5 Haziran 2022 Pazar

GARO PAYLAN'IN İDDİALARI ÇÜRÜTÜLMÜŞTÜR

GARO PAYLAN'IN İDDİALARI ÇÜRÜTÜLMÜŞTÜR 

Araştırmacı Yazar Mehmet Arif Demirer'in çıkarmış olduğu Türkiye (Kemalist-Demokrat) Dergisinde Garo Paylan'ın Ermeni konusundaki tüm iddiaları çürütülmüştür. 

Bu derginin içerisinde yer alan bilgi ve belgeleri biz de burada aynen yayınlayarak ilgililere duyurmak istedik. 

Mehmet Arif Demirer şu an 83 yaşındadır. Yıllardır Ermeni Soykırımı konusunda araştırmalar yapmış, ingilizce ve Türkçe bir çok belgeli kitaplar yazmıştır. Yaptığı çalışmaları Devletin ilgili makamlarına ve kamu oyuna duyurarak, Ermeni Soykırımı hakkında haklı olduğumuz konusunun anlaşılması için çaba harcamış ve halen harcamaktadır. 

https://www.youtube.com/watch?v=cwRO3v4s7q0

Bu önemli milli konuda herkesin duyarlı olması gerekmektedir. 



İÇİNDEKİLER GİRİŞ TBMM ÜYESİ, MİLLETVEKİLİ GARO PAYLAN’ın 21 NİSAN 2016 t. ÖNERGESİ……2 

https://www.youtube.com/watch?v=cwRO3v4s7q0

PAYLAN’ın 21 NİSAN 2022 t. KANUN TEKLİFİNİN İRDELENMESİ…..……………3 - 8 TARİHİ AŞAMALAR YENİKÖY ANTLAŞMASINDAN SEVK ve İSKAN KANUNUNA…………… 4 - 5 GARO PAYLAN’IN İDDİALARI ……………………………………………………6 

İDDİALARIN ÇÜRÜTÜLMESİ…………………………………………………...7 - 8 KAYNAKÇA…………………………………………………………………………………..9 EK – 1 RUSLARIN İŞGAL ETTİĞİ BÖLGE, TRABZON KONFERANSI ve BATUM BARIS ve DOSTLUK ANTLAŞMASI.............................................................10 - 11 

EK – 2 25 KASIM 1920 t. TELGRAF: “BAŞBAKAN OLDUM. BARIŞ YAPALIM”……..…………12 EK – 3 29 KASIM 1920 t. TELGRAF: “ARTIK DIŞ TESİRLERDEN ERMENİSTAN’ı KORU”…...13 EK – 4 RUSYA’YA KAÇAN 400 BİN ERMENİ………………………………………………14 - 15 EK – 5 MART 1918’de DOĞU ANADOLU’daki, ÖZERKLİK İSTENEN, 200 000 ERMENİ……16 EK – 6 SEVK ve İSKAN KANUNU KAPSAMINDA SURİYE’YE GİDEN 486 000 ERMENİ…..17 EK – 7 MÜSLÜMANLAŞTIRILMIŞ 200 000 ERMENİ……………………………………………18 EK – 8 1 MART 1921 NARA BELGESİNE GÖRE BATI ANADOLU, İSTANBUL ve TRAKYA’da 300 000 ERMENİ………..……………………………………………19 - 22

PASTIRMACIYAN’IN KİTABINDAN İTİRAFÇI GÖRSELLER…………………… 23 - 24 

Kemalist-demokrat TÜRKİYE Dergisi 19 Mayıs 2022 

Sahibi ve sorumlu yetkilisi Mehmet Arif Demirer 0532 253 9277 – 

demirer@kemalizm1938.org – 0312 446 2045 Reşit Galip Caddesi 101/10, G.O.P., Çankaya, ANKARA Bir Kültür Hizmeti olarak yayımlanmaktadır. Ücretsizdir.

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

https://www.youtube.com/watch?v=cwRO3v4s7q0

2

                                                              G İ R İ Ş 

GARO PAYLAN KİMDİR, BİR TBMM ÜYESİ OLARAK, PASTIRMACIYAN’NIN TBMM’DE SAYGIYLA ANILMASINI NEDEN İSTER ? 

Bay Garo Paylan 50 yaşında. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı. 

Bay Paylan, ki yazının sonraki bölümlerinde kendisinden BGP olarak bahsetmeyi tercih ediyorum, her ne kadar İLETİŞİM konusunda üniversite öğrenimi almışsa da kendisine yönelik mektuplara cevap vermek konusunda özürlü…

Zira ANAYURT gazetesinden kendisine hitaben yazdığım “açık mektuba” da, e-posta adresine gönderdiğim “kapalı mektuba” da şimdiye kadar herhangi bir yanıt vermedi. 

21 NİSAN 2016 günü Meclis kürsüsünde elinde Pastırmacıyan (kod adı Armen Garo) fotoğrafı ile yaptığı konuşmada ipe sapa gelmez iddialar gündeme getirdi. 

Önce, Paylan’ın o gün Meclis Tutanaklarına giren konuşmasından bazı bölümlere birlikte bir göz atalım:

“BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan olacak. Buyurun Sayın Paylan.

“GARO PAYLAN (Devamla) - Ermeni halkı kaybetti; Türkler de Kürtler de hep birlikte kaybettik. Ve bununla birlikte, Ermeni ve Türk kimliği hastalandı, kötülük sıradanlaştı ve yüz yıldır karanlık bir tünelde yürümeye devam ediyoruz.

