14 Aralık 2021 Salı

2021 yılı biterken ülkemizin durumu

 2021 YILI BİTERKEN ÜLKEMİZİN DURUMU

14.12.2021 TARİHİ İTİBARİ İLE GAZETELERDEN SEÇTİKLERİMİZ GAZETE MANŞET HABERLERİ. 


ULUSAL YORUM: Döviz düşmedi, gene dış güçler devrede. Nedir bu Dış güçlerden çektiğimiz. Her şeyimize karışıyorlar. Bunlardan bıktık. Yeter be, karışmayın bize. Türk liramızla oynamayın. Emeklimiz, sabit gelirlimiz, geçinemez oldu. Nedir bizden alıp veremediğiniz. Desek de kimin umurunda. Dolar'da EURO da durmadan yükseliyor. Hayırlısı, bekleyelim. Bakalım nerede duracak!

Bakan bey "Bitersek hep beraber biteceğiz, kazanırsak hep beraber kazanacağız" demiş. Doğru demiş. Batarsak beraberce batarız, çıkarsak, beraberce çıkarız. İnşallah çıkarız. Batmayız. 



ULUSAL YORUM: Bakın Türkiye gazetesi hangi manşeti atmış. "Piyasalar, Faiz kararını bekliyor. Ekonomide Kritik hafta" Devletimiz Yükselen Dolara karşı tedbirler düşünmekte ve almak için toplantılar düzenliyor. İnşallah alınan kararlar ile Doların yüksek ateşi düşer. Türk Lirası değer kazanmaya başlar. İnanmak veya inanmamak herkesin kendisine kalmış. Biz inanın veya inanmayın demiyoruz. Bekleyeceğiz ve gelişen gelişmeleri göreceğiz. Yapacak bir şey yok


ULUSAL YORUM: ABD' NİN GİZLİ KATLİAM HÜCRESİ DİYE YENİ ŞAFAK GAZETESİ MANŞETİNİ ATMIŞ. Bütün dünyanın başına bela olan hangi devlet diye sorsalar, her halde çok kişi ABD yi gösterir. Kendi ülkesine kimse saldıramaz. Ancak o başka ülkelere gider ve onların topraklarında savaşır. Kovboyluğu her zaman geçerlidir. Dünyanın kralı benim diye istediğini yaptırmaya çalışıyor. Ehhh Asya'da da bir devlet var ÇİN. Amerikanın başına bela olacak tek devlet de o gözüküyor. 


ULUSAL YORUM: KARAR GAZETESİ NE DİYOR? EKONOMİ PES ETTİ! Manşet haber bu. Ekonominin pes etmediği dönem yok ki. Hangi hükümet iş başına gelse, muhalefet ekonomi iyi gitmiyor der. Üretim artmazsa, sanayi gelişmezse, fabrikaların bacaları tütmezse, işsizlik artarsa, dolar yükselirse, o ülkede yaşayan halk elbette ekonomik sıkıntılar içerisine sürüklenir. Kimse merak etmesin. Seçimler geldiğinde memnun olmayan halk, bir başka partiye oyunu verir ve onu başa getirir. 

9 Kasım 2021 Salı

Atam seni unutmadık, unutturmayacağız.

ATAM SEN ÖLMEDİN.  BIRAKTIĞIN ESERLERLE EBEDİYEN YAŞAYACAKSIN. 
NAÇİZ VÜCUTLAR TOPRAK OLABİLİR. ALLAH'IN SEVGİLİ KULU İSEN HER ZAMAN HER YERDE BIRAKTIĞIN ESERLERLE HATIRLATILIR SIN . KEŞKE HERKES BU MESAJLARI ANLAYABİLSE!
UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ.

RUHUN ŞAD OLSUN, MEKANIN CENNET OLSUN ATAM.

BÜYÜK  ÖNDER  ATATÜRK'Ü
SAYGI  ve  MİNNETLE  ANIYORUZ

Kaybına bütün dünya üzülmüştü

10 Kasım 1938 - Dünya Onu Yazdı


Büyük Atatürk’ün kaybı, bütün dünyada büyük üzüntüyle karşılanmıştı.

Bu üzüntü, zamanın gazetelerinde dile getirilmişti.

