28 Temmuz 2018 Cumartesi

DİN TÜCCARLARI VE SİYASET SİMSARLARINA KARŞI DEVLET DİKKATLİ OLMALI!.. "Sözde Müslüman Tarikat Liderleri (Neden ve Niçin Acaba?.) Amerika'da Toplandı.-ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 24-25-26 Temmuz 2018 tarihlerinde başkent Washington’da düzenlenen Uluslararası Dini Özgürlük Sempozyumu tamamlandı.

İslâm Ülkelerinin (sözde) Tarikat ve Cemaat liderleri "neden ve niçin" ABD'de toplandı!..
ABD, bir kısım Müslüman ülkelerde faaliyet gösteren tarikat ve cemaat liderlerini topladığı sempozyumda Türkiye, Çin, İran ve Rusya’yı dini özgürlükler konusunda sorunlu ülkeler ilan etti. Bu ülkelere karşı tavır alma çağrısı yapılan toplantıda, ‘dini zulümle mücadele’ için milyonlarca dolarlık fon tahsis edileceği açıklandı. (ARDA TUNÇEL)
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından başkent Washington’da düzenlendi
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 24-25-26 Temmuz 2018 tarihlerinde başkent Washington’da düzenlenen Uluslararası Dini Özgürlük Sempozyumu tamamlandı. Dünyanın 80 farklı ülkesinden 160’ın üzerinde devlet yetkilisi ile tarikat liderlerinin katıldığı sempozyumda; tarikatların kullanabileceği yöntemler, maddi kaynaklara erişim ve tarikatlar arası uluslararası dayanışma konularında birçok oturum yapıldı. Sempozyumda, ABD yönetiminin ‘dini özgürlük’ kavramını dış politika gündeminin merkezine yerleştirmeyi amaçladığı, sıkça tekrar edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı: "Bu büyük bir olaydı" 
Bakan Mike Pompeo, Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamada, “Bu büyük bir olaydı, Dışişleri Bakanlığı böyle bir toplantıya ilk kez ev sahipliği yaptı” dedi. 80’den fazla ülkeden, 40’tan fazla dışişleri bakanı, her türlü dini grup ve STK’ların ortak bir tema üzerine bir araya gelmesini sağladıklarını vurgulayan Pompeo, insan haklarının dini özgürlüğe bağlı olduğunu öne sürdü.
‘TÜRKİYE’YE KARŞI HAREKETE GEÇİN!’
ABD Dışişleri Bakanlığı, dini hakların giderek daha fazla sorunlu hale geldiğini iddia ettikleri Rusya, Türkiye ve Çin’in davet listesinden çıkarıldığını bildirdi. Açıklamada, söz konusu ülke yönetimlerine karşı tavır alma çağrısı yapıldı. Türkiye ile ilgili oturumda ise FETÖ ve PKK bağlantısı gerekçesiyle Türkiye’de yargılanan Rahip Andrew Brunson’un kızı Jacqueline Furnari konuştu. Babasının çok zor koşullarda bulunduğunu öne süren Furnari, devlet yetkililerinden Türkiye’ye karşı harekete geçmeleri talebinde bulundu. Furnari’nin konuşmasının ardından söz alan Uygur Türkü Tahrir Hamut da “Çin’in Nazi uygulamaları benzeri kitle imha girişiminde bulunmasından korktuğunu” söyleyerek, Çin’e müdahale edilmesini istedi.
‘HEDEF, İRAN’DA REJİM DEĞİŞİKLİĞİ’
Etkinliğin devamında, İran’da yaşandığı iddia edilen ‘dini zulüm’ konuşuldu. Bizzat Dışişleri Bakanlığı yetkilisi tarafından ve ilgili başlıkla yapılan konuşma dikkat çekiciydi. Bakanlık yetkilisi, Trump yönetiminin, sempozyumda, İran Hükümeti’nin dini ihlallerinin özellikle vurgulanmasını ümit ettiğini belirtti. Analistler İran’da rejim değişikliğini hedeflendiği yorumunda bulundular, gelecek dönemde İran’a karşı dini grupların daha çok ön plana çıkacağını söylediler.
‘BU SADECE BAŞLANGIÇ’
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, sempozyumun kapanışında yaptığı konuşmada bunun sadece bir başlangıç olduğunu ve ABD’nin gelecek dönemde önemli inisiyatifler alacağını söyledi. ABD’nin, dünya çapında ‘dini zulümle mücadele etmek’ için milyonlarca dolarlık fon tahsis edeceğini açıklayan Pence, bu fonun tarikatlarla ABD arasında güçlü yapılar inşa etmek için önemli olduğunu belirtti. Brunson’un tutuklanmasına da değinen Başkan Yardımcısı, konuyu darbe girişiminden sonra tutuklanan “binlerce gazeteci, eylemci, hakim, subay ve öğretmenle” birlikte ele aldı. Türkiye’ye Brunson’u serbest bırakma çağrısında bulunan Pence, bunun gerçekleşmemesi halinde yaptırımlar olacağını belirtti.