“Bugünlerde tekrar dokunulmazlıkların kaldırılıp demokratik siyasetin devre dışı bırakılma iddiası gündeme getiriliyor. Oysa, bu yollardan defalarca geçildi, sonu yalnızca katliam ve gözyaşıydı.

“Yüzleşmek "iyileşmek" demek. Ermeni halkının da iyileşmeye ihtiyacı var, Türklerin de, bütün Türkiye halklarının da iyileşmeye ihtiyacı var. Hepimiz bir yerlerde hastalandık ve adil bir hafızaya ihtiyacımız var. Bu mesele de görüşülecekse yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmelidir. Benim acım başka meclislerin mezesi olamaz. O açıdan, adil bir hafızayla bu acıya, bu karanlığa ve bu cuntacı ve darbeci geleneğe bakmamız gerekiyor...

“GARO PAYLAN – Sizlere ortak vatanda bir arada yaşama hukukunu oluşturmaya çalışan vekillerimizi tanıtmaya çalışacağım: Krikor Zohrab, İstanbul Mebusu; Bedros Halaçyan, İstanbul Mebusu… Karekin Pastırmacıyan, Erzurum Mebusu…

“Bunlar demokratik siyasetle bir arada yaşama irademizi savunuyorlardı ve onların Osmanlılık rüyalarına ihanet edildi, demokratik siyasete ihanet edildi. Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu mebuslarımızın hatırasına saygı gereği onların akıbetleriyle ilgili bir araştırma komisyonu oluşturmalıdır. Hepsinin anısının önünde saygıyla eğiliyorum…

https://www.youtube.com/watch?v=cwRO3v4s7q0



“GARO PAYLAN (İstanbul) – Size tam da o Pastırmacıyan’ı anlatacağım. Karekin Pastırmacıyan, 1908-1912 döneminde Meclis-i Mebusandaydı ve demokratik siyaset idealine inanıyordu. Ancak, cunta sonrası demokratik siyaset inancını kaybetti. Ve evet, diğer safa geçti, Rus saflarına geçti…” (İnancını kaybeden düşman saflarına geçiverecek? )

PAYLAN’IN KANUN TEKLİFİNİN İRDELENMESİ 

Aynı Garo Paylan, 21 Nisan 2016’da Meclis kürsüsünden yaptığı o konuşmadan tam 6 yıl sonra bu kez Meclis başkanlığına verdiği kanun teklifiyle gündeme geldi. 

Paylan’ın "Ermeni Soykırımı'nın tanınması, soykırım faillerinin isimlerinin kamusal alandan kaldırılması" başlıklı kanun teklifi TBMM İçtüzüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle iade edildi. 

Bu kez Paylan’ın iade edilen bu kanun teklifinde “genel gerekçeler” bölümünde satır aralarında dile getirdiği iddialara bir göz atalım… (22 Nisan 2022 tarihli AGOS Gazetesi’ndeki haberden alınmış, iddialar kalın harflerle yazılmıştır) 

“Ermeni halkının Büyük Felaketi, olması gerektiği yerde, Türkiye’nin meclisinde konuşulmalı, adı konulmalı ve adaleti sağlanmalıdır. Bu sağlanırsa, diğer ülkelerin devlet başkanlarının ve parlamentolarının bu konuda söyleyeceklerinin bir önemi kalmayacaktır. 

Ermeni halkının yarasını iyileştirecek tek toplum Türkiye toplumu, tek meclis ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. 

Ermeni Soykırımı bu topraklarda gerçekleşti ve adaleti ancak bu topraklarda, Türkiye’de sağlanabilir. (İDDİA 1) 

“Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan etnik ve dini gruplar arasında önemli nüfusa sahip halklardan biri de Ermenilerdi. 

Talat, Enver ve Cemal Paşalardan oluşan cunta, Osmanlı İmparatorluğu dağılırken, tek kimliğe dayalı bir ulus inşa etmek amacıyla, Müslüman olmayan halkları sürmeye karar verdi. (İDDİA 2)

 “24 Nisan 1915 tarihinde 250’ye yakın Ermeni aydının tutuklanması ile başlayan sürgün ve katliamlar, 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan Geçici Tehcir Kanunu’yla Ermeni halkının topyekün kadim topraklarından sürülmesi ve büyük çoğunluğunun yaşadıkları yerlerin civarında ve göç yollarında katledilmesiyle sonuçlandı. (İDDİA 3) 

https://www.youtube.com/watch?v=cwRO3v4s7q0

“Ermeniler, 1915’te yaşananları Medz Yeğern [Büyük Suç], Ağed [Felaket] gibi isimlerle nitelendirdiler. Süryaniler ise yaşadıkları felakete Seyfo [Kılıç] adını verdiler. Soykırımdan sonra hayatta kalan Ermeniler, başlarına gelen büyük felaketin adaletini bulmak için 107 yıldır mücadele etmektedir. 

“Dünyada çok sayıda devlet (Otuzu Hristiyan 33 devlet artı Vatikan Yönetimi) ve eyalet parlamentosu, Ermeni Soykırımı’nı tanımıştır. Ancak bu kararlar Ermeni halkının yarasını iyileştirmemiştir. Soykırım mağduru milyonlarca Anadolulu Ermeni, üç kuşak boyunca, adalet duygusunu tadamadan hayata veda etmiştir. 

“Ermeni Soykırımı’nın failleri olan dönemin devlet görevlilerinin isimleri, inkâr politikasını destekler biçimde, başta Ermeni Soykırımı’nın baş faili Talat Paşa (İDDİA 4)

 olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında kamusal alanlara; sokaklara, parklara, okullara verilmiştir. 

