26 Ocak 2017 Perşembe

ABD Başkanı TRUMP: "Suriye'de halk için kesinlikle güvenli bölgeler oluşturacağım"

TRUMP'TAN FLAŞ SURİYE AÇIKLAMASI
Cuma günü yemin ederek ABD'nin 45. Başkanı olan Trump, Beyaz Saray'daki koltuğuna oturduktan sonraki ilk televizyon mülakatını ABC kanalından David Muir'e verdi.
Beyaz Saray'da gerçekleştirilen mülakatta Trump, Suriye'de 6 yıldır  süren iç savaş sonucu ortaya çıkan milyonlarca mültecinin Avrupa ülkeleri yerine "ülke içinde oluşturulacak güvenli bölgelerde" kalmalarının daha doğru olacağını belirterek "Suriye'de halk için kesinlikle güvenli bölgeler oluşturacağım. Bence Avrupa, milyonlarca insanın Almanya ve diğer ülkelere alınmasına izin vermekle büyük bir hata yaptı. Şimdi orada olan şey tam bir felaket." dedi. Daha önce de birkaç kez Suriye halkı ülke içinde güvenli bölgeler oluşturulması gerektiğini kaydeden Trump'ın bugünlerde bu önerisinin de yer aldığı bir başkanlık kararnamesine imza atması bekleniyor.
"MÜSLÜMANLAR ABD'YE ALINMASIN ÖNERİSİ DEĞİL"
Programda öne çıkan bir diğer konu da ABD'ye gelecek kişilere uygulanan vize rejiminin sıkılaştırılması ve özellikle belli ülkelerden başvuran kişilerin daha katı güvenlik prosedürlerine tabi tutulması oldu. Yeni vize yaklaşımının Müslümanların ABD'ye alınmaması" anlamına gelip gelmediğini soran Muir'e cevaben Trump, "Hayır, bu Müslümanların  yasaklanması durumu değil fakat çok fazla terör barındıran ülkelerle ilgili. Bu ülkelerden gelen insanlar burada büyük sorunlara neden oluyorlar. Ülkemizin bu kişiler olmadan da zaten yeterince sorunu var." ifadelerini kullandı. Programda doğrudan ülke ismi zikretmeyen Trump, başkanlık kararnamesinde tüm detayların kamuoyuna ilan edileceği yorumunu yaptı.
Dün Amerikan kamuoyuna yansıyan haberlerde Trump'ın birkaç gün içinde  imzalaması beklenen bir başkanlık kararnamesi ile hem Suriye'de güvenli bölgeler oluşturulması hem de geçici bir süre tüm mülteci alımlarının durdurulması  kararlarının alınacağı iddia edilmişti. Bazı Müslüman ülkelere daha katı vize rejimi uygulanmasının İslam dünyasında kızgınlığa neden olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine Trump, dünyada zaten yeterince öfke olduğunu ve kendi atacakları adımların bunu değiştirmeyeceğini savundu."Irak'tan çıkarken petrolü kontrol etmeliydik"ABD'nin Irak'tan geri çekilirken bu ülkedeki petrolü kontrol edecek  bir stratejiyle geri çekilmesi gerektiğini aktaran Trump, Barack Obama  yönetiminin bunu yapmadığını ve DEAŞ'ın bugün Irak'taki petrolü satarak kendine finans kaynağı oluşturduğunu öne sürdü."Eğer petrolü almış olsaydık DEAŞ da olmazdı. Ortadoğu'ya 6 trilyon  dolar harcadık ve bugün ülkemiz dağılıyor." şeklinde konuşan Trump, Irak işgalinin baştan yanlış olduğu ve geri çekilme sürecinin yanlış yönetildiği  yorumunu yaptı.
"MEKSİKA, DUVARIN PARASINI YÜZDE 100 ÖDEYECEK"
Meksika sınırına duvar inşası sözlerini bir kez daha yineleyen Trump,  ilk başta Amerikan vergi mükelleflerinin parasıyla yapılacak olan duvarın  masraflarının Meksika'dan kesinlikle alınacağını dile getirdi."Meksika, duvarın parasını yüzde 100 ödeyecek." diyen Trump, yakın  zamanda Meksika hükümeti ile görüşmelere başlayacaklarını ve söz konusu paranın  "bir şekilde" tahsil edileceğini bildirdi. Dün imza attığı başkanlık kararnamesiyle Meksika sınırına duvar örülmesini karara bağlayan Trump'a karşılık Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto son açıklamasında bir kez daha "duvarın parasını ödemeyeceklerini" söyledi.
"WATERBOARDİNG İŞE YARAR"
ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatının (CIA) yurt dışındaki hapishaneleri  ve mahkumlarda boğulma hissi uyandıran "waterboarding" işkence yöntemi ile ilgili  soruyu yanıtlayan Trump, DEAŞ terör örgütü mensupları üzerinde bu yöntemin "işe  yarayacağını" ifade etti."Ateşe ateşle karşılık vermeliyiz." diyen Trump, "waterboarding" gibi  yöntemlerin işe yarayacağından kuşku duymadığını ancak bu konuda olumsuz görüş  beyan eden Savunma Bakanı James Mattis ve CIA Direktörü Mike Pompeo'nun izinden  gideceğini vurguladı. Mattis ve Pompeo'nun alanlarında çok tecrübeli olduklarını belirten  Trump, sorgu teknikleri gibi konularda kendi görüşü ne olursa olsun bu iki isme  itibar edeceğine dikkati çekti.Adaylıklarının onay sürecinde Senatodaki oturumlarda Mattis ve Pompeo,  CIA'in bir dönem uyguladığı işkence yöntemlerini onaylamadıklarını belirtmişti. (Ajanslar, 26.01.2017)   

21 Ocak 2017 Cumartesi

AKP ve Bahçeli tarafından hazırlanan; Cumhurbaşkanlığı Sistemi Adlı ve Fakat "Örtülü Türk Tipi Başkanlık Düzenlemesi" Odaklı Anayasa Değişikliği Paketi Parlâmento'da Kabul Edilerek Kanunlaştı

"TÜRK TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ" ANAYASA DEĞİŞİKLİK PAKETİ 339 OYLA KABUL EDİLDİ
Anayasa değişikliği teklifinin ikinci turu sonunda teklifin tümü üzerinde 21 Ocak 2017 Cumartesi günü sabaha karşı yapılan oylama sonucu 18 maddelik "değişiklik" paketi kabul edildi. Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp, Resmi Gazete'de yayınlandıktan sonra referanduma sunulacak teklifte hangi değişiklikler yer alıyor?
AKP ve Devlet Bahçeli'nin 18 maddeden oluşan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, 339 oyla kabul edilerek yasalaştı.
TBMM Genel Kurulunda teklifin tümü üzerinde yapılan gizli oylamaya 488 milletvekili katıldı. Oylamada 339 kabul, 142 ret oyu kullanıldı; 5 oy boş çıktı, 2 oy ise geçersiz sayıldı.
Meclis Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, oylama sonucunu açıklamadan önce, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu söyledi. Bahçekapılı, oyların usulüne göre kullanıldığını ve teklifin kabul edildiğini duyurdu.
AK Parti'li milletvekilleri, oylama sonucunu ayakta alkışlayarak karşıladı.
BAŞBAKAN YILDIRIM: ARTIK KARAR MİLLETİN!..
ANAYASA'NIN MECLİS'TEKİ YOLCULUĞU
Teklifin, TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri iki tur şeklinde yapıldı. 9 Ocak 2017 Pazartesi günü başlayan ve kesintisiz devam eden 1. tur görüşmeleri, 15 Ocak Pazar günü tamamlandı. Genel Kurulun, 1. tur görüşmelerinde Meclis yaklaşık 90 saat mesai yaptı. CHP milletvekilleri 908, AK Parti milletvekilleri 711, MHP milletvekilleri 365, HDP milletvekilleri 492 dakika konuştu. Görüşmeler, tutanaklara 3 bin 59 sayfa olarak yansıdı.