21 Temmuz 2018 Cumartesi

O, büyük bir Vatansever, gerçek bir Mücahit ve Milli Dava Neferi. Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN'in 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 44. yılında; Çok ayrıntılı, önemli ve geleceğe ışık tutan "hükümetlere yol gösteren" açıklaması


KIBRIS’TA YENİ DÖNEM VE "KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NIN 44. YIL DÖNÜMÜ (KKTC) MESAJI"
Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN (Haber Makale)
Yavru vatan “Milli Dava Kıbrıs”ta yeni bir döneme gelindi. Şimdiye kadar, başta AB olmak üzere, ülkemizdeki uzantıları ve dahili bedhahlar tarafından “kendi başına bir sorun” gibi gösterilen Kıbrıs’ın, aslında bu konumda bulunmadığı ve doğal olarak kendisini çevreleyen bölgeler ile içiçe bir çok ortak soruna taraf olduğu ve Rum tarafının (palikarya) sürekli sorun ürettiği görülmektedir.
Avrupa ve Akdeniz bölgesinde gündeme gelen yeni siyasal koşullar
Nitekim, Orta Doğu Bölgesindeki gelişmeler kadar, Avrupa ve Akdeniz bölgesinde gündeme gelen yeni siyasal koşullar, doğrudan doğruya bu bölgenin tam ortasında yer alan, strajejik önem ve değeri iyice artan Kıbrıs’ı yakından ilgilendirmekte; Doğu Akdeniz’de adeta bir uçak gemisi gibi duran ada’nın yakın bölge sorunları ile eskisine oranla yeni bir ortama doğru sürüklediği görülmektedir.
Yirminci yüz yılın ortalarından beri, zaten çok karışık bir durumda olan Orta Doğu Bölgesinden uzak durarak, kendine özgü “ayrı bir çizgide var olmaya çalışan Kıbrıs Adası” günümüzde Orta Doğu’nun sıcak çekişmelerinden “Doğu Akdeniz” Proje Bölgesine doğru kaymakta; Akdenizin doğu kıyılarında yeni ortaya çıkan petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının paylaşım kavgaları, Kıbrıs adasının stratejik ve jeopolitik konumunu değiştirmekte ve adanın Türkiye açısından önem ve değeri ile vazgeçilmezliğini fazlasıyla arttırmaktadır.
Mustafa Kemal ATATÜRK: "Kıbrıs’ın çok önemli bir adadır. Türkiye ve Türkiye’nin güvenliği açısından hayati önemi haizdir"
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder ATATÜRK, bir demecinde “Kıbrıs’ın çok önemli bir ada olduğunu; Türkiye ve Türkiye’nin güvenliği açısından hayati önem taşıdığını” dile getirmiş ve ileride Kıbrıs’a mutlaka sahip çıkılması gerektiğini açıkça dile getirmiştir. Nitekim, “emanet ve vasiyet değeri taşıyan bu işaret” doğrultusunda hareket eden Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, yeri geldikçe ve gerekli oldukça icap eden hassasiyeti göstermiş ve olayların patlama noktasına geldiği kritik bir aşamada “barış harekâtı” düzenlenerek, ada üzerinde yaşayan ve elen-Yunan (palikarya) zulmüne maruz Türklere sahip çıkılmıştır.
Türk Ordusu, Türk Milleti ve devletinin ulusal çıkarları
Türk Ordusu, Türk Milleti ve devletinin ulusal çıkarları doğrultusunda, Türkiye’nin Güney Bölgelerinin güvenliği için Barış Harekâtına girişerek, öncelikle adanın kuzeyinde Türkler için güvenli bölge teşkilini sağlamıştır. Türk tarafı bu bölgede önce Kuzey Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmuş; Daha sonra da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilân ederek, kurucu önderimiz Atatürk’ün direktifleri doğrultusunda ‘haklı-yerinde ve doğru olarak’ hür, hâkim ve hükümran bir devlet sıfatıyla hereket etmiş ve Anavatan Türkiye ile yakın ilgi, istikrarlı ilişki ve sürdürülebilir politikalar oluşturarak bu günlere gelmiştir.
Ancak, geçen ay içinde Avrupa Birliği’nden gelen yeni bir tavırla, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıstan çekilmesi istenmiş, sadece bu doğrultuda “Türklerin Avrupa’ya Serbest Dolaşım” ile girebileceği, zorunlu bir şart biçiminde “çok haksız, hukuk ve ahlâk dışı, küstah bir üslupla” ifade ve deklere edilmiştir.