Lice Kaymakamı Hüseyin Nesimi, Kütahya Mutasarrıfı Ali Faik Bey, Konya Valisi Celal Bey, Boğazlıyan Müftüsü Mehmet Hüsnü Efendi gibi tehcir uygulamasına ve katliamlara karşı duran ve bu nedenle bedel ödeyen vicdanlı devlet görevlilerinin isim ve hatıraları ise toplumsal hafızadan silinmiştir. 

“Ermeni Soykırımı’nın faillerinin isimlerinin kamusal alanda yer alması, toplumsal barışı yaralayan bir uygulamadır. 

Almanya’da Hitler isimli caddeler, meydanlar, okullar olsaydı bugün nasıl bir Almanya olurdu? Bu bağlamda, bu topraklarda halkların yok edilmesine neden olmuş Talat Paşa gibi soykırım faili isimlerinin, tıpkı Arjantin örneğinde olduğu gibi kamusal alandan, resmî kurumlardan kaldırılması, toplumsal barışın sağlandığı demokratik bir Türkiye yolunda atılmış önemli bir adım olacaktır.

“1915 yılında bu topraklarda başlayan soykırım, 107 yıldır adaletin sağlanmaması nedeniyle devam ediyor. Ermeni halkının bu topraklarda yaşadığı Büyük Felaket’in adının hakikate uygun biçimde konması, büyük suçun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tanınması, Ermeni Soykırımı mağdurlarının 107 yıl sonra dahi olsa adalete kavuşması adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sorumluluk alması gerekmektedir. 

“Ermeni Soykırımı’nın 107. yılında TBMM’ye sunduğum kanun teklifiyle; Ermeni Soykırımının tanınması, Soykırım’da sorumluluğu bulunan kişilerin isimlerinin kamusal alanlardan kaldırılıp, yerlerine Soykırım’a karşı duran kamu görevlilerinin isimlerinin verilmesi, mağdurlara ve aile üyelerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesini talep ediyorum.” 

https://www.youtube.com/watch?v=cwRO3v4s7q0

TARİHİ AŞAMALAR YENİKÖY ANTLAŞMASINDAN SEVK ve İSKAN KANUNUNA 

ŞUBAT 1914 – MART 1915 ARASINDA ÖNEMLİ OLAYLAR 

İttihat Terakki Hükümeti (İTH); 8 Şubat’ta (1914) Rusya ile Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeniler için ıslahat hedefine yönelik Yeniköy Antlaşmasını imzaladı. (Demirer, 2022)

 Avrupa’da Savaş’ın başlaması (28 Temmuz) ve Türkiye’de Seferberlik İlanı (3 Ağustos) nedeniyle Islahat Programının (7 Ağustos) askıya alınması üzerine İTH, en önemli temsilcilerini Taşnak Partisinin Ağustos ayının (1914) son haftasında Erzurum’da yapılmakta olan Kongresine gönderdi ve şu teklifi yaptı: 

Savaş’a Osmanlı Devleti dahil olur, Ermeniler sadık vatandaş olarak kalırlar ve düşmanla (Rus Ordusu) iş birliği yapmazlarsa; Savaş’tan sonra Erzurum, Bitlis ve Van vilayetlerinde kendilerine ÖZERK BİR BÖLGE verilecek. 

Ermeniler, Kafkasya Rus Ordusu Başkomutanı Vorontsov-Daşkov da bir teklif yapınca uzun uzun düşündüler ve “Rus Ordusuna mümkün her şekilde yardım etmeye karar verdiler”. (Demirer, 2020, 

Ermenilerin Yalan(cı)ları… Pastırmacıyan, 1918, Why Armenia…) Ermeni Gönüllüleri taburlar büyüklüğünde silahlandırılarak askeri eğitim gördüler, 1914 son ve 1915 ilk bahar aylarında. Pastırmacıyan’ın anılan kitabında savaşa hazır gönüllü taburlarının fotoğrafları da var. Bakınız sayfa 23 – 24. (Kaçaznuni Manifestosu 1923. Ermenice orijinal Viyana baskısı ve İngilizce çevirisi Cox ve Demirer, 2019) SARIKAMIŞ HAREKATI (22 Aralık 1914 – 15 Ocak 1915):

 Enver Paşa’nın, (Bence) affedilmez büyük hatası sonunda 3. Ordu’nun 119 bin eğitimli kadrosunu gittik karlara gömdük. Esirleri de düştükten sonra geride kalan 25 – 30 bin asker yaralı, hasta, en önemlisi moralsiz olarak Doğu Anadolu’yu, Ermeni isyanlarına ve Rus ordusuna karşı korumak için son derece yetersiz idi. 

Bu noktada sözü olayın gerçek tanığı, 3 Ordu’nun Kurmay Başkanı Alman Kurmay Yarbay ve Hukuk Doktoru Felix Guse’ye bırakıyorum. 

Guse, 1920 yılında ordudan ayrılmış, hukuk eğitimi almış, doktora çalışmasını da tamamladıktan sonra ünlü Alman askeri dergi Wissen und Wehr’de 1925 yılında yayımlanan makalesinde 1915 yılı Mart – Mayıs döneminde yaşadıklarını ve gördüklerini yazmış: Alıntılar aşağıdadır:

Der Armenieraufstand 1915 und seine Folgen (Ermeni Ayaklanması 1915 ve Sonuçları) 

“Henüz daha savaşın başlangıcında, 1914 Kasım’ında, Ruslar Bayezid ve çevresini işgal ettiler. Fırsattan yararlanılarak Türklerin büyük çoğunluğu hunharca katledildi. 