11 Kasım 1938 tarihinde çıkan gazetelerde, Atatürk için dünyanın duyduğu üzüntüyü dile getiren yazılarda, şu cümleler yer almıştı:

İNGİLTERE
London Times: “O’nun idaresi altında Türkiye, Avrupa’nın kıymetli bir üyesi oldu.”
Daily Telegraph:
 “Atatürk’ün inkılapları neslimizin fevkalade olayıdır.”
Daily Express: “Atatürk, Türkiye’yi hesaba katılması icap eden, kuvvetli bir memleket haline getirdi.”

ROMANYA
Universal: “Atatürk, zamanımızın en büyük devlet adamlarından biridir.”
Timpul: “Romanya, önünde hürmetle ve teveccühkar bir teessürle eğildiği bir dost kaybetmiştir.”
Romanya Gazetesi: “Büyük saygı hisleriyle Atatürk’ün hatırasını anıyoruz.”

YUNANİSTAN
Katemerini: “Her memleket, milleti zafer, vefa ve saadet yolunda ilerleten büyük adamlarına anıtlar dikecektir.”
Elefteron Vima: “O’nun adı dünya tarihinin kahramanları arasında, silinmez bir şekilde kalacaktır. Zira şahsiyeti kendi memleketinin hudutlarını aşmıştır.”
Messager Di Athens: “Çok, pek çok devrimler görüldü. Fakat hiçbiri Atatürk’ün cesaret ettiği ve muvaffak olduğu şeyi yapamadı.”
Akropolis: “Kılıcının şecaati, Atatürk’ün tek fazileti, tek şan ve şerefi değildir. O’nun barış zamanında yaptıkları, iradesinin kuvvetini ve fikirlerinin parlaklığını daha ziyade ispat etmiştir.”

RUSYA
İzvestia: “İsmi yeni Türkiye’nin bütün milli kurtuluş hareketine bağlı olan Kemal Atatürk’ün ölümü, Türk Milleti için büyük bir kayıptır. Türkiye’nin bütün samimi dostları ile yüksek adamın ve devrimizin dikkat çekici şahsiyetinin ölümünden, derin bir surette elem duymaktayız.”

ÇEKOSLOVAKYA
Çekoslovakya: “Atatürk’ün şahsında, yeni Türkiye’ye ruh veren bir adam kaybolmuştur. Bu derece yüksek yaradılışta bir adama sahip oluklarından dolayı gıpta ediyoruz.”

POLONYA
Polska Zbrozna: “Atatürk, zaferleriyle milletinin hayatında bugünkü yeni merhaleye yol açmıştır.”

FRANSA
Jour Eche De Paris: “Atatürk, hür ve müstakil bir Türkiye bırakıyor.”
Excelsoir: “Atatürk çok büyük bir şahsiyet, çok büyük bir komutan, politik bir dehadır.”
Figaro: “Atatürk, zaferlerinden tevazuyla bahsediyor, her şeyi çok derin görüyordu.”
Ordre:
 “Kemal Atatürk, Türk devrimlerinin dehasıydı.”

BULGARİSTAN
Zora: “Kemal Atatürk, açık kıvılcımlı gözlerini hayata kapadı. Politik sahneden tükenmez bir enerji, kuvvetli bir sima çekiliyor.”

ARNAVUTLUK
Dirita: “Atatürk’ü, yeni Türkiye’nin kuruluşu yolunda katettiği şerefli merhaleleri ile anıyoruz.”
Stipi: “Atatürk, eski Türkiye’den modern bir devlet çıkarmıştır.”

MACARİSTAN
Uj Magyar: “Modern devlet adamları arasında yeni Türkiye’nin şefi, yüksek bir mevki işgal etmektedir.”
Pesti Naplo: “Bütün kainat büyük bir yasa katılıyor.”

ALMANYA
Fulkise Becbahter: “Atatürk, azimli bir hareketle milletini tahammül edilmez bir akıbetten kurtaran ve bütün dünyanın hayran kaldığı bir kalkınma yapan ilk devlet başkanı olmuştur.”

İTALYA
Gazeta Del Popolo: “Atatürk’ün ölümü ile dünya büyük bir liderini kaybetmiştir.”

FİNLANDİYA
Svenska Presse: “Atatürk, eserlerinin büyüklüğü bakımından dünyada çok önemli bir mevki işgal etmektedir.”