Genel Kurulda, teklifin 1. turunun beşinci maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz alan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in açıklamasının ardından, CHP milletvekilleri alkışlar eşliğinde kürsüye yürüdü ve kol kola girerek, kürsüyü çembere aldı. AK Parti milletvekilleri kürsü ile Başkanlık Divanı arasına geçerek, CHP'lileri kürsüden uzaklaştırmaya çalışması üzerine milletvekilleri arasında yumruklaşmaya varan kavga ve itiş kakış yaşandı, bazı milletvekilleri yaralandı. Kavga sırasında milletvekillerinin konuşma yaptığı kürsü yerinden çıkarken, ses sistemi de bozuldu. Salonun ortasında bulunan "Atatürk çiçeği" ile stenografların görev yaptığı masa zarar gördü.
TBMM Genel Kurulunda, 18 Ocak 2017'de başlayan anayasa değişiklik teklifinin ikinci tur görüşmeleri, 21 Ocak Cumartesi günü tamamlandı.
Teklifin, 19 Ocak Perşembe günü yapılan görüşmelerinde Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin NAZLIAKA kendini kürsüye kelepçeledi. Nazlıaka'nın, yaklaşık 2 saat süren kelepçeli kürsü eylemi, AK Partili bazı kadın milletvekillerinin müdahalesiyle sonlandırıldı. Yaşanan kavga sırasında bazı milletvekilleri yaralandı.
AK Parti tarafından 10 Aralık 2016'da TBMM Başkanlığına sunulan anayasa değişikliği teklifi, 42 günün ardından, 21 Ocak 2017 tarihinde tamamlanarak, yasalaştı.
MECLİSTE KENDİNİ KÜRSÜYE KELEPÇELEDİ 
EN YÜKSEK OY 345
İkinci tur görüşmelerde en yüksek oyu teklifin ilk maddesi aldı. Yargı yetkisinin, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağına dair hükmün, "bağımsız ve tarafsız" mahkemelerce kullanılacağı şeklinde değişmesini öngören maddeye 345 milletvekili 'Evet' dedi.
EN DÜŞÜK OY 339
Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen 8. madde 339 kabul oyu ile teklifin en az oyu alan maddesi oldu. Teklifin tümü de 339 oyla kabul edildi.
KILIÇDAROĞLU: TBMM’DE YAPILAN HATAYI MİLLETİMİZ DÜZELTECEKTİR
REFERENDUM SÜRECİ BAŞLADI
Teklifin tümünün 330'un üzerinde oyla kabul edilmesiyle referandum süreci de başladı. Teklif önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayına sunulacak. Cumhurbaşkanı'nın 15 günlük yasal süresi bulunuyor. Referandum tarihi de buna göre şekillenecek. Referandumun, Resmi Gazete'de yayımını takip eden 60'ncı günden sonraki ilk pazar günü yapılması gerekiyor. Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 2-9 Nisan tarihlerini işaret etmişti.
REFERANDUM NE ZAMAN?
DEVLET BAHÇELİ: MİLLETİMİZ İÇİN HAYIRLI VE UĞURLU OLSUN
YENİ ANAYASA NE GETİRİYOR?
TBMM Genel Kurulunda kanunlaşan anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlığı sistemi çatısı altında getirilmesi öngörülen yeni düzenlemeler şöyle:
- Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarılacak
- Milletvekili seçilebilme yaşı 25'ten 18'e indirilecek
- TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 5 yılda bir aynı gün yapılacak
- Meclis, denetim ve bilgi edinme yetkisini, "Meclis araştırması", "Genel görüşme", "Meclis soruşturması" ve "Yazılı soru" yoluyla kullanacak
- Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiği kesilmeyecek
- Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıl olacak. Bir kişi en fazla 2 kez cumhurbaşkanı seçilebilecek.
- Cumhurbaşkanlığına, seçimlerde geçerli oyların en az yüzde 5'ini alan partiler ile en az 100 bin seçmen aday gösterebilecek.
- Seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilecek.
- Cumhurbaşkanı "Devlet başkanı" olacak, yürütme yetkisini üstlenecek, Başkomutanlığı temsil edecek
- Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atayacak ve görevlerine son verecek.
- Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunacak.
- Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek.
- Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak.
- TBMM'nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz olacak.
- TBMM cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında soruşturma açılmasını isteyebilecek.
- Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen cumhurbaşkanı seçim kararı alamayacak.
- Cumhurbaşkanı, bir veya daha fazla cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilecek.
- Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından cumhurbaşkanı tarafından atanacak ve görevden alınacak.
- Milletvekilleri, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erecek.
- TBMM, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek.
- Cumhurbaşkanı, kanunda düzenlenen ilgili şartların gerçekleşmesi halinde OHAL ilan edebilecek.
- Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kurulamayacak.
- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı, Hakimler ve Savcılar Kurulu şeklinde değişecek.
- Bütçeyi Cumhurbaşkanı Meclise sunacak.
- Bakanlar Kurulu olmayacak. Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek.
- TBMM'nin bir sonraki seçimi ve Cumhurbaşkanı seçimi, 3 Kasım 2019 tarihinde birlikte yapılacak.
- Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve askeri mahkemeler kalkacak.
DÜZENLEMELER NE ZAMAN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK?
Anayasanın, seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağına dair hükmü, değişiklik yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte yapılacak ilk milletvekili genel seçimi ile cumhurbaşkanı seçimi için uygulanmayacak.
"Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesileceğine" dair hükmün kaldırılması, değişikliğin yayımı tarihinde, mevcut anayasada Bakanlar Kurulu, sıkıyönetim, tasarı, kanun hükmünde kararname, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ibarelerinin kaldırılmasına dair değişiklikler de TBMM ve cumhurbaşkanı seçimleri sonucunda cumhurbaşkanının görevi başladığı tarihte yürürlüğe girecek.
KALIN: ERDOĞAN REFERANDUM İÇİN SAHADA OLACAK
Milletvekili sayısının 600'e çıkarılması, TBMM seçimleri ve cumhurbaşkanı seçimlerinin 5 yılda bir aynı gün yapılması, cumhurbaşkanı adaylığı ve seçimine ilişkin değişiklikler, birlikte yapılacak ilk TBMM ve cumhurbaşkanı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlük kazanacak.
***
YENİ ANAYASA MADDELERİ NELER?
İşte Meclis Genel Kurulu'nda 339 oy’la kabul edilen ve kanunlaşan metin:
MADDE 1: 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9 uncu maddesine “bağımsız” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tarafsız” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 2: 2709 sayılı Kanunun 75 inci maddesinde yer alan “beşyüzelli” ibaresi “altıyüz” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 3: 2709 sayılı Kanunun 76 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Yirmibeş” ibaresi “Onsekiz” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar,” ibaresi “askerlikle ilişiği olanlar,” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 4: 2709 sayılı Kanunun 77 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;
“C. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi MADDE 77- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır. Süresi biten milletvekili yeniden seçilebilir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması halinde 101 inci maddedeki usule göre ikinci oylama yapılır.”
MADDE 5: 2709 sayılı Kanunun 87 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;
“MADDE 87: Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bütçe ve kesinhesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.”
MADDE 6: 2709 sayılı Kanunun 98 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve kenar başlığı metinden çıkarılmıştır;
“MADDE 98: Türkiye Büyük Millet Meclisi; meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanır. Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibarettir. Genel görüşme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir. Meclis soruşturması, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında 106 ncı maddenin beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca yapılan soruşturmadan ibarettir. Yazılı soru; yazılı olarak en geç onbeş gün içinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarından ibarettir. Meclis araştırması, genel görüşme ve yazılı soru önergelerinin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile araştırma usulleri Meclis İçtüzüğü ile düzenlenir.”