Tamamen insanlığa karşı yapılmış olan bu tecavüz ilk girişimdi. Bu çirkin girişim, Rusların tarafında yer alan ve aralarında Pastırmacıyan’ın da bulunduğu Ermeni çetelerince gerçekleştirilmişti… 

“1915’te, yeni yılda, savaşın seyri değişti, talih artık Türklerden yana değildi ve Ermenilerin Türklere karşı günden güne şiddetlenerek devam eden aleyhte davranışları 20 Nisan 1915’te Van’da açıkça isyana dönüştü… 

“Van’daki isyan büyük Rus taarruzu ile aynı güne rastlamıştı. Ruslar, Erzurum’un kuzeydoğusundaki dağlık bölgelerden üstün kuvvetlerle Türk ordusuna saldırdılar. 

Aynı zamanda Van’a doğru da ilerlemeye başlayan Ruslar 18 Mayıs’ta burayı ele geçirdiler ve buradan batıya doğru ilerleyişlerini sürdürdüler… 

“Ermeni ayaklanmasının büyüklüğü ve ciddiyeti yeterli derecede bilinmiyor ve tanınmıyordu. Ordunun genel durumu, karşılaşılan güçlükler ve Ermeni ayaklanmasının Türklere karşı organize edildiği de yeterince kavranamadı. 

“Tüm bunların yanı sıra, Mayıs ve Haziran aylarında Türk Kafkas Ordusu’nda ağır bir kriz yaşandı. Bu ordunun takviye edilmesi söz konusu değildi, çünkü, İmparatorlukta elde avuçta ne varsa hepsi çok kritik günlerin yaşandığı Çanakkale Cephesi’ne gönderilmişti. 

Bu yüzden Ermenilerin çıkardığı huzursuzluk, son derece ürkütücü ve korkunç bir tehlike arz etmekteydi.” (Demirer, 2021, hadi gelin…) 

https://www.youtube.com/watch?v=cwRO3v4s7q0

TEHCİR (DEPORTATION) Mİ, SEVK ve İSKAN (RELOCATION) KANUNU MU? 

Yalancı ve İtirafçı Ermeniler ile daha önce tanışmıştım. Bu yeni: BGP, bir de Sahtecilik suçu işleyerek “resmi belgede tahrifat” yapmış ve kanunun adını değiştirmiştir. 

Adım adım gidelim. Hükümet, 24 Nisan 1915 tarihinde, Van’da isyan başlatanlarla iletişim halinde bulunan İstanbul’daki 160 bin Ermeni’nin yaklaşık binde bir buçuğu olan 235 kişiyi ‘ihanet-i vatan’ suçu nedeniyle hak ettikleri cezayı vermek yerine başka şehirlerde ikamete mecbur etmiştir. 

Bu eylem ‘sürgün’ (deportation) değildir. 27 Mayıs günü kabul edilen, 1 Haziran tarihli Resmi Gazetede (Takvim-i Vekayi) yayımlanarak yürürlüğe giren ve 16 Mart 1916’ya kadar uygulanan kanunun adı ‘Sevk ve İskan Kanun-u Muvakkat’ idi. 

Ne başlığında ne de metninde ‘Tehcir’ sözcüğü vardı. Tehcir, sınır dışına sürgün (deportation) anlamındadır. 

Sevk ve İskan ise ülke içinde (Relocation). Ayaklanmalara katılanlar, 1914 yılı Ağustos ayında alınan karar doğrultusunda düşman Rus ordusuna her türlü yardım eden vatan hainleri, hak ettikleri cezayı almak yerine sevk ve iskan edilmişlerdir. 

Nereye ? Savaş Bölgesinden uzakta, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir vilayeti olan Suriye’ye. “Büyük çoğunluk” değil ama “yollarda” bazı olaylar oldu. 

Ermeniler, aralarında yıllardır devam etmekte olan ve düşmanlıkların bir sonucu olarak Kürt Eşkıyaların saldırılarına uğradılar. Refakatçi jandarma erleri yetersizdi. Askerler ise Gelibolu’da idi. 

https://www.youtube.com/watch?v=5k8giJlW4dI

Bu bilgiler, Osmanlı Ordusunda 4 yıl görev yapan ve 1916’da Almanya’da iki Türkiye kitabı (Die Türkei) yayımlanan Franz Carl Endres’in kitaplarından. Endres’ten alıntılar, İsyanlar, İhanet ve İntihar başlıklı kitabımdadır, 3. Baskı, 2021.

Bay GARO PAYLAN’IN İDDİALARI 

Ermeni Soykırımı bu topraklarda gerçekleşti……………………………………….(İDDİA 1) “Talat, Enver ve Cemal Paşa…Müslüman olmayan halkları sürmeye karar verdi. (İDDİA 2)

 “24 Nisan 1915 tarihinde 250’ye yakın Ermeni aydının tutuklanması ile başlayan sürgün ve katliamlar, 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan Geçici Tehcir Kanunu’yla Ermeni halkının topyekün kadim topraklarından sürülmesi ve büyük çoğunluğunun yaşadıkları yerlerin civarında ve göç yollarında katledilmesiyle sonuçlandı…………………………… (İDDİA 3)

 ”Ermeni Soykırımı’nın baş faili Talat Paşa……………………………………….. (İDDİA 4)

 BGP’nın kanun teklifinde 13 kez geçen (Ermeni) “Soykırımı” nerede gerçekleşmiştir? 