YUGOSLAVYA
Vrene: “Atatürk, bir defa cisminin toprağa düşeceğini, fakat cumhuriyetin ebedi olduğunu söylemiştir. Yugoslavya hükümeti, bu sözlerindeki hakikate inanmaktadır.”

Atatürk'ün Cenaze Törenini takip eden bir Alman gazetecinin haberi:

ATATÜRK İÇİN YAS

Ankara'da cenaze töreni

Ankara, 21 Kasım 1938

Atatürk'ün cenazesi onun son zaferi oldu. Cenaze töreninde tüm tezatlar susmuştu. Türk ve Alman askerleri naaşının arkasında yürüyorlardı. Stalin ve Hitler'in temsilcileri aynı sıradaydı. Valencia ve Franco çelenk göndermişlerdi. Naaşının önünde faşistler, demokratlar ve komünistler eğildiler. Türk halkının her kesimi ağlıyordu . Fakir ve zengin, alt ve üst arasında hiç bir fark yoktu. Ankara bugün dünyanın şimdiye kadar gördüğü en etkileyici cenaze törenine tanıklık ediyordu.

Tören, bir süvari bölüğü tarafından açıldı. Onların arkasından bir topçu bölüğü ile ellerinde bayraklarla ve bando ile cumhuriyet muhafızları geliyordu. Sonra askeri okulların öğrencileri ve alfabetik sırayla önce Almanlar olmak üzere Bulgarlar, İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, Romenler, Ruslar ve nihayet Yugoslavlar’dan oluşan birlikler yer alıyordu. Her dilde komutlar yükseliyordu. Almanca komutu Farsça komut, Yunanca komutu Rusça komut takip ediyordu. Ruslar Karadeniz filosunun bir müfrezesini göndermişlerdi. Çelik miğferli ve SS üniforması içindeki Baron v. Neurath, kolu yukarıda, Prusya merasim yürüyüşüyle geçen Alman bahriye birliğini selamlıyordu. Yabancı birlikleri Türk denizcileri takip etti. Bando, Chopin'in cenaze marşını çalıyordu. Onların arkasından büyük ölünün naaşını taşıyan top arabası geliyordu. Top arabasının her iki tarafında kılıçlarını çekmiş oniki general yürüyordu. Mütevazi giyimli yaşlı bir kadın, tek aile üyesi olarak Atatürk’ün kızkardeşi, eşinin kolundaydı. Onları, kanunun öngördüğü şekilde yalnız olarak cumhuriyetin yeni başkanı İsmet İnönü takip ediyordu. Onun arkasında tek sıra halinde millet meclisi başkanı, başbakan ve Türk ordusunun genel kurmay başkanı geliyordu. Yabancı özel misyonların renkli üniformaları harika bir görüntü teşkil ediyordu. Dünyanın tüm ülkeleri temsil ediliyordu. İtalyan heyetine eski Milletler Cemiyeti delegesi Baron Aloisi, Fransız heyetine içişleri bakanı Sarraut, Yunanistan heyetine ise başbakan Metaksas başkanlık ediyordu. Onların arkasından Türk hükümeti üyeleri, milletvekilleri, devlet memurları ve subaylar geliyordu. Bir bölük piyade ile görkemli cenaze alayı son buluyordu.

Cenaze alayı saat onikide, Atatürk’ün şanına layık bir anıtkabir yapılıncaya kadar geçici istirahatgahı olan etnografya müzesine ulaştı. Yaşamında imkansızı mümkün kılmış olan Mustafa Kemal Atatürk ölümünde de aynı şeyi yaptı. Onun naaşının arkasında ilk defa birbirleri ile savaşan İspanyol cumhuriyet hükümetinin temsilcileri ile Franco’nun resmi olmayan askeri idaresinin temsilcileri yürüyorlardı.

