25 Haziran 2018 Pazartesi

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven açıklama yaptı. Güven "Sağlıklı seçim oldu" dedi.

YSK Başkanı'ndan son dakika açıklaması!..
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven Seçimler hakkında bir açıklama yaptı. Güven "Sağlıklı seçim oldu" dedi. 
Sadi Güven "biz her seçimde sandık kurulu üyelerinin tutmuş oldukları tutanakları eşzamanlı diğer siyasi partilerle paylaşıyoruz. Bugün itibariyle seçime ilişkine ilişkin tutanakların yüzde 99.1'i sisteme işlendi. Sonuçları alt alta toplamak suretiyle sonuçları ilan ettik. Sağlıklı bir seçim oldu. 2014'ten bugüne kadar yapılan seçimlerde vatandaşlarımızın sandık başında tutmuş olduğu sandık sonuç tutanaklarını taramak suretiyle siteme koyuyoruz. Sisteme büyük oranda işlenen tutanaklara sonuçlar kesinleştikten sonra vatandaşlarımızın incelemesine açacağız. Bu sonuçları 10-11 gün sonra vatandaşa açacağız. Siyasi partilerle bir kaç saat içinde 10de yüzünü paylaşmış olacağız" dedi.
CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce partisinden fazla oy alınca; Kılıçdaroğlu'nun "parti başkanlığı meselesi" olağan ve doğal olarak gündeme geldi!..
‘Millet İttifakı’ ile seçimlere giren Cumhuriyet Halk Partisi, 24 Haziran’da beklediği oy oranını yakalayamadı. CHP’ye verilen oyların oranı, cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin oylarının altında kaldı. CHP, daha önce birinci çıktığı altı ilde oy kaybederken 31 ilde oylarını arttırdı. 2015 seçimlerinde 134 olan sandalye sayısını 147’ye çıkardı ancak belediyesi olan kentlerde de oylarını düşürdü.
CHP 24 Haziran’da beklediği oy oranını yakalayamadı. Resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 22 oranında oy alan CHP, daha önce birinci çıktığı 6 ilde oy kaybederken 31 ilde oylarını arttırdı. Meclis’te 2015 seçimlerinde 134 olan sandalye sayısını 147’ye çıkaran CHP’nin 50 ilde oyları düştü, 31 ilde ise yükseldi. CHP, 13 ilde ise yıllar sonra ilk kez milletvekili çıkardı. CHP, parlamento seçimlerinde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden yüzde 8’e yakın oranda daha az oy aldı. CHP, milletvekili seçimlerinde İzmir, Muğla, Aydın, Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli’nde birinci parti oldu. Ancak bu illerde de 1 Kasım 2015 seçimlerine göre oylarını düşürdü. CHP’nin, belediyesi olan kentlerde de oylarını düşürdüğü gözlendi.
31 İLDE OY ARTIŞI
CHP’nin oylarını arttırdığı iller arasında Adıyaman, Aksaray, Batman, Bayburt, Bingöl, Elazığ Erzurum, Gümüşhane, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Kütahya, Malatya, Mardin, Sivas, Şanlıurfa ve Van bulunuyor. CHP, Balıkesir, Çanakkale, Eskişehir, Isparta, Ankara’da bir önceki seçime göre birer milletvekili kaybetti. Ancak Aydın, Denizli, Konya ve Ordu’da birer milletvekili arttırdı. İstanbul, İzmir, Adana, Muğla ve Hatay’da ise değişiklik olmadı. CHP, Elazığ, Karabük, Karaman, Kırşehir, Kars, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya, Nevşehir, Adıyaman, Yozgat ve Şanlıurfa’da ise yıllar sonra ilk kez vekil çıkardı. CHP Genel Merkezi, gün boyunca sabahtan itibaren teyakkuz halindeydi. Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan başkanlığında, genel başkan yardımcıları Muharrem Erkek, Onursal Adıgüzel ve Tuncay Özkan’dan oluşan 4 kişilik İzleme ve Koordinasyon Merkezi kuruldu. Sonuçları Genel Merkez bahçesinde kurulan ekrandan takip edenlerin sayısı saatler geçtikçe arttı. Heyecanlı bekleyiş zaman ilerledikçe yerini hüsrana bıraktı.
Meral Akşener Nerede?..