Urfa’da bir Auschwitz yoktu ki? Hitler Almanya’sı, Auschwitz’de 4 yılda 1.1 milyon Yahudi öldürebilmiş ve bugün nerede oldukları bilinen kocaman çukurlara atıvermişti. 

Hitler’in Polonya’da kurduğu 6 Soykırım Fabrikası (Extermination Camp) hk. ayrıntılı bilgiler için bkz. Cox - Demirer, 2019. Auachwitz, altı fabrikanın en büyüğü idi. 

https://www.youtube.com/watch?v=5k8giJlW4dI


https://www.youtube.com/watch?v=5k8giJlW4dI

Bu fotoğrafı 2016 yılında İstanbullu Ermeni bir iş adamı şu bilgi/yorum ile göndermişti: “İşte, ‘Tehcirin1 Fotoğrafı.’ Hala inkar mı edeceksiniz” Harp zaruretinden doğan ve o dönemde yaşayan sağduyulu birçok Ermeni tarihçinin de hak verdiği bu uygulamayı (Ermenilerin, Savaş bölgesinin dışına sevki) inkar eden yok ki ! “Göç yollarında ki Ermenilerin büyük çoğunluğu” katledilmedi. 

Çünkü, güvenilir belgelere göre aşağıda belirlenen gruplar Trabzon Konferansında (Mart 1918, sayfa 6) hayatta idiler: 

Papaz Lepsius’a göre Doğu Anadolu’da 1 058 000 Ermeni (en yüksek tahmin) vardı. • Çoğunluğu bu bölgeden 486 bin Ermeni Suriye’ye sağ ulaşmıştı, EK – 6 •

 400 bin Ermeni Rusya’ya kaçmıştı (EK – 4) •

200 bin Ermeni ise Doğu Anadolu’da Rusların işgal ettikleri bölgede, onlar 1917 sonunda çekildikten sonra, yönetimi devralmışlardı, EK – 5.

 Trabzon Konferansında Taşnak Partisi adına temsilcileri Hatisyan ve Kaçaznuni bu 200 bin Ermeni için özerlik talep etmişlerdi. Sevk ve İskan Kanunu uygulamasının Baş Faili Talat Paşa için bakınız sayfa 8.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

1 Tarihçilerimiz ‘Sevk ve İskan Kanunu’ yerine ‘Tehcir Kanunu’ dediklerine göre Ermeni vatandaşımızın da bu sözcüğü kullanmasını hoşgörü ile karşılamalıyız.

https://www.youtube.com/watch?v=5k8giJlW4dI

İDDİALARIN ÇÜRÜTÜLMESİ

Çürütme için iki somut dayanak: a. 1916’dan iki yıl sonra HAYATTA OLAN 1 586 000 Ermeni b. Taşnak Partisi temsilcilerinin Türk temsilcilere gelerek sundukları üç Barış Talebi ve temsilcisi Hatisyan’ın imzaladığı iki Barış Antlaşması (3. barış talebi için bkz. EK – 2)

                 TRABZON BARIŞ ARAYIŞI KONFERANSI (14 Mart – 14 Nisan 1918)

14 Mart 1918 günü Trabzon’a, Güney Kafkasya’dan 49 kişi (Gürcüler, Azerbaycanlılar ve Taşnak Partisi’ni temsilen ilk Başbakan Kaçaznuni ve ikinci Başbakan Hatisyan) gelmişti. (Bakınız EK – 1) Bu 49 kişinin 4 talebi vardı: Barış yapalım. (BİRİNCİ BARIŞ TALEBİ) Barış kalıcı olsun. 1914 sınırları geçerli (Kars, Ardahan ve Batum, Ermeni ve Gürcülerde kalacak) olsun. Dördüncü talep Taşnak Partisi talebi idi: Doğu Anadolu’daki Ermeniler için Özerklik.

25 Mart günü Hatisyan’ın, ikili bir görüşmede Osmanlı Heyeti Başkanı Rauf Bey’den (Orbay) bir talebi daha oldu: 1915 yılında Rusya’ya kaçan 400 bin Ermeni için geri dönüş izni.

Bu durumda, Mart 1918’de, Doğu Anadolu’da 200 bin (EK – 5), Ermenistan’da 400 bin (Hatisyan’ın geri dönüş izni istediği, EK – 4), toplam 600 bin Ermeni Hayatta idi.

             TARİHTE İLK ERMENİ DEVLETİ ENVER PAŞA’NIN ÜLTİMATOMU                                                                 SONUCU KURULMUŞTUR

Trabzon’da Ermenilerin Kars ve Ardahan’ı teslim etmemek ısrarı nedeniyle Barış sağlanamadı. 14 Nisan günü 49 kişi Tiflis’e dönmek üzere ayrıldılar. 3. Ordu; Ermenilerin neden olduğu askeri bir harekat ile önce (25 Nisan’da) Kars, Ardahan ve Batum’u, harekata devam ederek 14 bin km2 daha toprak almış ve Gümrü – Culfa (İran sınırı) demiryolunu da ele geçirmişti.

Ermeniler bu aşamada bir defa daha Barış istediler. (İKİNCİ BARIŞ TALEBİ) Enver Paşa gün ve saat belirleyerek bir ültimatom verdi: “Devletinizi kurup karşıma devlet olarak gelin”. Bunun üzerine 28 Mayıs 1918’de tarihte ilk Ermeni Devleti kuruldu ve 4 Haziran’da Batum’da ‘Barış ve Dostluk Antlaşması’ imzalandı, ekleriyle 26 sayfa. (Demirer, 2020, Yalan(cı)lar…)

                               SAVAŞ’IN SONU – BARIŞ ANTLAŞMALARI

Mondros Mütarekesi’nden (30 Ekim1918), 23 Nisan 1920’de TBMM açıldıktan ve Sevr Barış (!) Antlaşması’ndan (10 Ağustos 1920) sonra, Ermeniler; 18 Kasım 1920’de, Oltu’da başlattıkları bir başka savaşı daha kaybederek, ağır şartlarla ateşkesi kabul etiler.

