fakir başkan” edebiyatıyla günlerce kent kent dolaştırarak” söyleşiler düzenleyeceksiniz. [Milli şuur, onur ve gururdan yoksun bir takım akıl fukarası cahil medya organları da, bu müthiş ironi ve çelişkiyi; Sanki çok ilginç bir habermiş gibi verecekler...]
EŞİ GÖRÜLMEMİŞ BİR ÇELİŞKİ, GAFLET, DALALET VE SİYASİ SKANDAL !..
Bu durum ülkemizin dış politika  tarihinde eşi görülmemiş bir çelişki (gaflet, dalalet, akıl tutulması ve garip bir şaşkınlığın içine düşmüş) olmanın ötesinde korkunç bir siyasi skandaldır.   
“Saraysız Başkan”
Bilindiği gibi (hakkında yapılan maksatlı yayınlara göre) son derece mütevazi yaşamı ile tanınan Uruguay eski devlet başkanı José Mujika  1 Kasım Genel Seçimi’nden 2 gün önce CHP’nin konuğu olarak [4] ülkemize gelmiş  İstanbul,  İzmir ve Eskişehir’de düzenlenen söyleşilere ve “Saraysız Başkan” isimli kitabın tanıtımına katıldıktan sonra 6 Kasım günü geri döndüğü İstanbul’da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile sabah kahvaltısında buluşarak görüşmüşlerdir [5-8].
“En Fakir Başkan”
José Mujika’nın seçime 2 gün kala İstanbul’a getirilip tahsis edilen kendi  otomobilinin benzeri 1973 model mavi bir ww otomobil  ile kentte dolaştırılıp “Saraysız Başkan”, “En Fakir Başkan” solaganlarıyla halkın ve basın karşına çıkarılması hiç şüphesiz bizim Cumhurbaşkanlığı sarayının ihtişam ve gösterişine gönderme yapan propaganda amaçlı etkinliklerdir. Gerçi bu propagandanın da CHP ye bir şey kazandırmadığı 1 Kasım akşamı belli olmuştur. Siyasal bir  partinin propaganda amaçlı böyle bir etkinlik düzenlemesi son derece normaldir.
NORMAL OLMAYAN ETKİNLİKLER
Normal olmayan  bu etkinliklerin öznesi olan Uruguay eski devlet başkanının, gerçekte Sözde Ermeni Soykırımı iddialarının güçlü bir savunucusu olduğunun, ne CHP Genel Başkanlığı, ne kendisini konuk eden CHP’li belediyeler, ne de basın ve  diğer siyasiler tarafından (bilerek veya farkında olmaksızın oyuna gelip gaflete düşerek) her ne hikmetse sorgulanmamasıdır. [Oysa, her fırsatta ve her vesileyle Cumhuriyetin kurucusu olduğunu iddia eden ve ileri süren, tarihi Halk Partisi'nin böyle bir oyuna gelmesi ya da tuzağa düşmesi anlaşılabilir, açıklanabilir veya kesinlikle affedilir değildir!.]
"Ermeni Soykırını 100. Komitesi" onursal üyesi olan José Mojika!..
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin, 2010 yılında Devlet Başkanı iken Montevideo'da Ermeni Soykırım Anıtın  açan ve halen "Ermeni Soykırını 100. Komitesi" onursal üyesi olan José Mojika'yı bu gerçekleri görmezden gelip Genel Başkan himayesin'de 10 gün boyunca konuk ederek İstanbul, İzmir ve Eskişehir'de konferanslar verdirmesi, [tam bir rezillik, kepazelik ve tarihi Cumhuriyet Halk Partisi yönünden köklerine, kuruluş ilkelerine, Mustafa Kemal Atatürk ve Altı Ok'a ihanettir] Türkiye'yi soykırımla suçlayanların ekmeğine yağ sürmüş ve CHP soykırım  yalanı kabullenmiş duruma düşürülmüştür. Daha da vahimi CHP parti programında yazılı olup, Genel Başkan ve MYK-PM üyeleri ile Milletvekilleri ve Belediye Başkanları olmak üzere tüm CHP lilerin riayet etme zorunluluğu bulunan "Sözde Ermeni Soykırımı" hakkındaki program ilkelerinin ayaklar altına alınmış olmasıdır.