Türkiye söz konusu olunca, İnsan Hakları ve Evrensel Hukuk normlarını kolaylıkla hiçe sayan Avrupa..
Böylece (Türkiye söz konusu olunca, İnsan Hakları ve Evrensel Hukuk normlarını kolaylıkla hiçe sayan) Avrupa Birliği’nin yönetimden sorumlu (emperyal güdümlü) kişileri, Türkiye’nin AB üyeliğine ve Türk vatandaşlarının serbest dolaşımına mukabil Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tasfiyesini isteyecek kadar ileri giderek, açıktan Türkiye ve Türk düşmanlığı yapmışlardır. Bu süreçte yıllardır Türkiye’ye karşı çifte standart uygulayan ve iki yüzlü hareket eden Avrupa emperyalizmi, bu son tutumu ile hiç te iyi niyetli olmayan, art niyetli, sinsi ve düşmanca çifte standart politikalarını sürdürmüştür.
Orta Doğu’da din savaşları, üçüncü bir cihan harbine doğru gelişirken
Dahası: Orta Doğu’da din savaşları, üçüncü bir cihan harbine doğru gelişirken, Doğu Akdeniz’de gündeme gelen enerji dalaşı; Kıbrıs adasını eskisinden daha önemli bir konum ve çok hassas bir stratejik+jeostratejik konuma getirmiştir. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri ve Kıbrıslı Türkler (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti), bu yeni denge faktörlerini dikkate alarak “çok sıkı bir işbirliği ve Milli Dava Kıbrıs bilinci içinde” ve daima birlikte hareket etmek zorunda ve durumundadırlar.
Bu meyanda: KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkler adına kazanılmış mevcut, mümkün ve muhtemel bütün hakların istisnasız hepsine sahip çıkmak ve hiç birisinde kesinlikle geri adım atmamak zorundadırlar. Türkiye Cumhuriyeti KKTC için ANAVATAN ve bir garantör devlet sıfatıyla, hem eski hakları özenle korumak, hem de yeni ortaya çıkan durumlar karşısında “tarihi, doğal, sosyal, siyasal ve kültürel geçmiş; mevcut egemenlik alanı ve münhasır ekonomik saha hakları ve hukuku çerçevesinde” yepyeni hakların elde edilmesi için “inançla, azim ve kararlılıkla” çaba göstermelidir.
Kuzey Kıbrıs’ta ki “uluslar arası kabul görmüş sağlam antlaşmalara dayalı” Türk Cumhuriyetinin; Rumların, Hıristiyanların ya da Avrupa Birliği’nin kuklası olmaması “Hürriyet, Hâkimiyet ve Tam Bağımsızlığını Koruması ve istikrarla sürdürebilmesi için” gereken çabalar mutlaka gösterilmelidir. Özellikle ada üzerinde, giderek sinsice egemen olmaya başlayan İsrail siyonizminin gizli hesap ve menfur emellerine Türk tarafının alet olmamasına çok dikkat edilmesi gerekir.
Rus emperyalizminin tuzağına düşen Rum-Elen kesimin içine sürüklendiği çıkmaz
Ayrıca, Rus emperyalizminin tuzağına düşen Rum-Elen kesimin içine sürüklendiği çıkmaz iyi izlenmeli, çok dikkatli olunmalı ve giderek artan dış baskılara karşı (tıpkı Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi arasında olduğu gibi) KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ile Türk Devleti arasında daha güçlü, kalıcı ve sağlıklı bir işbirliği dayanışması ortaya konulabilmelidir.
Bu vesileyle ve netice olarak: Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 44. Yıldönümünde Kıbrıs Türk Şehitlerini saygı, şükran ve tazimle anar, gazilerimizi minnetle selâmlarız. Temennimiz odur ki: Emperyalizmin her türlü menfur oyun ve kirli düzenlerine “cesaret, azim, irade ve kararlılıkla karşı çıkılarak”, Doğu Akdeniz’de ki Türk egemenliğinin kutsal simgesi olan “KKTC”nin güvenle yoluna devam edebilmesi çin başta Türk Milleti olmak üzere, Türk Dünyası ve İslâm Âlemi gereken herşeyi yapmalıdır. Yapmak zorundadır…