Bu hezimet nedeniyle 23 Kasım günü Hükümet istifa etti ve genç (38) bir Taşnak, Vratsiyan, Başbakan oldu. İki gün sonra Ankara’ya, TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya, Erivan’dan çok sıra dışı bir telgraf (EK – 2) geldi: “Ben Başbakan oldum. Barış yapalım.”

Bu, Ermenilerin Türklere üçüncü barış talebi idi: Trabzon ile Batum’daki taleplerden sonra bu defa Erivan’dan SOYKIRIMCI (!) Türk’e gelen ÜÇÜNCÜ BARIŞ TALEBİ.

TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın; Ermeniler, Gümrü görüşmelerinde 27 Kasım günü Sevr antlaşmasının hükümsüz olduğunu kabul ettikten iki gün sonra gönderdiği cevaptaki mesaj (“ARTIK (ülkeni) zararlı ve dış etkilerden koru”) önemlidir, EK – 3.

Gümrü Barış Antlaşmasını 2 – 3 Aralık 1920 gecesi Karabekir Paşa ve Batum’u da imzalayan (Bakınız sayfa 11) Hatisyan imzaladılar.

Ermenistan Cumhuriyeti’nin imzaladığı ilk antlaşma Batum, son antlaşma ise Gümrü Antlaşmasıdır. Her ikisi de iki yıl ara ile Türkiye ile yapılmış birer BARIŞ Antlaşmasıdır.

                                                                 ÖZET 

ERMENİLERİN (TÜRKLERE) ÜÇ BARIŞ TALEBİ VE (TÜRKLERLE) İMZALADIKLARI

 İKİ, İKİLİ BARIŞ ANTLAŞMASI

Ermenilerin, 14.3.1918 – 25.11.1920 arasındaki üç Barış talebi ve imzaladıkları iki Barış Antlaşması vardır: Batum (4.6.1918) ve Gümrü (2.12.1920). Unutulmamalıdır.

MART 1918’de HAYATTA OLAN DİĞER ERMENİLER VE BULUNDUKLARI YERLER

Rusya’ya kaçanlar ve Doğu Anadolu’dakiler: 600 000 (sayfa 6)

Suriye’ye ulaşanlar: 486 000. (8.2.1916 t. ABD Halep Başkonsolosluğu mektubu, EK – 6)

“Müslümanlaştırılan Ermeniler”: 200 000. (Kaynak: Hrant Dink Vakfı, 2015, EK – 7)

Sevk ve İskan Kanunu kapsamı dışındakiler: 300 000. (Belgesi: 1.3.1921 NARA, EK – 8)

TOPLAM: 1 586 0

                               SON BİR TESPİT ve İKİ ÖRNEK OLAY

 33 ÜLKE PARLAMENTO KARARI & BERLİN’DE KATLEDİLEN TALAT PAŞA

Hristiyan egemenliği altında bulunan bir dünyada yaşıyoruz. 

Bu dünyada, Hristiyan Ermenilerin; Müslüman Türkler tarafından soy kırımına uğratıldıklarına ilişkin iddialarının gerçekdışı olduğunu, biz Müslüman Türklerin Hristiyanlara kabul ettirmeleri çok zor. 

Bu ZOR’u, geliştireceğimiz OFANSİF tezlerle, MUTLAKA aşacağız. 

Aralarında; Rusya, Polonya, Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Kanada, ABD ve Brezilya gibi Hristiyan dünyanın önemli ülkeleri de dahil ve otuzu Hristiyan 33 ülke ile Vatikan yönetimi; BGP gibi, Türkleri SOYKIRIM ile suçlayan parlamento kararları almıştır. 

Bunun önemli bir nedeni, bu konuda 1965 yılında, parlamenterlerinin yarısının Türkiye’nin nerede olduğunu dahi bilmediği Uruguay, ilk kararı aldığında kılımızı kıpırdatmamış ve aradan geçen 56 yılda bunu 33 kez tekrarlamış olmamızdır. 

Affedilmez bir hatamızdır. 

Bugün Erivan’da büyük (2.8 mt.) bir heykel var. 15 Mart 1921 günü Berlin’de sokakta Talat Paşa’yı güpegündüz katleden ASALA’nın öncülerinden Tehliryan’ın Türklere meydan okuyan heykeli. 

Sol ayağının altında Talat Paşa’nın kesik başı. 

Hristiyan Ermeni Tehliryan 2 Haziran 1921 günü Hristiyan Alman Mahkemesi’nde yargılandı. Suçunu itiraf etti ve 1915 Soykırım Mağduru olduğunu ileri sürerek kendini savundu. 

Hristiyan Papaz Lepsius soykırımı görmüş gibi tanık olarak beyanda bulundu. 

Yargıç cezalandırılmasını istedi. 

Savaş’ta üç yıl öncesine kadar müttefikimiz olan Alman mahkemesinin Hristiyan üyelerden oluşan Jürisi beraat kararı verdi. 