İyi Parti Kurucu genel başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener ortalıklarda görünmüyor. Peki, Meral Akşener "seçim sonuçları hakkında YSK açıklaması yapıldığı andan bu yana" nerede ? Meral Akşener açıklama yapacak mı ? 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekilliği seçimini resmi olmayan sonuçlara göre Erdoğan kazandı. Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener şimdiye kadar herhangi bir açıklama yapmadı
Sandıkların tamamen açılması ve seçimin sona ermesinin ardından bütün siyasiler seçimle ilgili mesajlarını açıklarken Meral Akşener,'den hala bir açıklama gelmedi. Oyunu kullandıktan sonra partisinin genel merkezine giden Meral Akşener, oy verme işlemi bittikten sonra twitter üzeridnen bir açıklama yapmıştı. Sandıklar açılmaya başlandığında "Şimdi sıra oy sayımını güvence altına almada" ifadelerini kullanan Akşener'den daha sonra bir açıklama gelmedi.
Akşener'in şuana için nerede olduğu bilinmezken herhangi bir açıklama yapacağına dair bir bilgi de yok. Muharrem İnce'de seçmin ardından ilk açıklamasını bugün öğle saatlerinde yapmıştı.

22 Haziran 2018 Cuma

ÜLKEMİZDE YALAN RÜZGÂRI ESİP GÜRLERKEN; PUSUDAKİ İHANET SEVİNÇTEN ÇILDIRIYOR "TL'deki değer kaybı ve yüksek dış borç nedeniyle IMF, Türkiye'nin kapısını çalma ihtimaline karşı hazırlık yapıyor"

ÇANLAR TÜRKİYE İÇİN ÇALIYOR!..
Müttefik ABD'de Acil durum grubu oluşturuldu; IMF, Türkiye için teyakkuzda!..
Türk Lirası'ndaki değer kaybı ve yüksek dış borç nedeniyle IMF, Türkiye'nin kapısını çalma ihtimaline karşı hazırlık yapıyor. "Burada ise Millet soruyor: Üreticide 50-60 kuruş olan Patates-Soğan üzerinden hangi lânetli yaratıklar soygun ve vurgun yapıyor? Tedbir ithalât mı, (Yoksa devletin asli ve hukuki görevi olan: Düzenleme, Destekleme, Denetleme) adalet mi?.."
Washington’da Uluslararası Para Fonu (IMF) bünyesinde bir ekip oluşturularak Türkiye’nin IMF’nin kapısını çalması ihtimali nedeniyle tedbir amaçlı bir senaryo üzerinde çalışılmaya başlandığı öğrenildi.
İsmini vermek istemeyen ve IMF yetkilileri ile temas halinde olan konuya yakın bir kaynak DW Türkçe’ye verdiği demeçte “TL’deki devalüasyonun çok dramatik durumda olduğuna" dikkat çekerek "Bu nedenle IMF’nin başı ağrımaya başladı ve IMF içinde Türkiye’nin hızlı bir sermaye kaçışıyla karşılaşabileceği ihtimali karşısında bir acil durum grubu oluşturuldu” dedi.
IMF sözcüsü DW Türkçe’nin konu ile ilgili sorularına verdiği yanıtta, “Bütün ülkelerde olduğu gibi, Türkiye üzerinde çalışan sürekli bir ekibimiz var ve gözetim sürecimizin bir parçası olarak yetkililerle düzenli temas halindeyiz. Türkiye hakkındaki görüşlerimiz, son yayınlanan 4. Madde Raporu’na yansıtılmıştır. Türk yetkililerden mali yardım talebi niyetinde olduklarını belirten herhangi bir bildirim almadık” ifadelerini kullandı. 4. Madde Değerlendirme Raporu’nda Türkiye ekonomisinin aşırı ısınma sinyalleri verdiğine dikkat çekilmiş, para politikasının çok gevşek ve güvenilirliğinin düşük olduğu vurgulanmıştı.
İkili senaryo hazırlığı
IMF ile yakın çalışma içinde olan başka bir kaynak ise DW Türkçe’ye küresel ortamdaki riskler de göz önüne alındığında Türkiye ekonomisindeki kırılganlıklar nedeniyle seçim sonrası siyasi riskleri de hesaba katan IMF’nin ikili bir senaryo üzerinde hazırlık yaptığını belirterek "IMF, Türkiye ekonomisindeki kırılganlığa siyasi kırılganlığın da eklenmesi halinde, ekonomik olarak neler olabileceği konusunda çalışıyor. 24 Haziran seçimlerinin ardından doğacak herhangi bir siyasi tablonun, borç ödeme krizini tetikleyebileceği senaryoları üzerinde çalışıyor" dedi.