19 Temmuz 2018 Perşembe

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perincek "TÜRKİYE İÇ SAVAŞA GİRMİŞ BULUNMAKTA" İddiası içeren KAMUOYUNDA ŞOK VE ŞAŞKINLIK YARATAN ve sebep olarak KHK'leri gösteren bir yazı yayınladı.

PERİNÇEK'TEN ŞOK YAZI: 
TÜRKİYE İÇ SAVAŞA FİİLEN GİRMİŞ BULUNMAKTADIR!..
Doğu Perinçek Türkiye’nin 2018 yılında ABD ve Almanya tarafından “cehenneme” çevrileceğini iddia ederek “Seçim-meçim yok aslında. Türkiye ‘iç savaş’a girmiş bulunmaktadır. 2018 yılı ‘savaşın sokağa inmesi’yle devam edecek” dedi. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek AK Parti iktidarı tarafından çıkarılan KHK’lara yönelik çok ağır eleştirilerde bulundu. ABD’nin Almanya üzerinden Türkiye’yi bir cehenneme çevirmek istediğini iddia eden Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek iktidarın Kanun Hükmünde Kararnameler ile yangına benzin ile gittiğini ve 2018 yılının Türkiye için çok tehlikeli gelişmelere gebe olduğunu yazdı. Perinçek’in Aydınlık’taki köşesinden Türkiye’nin gündemine oturacak olan yazısı şöyle:
“ALMANYA TÜRKİYE’Yİ CEHENNEM YAPACAK”
“ABD’li diplomatın biri “2018 yılında Türkiye’yi cehenneme çevirecekler” buyurmuş. Öyle söylenti falan değil diplomatın ağzından duyan dostumdan öğrendim bunu. Diplomat efendi zebaninin adını da vermiş “Almanya devleti Türkiye’yi cehennem yapacak”diyor. Suçlu suçunu kimin üzerine atacağını bile planlamış.
KORKU FİLMLERİ
“Cehennem” gelmeden reklâmları geldi. Gerçeklerle bütün bağlantılarını kesmiş bir iç savaş çığırtkanlığıyla karşı karşıyayız. Bilinçsizliğin kol gezdiği her karanlık kuytuda o korku filmi gösterime girdi. Seyreden de seyretmeyen de her an kapısını kırıp girecek eli satırlı yobazını bekliyor.
Dehşet yangınına odun taşıyanlar niyetleri ne olursa olsun iç çatışma kışkırtıcılarının hizmetindeler. Öyle ki karşıdan gelen sakallı her an bıçağını koynundan çıkarıp boğazınızı kesebilir! İç çatışma kışkırtmalarının en önemli dayanağı 696 Sayılı KHK’nın 121. maddesi. Öyle yorumlar yapılıyor ki ne hukuk bilgisine rastlanıyor ne de okuduğunu anlama yeteneğine. Bu hüküm gazete ve televizyonların yazdığına göre “suçluya dokunulmazlık” “sivillere yargı muafiyeti” getiriyormuş. “Yargı bitti” söylemleriyle yaratılan sanal dehşet ortamında feleğini şaşıranların güveneceği bir savcı da yok yargıç da. Tek güvenceleri var: ABD’nin adaleti! Gelin mektuplardan telefonlarda konuşulanlardan gazete köşelerinden bir derleme yapalım ve korku filmleri yaşadığımız gerçeklerle ne kadar uyumlu ona bakalım.
‘AKP YANDAŞLARINI SOKAĞA SALACAK!’
İki okuyucumuz şöyle yazıyor: “AKP’nin asla ve asla koltuğu terk etmeyeceği açıktır. İlk yapılacak seçimlerden olumsuz sonuç almaları halinde yandaşlarını sokağa salacaktır. KHK onların yapacakları katliamları meşru hale getirmektedir. Vatan Partisi’nin Ulusal Kanal’ın ve Aydınlık’ın bunları görmemesi inanılır gibi değil. Gerçekler: AKP önümüzdeki seçimleri kaybedecektir. Sokak gücüne dayanarak iktidarda kalma yeteneği yoktur. Türk devletinin yaptırım gücünün ve milletin sağlam duruşunun karşısında hiçbir sokak gücünün şansı bulunmuyor. KHK 121. Madde“15-16 Temmuz 2016 günleri darbenin bastırılması kapsamındaki eylemlerin suç oluşturmayacağını” öngörüyor. Bu maddenin katliamları meşrulaştırmak için uygulanması mümkün değildir. Siz kendi kendinizi ve çevrenizi korkutuyorsunuz. Çözümünüz yok yalnız ve yalnız korku salıyorsunuz. ABD’yi imdada çağırmaktan başka çareniz kalmamış. Çünkü millet sizin dayandığınız güç değil korktuğunuz güç! AKP’ye teslim olmanın toplumsal-ruhsal koşulları işte bu korku ortamıyla yaratılıyor.
‘SİLAHLA EV BASIP ADAM ÖLDÜRMEK ARTIK SUÇ DEĞİL!’
Bir başka eposta: Tayyip Erdoğan iktidarı militanlarını silahlandırarak muhalefeti sokaklarda boğmaya hazırlanıyor. Bundan sonra AKP’li militanlar ellerine silah alıp bir evi bassalar ve oradakileri katletseler ‘Terörü önlemek için öldürdük!’ deseler suçlanamayacaklar. 121. madde bu dokunulmazlığı getiriyor. Gerçekler: AKP iktidarını can ve mal güvenliği sağlayamadığı için devirme planının uygulanmasına 2016 yılı sonunda başlandı. Tutmadı geri çekildi şimdi yeniden sahneleniyor. Seçimleri askıya aldırtacak bir sokak savaşları senaryosu piyasaya sürülüyor. Muhalefeti sokaklarda boğma hazırlığı yapan varsa kendi iktidarının sonunu getirir. Can ve mal güvenliğini sağlayamayan bir hükümet iktidarda kalamaz. 696 sayılı KHK’nın 121. maddesine dayanarak hiç kimse ev basamaz ve adam öldüremez. Hiçbir mahkeme bu tür eylemlerde suç işlenmediğine karar vermez. Çünkü o madde yalnızca 15-16 Temmuz 2016günlerindeki darbeyi bastırma eylemleriyle sınırlıdır. Maddeyi okumadan milleti dolduruşa getirenler AKP’ye karşı muhalefet yapmıyorlar ancak ABD’nin cehennem planına hizmet ediyorlar.