Katil kahraman oldu. Heykeli bile var, ön koşulsuz normalleşmeye çalıştığımız Ermenistan’ın başkentinde. Biz ise ne ASALA şehitleri (Talat Paşa dahil) ne de Artin Penik için bir heykel dikebildik.

https://www.youtube.com/watch?v=5k8giJlW4dI

KAYNAKÇA

KİTAPLAR

1 – F. C. Endres, Die Türkei, Münih, 1916

2 – Prof. R. Hovannisian, Armenia on the Road to Independence, 1918, UCLA yayını 1967

3 – Prof. R. Hovannisian, The Republic of Armenia, Volume I, UCLA yayını 1971

4 – K. Pastırmacıyan, Why Should Armenia be Free? Hairenik, Boston, 1918

5 – Prof. E. Şahin, Trabzon ve Batum Konferansları ve Batum Antlaşması, TTK, 2002

6 – M. A. Demirer, Robert Cox ile, Turkey – 1915, Betrayal and Suicide at War, 2019

7 – M. A. Demirer, Ermenilerin Yalan(cı)ları ve İtiraf(çı)ları, Sonçağ Yayıncılık, 2020

8 – M. A. Demirer, Hatisyan’ın Kitabı, Sonçağ Yayıncılık, 2020

9 – M. A. Demirer, Khatisian 1930, Sonçağ Yayıncılık, 2020

10 – M. A. Demirer, Katchaznouni 1923, Sonçağ Yayıncılık, 2020

11 – M. A. Demirer, hadi gelin YÜZLEŞELİM, Sonçağ Yayıncılık, 2021

12 – M. A. Demirer, Facing all the FACTS, Sonçağ Yayıncılık, 2021

13 – M. A. Demirer, İsyanlar, İhanet ve İntihar, Sonçağ Yayıncılık, 3. Baskı, 2021

14 – M. A. Demirer, Ya DİYASPORA Ya Türkiye, Sonçağ Yayıncılık, 2022

15 – M. A. Demirer, Armenia dumps distant Diaspora & embraces Turkish Neighbour,

Sonçağ Yayıncılık, 2022

MAKALELER

1 – F. Guse, Der Armenieraufstand 1915 und seine Folgen, Wissen und Wehr, 1925

2 – L.C. Westenenk, The Westenenk File, Armenian Review, Sayı 39, 1986

TELGRAFLAR

1 – Prens N. Şakhovski, 8 Ekim 1916, Tiflis’te Rus Kafkas Ordusu Başkomutanına

2 – S. Vratsiyan, 25 Kasım 1920, TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşaya, EK – 2

3 – TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, 29 Kasım 1920, Başbakan Vratsiyan’a, EK – 3

KİTAPLAR ile ilgili SON bir SÖZ:

Ermeniler ile ilgili 10 kitabım var. Beşi İngilizce. Toplam 2 500 sayfa. Kaynaklarım Pastırmacıyan (50 sf, 1918), Aharonyan (65 sf, 1919), Kaçaznuni (77 sf, 1923), Hatisyan (368 sf, 1930) ve Hovannisian (1967); gerçek görgü tanıkları (Almanlar ile Ruslar) ve ABD arşiv belgeleri.

NOT: 2020 yılında; ilk 4 Ermeni’nin kitaplarını Türkçe olarak ve Hatisyan ile Kaçaznuni kitaplarını (Ermenice asıllarından) İngilizce olarak (DÜNYADA) İLK KEZ yayımladım.

EK – 1

Ermenilerin “her türlü desteği” ile Rusların işgal ettiği (1915 – 1917) Doğu Anadolu’da 130 000 km2: Erzurum – Trabzon – Erzincan – Bitlis – Van




BATUM BARIŞ ve DOSTLUK ANTLAŞMASI


İMZALAR

Hatisyan – Papacanyan – Kaçaznuni & Adliye Vekili Halil ile 3. Ordu K. Vehip
11

EK – 2
EK 3
EK 4
RUSYA’YA KAÇAN 400 BİN ERMENİ – 6 FARKLI KAYNAK
1918 Rauf Orbay Hatisyan görüşmesi (25 Nisan)
1921 ABD Near East Relief Report (31 Aralık)
1924 Cemiyet-i Akvam, Fritjof Nansen Raporu
1925 Felix Guse Makalesi
1939 Hatisyan’ın kitabı
1918 görüşmesinin ATASE Belgesi:


ATASE Arşivi, Arşiv No. 4-3671, K. 2921, D. 511, F. 1-171
Hariciye Nezaret-i Celilesi’ne, 25/3/34 (1918)
Ermeni Murahhaslarından Hatisof (Khatisian), Kafkas ve Ermeni meseleleri hakkında mahremane görüşmek arzusunu bil-vasıta ihsas ediyor. Memalik-i Osmaniye’den firaren, elyevm Kafkasya’da bulunan dört yüz bin Ermeni’nin gün geçtikçe kendilerini tazyik ve ihzar etmekte olduğunu ve buna bir çare-i hal bulamazlarsa, Kafkas Ermenilerinin halen v
e atiyen, dahilen ve haricen rahat yüzü göremeyecekleri kanaatini hasıl ettiklerini ve yegâne çare-i halin, hükümet-i seniyyemiz canibinden merkumların eski yerlerine avdetleri ve hüsn-i hayat bahş etmeleriyle kabil olabileceğini ve bu suretle Kafkas Ermenilerinin de Üç Sancağın memalik-i Osmaniye’ye iltihakına taraftar olarak, Gürcüler nezdinde icrâ-yı tesir edeceklerini ifade ile bu işte bu husus tensip buyrulduğu takdirde, alel-umum Ermeni meselesi hakkındaki evamir-i devletlerine muntazır bulunduğum ma’rûzdur. Heyet-i Murahhasa Reisi, Rauf
RUSYA’YA (GÜNEY KAFKASYA’YA) KAÇAN ERMENİLERİN SAYISININ 400 BİN OLDUĞUNU TEYİT EDEN 31.12.1921 t. NEAR EAST RELIEF RAPORU