IMF'ye yakın kaynaklar, IMF’nin seçimden sonra mali disipline dönülüp dönülmeyeceği, kamu harcamalarında önlem alınıp alınmayacağı, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve olası faiz arttırımı, yılın ikinci yarısında ekonomide küçülme beklentileri ve bankaların durumu gibi bir çok başlığı tek tek incelediğini söyledi.
Ekonomistler ABD Merkez Bankası Fed’in faiz arttırımına gittiği, doların değer kazandığı ve ticaret savaşlarının başladığı küresel bir ortamda Mart 2019’da yaklaşan yerel seçimleri de hatırlatarak, Türkiye’nin yüksek dış borç ihtiyacı nedeniyle IMF’nin kapısını çalmasını güçlü bir olasılık olarak değerlendiriyor. TL, dolara karşı bu yıl içinde yüzde 30 civarında değer kaybedip tarihi düşük seviyelerini test etti. Enflasyon Mayıs ayında yüzde 12,15’e yükseldi. TCMB verilerine göre cari açık 2017 Nisan ayında 34,05 milyar dolardan, bu yılın aynı döneminde 57,07 milyar dolara çıktı. Toplam dış borç Nisan ayında 453,2 milyar dolara yükselirken, bunun 125,5 milyar dolarlık kısmını vadesine bir yıl daha az kalmış kısa vadeli dış borçlar oluşturdu. 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte yatırım iştahı da azaldı.
Türkiye'den talep gelir mi?
Türkiye'nin IMF’nin kapısını çalmasını "optimal bir çıpa" olarak değerlendiren Bluebay Asset Management stratejisti Timothy Ash “Bir IMF programı ülkenin kilit kırılganlığı olan ödemeler dengesi açısından destekleyici olabilir” diyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk yıllarındaki başarısını 2002’de görevi devraldığında miras kalan IMF programı sayesinde yakaladığını söyledi. Yerel para birimi Peso bu yıl yüzde 25 civarında değer kaybeden Arjantin geçtiğimiz günlerde IMF ile 50 milyar dolar borç verilmesini öngören 3 yıllık bir stand-by anlaşması imzalamıştı. Kaynaklar IMF’nin Arjantin’den sonra Türkiye’nin de masaya oturacağını hesapladığını belirtiyor. Türkiye en son 2009 yılında küresel kriz döneminde IMF ile anlaşma sürecine girmiş, süreç piyasada bir çıpa görevi görmüş, ancak anlaşma gerçekleşmemişti.
IMF'den yetkililere "ihtiyat" çağrısı
Ekonomistler TL varlıklarına yönelik risk iştahının azalmasının temel nedeni olarak seçim sonrasında oluşacak siyasi resim ve ekonomi ile para politikalarına dair belirsizliği gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen ay Bloomberg’e verdiği bir söyleşide tekrar seçilirse para politikasında daha aktif bir rol oynayacağını söylemesi sonrası TL döviz kurları kaşısında tarihi düşük seviyelerine inmiş, bunun üzerinde Merkez Bankası (TCMB) faiz arttırmak zorunda kalmıştı. IMF sözcüsü TCMB’nin faiz arttırımı ile ilgili olarak “Son dönemde para politikasını sıkılaştırmaya yönelik tedbirlerin açıklanmasını memnuniyetle karşılıyoruz ve yetkilileri ihtiyatlı olmaları konusunda destekliyoruz. Politikalar, doğru zamanlamayla, makroekonomik istikrarın desteklenmesini ve dengesizliklerin azaltılmasını amaçlamaya devam etmelidir” dedi. IMF Başkanı Christine Lagarde da geçen ay Bloomberg’e verdiği bir söyleşide Cumhurbaşkanı Erdoğan’a TCMB’nin bağımsızlığını muhafaza etmesi çağrısında bulunmuş, TCMB’ye müdahalenin “belirsizlik hissi ve güvensizlik” yarattığını ve bunun piyasaya da yansıdığını söylemişti. Türkiye 1947 yılında üye olduğu IMF ile 19 kez stand-by anlaşması yapmış, 2013 yılında fona olan borcun geri ödemesini tamamlamıştı. (İKTİBAScumhuriyet.com.tr // Yayınlanma tarihi: 21 Haziran 2018 Perşembe)

4 Haziran 2018 Pazartesi

BU MUAMMA HALÂ ÇÖZÜLMEDİ. PALİKARYA "TÜRK ADALARINDA" CİRİT ATIYOR!.. Adaları Küstahça Silâhlandırıyor!..Emekli Albay Ümit Yalım: Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan’a geçti’

Emekli Albay Ümit Yalım: AKP döneminde "Gizli mutabakat yapıldı" 17 ada, Yunanistan’a geçti!..