Müzenin önüne gelindiğinde tabut generaller tarafından top arabasından alınarak salona taşındı. Orada, cumhurbaşkanı ve Atatürk'ün kızkardeşinin yanı sıra yüksek yetkililer toplanmıştı. Üç dakikalık saygı duruşunda salona sessizlik hakimdi. Hiç konuşulmadı ve hiç bir dini tören düzenlenmedi. Cumhurbaşkanının müzeyi terk etmesiyle resmi cenaze töreni tamamlandı. Dünyanın her yanından çelenkler gönderilmişti. Türk gazetelerinin tahminlerine göre bunların sayısı yirmi bini buluyordu. Bunları Ankara’ya getirmek için sekiz vagon gerekmişti. Müze içinde naaşın her iki tarafına sadece devlet başkanlarının gönderdikleri çelenkler konuldu. Diğer çelenkler, yaşamı sırasında kendisi için yapılan anıtlarda yerlerini aldılar.

Tören sırasında bazı ufak hadiseler de yaşandı. Yunanistan başbakanı General Metaksas bayıldı ve subayları tarafından cenaze alayından çıkarılmak zorunda kaldı.

Türkiye'de, 10 Aralık’a kadar ulusal yas tutulacak. Tüm okullar sekiz gün daha kapalı. Anıtların önünde meşaleler yanıyor ve halk önderinin heykellerini seyrediyor. Yas sadece devlet başkanı için değil, aynı zamanda cumhuriyetin kurucusu ve şekil vereni için de. Atatürk’ün naaşını taşıyan top arabası geçerken askerler gözyaşlarını tutamadılar; aynı imparatorluk muhafızlarının Napolyon’la vedalaşırken ağladıkları gibi.

Kaynak: Talat Akay,27 Haziran 2020.

Yıllar önce bir internet müzayedesinden aldığım 1929 baskılı D. von Mikusch'un ''GAZI MUSTAFA KEMAL'' kitabının arasından 1938 yılına ait, yani sonradan kesilip konmuş bir gazete kupürü çıkmıştı. Atatürk'ün cenaze törenini takip eden bir Alman gazetecinin haberi. Yazdıklarından oldukça etkilendim ve okuması zor gotik yazılı Almanca metni Türkçe'ye çevirdim. Okuyun derim. 

28 Ekim 2021 Perşembe

Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak

CUMHURİYETİMİZİN İLANININ 98 YILI TÜRK ULUSUNA KUTLU OLSUN  




1923 - CUMHURİYET'İN İLANI (Saat 20:30).  
Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.


Büyük Millet Meclisinde, "Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun teklifi"nin derhal görüşülmesinin önerilmesi ve Türkiye Devletinin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğunun, "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri arasında kabul edildi.

                                                               

Atatürk, Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine Meclis'e teşekkür etti: "...Daima, muhterem arkadaşlarımın ellerine çok samimî ve sıkı bir surette yapışarak, onların şahıslarından kendimi bir an bile ayrı görmeyerek çalışacağım. Milletin sevgisini daima dayanak noktası sayarak hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."dedi.

Atatürk'ün, Fransız gazeteci Maurice Pernot'e demeci: "...Memleketimizi çağdaşlaştırmak istiyoruz. Bütün çalışmamız Türkiye'de çağdaş, bu sebeple batılı bir hükûmet oluşturmaktır. Uygarlığa girmek arzu edip de, batıya yönelmemiş millet hangisidir?"dedi.


29 Ekim 1933
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, 
Cumhuriyet'in onuncu yılında TBMM'den tören alanına giderken

Atatürk'ün, Cumhuriyetin 10. yıl dönümü nedeniyle sabah 9.15'te Türkiye Büyük Meclisi'nde kordiplomatiği kabulü ve Elçilere söylevi: "...Türk inkılabı kurucudur. Türk ihtilâli, yüksek bir insani ülkü ile birleşmiş vatanperverlik eseridir. Çocuklarına bütün güzellikleri ve bütün büyüklükleri görmek ve aynı zamanda bütün sefaletlere acımak sanatını öğretmektedir!"

Atatürk'ün, saat 10.10'da Cumhuriyet'in 10. yıl dönümü nedeniyle geçit törenini izlemeye gelişi ve Türk milletine ünlü söylevi: "...Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. ...Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar vasfı ve büyük uygar kabiliyeti bundan sonraki gelişimiyle geleceğin yüksek uygarlık ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!"