‘RECEPLER VE RECEP PEKERLER AYAĞINA VE BEYNİNE SIKACAK’
İnternette dolaşan Paris çıkışlı bir yazı: Herif ‘savaşını ilan’ etti bile. Sabah kapın çalındığında kapıcı mıdır sütçü mü diye düşünmene gerek yok. Polis de değil jandarma da değildir gelecek olan. Boynu kalınlar olacak boynu kalınlar. ‘15 Temmuz gazileri’ de denilebilir. Recep’giller yani Dr Recep’ler ve Recep Peker’ler. Artık ayağına mı sıkarlar o boş beynine mi o kadarını bilemem. Hepsini geçtik ama o 16 Nisan ‘Halkoylaması’ gecesi sokakta olacaktın. ‘Millet’imizin çoğunluğu’ ‘evet’ demiş olsa bile ki yemin billah olsun ‘hayır’ demişti sen olmaz diyecektin. ‘Halka rağmen’se halka rağmen olsun! ‘İç savaş’ o gün çıkacaktı ise o gün çıksındı. Ancak sen ‘taarruz’da olacaktın onlar ‘savunma’da. Bugün ‘hâlâ’ Atatürkçü olan herkesin ama yediden yetmişe herkesin öyle davranması gerekir.
“YA HERRO YA MERRO DÖNEMİNE GİRDİK”
‘Erken seçim’ geç seçim falan olmayacak. Seçim-meçim yok aslında. Türkiye ‘iç savaş’a girmiş bulunmaktadır. 2018 yılı ‘savaşın sokağa inmesi’yle devam edecek. Bu kez taarruz ‘boynu kalınlar’dan gelecek. Artık ‘ya herro ya merro’ dönemine girmiş bulunuyoruz. Naçizane önerim olsun: CHP ve IYI Parti ve koalisyona girecek başka hangi parti varsa bir ‘Geçici Hükûmet’ kurmalıdırlar. Bu‘hükûmet’i tanımadıklarını ilan etmelidirler. ”
“İÇ SAVAŞ BAŞLAMIŞ BİLE”
Gerçekler: Cehennem ateşi bu örnekte Paris’ten yakılıyor. Düşman da Norveç’teki NATO tatbikatı standartlarına göre belirlenmiş: Recepler ve Recep Pekerler. Yani Tayyip Erdoğanlar ve Atatürk Devrimcileri. Paris’ten öğreniyoruz iç savaş başlamış bile. 16 Nisan Halk Oylaması gecesi sokağa çıkılsaymış bu hallere gelinmeyecekmiş. Paris’te barikatların tepesine çıkan kahraman sokak savaşı 16 Nisan gecesi başlatılmadığı için hayıflanıyor. Neyse ki 2018 yılında herkes sokağa inecekmiş. Çare de Saint Michael bulvarından buyuruluyor: CHP ve IYI Parti bu hükümeti tanımamalı ve Geçici Hükümet kurmalıymış. Peki hangi güçle? Parisli savaşçımız var ya revolverini çekti mi kapıya gelen sütçüyü beyninden vurup yere serecektir! 16 Temmuz gazisi olan sütçü bu kez şehit mertebesine yükselecektir! Parisli kahraman tıpkı FETÖ Gladyosu gibi 16 Temmuzdaki halktan korkuyor! Sokak savaşı çağrısı yapanlar bakıyoruz FETÖ ve PKK ile aynı cephedeler. Çünkü FETÖ’nün ve PKK’nın son umududur iç savaş!
CEHENNEM SENARYOSUNUN KIŞKIRTMA TİMLERİ
ABD Gladyosunun bozguna uğratıldığı koşullarda Türkiye’nin hızla bir yobaz diktasına sürüklendiği propagandasıyla insancıklarımız birbirini korkutuyor. On binlerce FETÖ mensubu hapislere atılırken gericiliğin her köşede karanlık pusular kurduğuna dair rivayetler yüzünden Türkiye’den kaçan kaçana. Elbette Miami’de villa alacak kabiliyeti olan takımı. AKP iktidarına karşı ciddî eleştiri yapacak dünya görüşü olmayan yazarlar da ellerinde benzin bidonlarıyla sahnedeler. AKP kesimindeki “Yeni bir Gezi kalkışması başlayacak biz de sokak gücümüzü hazırlayalım” yaygarası ne kadar tehlikeli ise “İç savaş geliyor” yaygarası da o kadar tehlikelidir. Cehennem senaryosunun kışkırtma timlerinin dedikleri olmayacak.
İÇ SAVAŞ GİRİŞİMLERİ BOZGUNA UĞRADI
Türkiye’de iç savaş olması için Türk Ordusunun karşısında ikinci bir ordu gerekir. PKK hendeklere gömüldü ve ABD’nin iç savaş planı bozguna uğradı. ABD’nin FETÖ Gladyosunun darbe girişimi Ordunun ve milletin dayanışmasıyla yerle bir oldu. ABD’nin iç savaş senaryosu bir kez daha bozguna uğradı. Aklımızı başımıza toplayalım: ABD’nin cehennem senaryosunun kışkırtma timlerine alet olmayalım. AKP iktidarı önümüzdeki seçimi kaybedecek ve oturduğu koltuklardan inecek. Bunu önleyebilecek bir sokak gücü yok! Sokak çağrılarını kim yaparsa o kaybedecek. ” (KAYNAK: Aydınlık-19 Temmuz 2018-siyasetcafe.com)