Emekli Albay Ümit Yalım, “Bu iktidar önce Ege’de, Yunanistan’a geçen 17 adanın hesabını versin” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “1923’te Lozan’a razı ettiler. Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar” sözlerine ilişkin emekli Albay Ümit Yalım “Lozan’ın en büyük zaferi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu iktidar önce Ege’de, Yunanistan’a geçen 17 adanın hesabını versin” dedi.
“İşgal 2004’te başladı. 2004’ten itibaren Erdoğan ve AKP hükümetleri, vatan topraklarını Yunan askerine teslim ettiler” diyen Yalım “Bunun o dönemde AB’den müzakere tarihi alabilmek için verilen bir taviz olduğu söyleniyor” ifadelerini kullandı. Sözcü’den Özlem Gürses’in haberine göre, Osmanlı hayranları ile Cumhuriyetçilerin bitmeyen tartışması “Lozan Antlaşması” bir kez daha gündemde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhtarlarla yaptığı toplantıda söylediği “Lozan Antlaşması bir zafer değildir” cümlesi günlerdir konuşuluyor.
“Lozan Antlaşması zafer midir, hezimet mi?” Sorusuna Yalım şu yanıtları verdi:
Lozan’ın en büyük zaferi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu iktidar önce Cumhuriyet tarihinin en büyük toprak kaybına nasıl izin verdiğinin hesabını versin! AKP döneminde Ege’de 17 ada, Yunanistan’a geçti. Bu adalarda Yunan belediyeleri var. İzmir, Aydın ve Muğla sınırlarındaki 17 ada ve bir kayalığımızda artık sadece Yunan varlığı var. 2004’ten itibaren Erdoğan ve AKP hükümetleri, vatan topraklarını Yunan askerine teslim ettiler. İşgal 2004’te başladı. Bunun o dönemde AB’den müzakere tarihi alabilmek için verilen bir taviz olduğu söyleniyor. Diğer bir iddia da 6-7 Eylül olaylarından sonra Türkiye’den göç eden Rumların mallarına karşılık olarak bu adaların verildiği…
Ümit Yalım, Kuleli Askeri Lisesi mezunu. Bosna’da NATO subaylığı, Irak Savaşı sırasında Ürdün’de Askeri Ataşelik, Genelkurmay Karargahı’nda Harbe Hazırlık Şubesi ve Harekat Komuta Merkezi Amirlikleri, son olarak da Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu.
Gizli mutabakat yapıldı
Bu gizli bir mutabakat. Kayıtları var mı bilmem. 2006’dan itibaren Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmeler başladı. Bu görüşmeler maalesef gizli olarak, Türkiye’den üç diplomat, Yunanistan’dan da iki diplomat ve bir amiral tarafından yürütüldü. Kamuoyuna bilgi verilmedi.
Sadece Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi vardı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir personeli olarak benim de haberim yoktu, ta ki 2008’deki bir hava sahası ihlaline kadar. Genelkurmay Başkanlığı’nda Komuta ve Harekât Merkezi’nin amiriydim. Bir gün, bir hava sahası ihlali oldu. Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı hava ihlali yaparak Bulamaç Adası’na indiler. Bulamaç Adası, Didim açıklarında, Türkiye toprağı. Tabii şaşırdım, elimde harita var, dedim ki “Bu adamların bizim adada ne işi var?” Bir araştırdık ki ada işgal edilmiş!
Yunan Belediyesi, Yunan askerleri var o adada. Sadece onda değil, başka adalarımızda da. Zaten Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı da askerlerinin Noel’ini kutlamak için gitmişler adaya. Bunun üzerine olay büyüdü. 4-5 gün sonra, Ocak 2009’da, bu kez Yunan Cumhurbaşkanı yine bizim olan Eşek Adası’na indi ve oradaki Yunan sancağını selamladı! Bir de baktık ki, dehşet bir durum var, Yunan Cumhurbaşkanı, adadaki belediyeyi ziyaret ediyor.