MADDE 7: 2709 sayılı Kanunun 101 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"A. Adaylık ve seçimi MADDE 101: Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip, Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüz bin seçmen aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer. Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların salt çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilir. Oylamada, adayın geçerli oyların çoğunluğunu alamaması halinde, sadece Cumhurbaşkanı seçimi yenilenir. Seçimlerin tamamlanamaması halinde, yenisi göreve başlayıncaya kadar mevcut Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin diğer usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”
MADDE 8: 2709 sayılı Kanunun 104 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;
“MADDE 104: Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapar. Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir. Kanunları yayımlar. Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar. Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir. Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler. Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder. Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayımlar. Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar. Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir. Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir. Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir. Kararnameler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girer. Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.”
MADDE 9: 2709 sayılı Kanunun 105 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“E. Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu MADDE 105- Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır. Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Cumhurbaşkanı, seçim kararı alamaz. Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanının görevi sona erer. Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır.”
MADDE 10: 2709 sayılı Kanunun 106 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “F. Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanına vekâlet ve bakanlar MADDE 106- Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir. Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Genel seçime bir yıl veya daha az kalmışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi de Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yenilenir. Genel seçime bir yıldan fazla kalmışsa seçilen Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim tarihine kadar görevine devam eder. Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu süre dönemden sayılmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinin yapılacağı tarihte her iki seçim birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, 81 inci maddede yazılı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde and içerler. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır ve dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır. Bu kişilerin görevde bulundukları sürede, görevleriyle ilgili işledikleri iddia edilen suçlar bakımından, görevleri bittikten sonra da beşinci, altıncı ve yedinci fıkra hükümleri uygulanır. Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakanın görevi sona erer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, görevleriyle ilgili olmayan suçlarda yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanır. Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.”
MADDE 11: 2709 sayılı Kanunun 116 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“H. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi
MADDE 116: Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha
aday olabilir. Seçimlerinin birlikte yenilenmesine karar verilen Meclisin ve Cumhurbaşkanının yetki ve görevleri, yeni Meclisin ve Cumhurbaşkanının göreve başlamasına kadar devam eder.
Bu şekilde seçilen Meclis ve Cumhurbaşkanının görev süreleri de beş yıldır.”
MADDE 12: 2709 sayılı Kanunun 119 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve kenar başlıkları metinden çıkarılmıştır.
“III. Olağanüstü hal yönetimi MADDE 119: Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir. Olağanüstü hal ilanı kararı verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır; Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. Cumhurbaşkanının talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz. Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir. Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur.
Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanamaması hâli hariç olmak üzere; olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden yürürlükten kalkar.”
MADDE 13: 2709 sayılı Kanunun 142 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kurulamaz. Ancak savaş halinde, asker kişilerin görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli askeri mahkemeler kurulabilir.”
MADDE 14: 2709 sayılı Kanunun 159’uncu maddesinin başlığı ile birinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan “Yüksek” ibareleri madde metninden çıkarılmış; iki, üç, dört ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; altıncı fıkrasında yer alan “asıl” ibaresi madde metninden çıkarılmış; dokuzuncu fıkrasında yer alan “kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere” ibaresi “kanun ve diğer mevzuata” şeklinde değiştirilmiştir.
“Hâkimler ve Savcılar Kurulu onüç üyeden oluşur; iki daire halinde çalışır.
Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir.
Kurulun, üç üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından, bir üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından Cumhurbaşkanınca;
üç üyesi Yargıtay üyeleri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından seçilir. Öğretim üyeleri ile avukatlar arasından seçilen üyelerden, en az birinin öğretim üyesi ve en az birinin de avukat olması zorunludur. Kurulun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek üyeliklerine ilişkin başvurular, Meclis Başkanlığına yapılır. Başkanlık, başvuruları Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona gönderir. Komisyon her bir üyelik için üç adayı, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla belirler. Birinci oylamada aday belirleme işleminin sonuçlandırılamaması halinde ikinci oylamada üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu aranır. Bu oylamada da aday belirlenemediği takdirde, her bir üyelik için en çok oyu alan iki aday arasında ad çekme usulü ile aday belirleme işlemi tamamlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Komisyon tarafından belirlenen adaylar arasından, her bir üye için ayrı ayrı gizli oyla seçim yapar. Birinci oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu; bu oylamada seçimin sonuçlandırılamaması halinde, ikinci oylamada üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu aranır. İkinci oylamada da üye seçilemediği takdirde en çok oyu alan iki aday arasında ad çekme usulü ile üye seçimi tamamlanır.
Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler bir kez daha seçilebilir. Kurul üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki otuz gün içinde yapılır. Seçilen üyelerin görev süreleri dolmadan Kurul üyeliğinin boşalması durumunda, boşalmayı takip eden otuz gün içinde, yeni üyelerin seçimi yapılır.”
MADDE 15: 2709 sayılı Kanunun 161 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;
“A. Bütçe ve kesin hesap MADDE 161: Kamu idarelerinin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır. Malî yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller kanunla düzenlenir. Bütçe kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz. Cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini, malî yılbaşından en az yetmişbeş gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Bütçe teklifi Bütçe Komisyonunda görüşülür. Komisyonun ellibeş gün içinde kabul edeceği metin Genel Kurulda görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır. Bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde, geçici bütçe kanunu çıkarılır. Geçici bütçe kanununun da çıkarılamaması durumunda, yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini her bütçenin görüşülmesi sırasında açıklarlar, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar. Genel Kurulda kamu idare bütçeleri ile değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır. Merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek tutarın sınırını gösterir. Harcanabilecek tutarın Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aşılabileceğine dair bütçe kanununa hüküm konulamaz. Carî yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik teklifleri ile carî ve izleyen yılların bütçelerine malî yük getiren tekliflerde, öngörülen giderleri karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunludur. Merkezî yönetim kesinhesap kanunu teklifi, ilgili olduğu malî yılın sonundan başlayarak en geç altı ay sonra Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Sayıştay genel uygunluk bildirimini, ilişkin olduğu kesinhesap kanun teklifinin verilmesinden başlayarak en geç yetmişbeş gün içinde Meclise sunar. Kesinhesap kanunu teklifi ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştayca sonuçlandırılamamış denetim ve hesap yargılamasını önlemez ve bunların karara bağlandığı anlamına gelmez. Kesinhesap kanunu teklifi, yeni yıl bütçe kanunu teklifiyle birlikte görüşülür ve karara bağlanır.”
MADDE 16: 2709 sayılı Kanunun;
A) 8 inci maddesinde yer alan “ve Bakanlar Kurulu”; 15 inci maddesinin birinci fıkrasında, 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasında ve 19 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “, sıkıyönetim”; 88 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bakanlar Kurulu ve”, ikinci fıkrasında yer alan “tasarı ve”; 93 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “, doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine,”; 125 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askerî Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak,” ve altıncı fıkrasında yer alan “sıkıyönetim,”; 148 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “, sıkıyönetim”, altıncı fıkrasında yer alan “, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi” ve “Yüksek”, yedinci fıkrasında yer alan “ile Jandarma Genel Komutanı”; 153 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “tasarı veya”; 154 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Yüksek”; 155 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları,” ve “tüzük tasarılarını incelemek,”, üçüncü fıkrasında yer alan “Yüksek” ibareleri madde metinlerinden çıkarılmıştır.