9 Temmuz 2018 Pazartesi

Amerikan uşağı ihanet şebekesinin azgın ve amansız eşkiyalarından biri (PKK’lı) İsim ABD’den aldıkları talimatı itiraf etti! 100 Bin Kişi İle… (VE TBMM)HDP'li vekiller İstiklal Marşı'nda sonra geldi!.. Bu ne yaman bir çelişki!..

PKK’lı İsim ABD’den aldıkları talimatı itiraf etti! 
"100 Bin Kişi İle TC'ye saldıcaksınız!…"
Dahili ve harici BEDHAH'larla iştirak  ve işbirliği halinde çalışan, Kürt düşmanı, ABD (İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya, Filistin, Güney Kıbrıs Çete Devleti, Yunanistan ve Ermenistan bağlantılı) Terör ve tedhiş taşeronu PKK’nın sözde üst düzey askeri komutanlarından Siyabend Velad, ABD’den aldıkları son talimatları açıkladı. Terör örgütünün yayın organlarından ANF’ye konuşan Velad, Pentagon’un kendilerine “Türkiye sınır boyunda 100 bin kişilik ordu kurun, tüm gücümüzle yanınızdayız” dediğini söyledi.
SDG, YPG, YPJ gibi oluşumların tek çatıda birleşeceğini anlatan elebaşı terörist, “Yeni ordu çalışmaları yakın bir zamanda tamamlanmış olacak” dedi. Velad’ın sözleri, DEAŞ’ın misyonunu tamamlaması sonrası ABD’nin yeni terör projelerini de gözler önüne serdi. Beyaz Saray’ın bölgeye gönderdiği ‘sömürge valisi’ olarak bilinen Brett McGurk ile ‘yeni dönem ve yeni ordu’ projesini uygulamaya koyduklarını kaydeden Velad, Washington’un 2018 yılı için örgüte 400 milyon dolarlık asker yardım sözü verdiğini dile getirdi.
“TECRÜBEMİZİ TÜRKİYE’YE KARŞI KULLANACAĞIZ”
‘Ortak ordu’ projesinin tüm Suriye kuzeyini kapsayacağı ve kalıcı kılınacağını iddia eden PKK elabaşısı, “Bu aşamadan sonra hiçbir güç bize saldıramayacak ve bölgemizdeki varlığımızı herkes kabullenmek zorunda kalacak” ifadelerini kullandı. ABD’nin kendilerine her konuda güvence verdiğini; “Ele geçirdiğiniz bölgelerde hiçbir güç size müdahale edemeyecek” mesajı yolladığını vurgulayan Velad, “DEAŞ karşısında kazandığımız tecrübeyi Türkiye’ye karşı kullanacağız” tehdidi savurdu.
YENİ KAMPLAR KURULUYOR
Velad, Suriye’de 100 bin kişilik PKK ordusunun ABD eğitim, silah, cephane ve diplomatik destek alacağını da ifade ederek, “Haseke ve Ayn el-Arab’da yeni kamplar inşa ettik. Münbiç, Tabka, Deyrizor, Tel Abyad bölgelerinde bu kamplara yenileri eklenecek” şeklinde iddialarda bulundu. PKK’nın kamufle edilmesi için son tabela değişikliği olan ‘yeni ordu’ için sözde komutanlık görevine Kandil tarafından getirilen Velad, “Şu ana kadar ısmarlama ordunun 13 alayı tamamlandı. 18-30 yaş arası tüm bölge sakinleri de zorunlu askerlik kapsamında silah altına alınıyor” diye konuştu.
KARAÇOK DÖNÜM NOKTASI
ABD’ye bağlı ‘PKK ordusu’na ilişkin çarpıcı bilgiler veren Siyabend Velad, Türkiye’nin Haseke-Karaçok bölgesindeki terör üslerini vurması sonrası ABD yardımlarının katbekat arttığını itiraf etti. Vurulan noktaları inceleme amaçlı gelen ABD’li komutanların kendilerine, “Erdoğan hedeflerine ulaşamayacak” dediğini kaydeden PKK’lı terörist, o operasyonun ABD yardımları konusunda dönüm noktası olduğunu belirtti. Pentagon desteğiyle hızını alamayan Velad, parçalanmamış bir Suriye’nin ise ‘boş hayalden ibaret’ olduğunu iddia etti. Esed rejimine de tehditler savuran PKK elebaşı, kendilerini ele geçirdikleri topraklardan hiçbir gücün sökemeyeceğini ileri sürdü.
(Yazar: Ahmet Han- 6 Temmuz 2018-Kaynak: YENİ ŞAFAK) (FacebookTwitterGoogle+WhatsAppE-postaDiğer9K)
HDP'li vekiller İstiklal Marşı'ndan sonra geldi. "Dahili Bedhahlar" ise sadece seyretti!..
Bütün yetkili ve sorumlular tarafından "Kandil'den idare ediliyor" denilen, terör ve tedhiş örgütünün siyasi uzantısı olarak tanımlanan: HDP Eş Genel Başkanı Genel Başkanı Pervin Buldan ve ekibi, Genel Kurul'a İstiklal Marşı okunduktan sonra geldi. (07 Temmuz 2018 Cumartesi) 27. Dönem Parlamentosu, milletvekillerinin ant içme töreni için saat 14.00'te toplandı. İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz, en yaşlı milletvekili sıfatıyla geçici olarak Meclis'e başkanlık ediyor. Gözler HDP sıralarına çevrildi. TBMM'nin 27. dönem açılış oturumu ve yemin töreni İstiklal Marşı ile Genel Kurul Salonu'nda başladı. Her yemin töreninde olduğu gibi bugünkü törende de gözler HDP sıralarına çevrildi. İstiklal Marşı okunduğu sırada HDP sıralarının en önü boştu. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve ekibi İstiklal Marşı'nın okunmasının hemen ardından Genel Kurul'a giriş yaptı. Başkan tek kelime söylemedi. Kalkıp kınayan veya başkaca bir şekilde tepki gösteren olmadı!.

5 Temmuz 2018 Perşembe

İşte FETÖ'nün peşinden koştuğu; Esir alamayıp "elinden kaçırdığı" 515 Vatansever, onurlu, sorumlu ve dürüst insan. "ONLAR TEMİZ KALMAYI BAŞARDILAR VE FETO'NUN MENFUR TUZAKLARINA DÜŞMEDİLER" !...