Belediyenin levhasının önünde poz veriyorlar, ve o levhada şöyle yazıyor: Yunanistan Belediyesi, 12 Ada Bölgesi, Eşek Adası nahiyesi ! Bakın, artık fiilen işgal olduğu gibi Yunanistan bu adaları hukuken de kendi ülke sınırları içine almış.
Ben 18 Mayıs 2011’de muhabirlerle adaya gitmek istedim. Kendi vatan toprağıma pasaportla girdim! O belgeler ve resimler de Türk medyasında yayınlandı.
O adalar boştu. Ama bu toprakları bizim hükümetin alenen vermesi üzerine, Yunanistan’dan önce askerler, sonra da Yunan vatandaşları getirilip buraya yerleştirildi.
En büyük toprak kaybımız
Bu Cumhuriyet tarihimizin en büyük toprak kaybıdır! Ayrıca, bu adaların karasuları var, bitişik bölgesi, kıta sahanlığı var. AKP hükümeti Ege Denizi’nin kontrolünü Yunanistan’a vermiş oldu böylece. Bulamaç ve Eşek adaları, ismen belirtilerek herhangi bir anlaşma ile hiçbir ülkeye devredilmemiş, Osmanlı Adası kimliğini korumaktaydı. İddia edildiği gibi Yunan adaları değiller. Her iki adanın da Lozan Barış Antlaşması Madde 12 gereği silahsızlandırılmış olmaları gerekmektedir. Ama bu adalarda artık Yunan askerleri var.
Bu hükümet Ege’de veriyor, Kıbrıs’ta vermeye çalışıyor, Doğu’da PKK’ya teslim ediyor, Suriye’de Süleyman Şah Türbesi’nin yerini değiştiriyor. Şu anda AKP hükümetinin dış politikası da bu yönde… Anayasaya aykırı hareket ediyorlar. Meclis’te CHP ve MHP’den namuslu ve şerefli milletvekilleri, bu adalar konusunda 100’e yakın soru önergeleri verdiler. Hiçbir sonuç yok.
Hükümet kabul etti
Sözcü manşet yaptı, AKİT gazetesi bile bu haberi manşetten verdi, Yeni Şafak ve TRT haberi aktardı, hükümet işgali kabul etti, ama 5 yıldır CHP ve MHP genel başkanları bu konuda tek kelime söylemediler. CHP ve MHP bunun üzerine gitseydi, AKP baraja bile takılırdı. Çünkü milletimiz vatan topraklarını Yunanistan’a teslim edenlere oy vermez! Bu kadar açık ve net.
O işgal edilen adalara Fener Rum Patrikhanesi tarafından papaz gönderilmiş. Patrikhanenin kendi internet sitesinde bu bilgi var. Patrik, Türk vatandaşı. Bu görevlendirme yasaya aykırı. Ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı buna da sesini çıkarmadı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Erdoğan’ın kaldığı otele saldıran askerlerden ikisinin Keçi Adası’nda saklandığı ortaya çıktı. Keçi Adası bize ait. Burada aramayı bizim yapmamız lazım. Ama ne yazık ki biz Keçi Adası’na asker gönderemedik! Neden? Çünkü pasaportla girmemiz gerek. Orada Yunan askeri var artık. Dolayısı ile aramayı Yunan komandoları yaptı!
Sorumluların yargılanmaları gerekir. Binali Yıldırım, Başbakan olunca gördük ki, kendi seçim bölgesi olan Koyun Adası’na pasaportla girmiş! Koyun Adası, İzmir’e bağlı. Türkiye Başbakanı vatan toprağına pasaportla giriyor, hem de Yunan gümrüğünden geçerek! Daha da vahim bir şey var. Yıldırım, teknedeki Türk Bayrağı’nı rulo yaparak saklıyor ve tekneye Yunan Bayrağı çekiyor! Bu şekilde 3 kere gitti Koyun Adası’na. Milletin gözüne bakarak “Tek bayrak” diyen Başbakan, Yunan Bayrağı ile vatan toprağına gidiyor. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde savcıların bu işin peşine düşmesi lazım.