B) 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Bakanlar Kuruluna” ibaresi “Cumhurbaşkanına”; 78 inci maddesinin başlığı “D. Seçimlerin geriye bırakılması ve ara seçimler”; 117 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı”; 118 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları,” ibaresi “Cumhurbaşkanı yardımcıları,”, “Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından” ibaresi “Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanlarından”, üçüncü fıkrasında yer alan “Bakanlar Kuruluna” ibaresi “Cumhurbaşkanına”, “Bakanlar Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca”, dördüncü fıkrasında yer alan “Başbakan” ibaresi “Cumhurbaşkanı yardımcıları”, beşinci fıkrasında yer alan “Başbakanın” ibaresi “Cumhurbaşkanı yardımcısının”, altıncı fıkrasında yer alan “kanunla” ibaresi “Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle”; 123 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak” ibaresi “kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle”; 124 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Başbakanlık” ibaresi “Cumhurbaşkanı” ve “tüzüklerin” ibaresi “Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin”; 127 nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “Bakanlar Kurulunun” ibaresi “Cumhurbaşkanının”; 131 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ve Bakanlar Kurulunca” ibaresi “tarafından”; 134 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Başbakanlığa” ibaresi “Cumhurbaşkanının görevlendireceği bakana”; 137 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “tüzük” ibaresi “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi”; 148 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “kanun hükmünde kararnamelerin” ibareleri “Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin”, altıncı fıkrasında yer alan “Bakanlar Kurulu üyelerini” ibaresi “Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları,”; 149 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “oniki” ibaresi “on”; 150’nci maddesinde yer alan “kanun hükmündeki kararnamelerin” ibaresi “Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin” ve “iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi” ibaresi “Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve”; 151 inci maddesi ile 153 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “kanun hükmünde kararname” ibareleri “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi”; 152 nci maddesinin birinci fıkrası ile 153 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “kanun hükmünde kararnamenin” ibareleri “Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin”; 158 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “adli, idari ve askeri” ibaresi “adli ve idari”; 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “hükümete” ibaresi “Cumhurbaşkanına”; 167 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Bakanlar Kuruluna” ibaresi “Cumhurbaşkanına” şeklinde değiştirilmiştir.
C) 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “geri gönderilen kanunu” ibaresinden sonra gelmek üzere “üye tamsayısının salt çoğunluğuyla” ve “117 nci” maddesinin üçüncü fıkrasının başına “Cumhurbaşkanınca atanan” ibareleri eklenmiştir.
Ç) 108 inci maddesinin birinci fıkrasına “inceleme,” ibaresinden önce gelmek üzere “idari soruşturma,” ibaresi eklenmiş; ikinci fıkrasında yer alan “Silahlı Kuvvetler ve” ibaresi madde metninden çıkarılmış; üçüncü fıkrasında yer alan “üyeleri ve üyeleri içinden Başkanı, kanunda belirlenen nitelikteki kişiler arasından,” ibaresi “Başkan ve üyeleri,” şeklinde ve dördüncü fıkrasında yer alan “kanunla” ibaresi “Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle” şeklinde değiştirilmiştir. D) 146’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “onyedi” ibaresi “onbeş” şeklinde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasında yer alan “, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askerî Yüksek İdare Mahkemesi” ibaresi ile dördüncü fıkrasında yer alan “, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.
E) 82’nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, 96’ncı maddesinin ikinci fıkrası, 117’nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları, 127’nci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi, 150’nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile 91, 99, 100, 102, 107, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 120, 121, 122, 145, 156, 157, 162, 163 ve 164 üncü maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 17: 2709 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir;
“GEÇİCİ MADDE 21:
A) Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27’nci Yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi 3/11/2019 tarihinde birlikte yapılır. Seçimin yapılacağı tarihe kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Meclisin seçim kararı alması halinde, 27’nci Yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
B) Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu Kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni düzenlemeleri yapar. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtilen değişiklikler ise Cumhurbaşkanının göreve başlama tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenir.
C) Anayasanın 159 uncu maddesinde yapılan düzenlemeye göre Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeleri en geç otuz gün içinde seçilirler ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki kırkıncı günü takip eden iş günü görevlerine başlarlar. Başvurular, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yapılır. Başkanlık, başvuruları Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona gönderir. Komisyon on gün içinde her bir üyelik için üç adayı üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla belirler. Birinci oylamada üçte iki çoğunlukla seçimin sonuçlandırılamaması halinde, ikinci ve üçüncü oylamalar yapılır; bu oylamalarda üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş olur. Beşte üç çoğunluğun sağlanamaması halinde üçüncü oylamada en çok oyu almış olan, seçilecek üyelerin iki katı aday arasından ad çekme usulü ile üye belirleme işlemi tamamlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu aynı usul ve nisapları gözeterek onbeş gün içinde seçimi tamamlar. Mevcut Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, yeni üyelerin göreve başlayacağı tarihe kadar görevlerine devam eder ve bu süre içinde yürürlükteki Kanun hükümlerine göre çalışır. Yeni üyeler, ilgili kanunda değişiklik yapılıncaya kadar mevcut Kanunun Anayasaya aykırı olmayan hükümleri uyarınca çalışır. Görevi sona eren ve Hâkimler ve Savcılar Kuruluna yeniden seçilmeyen üyelerden, talepleri halinde adli yargı hâkim ve savcıları arasından seçilenler Yargıtay üyeliğine, idari yargı hâkim ve savcıları arasından seçilenler Danıştay üyeliğine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca seçilir; öğretim üyeleri ve avukatlar arasından seçilenler ise Danıştay üyeliğine Cumhurbaşkanınca atanır. Bu şekilde yapılan seçim ve atamalarda boş kadro olup olmadığına bakılmaz, seçilen ve atanan üye sayısı kadar Yargıtay ve Danıştay kadrolarına üye kadrosu ilave edilir.
D) Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesinden Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiş bulunan kişilerin herhangi bir sebeple görevleri sona erene kadar üyelikleri devam eder.
E) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve askerî mahkemeler kaldırılmıştır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde; Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin askerî hâkim sınıfından Başkan, Başsavcı, İkinci Başkan ve üyeleri ile diğer askerî hâkimler (yedek subaylar hariç) tercihleri ve müktesepleri dikkate alınarak;
a) Hâkimler ve Savcılar Kurulunca adli veya idari yargıda hâkim veya savcı olarak atanabilirler.
b) Aylık, ek gösterge, ödenek, yargı ödeneği, ek ödeme, malî, sosyal hak ve yardımlar ile diğer hakları yönünden emsali adli veya idari yargıya mensup hâkim ve savcılar, bunların dışındaki hak ve yükümlülükler yönünden ise bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki mevzuat hükümleri uygulanmaya devam edilmek suretiyle Millî Savunma Bakanlığınca mevcut sınıflarında, Bakanlık veya Genelkurmay Başkanlığının hukuk hizmetleri kadrolarına atanırlar. Bunlardan, emeklilik hakkını elde edenlerden yaş haddinden önce bu görevlerden kendi istekleriyle ayrılacaklara ödenecek tazminata ilişkin usul ve
esaslar kanunla düzenlenir. Kaldırılan askerî yargı mercilerinde görülmekte olan dosyalardan; kanun yolu incelemesi aşamasında olanlar ilgisine göre Yargıtay veya Danıştaya, diğer dosyalar ise ilgisine göre görevli ve yetkili adli veya idari yargı mercilerine dört ay içinde gönderilir.
F) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler, tüzükler, Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikler ile diğer düzenleyici işlemler yürürlükten kaldırılmadıkça geçerliliğini sürdürür. Yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler hakkında 152’nci ve 153’üncü maddelerin uygulanmasına devam olunur.
G) Kanunlar ve diğer mevzuat ile Başbakanlık ve Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler, ilgili mevzuatta değişiklik yapılıncaya kadar Cumhurbaşkanı tarafından kullanılır.
H) Anayasanın 67’nci maddesinin son fıkrası hükmü, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte yapılacak ilk milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından uygulanmaz.”
MADDE 18: Bu Kanun ile Anayasanın;
a) 8, 15, 17, 19, 73, 82, 87, 88, 89, 91, 93, 96, 98, 99, 100, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113 üncü maddelerinde yapılan değişiklikler ile 114 üncü maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarının ilgaları yönünden, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124 ve 125’inci maddelerinde yapılan değişiklikler ile 127’nci maddenin son fıkrasına dair değişiklik; 131, 134, 137’nci maddelerinde yapılan değişiklikler ile 148’inci maddenin birinci fıkrasındaki değişiklik ile altıncı fıkrasındaki “Bakanlar Kurulu üyelerini” ibaresine dair değişiklik, 150, 151, 152, 153, 155 inci maddenin ikinci fıkrası,161, 162, 163, 164, 166 ncı ve 167 nci maddelerinde yapılan değişiklikler ile Geçici 21 inci maddenin (F) ve (G) fıkraları, birlikte yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Cumhurbaşkanının göreve başladığı tarihte,
b) 75, 77, 101 ve 102 nci maddelerinde yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte,
c) Değiştirilen diğer hükümleri ile 101 inci maddesinin son fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” ibaresinin ilgası bakımından yayımı tarihinde, yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır.