İşte FETÖ'nün elinden kaçırdığı 515 kişi
Herkesin "ne olduğunu çok iyi bildiği" FETÖ’nün TSK’yı dizayn edebilmek için yıllar önce kurguladığı, ancak 2007 yılında gerçekleştirebildiği Ergenekon soruşturması…

FETÖ’nün TSK’yı dizayn edebilmek için yıllar önce kurguladığı, ancak 2007 yılında gerçekleştirebildiği Ergenekon soruşturması…
Ergenekon soruşturması kapsamında birçok konut işyeri ve askeri arazi aranarak binlerce evrak ve dijital materyallere el konuldu. Ergenekon soruşturması üzerinden 1. Poyrazköy, 1. Amirallere Suikast, Kafes Eylem Planı, ÇYDD/ÇEV, 2. Poyrazköy, 2. Amirallere Suikast ve Odatv soruşturmaları açıldı. FETÖ’nün Ergenekon soruşturması kapsamında; aralarında muvazzaf ve emekli askerler, yargı mensupları, siyasetçiler, gazeteciler, eski bakanlar da olmak üzere bin 200 kişinin cep telefonu dinlenerek kayda alındı.
Örgütün Ergenekon soruşturmasına eklemek üzere çok sayıda kişiyi yedekte beklettiği gündeme gelmişti. Eski Genelkurmay Başkanları İsmail Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun da yer aldığı, Ergenekon’un yedeği haline getirilen dosya hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ayrıntılarına Odatv ulaştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından Ergenekon soruşturmasına dahil edilmeye çalışılan, ancak herhangi bir cezai işleme tabi tutulmayan 515 kişi hakkındaki dosyayı raftan indirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekilleri Bülent Başer, Zafer Koç ve Savcı Hikmet Pak tarafından incelenen soruşturmaya takipsizlik kararı verildi.
LİSTEDE DİKKAT ÇEKEN İSİMLER
Listede yer alan dikkat çeken isimler şöyle: “Ankara'dan MHP milletvekili aday adayı olup seçilemeyen Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, eski Bakan Ufuk Söylemez, Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Bulut, Azerbaycanlı gazeteci-yazar Agil Alesger, hayatını kaybeden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cevat Babuna, Şarkıcı Çelik Erişçi, emekli Albay Erdal Sarızeybek, Cumhuriyet gazetesi yazarı Erol Bilbilik, Gazeteci Leyla Tavşanoğlu, Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Haydar Baş, Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Yaşar Hacısalihoğlu, Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz, Yeni Mesaj gazetesi yazarı Muharrem Bayraktar, Adnan Hoca'nın sağ kolu Oktar Babuna, eski MİT Bölge Başkanı Osman Nuri Gündeş, Aydınlık gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar, Washington Enstitüsü Türkiye uzmanı Soner Çağaptay."
KARARIN GEREKÇELERİ
Ergenekon’un yedeği haline getirilen dosya hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda gerekçeler ise şöyle sıralandı: - 12 Haziran 2007 tarihi ve sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK'nın 250 maddesi ile görevli) genellikle iletişimin denetlenmesi tedbirine başvurularak peş peşe başlatılan soruşturmalarda aktif olarak görev alan eski Cumhuriyet Savcıları, kovuşturma evrelerinde görev yapan bazı yargıçlar ve soruşturmalarda aktif olarak görev yapan üst düzey Emniyet Mensuplarının FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün Üyesi oldukları ve sahte delillere dayanan hileli soruşturma ve kovuşturmalar yürüttükleri iddiası ile meslekten ihraç edilmiş olmaları, haklarında soruşturma ve kovuşturmaların başlatılmışolması, bazılarının yurt dışına firar etmeleri, bir kısmının tutuklanmış, bazıları hakkında mahkumiyet kararı verilmiş olması,
- Aynı dönem içerisinde seri olarak başlatılan ve kamuoyunda "Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, OdaTV, İstanbul Askeri Casusluk, Albay Hüseyin Kurtoğlu, 7 Şubat MİT krizi (MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması), 17-25 Aralık sözde yolsuzluk ve rüşvet operasyonları, Selam Tevhit ve Tahşiye soruşturmaları"olarak bilinen soruşturma ve kovuşturmalarda aktif olarak görev alan Emniyet Mensupları, Yargı Mensupları ve Bilirkişilerin genellikle aynı kişiler olması,
- Bu soruşturma ve kovuşturmalarda görev alan bilirkişilerden bir çoğunun FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün Üyesi oldukları ve sahte raporlar düzenledikleri iddiası ile meslekten ihraç edilmiş olmaları ve tutuklanmış olmaları,
- İş bu soruşturma dosyasından tefrik edilerek açılan ve kamuoyunda "Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, OdaTV” gibi isimlerle bilinen davaların ilk yargılamalarında sanıkların soruşturma No:2014/40820 81 ele geçirilen dijital delillerin sahte olduğunu ve kendilerine ait olmadığını ısrarla savunmaları, yargılama makamının bu dijital delillere ilişkin şikâyet ve savunmaları dikkate almaksızın ve gerekli araştırmaları yapmaksızın mahkumiyet kararları verilmiş olması,
- Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararları sonucu devam olunan yargılamalar sonucunda soruşturma aşamasında elde edilen dijital delillerden bir kısmının sahte ve manipülasyona açık olduğunun, bir kısmının ise sanıklara ait dijital materyallere hukuka aykırı yöntemlerle yerleştirildiğinin ortaya çıkmış olması, Balyoz, Poyrazköy ve ODATV gibi isimlerle anılan yargılamalar sonucunda sanıkların tamamına yakınının beraatlerine karar verilmiş olması,
