9 Kasım 2020 Pazartesi

Unutmadık, unutturamayacaklar, unutmayacağız. Atamızı özlemle anıyoruz.


ATAM SENİ UNUTMADIK, UNUTTURAMAYACAKLAR, UNUTULMAYACAKSIN.


10 Kasım 1938. Türk milleti atasını son yolculuğuna uğurluyor. Unutmadık. Unutturamayacaklar ve Unutulmayacaksın ATAM

Atatürk'ün söylemiş olduğu sözlere dikkat etmeli ve ders almalıyız. Her sözünün altında derin manalar gizlidir. Bu güne kadar Atatürk'ü anlayabilmiş olsa idik, bugün içinde bulunduğumuz zor şartları yaşamazdık. 


Sizlere soruyoruz. Bu sözler doğru sözler değil midir? Ders almamız gerekmez mi?

Atatürk'çü olmak gerçekten kolay değildir. Onu iyi anlayabilmek ve onun izlediği yoldan gidebilmektir. Namuslu vatandaş olmaktır. Devletine, milletine zarar vermemektir. İlimden, Bilimden uzaklaşmamaktır. Dinine, Diline, Kültürüne ve Vatanına sahip çıkmaktır. 

TÜRK OLMAK'TA AYRICALIKTIR. BİNLERCE YILDIR TÜRK ULUSU VARLIĞINI KORUMUŞTUR. BUNDAN SONRA DA KORUYACAKTIR. ATA'SININ İZİNDEN AYRILMAYACAKTIR. 

Atatürk eğer ülken zor durumda ise, sen kendi içinden bir lider çıkaracaksın ve onun etrafında birleşerek ülkeni kurtaracaksın, diyor. Bir lider gelecekte, beni kurtaracak diye bekleme. Liderini sen bul ve çıkar. 

İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük lider olmasının sebebi bu. Tüm dünya insanlığını düşünüyor. Sadece Türk insanını düşünmüyor. İnsanlığa düşmanlık yapanlara düşmanız biz diyor. Bugün Korona ile insanlığa düşmanlık yapanlara, Atatürk sağ olsaydı, kim bilir ne düşünürdü. Biran önce aşıyı buldurur ve insanlığın hizmetine sokardı. 

Sadece Fidel Castro değil, tüm dünya liderleri Mustafa Kemal Atatürk'ü son yüzyılın en büyük dehası, komutanı ve devlet adamı olarak değerlendirirken ve onun önünde saygı ile eğilirken, bu vatanın içerisinde yaşayan ve Atatürk'e dil uzatanlara ne demek gerek, bilemiyoruz.!

Mustafa Kemal Atatürk ve yanında bulunan silah arkadaşları, Osmanlı'nın  topraklarının düşmanlar tarafından işgal edilip, paylaşıldığı bir anda, İstiklal savaşını kazanarak yeni bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuş, düşmanları Anadolu topraklarından atmıştır. Bu mirası sonsuza kadar korumak,Türk ulusunun görevi olmalıdır. 







BİZLER, TÜRK VE MÜSLÜMAN OLANLAR, BUGÜN ELLERİMİZİ  YUKARIDA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN YAPTIĞI GİBİ AÇIP,  BİZLERE TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ EMANET EDEN, BU VATAN TOPRAKLARI ÜZERİNDE HUZURLU BİR ŞEKİLDE YAŞAMAMIZA VESİLE OLAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARI İLE, CANLARINI VATAN UĞRUNA FEDA EDEN ŞEHİTLERİMİZE DUA EDELİM. 


28 Ekim 2020 Çarşamba

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu olsun.

EMPERYALİST BASKILARIN OLDUĞU BİR DÖNEMDE BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİN KORUNMASI VE HALKIN UMUTLARININ YOK OLMAMASI İÇİN; 

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN 97. YILININ BÜYÜK BİR ÇOŞKU İLE KUTLAMA ARZUMUZ BU SENE DE KORONA 19  YÜZÜNDEN KUTLANAMIYOR.  

Yukarıdaki haritaya herkesin iyi bakmasını isteriz. Eğer, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde İstiklal Savaşı kazanılmasaydı, soldaki haritada yer alan ve Türk Bayrağının olduğu bölge de belki ortadan kalkacaktı. Ne Cumhuriyet ilan edilecekti, ne de Sağdaki harita'da gözüktüğü gibi ülkemizde bizler rahat yaşayabilecektik. 
29 EKİM 1923

Cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı oldu.

