22 Eylül 2019 Pazar

Hazine garantili projeler Meclis gündemine taşındı,


HAZİNE GARANTİLİ PROJELER MECLİS GÜNDEMİNE TAŞINDI.


CHP'nin TBMM’ye verdiği önergede devletin özel sektöre verdiği hazine garantisinin boyutunun araştırılması istendi.
 


AKP iktidarının hazine garantisi vererek özel sektöre yaptırdığı projeler Meclis gündemine taşındı. 
CHP'nin TBMM’ye verdiği önergede devletin özel sektöre verdiği hazine garantisinin boyutunun araştırılması istendi.
CHP grup başkan vekilleri Engin Altay, Özgür Özel ile Engin Özkoç'un hazırladığı ve KÖİ projelerinin tüm yönleriyle incelenmesini öngören araştırma önergesi, TBMM Başkanlığı'na sunuldu
Önergede, Türkiye'nin, 2014- 2018 yıllarını kapsayan dönemde Avrupa'da en fazla KÖİ projesini uygulamaya koyan ülke konumunda olduğu belirtildi.
Türkiye'de 67'si 1986- 2019 döneminde, yatırım değeri 64,9 milyar dolar olan 243 KÖİ projesinin uygulandığı belirtilen önergede, "Daha çok ulaştırma, sağlık ve enerji alanlarında başvurulan bu yöntem, önümüzdeki yıllarda farklı altyapı alanlarına ve daha küçük ölçekli projelere de yaygınlaştırılmak istenmektedir. Oysa başta bu modelin yaratıcısı olan İngiltere olmak üzere gelişmiş ülkeler, doğru olmadığını görerek KÖİ uygulamasından vazgeçmeye başlamışken, Türkiye'nin daha küçük ölçekli projelere kadar yaygınlaştırma hedefinin doğru olup olmadığının araştırılması gerekmektedir" denildi.
Projelerle ilgili kamuoyuna yanlış bilgi verildiği savunulan önergede, şunlar kaydedildi:
"Bu projeler için verilen dış borç üstlenim, alım, kiralama ve benzeri garantiler, devlet açısından 'koşullu yükümlülük' oluşturmaktadır. Bu yükümlülükler de nihayetinde devlet bütçesinden karşılanmaktadır. 
Köprü ve otoyollar için verilen araç geçiş garantileri, hastaneler için ödenen kiralar ve benzeri yükümlülükler bütçe üzerinde giderek artan yükler oluşturmaktadır. 
Bu projelerin ekonomiye yönelik olumsuz etkisi, bütçeye olan yüküyle sınırlı düşünülmemelidir. 
Bu tür kırılganlıklar ve yaratılan risk algısı iç ve dış borçlanma faizlerini yükseltmekte, başta devlet olmak üzere tüm kesimlerin faiz yükünü artırmaktadır. 
Şeffaflık ve hesap verilebilirliğin kamu mali yönetiminin temelini oluşturduğu böyle bir çağda kamuoyuna konuyla ilgili olarak yeterince bilgi verilmemesi, bu konuyu TBMM'nin araştırması ihtiyacını doğurmaktadır. 
TBMM bütçe hakkının bir gereği olarak da konuyu araştırmak zorundadır."
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
BÜLENT ARINÇ DAVUTOĞLU VE BABACAN'A SAHİP ÇIKTI!



Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç, yeni parti çalışmalarını sürdüren Davutoğlu ve Babacan ile ilgili, "Ayrılmak isteyenler bizim insanlarımız. Hiçbirisi hakkında kötü bir şey söyleyemem" dedi.
(Elbette söylemez. Belki partiler kurulduğunda, Saray'ı bırakıp onların yanına geçecektir. Siyasetçi olan ihtiyatlı davranmasını bilir)
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, yeni parti çalışmalarını sürdüren ve AKP’den istifa eden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Bakan Ali Babacan’a sahip çıktı. 
Arınç, partiden kopmaların hiçbir zaman fayda getirmediğini belirterek, “Ayrılmak isteyenler bizim insanlarımız. Hiçbirisi hakkında kötü bir şey söyleyemem. Bazı boş boğazların yaptığı gibi kötü sıfatlarla onları anamam. Biz onlarla birlikteydik, bütün başarılarımızda onlar vardı” şeklinde konuştu.
Türkiye'nin siyasi tarihinde kendi içinde bölünme yaşayan Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi ve Demokrat Parti gibi siyasi partilerin zaafa uğrayıp yok olduğunu anımsatan Arınç, "Bu bir tarihi gerçek olarak önümüzde... 17 yıldan bu yana tek başına iktidar olan bir parti, kendi içinde bir yenilenme ihtiyacı duyuyor, son sonuçlara bakarak 'Artık yeniden güçlü bir teşkilat olmalıyız, siyaseti yeniden yorumlamalıyız, içerideki ve dışarıdaki sorunlarımızı tekrar ilk günkü aşkla yeniden bismillah deyip çözmeye çalışmalıyız' diyor." ifadelerini kullandı.
(Ömür boyu iktidarda kalma zihniyetinde oldukları için, şekil değiştirerek, iktidarı ellerinden bırakmak istemeyenler, değişik taktiklere başvurabilirler.) 
Arınç, Davutoğlu ve Babacan’ın yeni parti kurma çalışmalarıyla ilgili şunları söyledi:
"Bu partiden bir kısım insanlar ayrılarak parti kurma hevesine girdiler. Partinin gücünü korumak, eskisinden daha iyi hale getirmek lazım. 
Ayrılmalar hiçbir zaman faydalı olmadı. Bize düşen görev, bu ana görevi yıpratmamak. 
Ben AK Parti'nin Türkiye için bir sigorta olduğunu düşünüyorum. Ayrılmak isteyenler bizim insanlarımız. Hiçbirisi hakkında kötü bir şey söyleyemem. Bazı boş boğazların yaptığı gibi kötü sıfatlarla onları anamam. Biz onlarla birlikteydik, bütün başarılarımızda onlar vardı. Ama şimdi bir fitne koptu içimizden ve ayrılmak istiyorlar. Biz bize yakışanı yapmalı, eski liderlerin olduğu gibi toparlayıcı ve bütünleştirici olmalı, herkesi kucaklamalıyız. Herkese vefa borcumuz olduğunu hatırlamalıyız. Göreceksiniz o zaman kimsenin kafasında ayrılık diye bir düşünce olmayacak. Siz bunları yaparsanız birileri mutlaka gitmeyi kafaya koymuşsa sorumluluk onlarda olur, neticesine de katlanırlar. Ama halk şunu bilecektir, bu partide lider ve çevresi parti bütünlüğünü korumak için her şeyi yaptı. Buna rağmen gittiler, o zaman göreceksiniz gidenlerin peşine takılan 3-5 kişiden fazlası olmaz."
(Kurt politikacı olan Bülent Arınç, AK Parti'nin eninde sonunda çözüleceğini, ve geçmiş de iktidar olan Anavatan Partisi ve Doğruyol Partisi gibi karizmatik liderlerinin baştan inmesi halinde  dağılacağını tahmin etmektedir. AK Parti Tayyip Erdoğan ile varlığını sürdürmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görevi bırakmasının ardından AK Partinin geçmişteki partilerin akibetine uğrayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.