13 Ocak 2017 Cuma

MİLLİ EĞİTİM'DE "YENİ MÜFREDAT" !.. Milli Eğitime Bakan İSMET YILMAZ: Yeni müfredat-ı, düzenlenen basın toplantısı ile tanıttı...

YENİ MÜFREDAT MEB TARAFINDAN AÇIKLANDI!
İŞTE, YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
Yeni müfredat, düzenlenen basın toplantısı ile tanıtıldı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmazve bakanlık yetkilileri birlikteliğinde açıklanan yeni müfredat detayları, birçok konuda değişiklik içeriyor. Bir sonraki eğitim öğretim dönemi itibariyle faaliyete alınacağı duyurulan yeni müfredat döneminin, ilk etapta 1. 5. ve 9. sınıf öğrencileri için geçerli olacağı ifade ediliyor. İşte, Bakan İsmet Yılmaz'ın yapmış olduğu müfredat değişikliği açıklaması ve bu değişikliğin neden yapıldığına dair detaylar
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, yeni müfredatın taslağını açıklayarak, "Önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren öğrencilerimiz 1., 5. ve 9. sınıf öğrencilerimiz yeni hazırlanmış müfredatla eğitime başlayacaklardır. Bu sene, gelecek sene ve hatta ondan sonraki takip eden sene de hiçbir öğrencimiz bu değişen müfredattan dolayıTEOG, YGS ve LYS sınavlarında herhangi bir farklılık olmayacaktır" dedi. İşte açıklamada dikkat çeken diğer detaylar
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın katılımıyla düzenlenen ‘Güncellenen Öğretim Programları Bilgilendirme Toplantısı’ başladı. Bakan Yılmaz, “53 farklı dersin taslak programı hazırlandı. Bütün halkımız 10 Şubat’a kadar önerilerini bize sunmalı” dedi.  Yılmaz, "Önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren 1, 5 ve 9. sınıf öğrencilerimiz, yeni hazırlanmış müfredatla eğitime başlayacaklar. Dolayısıyla bu sene ve gelecek sene ve sonraki takip eden sene de değişen müfredattan dolayı TEOG, YGS veya LYS sınavlarında herhangi bir farklılık olmayacaktır" diye konuştu. Öğrencilere ara tatilde ödev verilmemesi gerektiğini söyleyen Bakan Yılmaz, "Ödev verilmemesini istedik. Kendisini zenginleştirecek kitap okuma, sinemaya gitme kültürel mekanları gezme gibi etkinlikler yapsın öğrenci istiyoruz. Telafi yok ara tatilde. Tatil tatildir" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıklamaları özetle şöyle:
Dünya ülkeleri eğitim sistemiyle karşılaştırmalar yapıldı, bu taslağı 1000’in üzerinde kişi hazırladı. 10 Şubat 2017 tarihine kadar öğretmenler, velilerimiz, eğitim konusunda görüşü olan herkesin önerilerini bekliyoruz. Taslak programa http://xn--http://mufredat.meb.gov.tr/ adresinden ulaşılabilecek. Ayrıca öğretmenlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımı4za da yazılı olarak ileteceğiz. Onlar da gerek site, gerekse e-postalarla katkılarını sunabilecek. Bütün halkımızı hiçbir kısıtlama olmadan görüşlerini paylaşmaya davet ediyoruz. İletilen öneriler değerlendirilip, düzenlemeler yapılacak. 10 Şubat’tan sonra onaylayarak 2017-2018 eğitim materyallerinin hazırlanmasına yönelik süreç bitmiş olacak. Çok görüşlülük, demokrasi budur. 53 farklı dersin taslak programı çıkarıldı hayat bilgisi, Türkçe, insan hakları ve yurttaşlık, felsefe, fizik, kimya, matematik, müzik var. İlk ve ortaöğretim din ve ahlak bilgisi dersleri ise askıya çıkarılacaktır önümüzdeki günlerde.
Ders sayıları henüz belirlenmedi
Ders sayılarıyla ilgili arkadaşlarımızın çalışmaları var ancak nihai olarak belirlemedik. Önümüzdeki dönemde istiyoruz ki, yardımcı kaynakları verelim. Ancak yardımcı kaynaklar konusunda da öğretmenlerimize esneklik sağlayalım. Ders sayılarını henüz daha belirlemedik. Çünkü her öğretmen veya alan kendi ders saatinin arttırılmasını istiyor. Bu aynı alandaki öğretmen sayısının da artırılmasıyla yakından bağlantılı. Optimum noktasını bulmaya çalışıyoruz.
Ders saatinin azalmasından ziyade OECD ortalamalarına baktığımızda Türkiye’nin aldığı ders saati diğerlerinden daha az. Dolayısıyla ders saati azaltılması söz konusu değil, sonuç olarak içeriğinin hafifletilmesi ve azaltılması daha doğru diye düşünüyorum. 
Kamuoyuna yönelik bir açıklama yapıldı. Askıya çıkan dersler arasında da Atatürkçülük ve İnkilap Tarihi var. O konuda da vatandaşlarımızın katkısını bekliyoruz.  Taslağı inceleyip herkes kendi görüşünü söylesin, daha sonra ortaya bir metin çıkacaktır. İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Biz ilim ne söylüyorsa onu takip edeceğiz.  Öğretim programlarına 13 Ocak’ta askıya çıkardık. Bugün il milli eğitim müdürlüklerine yazılar gönderildi. 13 Ocak ve 20 Ocak arasında ilçelerdeki öğretmenlerin incelemeleri var. 6 Şubat’ta sivil toplum kuruluşlarından görüş almak için son gün. 20 Şubat’taysa talim Terbiye kurulu ders kitapları yazım süreci başlayacak.
Tatilde telafi yok
Öğrencilere ödev verilmeyecek. Ödev verilmemesini istedik. Kendisini zenginleştirecek kitap okuma, sinemaya gitme kültürel mekanları gezme gibi etkinlikler yapsın öğrenci istiyoruz. Gördüğü gezdiği yerleri her bir öğrencinin okullar açıldıktan sonra arkadaşlarına anlatmalarının daha doğru olacağını söyledik. Telafi yok ara tatilde. Tatil tatildir.
Hazırlık sınıfı ve zorunlu okul öncesi çalışmaları devam ediyor
1, 5 ve 9’ncu sınıflar için yapıyoruz şimdi bu değişiklikleri. Önümüzdeki yılda 2, 6 ve 10’ncu sınıflar için değişiklikleri yapacağız. 5’inci sınıfların hazırlık olmasına ilişkin bir düzenleme, okul öncesinin zorunlu olmasına yönelik çalışma devam ediyor. Müfredatta bununla ilgili bir şey yok.
Mevcut müfredattaki eksikliklerimiz nedir?
Türkiye yeterlilikler çerçevesi diye bir kavram var. Bunlar çerçevesinde öğrencilerimizden ne bekliyoruz, üniversitede öğrencilerimiz kendilerinden ne bekliyor, hayat çocuklardan ne bekliyor? Bunları dikkate alarak, öğrencilerin edinmesi gereken beceri nelerdir? Yeterlilikler Çerçevesinde tanımlanmış sekiz yeterlilik var. Ana dilde iletişim, diğer başka bir dilde iletişim, bilim ve teknolojik yetkinlikler, öğrenmeyi öğrenmek, vatandaşlık ve sivil yetkinlik, insiyatif kullanma ve girişimcilik ile kültürel dışa vurum. Öğrencilerimiz öğrenmeyi öğrensin istiyoruz. Kendisine özgüveni olsun. Kusur ve hataları görmek ve başkalarının da bu hataları yapabileceğini bilsin istiyoruz. Evlatlarımızın, gelecek çağın ihtiyaçlarını karşılayabilecek yetkinlikleri olsun istiyoruz.