Gazi Mustafa Kemal, Cumhurbaşkanı olduğu 1923 yılında dört yıl iki gün süreyle görev yapmıştı.

1927,1931 ve 1935'teki Milletvekili seçimlerinin ardından da Atatürk üç kez daha Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir.

(Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletini idare edenler, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923 de ilan ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti sayesinde görevlerini yapmaktalar. )

Cumhuriyetin ilan edilmesinden sadece on yıl geçmiştir. Cumhuriyet hangi koşullarda kurulmuştu. Ülke yoksuldu. Hiç bir şey yoktu. Okuma oranı sıfır denecek kadar azdı. Her taraf hastalıktan kırılıyordu. Fabrika yoktu, traktör yoktu. Üretim yoktu. Yoksul ve çaresiz bir millet Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk sayesinde çaresini bulmuş, umutları yükselmiş ve çok kısa sürede Çağdaşlığa doğru adımını atmıştı. 

Yoksul bir ülke, nasıl çok kısa bir zamanda üstteki haritada görüldüğü gibi bolluk ve bereketlik içerisine gelmişti. Osmanlı'dan kalma dış borçlar ödenmiş, fabrikalar kurulmuş, üretim artmış, hastalıklar son bulmuştu. Bugün ise alttaki haritada görüldüğü gibi her şeyimizi dışarıdan almak mecburiyetinde kalmış bulunmaktayız. Neden?

Cumhuriyetin Onuncu Yıl Nutku

Türk Milleti!

Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun!


Şu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.


Yurttaşlarım!

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki muvaffakıyet, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz; çünkü, daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.

Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur

Çünkü,Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür. Türk milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.



Büyük Türk milleti!

On beş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.

Türk milleti!

Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
 
Ne mutlu Türküm diyene!

ATAM SENİN NACİZ VÜCUDUN TOPRAK OLDU, ANCAK FİKİRLERİN HER GEÇEN GÜN DAHA DA KIYMETLENEREK İNSANLARA YOL GÖSTERMEKTEDİR. 

Mustafa Kemal Atatürk'ün yolunda gitmeliyiz, onun uyguladığı politikaları benimsemeli ve uygulamalıyız. 

2 Ekim 2020 Cuma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Meclis açılışında milletvekillerine hitap etti.

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ 27’NCİ DÖNEM 4’ÜNCÜ YASAMA YILI AÇILDI.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Meclisin 4'ncü Yasama Yılı Açılışında milletvekillerine şöyle hitap etti:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmanın önemine değindi.

“Ermenistan devletinin hiçbir hakkının olmadığı ve işgal ettiği Azerbaycan topraklarından derhal çekilmesi gerektiğini söyleyerek, Azerbaycanlı kardeşlerimizin artık neticeye gitmelerini ve kendi göbeklerinin bağını kesmelerini istedi. Türkiye olarak da kardeş Azerbaycanın yanlarında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini ifade ederek, “Biz diyalog kanallarını açık tutacağız. Barış için Türkiye kadar mücadele eden acaba kaç ülke var” diye de sordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kudüs konusuna da değinerek şu ifadede bulundu: “Kudüs meselesi bizim için bir jeopolitik sorun değildir. Kudüs bizim şehrimizdir, bizden bir şehirdir.” Dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan çok uzun bir konuşma yaptı Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27’inci dönem 4’üncü yasama yılında.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD, Rusya ve Fransa'nın uzun süredir sorunu ihmal ettiğini vurguladı, "Bu nedenle ateşkes arayışları kabul edilebilir bir şey değildir" dedi.

Erdoğan, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kararlı duruşunun süreceğini ifade etti, "Bizi sahillere hapsedecek taleplerle karşımıza çıkanlar önce adımlarımıza tehdit dilini denediler. Kahraman ordumuzun desteklediği kararlı duruş karşısında ise diyalogu kabul etmek zorunda kaldılar. Gerilimi yeniden tırmandırmak da, çatışma çıkarmak da karşımızdakilerin tercihidir. Biz diyalog kanallarını açık tutacağız." diye konuştu.

Erdoğan, İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırı girişimlerini de unutmadı, Kudüs ile ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı.

Sabah gazetesinin bugünkü manşetine bir göz attığımızda; Cumhurbaşkanı Recep tayyip Erdoğan'ın Ermenistan'ı haydut devlet olarak ilan ettiğini, ve Karabağ'ı derhal terk et diye sert bir çıkış yaptığını görüyoruz. 