Selanik Belediye Meclisi'nin kararı: "Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. yıldönümü nedeniyle Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'in doğduğu Apostolu Pavlu Sokağı'ndaki evin Belediye tarafından satın alınması ve hatıra levhası konulması" (Selanik T.C. Konsolosluğu Arşivi). Söz konusu hatıra levhası, 4 Kasım 1933 günü törenle yerleştirilmiş, ancak evin sahiplerinden satın alınması ve boşaltılması işlemleri 1937 Şubatında tamamlanabilmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Roosevelt'in, Cumhuriyetin 10. yıldönümü nedeniyle Atatürk'e kutlama telgrafı: "Geçen bu on yıl içinde zât-ı âlilerinin faal ve şuurlu idareleri altında Türkiye, dünyanın en ileri milletleri arasına girmekle kalmayıp uluslararası barış savaşının eriştiği gelişme ve başarılar sebebiyle zât-ı âlilerine en kalbî tebriklerimi takdim eder, gerek Amerikan milleti ve gerek kendi adıma memleketinize daha büyük refah ve saadetler dilerim."

Sovyet Rusya Merkezî İcra Komitesi Başkanı Kalinin'in, Cumhuriyetin 10. yıldönümü nedeniyle Atatürk'e kutlama telgrafı: "...Dost Türkiye'nin iktisadî ve kültürel kuruluşundaki başarıları büyük bir ilgi ile izlemekteyim. Basiretli ve etkili iradesiyle genç Türkiye'ye bağımsızlık için olan çetin mücadelesi senelerinde zaferi temin eden ve sonra da onu iktisat ve kültür cephesinde zaferlere sevk eden şefi, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu onuncu yıldönümünde selâmlamakla övünüyorum."

Almanya Cumhurbaşkanı Mareşal Hindenburg'un, Cumhuriyetin 10. yıldönümü nedeniyle Atatürk'e kutlama telgrafı: "...Benimle beraber bütün Alman milleti, yüksek rehberliğiniz altında modern Türk Devleti'nin temelleştiğini derin bir ilgi ile izledi. Türk milliyetçiliğini nasıl uyandırdığınızı, nasıl kuvvetlendirdiğinizi, çalışkan ve ilerlemeyi seven milletinize, bütün dünyada takdirler çeken siyasî ve iktisadî yükseliş için, tedbirli bir elle nasıl yol açtığınızı büyük hayranlık ve takdirle gördük."

Fransız Radikal Partisi Başkanı ve eski Fransız Başbakanı Herriot'nun, Cumhuriyetin 10. yıldönümü nedeniyle Atatürk'e kutlama telgrafı: "...Yaratmış olduğunuz Türkiye Cumhuriyeti'nin, onuncu yıldönümünü kutlamaya hazırlandığı şu anda sizden Fransız Radikal Partisi ve şahsım adına, Devletinizin refahı ve kendisiyle milletlerin umumî barışı sahasında kardeşçe ilişkilerde bulunmak arzusunda olduğumuz milletinizin saadeti hakkındaki temennilerimi kabul buyurmanızı rica ederim."

Japonya İmparatoru Hirohito'nun, Cumhuriyetin 10. yıldönümü nedeniyle Atatürk'e kutlama telgrafı: "..Zât-ı devletlerine sıcak tebriklerimi ve Türkiye'nin artan refahı için samimî temennilerimi arz ederim." [Kocatürk]

Kaynak:http://www.ataturktoday.com/AtaturkGunlugu/EkimOctober/29.htm


9 Eylül 2021 Perşembe

İzmir'in düşman işgalinden kurtarılması

09 EYLÜL 1922 İZMİR'İN YUNAN İŞGALİNDEN KURTARILIŞININ 99.YILI KUTLU OLSUN.



1922 - İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 99.cu yılı

Türk ordusu Başkomutan Mustafa Kemal'in önderliğinde Anadoluyu işgal etmiş olan düşmandan kurtarmak üzere 26 Ağustos 1922 de Kocatepe'den başlattığı taarruzu, 9 Eylül'de İzmir'e girerek bitirmiş oldu. 

30 Ağustos Zaferinin kazanılmasının ardından Yunan ordularını önüne katan Türk orduları 14 gün gibi kısa bir sürede İzmir'e girerek Yunan birliklerini ülkeden denize döktü. 

Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos - 9 Eylül 1922).
26 Ağustos - Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
30 Ağustos - Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.
Eylül Gazi Mustafa Kemal'in "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri !" emrini vermesi.
Eylül
 Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
10 Eylül Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.