Taslak programı askıya çıkmanın amacı eksikleri görmek, bunları düzeltmek. Siz bunu buraya koydunuz, ancak öğrencilerimize ne faydası olacak diyebilirler. Bunu öğretmenler, müdürler, eğitimle ilgili çalışan herkes söylesin.  Milli Eğitim Bakanlığı’nın yardımcı kitabı diye bir kavram yok. MEB olarak hiçbir kitabı yardımcı kitap olarak önermiyoruz. Hiçbir öğretmenimizin de yardımcı kitabı salık vermemesi, tavsiye etmemesi, alınmasını istememesini istedik. Ancak yardımcı kitap alınmasının daha doğru olacağını, belli çerçevede tutulmasını isteyenler de var. Arkadaşlar bunun üzerine çalışıyorlar. Bakalım hangisi daha doğru, göreceğiz. Ancak yardımcı kitap denilerek, sübliminal mesajlar varsa bunu metinlerden çıkardık. 
Müfredat neden güncellendi?
Küreselleşen dünyada ve ülkemizde siyasi, sosyal, ekonomik, bilimsel ve teknolojik alanlarda yaşanan hızlı değişim ve gelişmeler, toplumun yeni yüzyılın mezunlarından beklentilerini farklılaştırmıştır. Temel bilgi ve becerilerin yanı sıra öğrencilerin bilgi çağı olarak adlandırılan günümüzde sahip olunması beklenen bilgi, beceri, tutumlara ilişkin farkındalık geliştirmeleri, bunları edinmeleri ve yaşamın farklı alanlarında uygulayabilecek donanıma ve alt yapıya sahip olmaları kaçınılmaz oldu. Bu nedenle aşağıdaki gerekçelerle güncelleme çalışmaları yapıldı.
• Bireyin ve toplumun değişen ihtiyaçları,
• Eğitimde niteliğin arttırılması ihtiyacı,
• Bilim, teknoloji, öğrenme öğretme yaklaşım, kuram ve stratejilerinde son yıllarda yapılan araştırma ve çalışmalarla gerçekleşen değişiklikler ve gelişmeler,
• Ulusal ve uluslararası değerlendirmelerde kullanılan ölçütler ve ülkemize ait bu değerlendirmelerin sonuçları,
• Kalkınma Planları, 64. Hükümet Programı Eylem Planı (130 ve 132 numaralı Eylemler), 65. Hükümet Programı (2017 yılı Orta Vadeli Program), 2014-2019 MEB Stratejik Planı, OECD Eğitim Raporları,
• Mevcut öğretim programlarının akademik bilgi bakımından yoğun olmasından dolayı “eğitim ve öğretimin” sadece öğretim boyutuna ağırlık verilmesi, eğitim boyutu için yeterli sürenin kalmaması gibi hususlar göz önünde bulundurularak çağın ve toplumun taleplerine cevap verebilecek donanıma ve üst düzey bilişsel becerilere sahip, bu becerileri yaşamının farklı alanlarında kullanabilen, millî, manevi ve evrensel değerleri benimseyerek bu değerleri tutum ve davranışa dönüştüren bireylerin yetiştirilmesine katkı sağlamak amacıyla öğretim programları revize çalışmaları yapıldı.

9 Ocak 2017 Pazartesi

MHP Genel Başkan Adayı iken, “Devlet Bahçeli’ye karşı verdikleri adalet, hukuk ve demokrasi mücadelesi sonucu” nahak yere partisinden ihraç edilen Meral Akşener:

AKŞENER: ERDOĞAN İSTİFA EDECEK Mİ?
MHP Genel Başkan Adayı iken, “Devlet Bahçeli’ye karşı bir grup partili ile verdikleri adalet, hukuk ve demokrasi mücadelesi sonucu” nahak yere partisinden ihraç edilen Meral Akşener; 
Sosyal medya hesabından 'Başkanlık' açıklamasında bulundu. Akşener, Erdoğan'a, referandumdan 'ret' çıkması halinde istifa edip etmeyeceğini sordu. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Adayı Meral Akşener, Twittter hesabından Başkanlık sistemi ile ilgili açıklamada bulundu. Referandumun ülke içinde kutuplaşma yaratacağını savunan Akşener, Anayasa teklifinin reddedilmesi halinde Erdoğan'a istifa edip etmeyeceğini de sordu.
İşte Meral Akşener'in açıklaması:
“Büyük Türk Milletine,
Türkiye'nin aniden gündemine getirillen Başkanlık-Cumhurbaşkanlığı sistemi, birikmiş sorunlarımıza çare olmayacağı gibi bu sorunların kaynağı olan 14 yıllık AKP iktidarının suçlarını ve beceriksizliklerini örtmek ve bunun sebeplerini başka yerde aramak için hazırlanmış bir senaryodur. Bu anayasa taslağı, AKP iktidarlarının ülkemizi 14 yıldır kötü yönettiğinin itirafı niteliğindedir. Halbuki, yaklaşık bir yıl önce yapılan seçimlerde ülkeyi iyi yönettikleri, hatta çağ atlattıklarını iddia eden de kendileriydi. 
2004 yılında AB uyum süreciyle ilgili Anayasa değişiklikleri, 
2007 yılında Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi referandumu,
2010 yılında vesayet sistemini sona erdirecek denilerek halka sunulan ve referandumla kabul edilen, sonucunda devletin yargısının ve ordusunun FETÖ'ye peşkeş çekilmesi olduğu anlaşılan Anayasa referandumu, hep bizlere aynı gerekçelerle sunulmadı mı?
AKP iktidarı bu değişiklikleri yaparken hep yalan söylemedi mi?
Her anayasa değişikliği sürecinde millete vaat edilen ne gerçekleşti?
2004 yılında AB uyum yasaları ile demokrasi standartını yükseltmek vaadiyle yapılan Anayasa değişiklikleri bunu takip eden barış süreci ve çözüm süreci, PKK terör örgütünü azdırmaktan başka ne işe yaradı?
Şu an ülkemizin tamamı olağanüstü hal altında ve KHK'lar ile yönetilmiyor mu?
2010 yılında yapılan referandum ile gerçekleşen değişiklikler değil mi ülkemizi 15 Temmuz kalkışması ile karşı karşıya bırakan?
Gazi Meclis'imizin değerli mensuplarına, hükümet üyelerine ve Cumhurbaşkanı'na birer sorum olacak:
- Anayasa değişikliklerinin Meclis'te kabul edilmesi durumunda, yapılacak referandumda, 'hayır' çıkması halinde milleti ile ters karar almış bir parlamentonun yenilenmesi zarureti doğmayacak mı?
- Milletimizin hayır demesi halinde, Anayasa değişikliklerinin hazırlayıcısı ve savunucusu hükümet yoluna devam edebilecek mi?
- Milletimizin 'hayır' demesi halinde yıllardır Başkanlık sistemini dayatan Cumhurbaşkanı görevini sürdürebilecek mi? "Ben seçilmiş Cumhurbaşkanı'yım, hem hükümetin başıyım hem de Başkomutanım' iddiasını devam ettirebilecek mi? Yoksa 1969 yılında Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle'ün referandumda hayır çıkması üzerine yaptığı gibi bunu bir istifa sebebi sayacak mı?
İçte ve dışta karşı karşıya olduğumuz sorunlar, ülkemizin bir beka meselesi halini almıştır. Ekonomimiz perişan bir halde ve ülkemizin bütünlüğü tehdit altındadır. Hain darbe girişimi ülkemizin ordusuna ve güvenlik kuvvetlerine en büyük darbeyi vurdu. Bu şartlarda milletimizin tamamını kucaklamak, ortak değerlerimizde buluşmak ve müştereklerimizi artırmak mecburiyetinde olması gereken yöneticilerin "nasıl olurda bu arada bir başkanlık çıkarabilirim?" fırsatçılığı yapmaları doğrusu anlaşılabilir değildir.