Sözcü Gazetesinin bugünkü manşetine baktığımızda ise, en üstte Korona ile ilgili haberleri görüyoruz. 

Her iki gazetenin değerlendirilmesini de okuyucularımıza bırakıyoruz. 

Kaynak: https://www.sabah.com.tr/gundem/2020/10/01/son-dakika-baskan-recep-tayyip-erdogandan-tbmmde-flas-aciklamalar.Haber üzerinde düzenlemeler yapıldı. 



8 Eylül 2020 Salı

Cumhurbaşkanı Erdoğan emperyal güçlere "Anı geldiğinde korkarım ki bedelini ağır ödemezler" dedi.

 

HADDİNİZİ BİLİN HADDİNİZİ, HADDİNİZİ BİLMEZ İSENİZ BİLDİRİRİZ HADDİNİZİ

Türk milleti vatan söz konusu olduğunda, tek vücut olur ve Kadını, Yaşlısı, Genci, çocuğu, ülke de yaşayan bütün  Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi, Zasası, Egelisi, Akdenizlisi, Trakyalısı, Doğusu, Batısı, Anadolusu, Karadenizi, hepsi tek vücut olur ve düşmana karşı bir olur, diri olur.

Osmanlı’yı kurduğunuz bin bir tuzaklarla,  yıkmak için  bütün güçleriniz ile saldırdınız. Yıktık, yok ettik, Türkleri tarihten sildik, diye sevinirken, tüm emperyalist güçler Anadolu’da Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarının sayesinde, bütün ümmet olan toplum bir den millet oldu ve sizlere büyük bir dersi verdi. 

Unutmayın, zaten unutamıyorsunuz ve unutamazsınız da!..

Bunu tekrar yaşamak mı istiyorsunuz?

Haddinizi bilin haddinizi. Herkes hakkına razı olsun, adaletli davranılsın, boş yere kaşınmayan yerleri kaşımaya çalışmayın .

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan emperyalist güçlere cevabını verdi: 


Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Anı geldiğinde korkarım ki bedelini ağır ödemezler” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Kendi vatandaşlarının güvenliğini ve refahını tehlikeye atma pahasına Türkiye’nin karşısına dikilenler için, o kadar açık söylüyorum, anı geldiğinde korkarım ki bedelini ağır ödemezler” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan Kabine toplantısı sonrasında açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdeniz konusunda Yunanistan’ı uyardı.

Sakarya doğal gaz rezervinin 1,9 milyar varil eşdeğeri olan petrol karşılığı ile dünyada bu yıl keşfedilen ikinci en büyük kaynak olduğunu söyleyen Erdoğan, gaz kalitesi bakımından dünyadaki sayılı rezervlerden olduğunu belirtti.

Son 7 yıldır Türkiye üzerinde oynanan oyunları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz’de 780 bin kilometrekare toprağı olan bir ülkeyi 10 kilometrekarelik adalar üzerinden sahillerine hapsetmeye çalışanların oyunlarını bozduğumuzda kimseyi yanımızda bulamadık. BM zemini başta olmak üzere uluslararası kurallara uygun şekilde yaptığımız anlaşmalara dayalı olarak yürüttüğümüz faaliyetlere karşı sergilenen haksız ve hukuksuz girişimleri esefle izledik. Kıbrıs’ta bunca yıldır Türklere uygulanan haksızlıkların yeni boyutlar kazanarak artırılması gayretlerini acı bir tebessüm ile kaydettik.

Geçmişte Türkiye’yi sürekli küçümseyen, önemsiz gören, kararlarında ve icraatlarında hesaba katmayanlar aynı tavrı sürdüreceklerini veyahut sürdüremeyeceklerini gördükçe daha da azgınlaştılar. Her türlü diplomatik ve hukuki belgeyi, teamülü, uygulamayı hiçe sayanlar, güç gösterileri ile netice almaya kalktıklarında karşılarında bambaşka bir Türkiye olduğunu gördüler.

Ülkemize karşı yapılan her siyasi, diplomatik, askeri yanlış veya saygısızlık bizi yolumuzdan döndürmek bir yana azmimizi perçinliyor. Türkiye’yi siyasi, askeri ve ekonomik olarak getirdiğimiz seviye sayesinde ülke ve millet olarak hakkımızı, hukukumuzu, çıkarlarımızı her zeminde ve şartta koruma imkanına kavuştuk” diye kavuştu.