TÜRKLERİN ERMENİLERE SOYKIRIM UYGULADIĞINI İDDİA EDEN BİR YALANCI, İFTİRACI VE CAHİL BİR MÜFTERİ
Diğer taraftan Türkler’in Ermeniler’e soykırım uyguladığını iddia eden/savunan  José Mujika’nın, bu iddiaların hedefi olan ülkenin Ermeni Soykırım İddiaları konusunda kendisinden farklı bir bakış açına sahip olduğunu programına yazmış olan CHP’nin davetini kabul etmesi de doğal olarak  dikkat çeken bir durum, ortaya çıkan sonuç bu günkü CHP yönetimiyle  gerçekte görüş farkı olmadığını işaret etse de…
100.Yıl Soykrım Komitesi üyeliği
José Mujika Ermeni Soykırımının 100. Yıl dönümüne yönlik etkinliklerin organizasyonuna ilişkin olarak kurulan 100.Yıl Soykrım Komitesi üyeliğini önermek için kendisini  ziyaret eden Ermeni toplumu toplumsal ve dini kuruluş temsilcilerini kabulu sırasında öneriyi kabul etmiş ve bu sırada yaptığı konuşmada; 
"Ermeni Soykırımının tanınması gerçekliğinden gururlu olduğunu anımsatarak" 
bu suçu tanımayan ülkelere ilişkin olarak şunları söylemişti [3];
“Ermeni Soykırımının tanınması zavallı insanlığın çözülmemiş sorunlarından biridir. Sorun ilgili ülkeler tarafından çözülebilirdi. Bununla birlikte en azından Türkiye tarihinin karanlık sayfalarıyla yüzleşebilir ve işlediği vahşet suçunu kabul ederek bu sorunu çözebilir”.
“yetmez ama evetçiler”
Mujika’nın peşin hükümlü sarfettiği bu sözler bize hiç yabancı olmayıp “yetmez ama evetçiler” in her yıl 24 Nisan’da tekrarladığı bir söylemdir. Oysa araştırmalar tam tersini yani Ermeni Soykırı’mının bir yalandan ibaret olduğunu belgelere dayalı olarak kanıtlanmaya devam etmektedir.  Mujika’nın bu sözleri aynı zamanda CHP programında [9] sözü edilen “suçlayıcı, keyfi söylemler”e çok iyi bir örnek oluşturmaktadır.
CHP programında da ifade edildiği gibi sorun,  Mujika’nın yaptığı gibi peşin hükümlü suçlamalarla değil,  1948’de BM Genel Kurulu’nda oybirliği ile kabul edilen  Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde  yapılan açık tanım çerçevesinde, konunun bağımsız tarihçiler tarafından, Türkiye, Ermenistan ve Rusya dâhil ilgili tüm ülke arşivlerine erişim olanakları kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve doğru zeminde, önyargılara kapılmadan incelenerek  çözümlenebilir.
CHP'NİN ŞAŞKINLIĞI VEYA GAFLETİ Mİ?..
 CHP’nin bu günkü yönetiminin Mujika’nın bu görüşlerini ve Sözde  Soykırım İddiaları konusundaki misyonunu dikkate almadan  ülkemizde konuk etmesi, CHP programının diğer unsurlarının olduğu gibi Ermeni Soykırımına ilişkin ilkelerinin de göstermelik durumuma düşürüldüğünü kanıtlamaktadır.Tıpkı Laiklik ilkesinin olduğu gibi.
CHP ülkeye davet ettiği bir kişinin (saraysız) devlet başkanı bile olsa geçmişini her yönden araştırmak ve bir " soykırım yanlısı" olduğunu öğrendiğinde de bu gerçeği halkımızla paylaşmak durumundadır. Onlarca Uzman danışmanlarla çalışan CHP Genel Başkanlığının bu gerçeği bilmediğini söylemek safdillik olur. İzmir'liler Jose Mujika'nın gerçekte bir soykırım savunucusu olarak ülkesindeki Ermeni Soykırım anıtını bizzat açtığını  ve aynı zamanda "Soykırım 100.yıl komisyonu" üyesi olduğunu bilselerdi salonları yine doldururlar mıydı acaba? Doldursalar da en azından soykırım yalanı konusunda sorular sorar ona tarihsel gerçekleri açıklayan belgelerden söz ederler ve kesinlikle Başkan Mujika’nın eline Sayın Doğu Perinçek’in büyük mücadele sonunda  kazandığı AİHM kararının bir örneğini verenler olurdu.
Ülkemizin dış politika tarihinde onurlu bir geçmişe  sahip olan CHP ni ciddiyet ve sorumluluktan uzak böyle bir skandala maruz bırakanları şiddetle kınamak ve gerek ahlkımızı bilgilendirmedikleri, gerek Mujika’ya sözde Ermeni Soykırımına ilişkin görüşlerine en küçük bir itirazda bulunmadıkları ve  gerekse topluma sundukları parti programını ciddiye almadıkları için halkımızdan özür dilemelerini talep etmek hakkımızdır sanıyorum. 
(Kayhan Kantarlı, Emekli Öğretim Üyesi-İzmir)
***
Kaynaklar:
Uruguay Ermeni Soykırım İddiasını ilk onaylayan ülke (1965)
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/01/120126_uruguay_armenians_new.shtml   Montevideo’daki Ermeni soykırım anıtının Başkan Mujika tarafından açılması
Video;
http://agbu.org/news-item/uruguayan-president-marks-95th-anniversary-of-armenian-genocide-and-dedicates-new-khatchkar/   José Mujika Ocak 2015 de  Ermeni Topluluğu’nun “Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı Komitesi” onursal üyeliğini kabul etti
Mujika CHP’nin konuğu olarak Türkiye’de
Mujika İstanbul’da
http://www.cnnturk.com/turkiye/eski-uruguay-devlet-baskani-jose-mujica-eskisehirde  Mujika Kılıçdaroğlu ile kahvaltıda  buluştu