Yapılacak bir referandumun ülkemizi iki kutup haline getireceği ve hayra vesile olmayacağı açık bir gerçektir. Değerli milletvekillerimizin sağ duyu göstererek bu duruma dur demelerini ümit etmekteyim.
Saygılarımla, Meral Akşener” (Ulusal Haber & Ulusal Ajans, Ankara: 09.01.2017 13:10)

4 Ocak 2017 Çarşamba

Türk ve Türkiye Düşmanları; Hainler ve Bilumum İhanet Şebekeleri; Dahili ve Harici Bedhahlar PUSU Kurmuş Bekliyor. MİLLİ DAVA KIBRIS'I Palikarya'ya Peşkeş Çekmek ve KKTC'ni Tarihe Gömmek için, bütün mel'unlar, "milli menfurlar" ve FETOCU Kâfir unsurlar teyakkuza geçmiş durumda!..

KKTC İÇİN KRİTİK TARİH: 12 OCAK!
Haber: Yorum & Analiz: 
Cüneyt ŞAŞMAZ
Emperyalistlerin maşa terör örgütleri eliyle Türkiye üzerinde uygulamaya koyduğu planları bilmeyen, duymayan, anlamayan kaldı mı?!
Hâlâ var ki, “Hedef Erdoğan'ı devirmek... Hedef Başkanlık sistemini önlemek... Hedef Suriye'de önümüzü kesmek” gibi şeyler söyleniyor.
“Huzurumuz, birlik-bütünlüğümüz bozulmak isteniyor” diyenler de var.
Sanki kalmış gibi!..
Yalın ve acı gerçek şudur; Hedef Türk Milleti'dir...
Türk Milleti'nin ekonomiden başkanlık ucubesine, ilânına ramak kalmış“Barzanistan”dan elimizden kayıp gitmek üzere olan Kıbrıs'a kadar ülkenin hayati meselelerine dikkat kesilmesini, bunları konuşmasını, düşünmesini engellemektir...
Milleti sadece ve sadece can derdine düşürüp; Sokakta, durakta, otobüste, maçta, bir kulüpte değil, yatakta ölmeye şükreder hale getirmektir!..
Yazmaya, konuşmaya takatimiz kalmasa bile “pes” etmeyip, ölmemizin/öldürülmemizin sebebi o konulara dikkat çekmeye devam etmeliyiz, mecburuz.
İşte onlardan biri, Kıbrıs...
Ülke gündeminden fırsat buldukça gelişmeleri aktarmaya çalışıyorum.
Bir hafta sonra 9-12 Ocak'ta Cenevre'de “son” niteliğinde toplantılar yapılacak.
KKTC Lideri Mustafa Akıncı ile Rum Lider Nicos Anastasiades'in görüşmelerinden sonra 12 Ocak'ta garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin de katılımıyla“uluslararası konferans” düzenlenecek.
Ama emperyalistlerin bir planı var; bu toplantıya BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin katılmasını sağlamaya çalışıyorlar.
Yeni “müttefikimiz” Rusya dahil hepsi de buna yeşil ışık yaktı.
Daha önce yazdık; bunun anlamı, konferansta ülkemizi temsil edeceği belirtilenErdoğan'ın şahsında Türkiye'nin üzerine çullanma olacaktır!..
Plan sahiplerinin, öncesinde Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Çipras'ı “ön görüşme”için buluşturma çabası da var.
O buluşmanın birkaç gün içinde olması bekleniyor.
Nitekim BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, “Sanırım görüşme yeni yıldan hemen sonra olacak, ancak henüz açıklayabileceğim bir tarih yok ve açıklamayı yapmak da onlara düşer. Cenevre öncesi bir görüşme gerekiyor. Ben kendilerini bu görüşmenin Cenevre öncesi olması konusunda teşvik ediyorum”derken, Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Chrystodoulides, “Erdoğan ile Çipras görüşmesi için şimdilik net bir tarih olmadığını, beklediklerini” söyledi.
Bu görüşmeye dair Türkiye tarafındaki gelişmelere bakarsak; “Türk ve Yunan teknokratların çalıştığından” Rum Hükümeti Sözcüsü, “Türk ve Yunan Dışişleri Müsteşarlarının görüştüğünden” de Yunanistan Dışişleri Bakanı sayesinde haberdar olduk.
Daha önce ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın, “Kıbrıs konusunu Erdoğan'la halledeceğiz” dediğini, ardından Yunanistan'ın benzer ifadeler kullandığını hatırlatıp, devam edelim.
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Daha çok İmam Hatip Lisesi açmaktan”söz ettiği günlerde, “Noel tatili” süresi dahil Yunanistan ve Rum kesimi Kıbrıs konusunda harıl harıl çalıştı.
Mesela Yunanistan Dış Politika Ulusal Konseyi 23 Aralık Cuma günü Kıbrıs konusunu görüşmek üzere toplandı...
Yunan Hükümeti sadece son 1 ay içinde Kıbrıs konusunda siyasi partilere üçüncü kez bilgi verdi...
Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias, “Meclis toplantısında her kesimin Yunan hükümetinin, dış işgâl güçleri ve garantiler olmadan adil, uygulanabilir ve işleyebilir bir çözümü desteklemesinde görüş birliği içinde olduğunu” açıkladı.
Ardından Çipras ve Anastasiadis 30 Aralık'ta Dışişleri Bakanlarıyla birlikte Atina'da toplanıp, Cenevre Konferansı için “ortak eylem planı” hazırladı.
Ya Türkiye; Kıbrıs, Meclis'in veya Meclis'teki hangi partinin gündeminde var?!
Türkiye ile KKTC ortak bir “eylem planı” hazırladı mı?!
Bu vesileyle yılbaşından hemen önce Yunanistan'da yaşanan bir başka gelişmenin altını çizelim.
Malûm 15 Temmuz sonrasında 8 darbeci askeri helikopterle Yunanistan'a kaçtı.
Bizimkiler de sanki geçmişte diğer teröristbaşı Abdullah Öcalan'ı koruyan, kaçıran, saklayan ve halen Lavrion terör kampına yataklık eden Yunanistan değilmiş gibi, telefon üstüne telefon açıp, bu terörist darbecileri istedi.
Erdoğan ve Çipras arasındaki ilk görüşme darbenin birinci günü gerçekleşti.
Çipras, Türkiye'de seçilmiş hükümetin yanında yer aldıklarını belirterek, Yunanistan'a kaçan darbecilerin iadesi için gerekenin yapılacağını söyledi.
Erdoğan da duygularından ve desteğinden dolayı Çipras'a teşekkür etti.
Çipras, Başbakan Binali Yıldırım'la görüşmesinde de darbeci askerlerin iade sürecinin başladığını müjdeledi.
Medyamız, "Darbeciler iade ediliyor" başlıkları attı.
Erdoğan Eylül ayında BM zirvesi için gittiği New York'ta Çipras'la buluştuğunda, gündemde yine darbeci askerler vardı.
Çipras, "Sizi iyi gördüğüme sevindim. Türkiye için zor bir deneyimdi. Bizim bu konuda tutumumuz açıktır. Yunanistan hükümeti ve Yunanistan halkı daima seçimle iktidara gelen bir hükümetin yanındadır” dedi.
Çipras, iade meselesinin uluslararası hukukunun öngördüğü biçimde çözüleceğini vurgularken de, “Darbelere karışanların Yunanistan'da yeri olmadığını” bildirdi.
Kasım ayına geldiğimizde Erdoğan şöyle konuştu:
“Yunanistan’a kaçanların iadelerini istedik.
Çipras, '15-20 gün içinde neticelendiririm' demişti.
Maalesef kaç 15-20 gün geçti.