“Anı geldiğinde korkarım ki bedelini ağır ödemezler”

Türkiye’nin; istiklalini ve istikbalini korumak için gerektiğinde diplomasiden askeri güve kadar her mekanizmayı etkin şekilde devreye sokabilecek alt yapıya ve iradeye sahip olduğu için bu derece dikkate alındığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son günlerde doğu Akdeniz ve Ege’de tarihten ibret almadan Türkiye’nin hakkını ve hukukunu hiçe sayarak emrivaki yapmaya çalışanlarda eninde sonunda bu gerçeği kabullenecektir. Kendi vatandaşlarının güvenliğini ve refahını tehlikeye atma pahasına Türkiye’nin karşısına dikilenler için o kadar açık söylüyorum, anı geldiğinde korkarım ki bedelini ağır ödemezler.

Her fırsatta anlaşmazlıkları görüşmeyle, konuşmayla, müzakereyle, uzlaşmayla çözmeden yana olduğumuzu söylüyoruz. Bizimle masaya oturmak yerine kırık dökük askeri güçleri ile efelenenlere tarihi bir kenara bırakıyorum, en azından son 4 yıldaki diplomasi çalışmalarımızı ve askeri harekatlarımızı iyi incelemelerini tavsiye ediyorum. AB başta olmak üzere bu konuda haklı haksız, adaletli adaletsiz, ahlaklı ahlaksız ayrımı yapmadan, kör bir taassupla ülkemize karşı tavır alanları da hakkaniyete ve sağduyuya davet ediyorum.

Kıbrıs, Suriye ve Libya’da iyi bir sınav veremeyen Avrupa ülkelerinin hiç değilse Doğu Akdeniz’de tutarlı bir çizgi izlemelerini umuyoruz. Türkiye sınır güvenliği konusunda olduğu gibi Doğu Akdeniz’deki hakları hususunda sonuna kadar kararlı ve aktif bir politika izlemeyi sürdürecektir” şeklinde konuştu.

Kaynak: https://www.haberso.com/haber/5335520/cumhurbaskani-erdogan-ani-geldiginde-korkarim-ki-bedelini-agir-odemezler

ulusalhaber-ulusalajans

30 Ağustos 2020 Pazar

30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun


Vatanımızın birliği ve Milletimizin bağımsızlığı uğruna verilen mücadelenin kazanıldığı bu anlamlı zaferin 98. yıl dönümünde, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını, kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları vatan yapan Aziz Şehitlerimizi, ebediyete intikal eden Gazilerimizi rahmet, saygı ve minnetle anıyoruz.

          30 AĞUSTOS'UN ÖNEMİ NEDİR?

Zafer Bayramı olarak Türkiye genelinde kutlanan 30 Ağustos, 1922 yılında Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için Türkiye dışında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde de her yıl kutlanan resmi, ulusal bayramdır. Başkomutanlığını Atatürk'ün yapması nedeniyle Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanması sonrası Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilerek 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılması sağlandı. Böylece Türk toprakları Yunan işgalinden kurtuldu. Zafer kazanılmasının akabinde ,  Anadolu’yu ve İstanbul’u işgal etmiş bulunan emperyalist güçler Padişah’ı da alarak tüm Anadolu topraklarını çok kısa sürede terk etmek mecburiyetinde kaldı.

Bugün bu topraklarda bağımsız ve hür yaşayabiliyor, Ayasofya’da namaz kılabiliyor, Malazgirt Zaferini kutlayabiliyorsak bunu Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşları ile Kahraman subaylar dâhil, yiğit ve kahraman Anadolu’nun kadını, erkeği, çocukları dahil, gerçek vatan evlatlarına borçluyuz.

O günün şartlarını bilmek istemeyen, bildiğini unutan, bugünün kıymetini anlamayan ve ülkeyi kutuplaştırma, bölme, parçalama niyetinde olanlara tek söylenecek söz var, sizin amacınız ne?

Meşhur İngiliz komutanı Winston Churchill; “Türkleri savaşarak, asker ve silah kullanarak asla yenemezsiniz. Türklerin sadece din adamlarını ele geçirip onları kullanın. Onlar devleti yıkarlar” demiştir.