İzmir, 3 yıl 4 ay süren işgal sonucunda Türk birliklerinin eline geçti. Sabah saat 10.30'da Yüzbaşı Şeref Bey komutasındaki süvari birliği Hükümet konağının önüne gelerek, Türk bayrağını göndere çekti. Esir edilen Yunan askerleri askeri kışlada toplandı. İzmir'in içinde kaçamamış olan Rumlar limandaki gemilere sığındı, bazısı da denize atladı. 

9 EYLÜL'ÜN ÖNEMİ.

26 Ağustos 1922 de Anadolu'nun düşman işgalinden kurtarılması amacı ile başlatılan Büyük taarruz, Kurtuluş Savaşının son hamlesi idi. 

Türk askerinin milli ve manevi duygularının en yüksek olduğu bir dönem yaşanıyordu. Düşmana yapılan saldırılar neticesinde beş gün içerisinde kesin sonuç elde edildi. 

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımayarak "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri" emrini verdi. 

Bunun üzerine harekete geçen Türk ordusu 2 Eylül'de Uşak'a girdi. 

Yunanistanın Küçük Asya Ordusunun Başkomutanı olan General Nikolaos Trikupis tutsak alındı. 

Türk Ordusu gecesini gündüzüne katarak bütün güçleri ile, son enerjilerini toplayarak İzmir'e doğru hızla ilerledi. Yunan Birlikleri ve Rum Sivilleri Türk askerinin önünde çil yavrusu gibi darmaduman olarak, nereye kaçacaklarını bilemeden dağıldılar. 

9 Eylül 1922 sabahı 2.Süvari Fırkası 1.Süvari Fırkası birlikleri İzmir'e girdi. Arkalarından 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa komutasındaki birliklerle o da saat 10.00 sularında İzmir'e girdi. 

                                          9 EYLÜL 1922 TÜRK ASKERİ İZMİR'DE

Şerafettin bey, Hükümet Konağındaki Yunan Bayrağını indirmeye giderken göğsüne isabet eden mermilere aldırmadan Konağa girip Balkona Türk Bayrağını dikti. 

Hemen ardından Yüzbaşı Zeki komutasındaki süvari birliği Hükümet konağının hemen sağında yer alan Sarıkışlaya, Türk Bayrağını çekti. 

Üstteğmen Arif ve Takım Komutanı Celal bey ile Yedeksubay Besim Efendi'de Kadifekaleye Türk Bayrağını çektiler. 

Böylece İzmir şehri Yunan işgalinden kurtarılmış oldu. 

Birinci Süvari Tümeni Komutanı Mürsel Paşa Ankara'ya İzmir'e girildiğini telgraf ile bildirdi. 

Mustafa Kemal Paşa ise 10 Eylül'de Fahrettin Paşa ile birlikte İzmir'e gelerek doğruca Hükümet Konağına gitti. Konağın balkonundan, İzmir Halkına başarıyı milletine mal eden bir konuşma yaptı. 

İzmir işgal edilmişti, ancak halen Anadolu içlerinde düşman askerleri vardı. Mustafa Kemal Paşa ordulara verdiği emirle 18 Eylül 1922 tarihine kadar yapılan Türk Ordusunun başarılı takip harekatı ile bütün Anadolu düşmanlardan temizlendi. 

Bilahare İzmit Bölgesinden, İstanbul Boğazına, Balıkesir bölgesinden Çanakkale Boğazına kadar olan yerler itilaf devletlerinin işgalinden, olaysız olarak barış yoluyla kurtarılmıştır. 

ulusalhaber-ulusalajans

Özel Haber. 

29 Ağustos 2021 Pazar

Zafer Bayramımız kutlu olsun.

 

26 - 30 AĞUSTOS ZAFER HAFTASI

30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü
M. Kemal Atatürk - 26 Ağustos 1922 Afyon Kocatepe'de Büyük Taarruz'u izliyor.
26 Ağustos sabahı saat 05.30'da topçu ateşiyle başlayan taarruz, 5 gün içinde zaferle sonuçlandı.

Zafere giden yol...

Türk ulusunun makus talihini yendiği Büyük Taarruz, 99 yıl önce bugün Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle başladı. 30 Ağustos’ta “Başkomutanlık Meydan Muharebesi”nin kazanılmasıyla sonuçlandı.