Benzer bir durumda biz geciksek, kıyameti koparırlardı.
Kararlılığımızı devam ettireceğiz.
Üzerine gideceğiz.”
Sonuç; Yunan mahkemesi önce 3 darbecinin iade edilmesine karşı çıktı.
Sonra diğer 5'nin iadesine karar verdi vs.
BİR HATIRLATMA
YUNAN KALLEŞTİR
Nihayetinde yılbaşından hemen önce şu gelişme oldu; Yunanistan Yüksek Mahkemesi'nin, hem iadesine karar verilen, hem de iadesi reddedilen darbecilerle ilgili temyiz başvurularını 10, 11 ve 13 Ocak'ta görüşerek, karara bağlayacağı açıklandı.
“Kıbrıs'la, darbeciler ne alâka” derseniz;
1- Tarihlere dikkat; tam da Cenevre görüşmelerinin yapılacağı döneme denk geliyor.
2- Yunanistan'ın Kıbrıs pazarlığı için elindeki her kozu masaya koyacağını biliyor, bizimkilerin de sadece iç kamuoyuna oynamak adına birkaç darbecinin iadesini sağlamak için maalesef böyle bir pazarlığa yanaşmasından endişe ediyorum.
Erdoğan Ekim 2011'de partisinin Kızılcahamam kampında, Kıbrıs'la ilgili şunları söylemişti:
“Kıbrıs bizim milli davamız, başından beri kazan-kazan ilkesinin hayata geçirilmesini biz savunduk, başından beri yapıcı olan, sözlerini tutan taraf biz olduk, ama sürekli işi yokuşa süren Rumlar oldu.
Bu süreci çok yakından içinde yaşadık, 2003'ten bu yana Kofi Annan döneminde bu yana bizzat yaşadık, nasıl oyunlar oynandığını bizler yaşadık buna rağmen AB üyeliği ile ödüllendirilen yine Rumlar oldu.
AB'ye sesleniyorum, hiç rahatsız olmasınlar bu bizim hakkımız, bu sorun artık AB için bir namus meselesidir, bunu böyle ele almalıdırlar.”
Gelinen nokta ve gidişat itibarıyla ben de diyorum ki; Kıbrıs asıl Türkiye'nin namus meselesidir ve bu böyle ele alınmalıdır!..
yorum ve katkı yerine kaim olmak üzere:
KIBRIS’TA TAVİZLER FELAKETİMİZ OLACAK 
Prof. Dr. Ata ATUN
Anastasiadis, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve müzakere ekibinin sözüm ona “Ne pahasına olursa olsun çözüm yanlısı” olmasını tepe tepe kendi çıkarları için kullandığı kesin.
Dr. Derviş Eroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı döneminde ağzına almaya cesaret bile edemediği konuları bir bir Akıncı’ya ve müzakere ekibinin önüne koyup, karşılığında hiçbir ödün vermeden hepsini kabul ettirmiş. Bunlardan en acısı, en can yakıcısı olanlar “garantörlüğün tartışmaya açılması”, “Dört Rum’a bir Türk” oranının kabul edilmesi, “Türk silahlı Kuvvetlerinin adadaki varlığı”nın sona erdirilmesi, “KKTC tapularının değil, Rum mülk sahibi”nin ilk söz hakkına sahip olacağı, “Dört Özgürlüğün” daha ilk günden uygulamaya konacağı ve bunlara benzer diğer -aleyhimize olacak- tavizlerin kabul edilmesi.
Geçmişi bildiğim ve unutmadığım ve de Rumların kafa yapısını, mantalitelerini ve uzun vadeli düşünce ve hedeflerinin ne olduğunu bildiğim için yukarıda belirttiğim tavizlerden bir tanesinin gerçekleşmesinin bile beni endişeye düşürecekken, tümünün kabul edilmesi Kıbrıslı bir Türk olarak geleceğimize karanlık bakmama neden olmaktadır.
Bırakın bunların tümünün kabul edilmesinin geleceğimizi karartacağını ve felaketleri başımızdan eksik etmeyeceğini, bir tanesinin kabulü bile yaşayacağımız felaketlerin başlangıcını oluşturacaktır. 
Kıbrıs adasının 1878 yılının 1 Temmuz günü İngilizlere fiilen kiralanmasından sonra kendilerinin Hristiyan olmaları nedeni İngilizlerden Kıbrıs adasının Yunanistan’a devredilmesini isteyen ve bekleyen Yunanlılar ve Rumlar, İngilizlerin bu düşüncelerine sıcak bakmamaları nedeni ile 1905 yılında strateji değiştirmişlerdi. Rum Ortodoks Kilisesinin kalbi olan Çikkos Manastırının maddi desteği ile Girit’te uyguladıklarını Kıbrıs’ta da uygulamanın planlamasını yapan Rumlar, Ekonomik, Mülkiyet ve silahlı olmak üzere üç koldan Türklere saldırı başlatmışlardı.
İngilizlerin sıkı denetimi, 1920’lerdeki ekonomik buhran, I. ve II. Dünya savaşları nedeni ile Yunanistan’dan gerekli silah ve askeri yardımını alamayan Rumlar, o dönemim koşulları altında diğer iki seçeneğin üstüne gitmeyi tercih etmişlerdi. Ekonomiye tümüyle sahip olmanın yollarını ararken,  Çikkos manastırının parasal desteği ile de Türklere ait topraklara tefecilik yoluyla el koymaya başlamışlardı.
Kıbrıslı Türklere ait topraklar nerede olursa olsun, verimine, toprak verimliliğine ve kıymetine bakmaksızın rayiç fiyatının iki veya üç katını vererek Türk topraklarını satın almayı teklif ederken, malını satmayı reddedenlerin topraklarını da daha çok tefecilik yolu ile zorla ele geçirmeye çalışıyorlardı.
Toprağını tefeciye kaptıran veya da benzer bir yöntemle kaybeden Türkler de, artık Kıbrıs adasında bir gelecek görmedikleri için bir bir adayı terk etmek zorunda kalmışlardı. 1957 yılının Kasım ayında kuruluş temelleri atılan ve 1958 yılının Ağustos ayında kuruluş çalışmalarını tamamlayan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) hayata geçmesi ile -TMT’nin Kıbrıs Türk halkına verdiği güven ve destekle-  Rumların ekonomik saldırıları durdurulabildi.  
Olası bir referandumda her iki taraftan “Evet” çıkması ve yeni bir devletin kurulması akabinde, dört özgürlüğün başladığı gün, Türk tapuları geçerli olsa ve de Kıbrıs Türk Devletinde mülkiyetin yüzde yetmiş beşten fazlası Türklere ait olsa bile, Rumlar gene Çikkos Manastırının parasal desteği ile özellikle Girne başta olmak üzere her yerde, müthiş bir mülk satın almak girişimi başlatacaklardır. aynen Filistin’de Yahudilerin Arap topraklarını satın alarak, mülkiyette çoğunluğu sağladıkları gibi, Rumlar da Türklerin elinden mülklerini bir şekilde satın almaya veya da tefecilik oyunları ile ele akıl uçuklatan fiyatlar teklif ederek Kıbrıs Türk Devletindeki toprakları ele geçirmek için her yolu deneyeceklerdir….
Bizler Kıbrıslı Türklere kurulan tuzakların kokusu ile tehlike çanlarının sesi, şimdiden çıkmaya başladı. “Garantörlüğün tartışmaya açılmasını”, “Dört Rum’a bir Türk” oranını, “Türk silahlı Kuvvetlerinin adadaki varlığı”nın sona erdirilmek istenmesini, “KKTC tapularının değil, Rum mülk sahibi”nin ilk söz hakkına sahip olacağını ve “Dört Özgürlüğü” hep birlikte reddetmeliyiz….
Tüm okuyucularıma, 2017 yılının sağlık, mutluluk ve başarılar getirmesini, Türkiye’miz ve KKTC’mizde de hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org  & Facebook: AtaAtun1, http://www.twitter.com/ataatun