Bu anlayıştan hareket edilerek cephelerde bir türlü yok edemedikleri Müslümanları ve özellikle Türkleri zayıflatmak için, onları birbirine kenetleyen ve dinamizm kazandıran dinlerini tahrif etmek amacıyla müsteşrik mektepleri açtılar. Bu mekteplerde, İslamî ilimleri tahsil ettiler ve bu dini içerden çökertmek için tahrif hareketlerine giriştiler.Kaynak: https://www.mirathaber.com/muslumanlari-yenmenin-yolu-din-adamlarini-satin-almaktan-gecer-14-5701h/

EMPERYALİSTLERİN OYUNLARINA GELMEYELİM  VE HEP BİRLİKTE DİNİMİZE, DİLİMİZE, BAYRAĞIMIZA, VATANIMIZA, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKARAK, ÜLKEMİZİN BAĞIMSIZ, HÜR, DEMOKRAT, LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ OLARAK, KALKINMIŞ, DIŞA BAĞIMLILIKTAN KURTULMUŞ, EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMUŞ, RAHAT VE HUZUR İÇERİSİNDE YAŞANILIR BİR ÜLKE OLMASI İÇİN ÇALIŞALIM. 

"ZAFER, ZAFER BENİMDİR DİYEBİLENİNDİR. BAŞARI İSE BAŞARACAĞIM DİYE BAŞLAYARAK SONUNDA BAŞARDIM DİYENİNDİR. " M.Kemal Atatürk.

https://ataturktoday.com/AtaturkGunlugu/AgustosAugust/30.htm. bu linki tıklamanızı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 30 Ağustos günü neler yaptığını öğrenebilirsiniz.

8 Ağustos 2020 Cumartesi

ABD, Küresel İnternet devrine son mu veriyor.

TikTok ve WeChat: ABD, Çin politikasıyla 'küresel internet' devrine son mu verecek?

James ClaytonBBC Kuzey Amerika Teknoloji Muhabiri

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun "temiz" bir internet istediğini söylemesinin gerisinde, Çin etkisini ve Çinli şirketleri ABD'nin internet dünyasından dışlama niyeti var.

Ancak bu adımın internetin küresel olma niteliğini tartışmaya açmasından endişe ediliyor.

"Splinternet" (Bölünmüş internet) terimi, Çin'le ve son zamanlarda Rusya'yla ilgili konuşmaları süslüyor. Bu kavram, internetin doğasındaki küresel olma niteliğinin artık sona ereceği düşüncesini temsil ediyor.

İnsanların internette bulabileceklerini kontrol etmek isteyen hükümetler için bu kendi internetine sahip olmak demek.

Bir ülkenin kendi internetinin çevresine duvar örmesine en iyi örnek Çin Güvenlik Seddi. Çin'de Google arama motoru ya da Facebook'a erişmeniz mümkün değil.

l.

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Bilim Kurulu üyesi İlhan: Vakalar çok artarsa bölgesel kısıtlamalar gelebilirSağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, koronavirüs vaka sayılarında artış olursa bölgesel olarak bazı kısıtlamaların olabileceği uyarısında bulundu.

DHA’ya konuşan Prof. Dr. İlhan’ın uyarılarından bazıları şöyle:

"İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları her konuda yetkili. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu o il için, o hafta sonu için, o ilde sokağa çıkma yasağı ilan edebilir, sokakta bulunulan saatlere kısıtlama getirebilir, AVM'leri kapatabilir. Okulların açıldığını düşünürsek okullar ile ilgili kısıtlamaya gidebilir. Her türlü yetki ilin kendisinde. İlin kendisi dahilinde yapabileceği gibi ilçede, mahallede de bunu gerçekleştirme yetkisine sahip İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu. Örneğin; A ilinde vakalar sürekli artıyor, B ilinde artmıyor. Türkiye genelinde kısıtlamaya gitmek diğer illerle ilgili de bazı sıkıntılar ortaya çıkarılabilir. Kurallara uyulmayan illerde kısıtlamaya gidilmesi, kurallara uyulan illerde kısıtlamaya gidilmemesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Tabi rakamlar çok ilerler, 2 binleri, 3 binleri geçer tabi ülke genelinde de benzer kısıtlamalar getirilebilir. Şu an böyle bir düşünce söz konusu değil.