EK – 5
MART 1918’de DOĞU ANADOLU’daki, ÖZERKLİK İSTENEN 200 BİN ERMENİ
8 Ekim 1916 tarihli PRENS ŞAKHOVSKI TELGRAFI
Van Bitlis bölgesinde Ermeni köylüleri, halkı ve komiteleri var. NOT: Şakhovski “bir yıldır bu bölgedeyim” diyor. Ermeniler için s
ayı vermiyor.
Hovannisian kitabında (1971) 1917 Mayıs ayında Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinde 150 bin Ermeni olduğunu belirtiyor.
Bolşevik ihtilali sonucu Ruslar işgal ettikleri Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya’yı terk ettiler.
Bölgenin yönetimi ve Ruslardan kalan silah, cephane ve erzak depoları Ermenilere kaldı, 1917 Yılı Kasım ayından 1918 Mart ayının sonuna kadar, yaklaşık beş ay:
“1917 Ekim İhtilalinden sonra Bolşeviklerin Kafkasya’ya olan ilgileri azaldı ve bölgeden çekildiler. Çekilirken, cephanelerini Ermenilere bıraktılar. Böylece Trabzon, Muş ve Erzurum vilayetleri ile Kars, Ardahan, Karabağ ve Nahçıvan’ı içeren (daha sonra Wilson Ermenistan’ı olarak tanımlanan) geniş bir bölgenin yönetimi Ermenilere kalmış oldu.” Arthur A. Derounian (Editor) Kaynak: Kaçaznuni, 1955, ↓ Appendix V, New York.

1 Mart 1921 tarihli NARA belgesine (EK – 8) göre bölgenin diğer dört vilayetindeki (Trabzon, Sivas, Harput ve Diyarbakır) Ermenilerin sayısı 50 binden fazladır.
SONUÇ: Yukarıdaki bilgilere ve belirtilen kaynak belgelere dayalı olarak, Rusların terk ettikleri işgal bölgesinde yönetimi devir alan ve Trabzon Konferansında Taşnak Partisi temsilcilerinin (Hatisyan ve Kaçaznuni) adlarına özerklik istedikleri Ermenilerin sayısının en az 200 bin olduğu hesaplanmıştır.

EK – 6

8.2.1916 tarihli ABD ARŞİV BELGESİ - 486 BİN ERMENİ SURİYE’YE VARMIŞ

EK – 7
GİZLİ ERMENİLER “MÜSLÜMANLAŞTIRILMIŞ” (1) 200 BİN ERMENİ KADIN VE ÇOCUK


(1) ABD’den gelen bir e Posta:
“Mehmet ağabey merhaba, “Hemen ilk etapta bir nokta var tavsiye edeceğim ‘Müslümanlaştırılan’ kelimesi soykırım yasasına göre zorla dini değiştirmek anlamına geldiği için soykırım suçu oluyor, öldürmek dışında yapılan işlemlerin kapsamında.”
YORUM: Deyim, bana değil bağrımıza bastığımız (Artin Penik’i unutarak), CHP Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu’nun “Helalleşmeye geldim” diyerek ziyaret ettiği Hrant Dink’in Vakfına ait. Vakfın düzenlediği uluslararası bir konferansın kitabının (Vakıf yayını) başlığı.
EK - 8 
ABD ARŞİV (NARA T 1192 R2. 860J.01 – 395) BELGESİ







PASTIRMACIYAN’IN KİTABINDAN İTİRAFÇI GÖRSELLER Sevk ve İskan Kanunu uygulaması Mart 1916’da sona ermiş BGP’nıın iddiasına göre Ermenilere soykırım yapılmıştı. Oysa Pastırmacıyan’ın kendi kaleminden çıkan şu bilgi ve aşağıdaki fotoğraf 1918 yılında basılan kitabında yer almış: Temmuz 1915’de bir Auschwitz bulunmayan Urfa’da silahsız Ermeni halkı Türklere ve Kürtlere karşı meydan okurcasına poz vermişler.

70 Yaşıında Ermeni ↑ papaz silahlı gönüllülerle Müslümanlara karşı savaşmaya gitmek üzere




Ermeni öğrenciler Fransa’da da silaha sarılmışlar
Bir Ermeni taburu 1914 yılında Savaş’a hazır

Sezgin Tanrıkulu (@MSTanrikulu) 107 yıl önce #24Nisan1915’te yüzlerce Ermeni aydını İstanbul’da gözaltına alınıp, Çankırı, Ayaş, Ankara’ya sürüldü ve zorla kaybedildi. Kötülüğün miladı ile olan bu tarihle yüzleşmeden gerçek adalet sağlanamaz.
Diyarbakır eski Baro Başkanı, CHP eski Genel Başkan Yardımcısı, Milletvekili Bay Sezgin Tanrıkulu, 1915’de “kötülüğün miladının görgü tanığı” imiş gibi attığı bu tweet ile HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Bay Garo Paylan’ın kanun teklifini destekliyor.
Yukarıdaki fotoğrafın altındaki yazı da 1915 yılı Nisan ayında Ermenilerin Van’daki isyanda başarılı olduklarını ve Türklerden bir top aldıklarını anlatıyor. Yazıyı Pastırmacıyan yazmış