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz...”

Ulusal Kurtuluş Savaşı, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, 26 Ağustos 1922’de sabaha karşı verdiği emirle başlattığı Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta “Başkomutanlık Meydan Muharebesi”nin kazanılmasıyla sonuçlandı.

Ulusun topraklarını savunma mücadelesi, 10 Ocak 1920’de İnönü mevzilerinde Yunanlılarla şiddetli çarpışmaların ardından 1. İnönü Zaferi’nin kazanılmasıyla başarıya ulaşmaya başlamıştı.

20 Ocak 1920’de ilk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilirken 5 Şubat’ta TBMM’nin gizli oturumunda Londra Konferansı’na Ankara Hükümeti adına heyet gönderilmesi ve heyetin Meclis üyelerinden oluşması kararlaştırıldı. 6 Şubatta Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, Ankara’dan hareket etti. 21 Şubatta konferans başladı ve 12 Mart’ta son buldu.

TBMM hükümeti ile Rusya arasında 16 Mart’ta Moskova Anlaşması imzalandı. Masa üzerindeki zaferleri, meydanlardaki zaferler izliyordu. 1 Nisan’da 2. İnönü Zaferi kazanıldı. 5 Ağustos; Mustafa Kemal’e geniş yetkilerle ve 3 ay süreyle Başkumandanlık tevcih eden kanun TBMM’de kabul edilirken, 23 Ağustos 1920 günü Yunan ordusu taarruza geçti ve Sakarya Meydan Muharebesi başladı. 26 Ağustosta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın şu emri geldi:
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz”...

26 Ağustos’ta saat 05.30’da topçu ateşiyle Kocatepe’den Büyük Türk Taarruzu başladı. Türk süvarileri, 9 Eylül’de İzmir’e girdi ve Kadifekale’ye Türk bayrağı çekildi.

13 Eylül’de Sakarya Meydan Muharebesi sona ermiş, düşmanın Sakarya Nehri’nin doğusunda imha edilmesiyle zafer kazanılmıştı. Mustafa Kemal
Paşa’nın emriyle 14 Eylül’de genel seferberlik ilan edildi. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 19 Eylül’de “Gazi” unvanı ve mareşal rütbesini aldı.

Yeni yılın başlangıcında Mersin ve Adana düşman işgalinden kurtulmuştu. Dört bir bucak Türk topraklarının düşman çizmesi altındaki esareti birer birer sona eriyordu.

Kendisi de cepheye hareket eden Mustafa Kemal, saatler ilerleyip sonuç alınınca 31 Ağustos sabahı savaş meydanını dolaştı. Mustafa Kemal, gördüğü manzarayı törende aktarırken, ordunun zaferinin büyüklüğünü, buna karşılık “hasım ordunun” uğratıldığı felaketin dehşetini ve savaş meydanından toplanan ölülerin, esir kafilelerinin oluşturduğu görünümün “bir mahşeri” andırdığından özenle kurduğu cümlelerle söz etti.

Mustafa Kemal Atatürk, anıtın, “Türk vatanına göz dikeceklere Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacağı”nı da kaydetti.

ATATÜRK, “30 AĞUSTOS”U ANLATIYOR
Büyük Taarruz’un mimarı Atatürk, Büyük Nutku’nda 30 Ağustos’u şöyle anlattı:
“...Efendiler, 26/27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar’ın güneyinde 50 ve doğusunda 20,30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustos’a kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi. Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu. 31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir’e doğru yol alırken diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir’in kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı.

Doğrudan doğruya bana gönderilen bir telsiz telgrafta da İzmir’deki İtilaf Devletleri konsoloslarına benimle görüşmelerde bulunma yetkisinin verildiği bildirilerek, onlarla hangi gün ve nerede buluşabileceğim soruluyordu. Buna verdiğim cevapta da 9 Eylül 1922’de Kemalpaşa’da görüşebileceğimizi bildirmiştim. Gerçekten de söz verdiğim gün, ben Kemalpaşa’da bulundum. Fakat görüşme isteyenler orada değildi. Çünkü ordularımız, İzmir Rıhtımında ilk verdiğim hedefe, Akdeniz’e ulaşmış bulunuyorlardı.