"Koronavirüs açık alanlarda daha az bulaşır' demektense, 'koronavürüs kapalı alanlarda daha fazla bulaşır' demek daha doğru. Kapalı mekanda virüs doğal olarak daha fazla bulaşmakta. Kapalı alanı doğal havalandırma ile havalandırınca virüsün bulaşı azalacaktır. Açık alanda mekan çok daha geniş olduğu için bulaş ihtimali azalacaktır. Ama bu, 'bulaş olmuyor' anlamına gelmiyor.

"Türkiye'de vefatların bu denli az olmasını doğrudan sağlık çalışanları ve sağlık sistemine bağlamak gerekiyor. Sağlık çalışanları icabında 36 saate kadar görev yapıyor, 12 saat evde duruyor, tekrar gelip 36 saat çalışıyor. Tüm arkadaşlarımız, hemşire arkadaşlarımız, temizlik görevlileri, yemekhane çalışanları, güvenlik görevlilerimiz hemen hepsi tüm sağlık çalışanları süreçte çok emek veriyor. Gerçekten yüzünde kalıcı maske izi olan kişiler var.

"Bu süreçte enfekte olan çok arkadaşımız var. Hayatını kaybeden 30'a yakın doktorumuz, çok daha fazla sayıda da sağlık çalışanımız var. Sağlık çalışanları koronavirüsün nasıl bulaştığını biliyorlar, kendilerini korumaya çalışıyorlar; ama hastanede verdikleri hizmetler sırasında hepsi enfekte oluyor. Tüm sağlık çalışanları cansiperane çalışıyor"

KAYNAK: https://www.bbc.com/turkce/live/haberler-dunya-53705214

NOT: E Ticaret mağazamızdan BOR ve KENEVİR'li tamamen doğal, sağlıklı, yasal izinleri alınmış BOR VE KENEVİR mucizesi ürünler alarak bize destek olabilirler.

15 Temmuz 2020 Çarşamba

Bugün 15 Temmuz, günlerden Çarşamba.


BUGÜN 15 TEMMUZ. GÜNLERDEN ÇARŞAMBA. TÜM TÜRKİYE İZİNLİ. BUGÜNÜ KUTLUYORUZ.

VATAN TOPRAKLARI DÜŞMANDAN KURTARILMADI, ANCAK, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURULUŞ TEMELİNE DİNAMİT KONMAYA ÇALIŞILDI, DEMOKRASİ YOK EDİLEREK YENİ BİR REJİM GETİRİLMEK İSTENDİ. 

TÜRK MİLLETİ DE YILLARCA İÇİMİZDE YUVALANMIŞ, BESLENMİŞ HAİNLERE GEREKEN DERSİ VERDİ. DEMOKRASİYE VE LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİNE SAHİP ÇIKTI.
ŞER ODAKLARI YERLE BİR EDİLDİ VE EDİLMEYE DE HALEN DEVAM EDİYOR.
Türkiye’nin demokrasi zaferi dört yaşında

Bugün, Türkiye'nin dört bir yanında toplumun her kesiminin katılım sağladığı kararlı bir direnişle bertaraf edilen 15 Temmuz hain darbe girişiminin dördüncü yıl dönümü. FETÖ/PDY üyesi hainler tarafından Genelkurmay Başkanı'nın karargâhında esir alındığı, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı başta olmak üzere birçok kamu binasının savaş uçakları ve helikopterlerle bombalandığı, sivil vatandaşların üzerine tanklardan bomba ve kurşun yağdırıldığı Türkiye'nin en uzun gecesinde yaşananlar hâlâ toplumun hafızasında tazeliğini koruyor. 251 vatandaşımız şehit, 2196 vatandaşımız da gazi olduğu ülkenin dört bir yanında kahramanca direniş öykülerinin yazıldığı o kara günde yaşananları sözcü gazetesi saat saat derlemiş. Bizde aynen alarak, burada kamu oyuna bizim kanalımızdan da duyurmak istedik.

Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi TSK içinde örgütlenmiş FETÖ/PDY üyesi bazı generallerin ve askeri personelin içinde olduğu kanlı bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. İhanet girişimi halkın sokağa çıkması ve TSK içinde vatanına, milletine, devletine bağlı olan gerçek asker çoğunluğun destek vermemesi üzerine akamete uğratıldı.
O gecenin kahramanları yani Türk Milleti, demokrasiye sahip çıktı. Askeriyle, polisiyle, siviliyle darbe püskürttü. Türkiye demokrasi tarihine kara harflerle yazılan bu cunta girişiminin bilançosu ise maalesef çok ağır oldu. Türkiye’nin en uzun gecesinde 251 vatandaşımız şehit, 2 bin 196 vatandaşımız da gazi oldu.
Saat 16.16: Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli bir subay MİT’e giderek, FETÖ üyesi askerler tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın alınması için kuruma saldırı olacağını ihbar etti. Fidan, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’i telefonla aradı, konu hakkında bilgi verdi.
Saat 17.32: Hakan Fidan tarafından Karargah’a gönderilen müsteşar yardımcısı Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’i bilgilendirdi. Orgeneral Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a detaylı bilgi verdi ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı karargaha davet etti.
Saat 18.10: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Karargah’a giderek komuta kademesiyle görüştü. Gelen ihbarın daha büyük bir planın parçası olabileceğini söyledi.
Saat 18.30: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, TSK Harekat Merkezi’ni aradı, havada bulunan araçların indirilmesi emrini verdi.
Saat 19.26: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Marmaris’te bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı aradı, kendisine ulaşamayınca koruma müdürüyle görüştü. Cumhurbaşkanı’nın güvenliğiyle ilgili bir problemin olup olmadığını ve ilave güvenlik tedbirlerine ihtiyaç duyup duymadıklarını sordu.
Saat 20.22: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Karargah’tan ayrıldı.
Saat 20.23: Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda toplanan 33 Özel Kuvvetler görevlisi Karagah’a doğru harekete geçti.
Saat 20.46: Darbenin gece saat 03.00’te başlayacak olması nedeniyle Karargah’tan erken ayrılan Genelkurmay Strateji Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli, özel aracıyla geri döndü.
Saat 21.00: Tümgeneral Mehmet Dişli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın makam odasına girerek, kendisine “Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz” diyerek darbeyi tebliğ etti. Hulusi Akar’ın söylenenlere tepki gösterdi ve bu girişimi hiçbir şekilde desteklemediğini belirtti. Geri adım atmayan Dişli, odanın dışına çıkarak hazır durumda bekleyen ekibe, komutana müdahale etmeleri emrini verdi.
Saat 22.05: Darbeci askerlerin kontrolündeki uçaklar Ankara’da alçak uçuş yaptı.
Saat 22.10: Köprüyü kontrol altına almak için Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'ndan hareket eden FETÖ'cülerin komutasındaki askeri birlik Boğaz Köprüsü’nü tek yönlü trafiğe kapattı.
 Saat 22.30: Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tüm emniyet mensupları acil olarak göreve çağrıldı.
Saat 22.35: Atatürk Havalimanı’na tanklarla gelen askerler kontrol kulesine girdi.
Saat 23.10: Başbakan Binali Yıldırım, yaşananları ‘kalkışma’ olarak niteleyerek, “Türk ordusu içerisindeki bir grubun darbe girişiminde bulunduğunu” duyurdu.
Saat 23.25: Darbecilerin sosyal medyaya erişimi engellendi ancak erişim engeli kısa bir süre sonra kaldırıldı.
Saat 23.37: Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, darbeci Cemil Turhan ve iki Özel Kuvvetler personeli tarafından elleri ve kolları bağlı vaziyette, Halil Gül'ün pilotluğunu yaptığı helikoptere bindirilerek Akıncı Üssü'ne götürüldü.
Saat 23.44: Darbecilerin WhatsApp'taki “Yurtta Sulh” grubundan “İstanbul Moda Deniz Kulübüne müdahale lazım, generaller var, derdest edilecek” şeklinde bir mesaj atıldı.