Saygıdeğer efendiler, Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamiyle yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz’e, Marmara’ya döken harekatımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım.

Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekat Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir.

Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.” 

29.08.2021

ulusalhaber-ulusalajans

Kaynak:http://www.ataturktoday.com/30AgustosZaferHaftasi2008.htm

2 Ağustos 2021 Pazartesi

Haberler ve yorumlarımız:

HABERLER VE YORUMLARIMIZ:



ULUSAL YORUM: 

CHP lideri Kılıçdaroğlu: Millet ittifakı aday gösterirse olurum demiş. 
Yani Cumhurbaşkanlığına aday olurum diyor. 
Ülke yanıyor. İç karışıklık artıyor. Afganistan'dan akın akın göçmen geliyor. Önümüzdeki günlerin neye gebe olduğu belli değil. Bu sorunlara çare bulmanın yolu Millet İttifakı ile Cumhurbaşkanlığına aday mı olmak? Bu gidişle erken seçim yapılabilir mi? Ne dersiniz?

Cumhurbaşkanı yangın bölgesinde millete çay dağıttı: Olabilir. Birileri bu aklı verdi ki, Cumhurbaşkanı'da birazcık ta olsa halkın gönlünü alabilmek için çayı fırlattı halkın kafasına. 
Çay ile teselli etmenin yanında, mutlaka devletimiz gereken tedbirleri alacak, bu yaraları saracaktır. İnşallah tez zamanda yangın uçakları alınır ve bundan sonra ormanlarımız cayır cayır yanmaktan kurtarılır. Yanan yerler de kısa zamanda ağaçlandırılıp, eski haline getirilir. 

(Vatandaş, Hayvanlarımız, arılarımız, evimiz yandı, şimdi biz ne yiyip içeceğz? )diye feryat ediyor.
Yiyeceği bilmem ama, içecek belli Çay içeceksiniz. Eh bu ülkede kimse aç kalmaz. Mutlaka yiyecek konusunda da hem millet ve hem de devlet gereken yardımı yapacaktır herhalde. 

Birde SABAH GAZETESİNE BAKALIM HANGİ HABERLERİ MANŞETE TAŞIMIŞ:


ULUSAL YORUMLARIMIZ:
Korona aşısı olmayanlarla ilgili yasaklar geliyormuş. Bu ne demek, aşı olmayanlar kapalı yerlere giremeyecekler, uçaklara binemeyecekler. Belki daha bilmediğimiz bir çok yasaklar gelecek. Yani bizim kendi irademizle hareket etmemiz mümkün olmayacak. Bu ne demek? Bizi biz yönetmiyoruz, bizler başkalarının iradesine göre yaşamımızı sürdürüyoruz, demektir. 
YANAN EVLER KÜLLERİNDEN  DOĞACAKMIŞ: Toki'ye iş çıktı. Suriye'de konutlar yapan Toki yanan yerlerdeki evleri çok daha iyi yapabilir. Yapar da inşallah, evleri yananlardan para istemez.

2 Şubat 2021 Salı

Doğu Türkistan Kan ağlıyor. Müslümanlar neden sesiniz çıkmıyor?

 ZALİMLER, HAİNLER, ALLAHSIZLAR!

EYYY MÜSLÜMANIM DİYEN DEVLETLER, NEREDESİNİZ? BU ZULME KARŞI DUYARSIZ OLMAYIN, MÜSLÜMAN TÜRKLER ZALİMLERİN ELİNDE VAHŞETİ YAŞARKEN SUSMAYIN!

EYYY İNSANLIK DERSİ VEREN HRİSTİYAN TOPLUMU, İNSANLIĞINIZ ÖLDÜ MÜ? 

BU ZULÜM KARŞISINDA NEDEN SESİNİZ ÇIKMIYOR?

EYYY ÇİN DEVLETİ, SEN DE İNSANLIK KALMADI MI? NEDİR BU ZULÜM, NEDİR BU HAİNLİK, NEDİR BU KAHREDEN İŞKENCE? 

YAZIK, YAZIK, YAZIK. DURDURUN ARTIK BU VAHŞİ DAVRANIŞLARI.

ÇOCUKLARA DOKUNMAYIN ALLAH'SIZLAR.