Saat 23.45: Darbe girişimi yapan grup, TSK’nın akredite gazetecilerle iletişim için kullandığı e-posta hesabından “Kontrolün tam olarak ele alındığına” dair mesaj gönderdi.
Saat 23.50: Ankara’nın dört bir yanından güçlü patlama sesleri geldi. Darbe girişimine tepki gösteren vatandaşlar sokaklara dökülmeye başladı.
Saat 00.04: Cumhurbaşkanı ilk açıklamasını yapmaya başladı. Açıklamadan hemen sonra ise sozcu.com.tr’nin İstanbul’daki merkezine telefonla ulaşmayı başaran muhabir arkadaşımız Gökmen Ulu, ‘SON DAKİKA’ haberi olarak bu tarihi gelişmeyi yazdırdı ve Erdoğan’ın çağrısı “saat 00:13’te” sozcu.com.tr’de ‘SON DAKİKA’ haberi olarak 1’inci manşetten yayınlandı.
Saat 00.15: Darbeci askerler TRT binasını basarak, haber spikeri Tijen Karaş’a Yurtta Sulh Konseyi adına korsan bildiri okuttu.
 Saat 00.24: Erdoğan, sozcu.com.tr’nin Türkiye’ye duyurduğu çağrıyı saat 00:24’te yani ‘haberimizden 11 dakika sonra’ CNN Türk’e Facetime’la bağlanarak Hande Fırat aracılığıyla da duyurdu.
00.33: Akıncı Üssünden iki F-16 daha izinsiz kalktı.
Saat 01.00: Darbe girişiminde bulunan kişiler hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldı ve gözaltı kararı alındı.
Saat 01.10:Sikorsky tipi askeri helikopter TÜRKSAT uydu istasyonunu vurdu.
Saat 01.13: Diyarbakır'dan gelen Özel Kuvvetler Grup Komutanı Tuğgeneral Semih Terzi'nin uçağı Etimesgut Havalimanı'na indi. Özel Kuvvetler’i ele geçirmeye çalışan Terzi, Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir tarafından başından vurularak etkisiz hale getirdi. Darbeci hainlerin silahından çıkan kurşunlarla şehit düşen Halisdemir, bu hamlesiyle darbe girişiminin kaderini de değiştirdi.
Saat 01.21: İçişleri Bakanı Efkan Ala, Genelkurmay Başkanlığı, TSK ve polisin ülkedeki darbe girişimine müdahale ettiğini açıkladı ve darbe planlayıcılarını ‘çete’ olarak tanımladı.
Saat 01.40: Boğaziçi Köprüsü’nü geçmeye çalışan protestocuların üzerine ateş açıldı, camilerden sela okunarak halka darbe girişimine karşı sokaklara çıkma çağrısı yapıldı.
Saat 02.21: Ankara Emniyet Müdürlüğü’nede vuran ve en az 17 polisin şehit olmasına neden olan askeri helikopter Gölbaşı’nda düşürüldü.
Saat 02.25: İstanbul Taksim Meydan’nda mevzilenen bir grup asker, giderek sayıları artan protestocuları dağıtmak için havaya ateş açtı.
Saat 02.50: F-16’lar ve askeri helikopterler TBMM binasını vurmaya başladı. Meclis’in giriş kapılarının yakınlarına dört bomba atıldı. Milletvekilleri ve basın mensupları sığınağa geçti.
Saat 03.00: TRT yeniden yayına döndü. TRT Genel Müdürlüğü binasını ele geçirmeye çalışan FETÖ mensubu askerler gözaltına alındı.
Saat 03.14: TÜRKSAT Gölbaşı Yerleşkesi FETÖ mensubu pilotlar tarafından bombalandı. Yerleşkeye dört adet MK-82 bombası atıldı.
Saat 03.20: İstanbul’da darbecilerin kontrolündeki savaş uçakları alçak uçmaya başladı.
Saat 03.30: Darbeci askerler Doğan Medya Center’ı basarak CNN Türk’ün yayınını kesti.
Saat 04.00: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, savaş uçaklarından gizlenmek için yolcu uçağıyla İstanbul'a geldi.
Saat 04.07: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atatürk Havalimanı’nda kendisini karşılayan kalabalığa “Bu bir ayaklanma, ihanet, vatana ihanet hareketidir. Bunun bedelini çok ağır ödeyecekler” dedi.
Saat 05.00: Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı darbeyi planlayanlara ve içinde bulunanlara darbeye teşebbüs suçundan soruşturma başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da darbecilerin darbe başarılı olduğunda kullanacakları sıkıyönetim planından harekete geçerek birçok kişi hakkında yakalama kararı çıkarttı.
Saat 06.26: Cumhurbaşkanlığı Külliyesi çevresinden dumanlar yükseldi.
Saat 06.42: Boğaz Köprüsünde barikat kuran darbeci askerler teslim oldu.
Saat 07.52: Genelkurmay karargâhından çıkan bir tanktan, barikat kuran kamyonlara ateş açıldı.
Saat 11.01: Genelkurmay Başkanı Vekili Orgeneral Ümit Dündar, “Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Bakanlarımız ve TBMM, TSK ile tam bir dayanışma içinde demokrasinin ve hukukun yanında yer alarak bu darbe girişimini önlemiştir” şeklinde bir açıklama yaptı.
Derleme: ulusalhaber-ulusalajans
15.07.2020