- Arama ve el koyma işlemleri genellikle aynı kolluk amirleri tarafından, dijital materyaller üzerinde yapılan incelemelerin genellikle re'sen görevlendirilen aynı bilirkişiler tarafından gerçekleştirilmiş olması gibi hususlar, soruşturma konusuna, toplanan delillere ve uygulanan koruma tedbirlerine ihtiyatla ve hassasiyetle yaklaşılmasını gerektirmektedir.
- Uygulanan koruma tedbirleri ile toplanan delillerin hukuka uygun olup olmadığı hususunun taktirinde bilinen bu hususların mutlaka göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Soruşturma dosyası incelendiğinde;
- farklı meslekler icra eden, birbirlerini tanıyan / tanımayan çok sayıda kişi hakkında iletişimin Denetlenmesine ilişkin Tedbir Uygulamaları başlatıldığı,
- Genel olarak şüpheliler hakkında başlatılan soruşturmaların tedbir uygulamaları sonucu elde edilen bilgi ve belgeler üzerine bina edildiği, bu tedbir uygulamaları ile elde edilen bilgi ve bulgulardan hareket edilerek başka delillere ulaşma çabası içerisine girildiği,
- Telekomünikasyon Yoluyla İletişimin Denetlenmesi ve Teknik Araçlarla İzleme karar taleplerinde ve bu taleplere istinaden verilen kararlarda "suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin" neler olduğunun gösterilmediği, niçin başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmadığı hususuna değinilmediği,
- İletişimin Denetlenmesine ilişkin talepte bulunulurken hakkında CMK. nun 135/2 maddesine aykırı olarak tedbir kararı verilecek hattın veya iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya raporların evraka eklenmediği,
- İletişimin Denetlenmesine ilişkin Tedbir kararlarında hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliğine yer verilmeyerek CMK.nun 135/6 maddesine aykırı davranıldığı görülmektedir.
Bu uygulamaların Anayasanın 38/6, CMK'nun 135, 206/2-a, 217/2, 230/1-b ve 289/1-i maddelerine ve kişilerin temel hak ve hürriyetlerine ilişkin evrensel hukuk ilkelerine aykırılık teşkil ettiği açıktır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere Türk Ceza Yargılaması Hukuku sisteminde "hukuka aykırı biçimde" elde edilen delillerin soruşturma ve kovuşturmalarda dikkate alınmayacaktır.
Yine hukuka aykırı delilden hareketle veya bu delile dayanarak elde edilen diğer delillerin de, hukuka aykırı delilin uzak etkisi, yani "zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir" prensibi gereğince hukuka aykırı kabul edilmesi gerekmektedir.
İşte o listenin tam metni:
Abülkadir Ekicioğlu, Abdullah Ağar, Abdullah Filiz, Abdullah Terzi, Abdullah İlhan Göğüş, Abdullah Yalçın Fültunca, Abdurrahman Kepoğlu, Abdurrahman Sarıoğlu, Abdurrahman Ozan İşleten, Abidin Bilgin, Abuzer Oruç, Adem Taşdemir, Adnan Örgüç, Adnan Sezer, Agil Alesger, Ahmet Atiker,  Ahmet Bulut, Ahmet Can, Ahmet Ceyhan, Ahmet Çiğdem, Ahmet Erimhan, Ahmet Ertürk, Ahmet İhtiyaroğlu, Ahmet Öztür, Ahmet Sezik, Ahmet Şahiner, Ahmet Celal Kasap, Ahmet Ercüment Gedikli, Ahmet Ertuğrul Bitlis, Ahmet Göksu Güzel, Ahmet Hamdi Kepekçi, Ahmet Necdet Öğütcü,  Ahmet Necip Boynueğri, Ahmet Rıza Tekin, Ahmet Şafak Serpin, Ahmet Tuncay Özkan, Ahmet Zeki Üçok, Akay Şakman (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Alev Gümüşoğlu, Ali Ercan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ali Gedik, Ali Mirza, Ali Özkara, Ali Özoğlu, Ali Bülent Yıldız, Ali Deniz Kutluk, Ali Emrah Yıldırım, Ali Emre Özsoy, Ali Naci Kılıç, Ali Rıza Selmanpakoğlu (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ali Şener Kır, Alparslan Akıncı, Alparslan Tüylüoğlu, Alper Çetin Tezeren, Alpgiray Bozkurt Avlağı, Altunay Şahin, Anıl Çeçen, Arif Kalkancı, Armağan Güner (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Arslan Bulut, Arzu (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Aydın (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Aydın Köstem, Ayhan Demirok, Ayhan Kılıç, Ayhan Parlak, Ayhan Yıldızel, Ayşegül Akol, Aytaç Çevik, Ayten Aydeniz (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ayvaz Korkmaz
Bahattin Aras, Barış Kılıç, Bayram (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Bedii Süheyl Batum, Bedir (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Bedirhan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Bedri Hatısaru
Behzat Erdal (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Bekir (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Bektaş Şahin, Belkıs Bağ, Betin Gürün, Bilal Karamuş, Bilgehan Buğra Ata, Birkan Erdal, Bülent Büyükakın (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Bülent Göktuna, By Ptrıs (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Cahit Açıkel, Can Özeray, Candan Eren, Caner Seben, Cavit Akkar (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Cazım Suay Karaman (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Celal Çıtak, Celal Çürek, Celal Kirişçi, (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Celalettin Çakmak, Cem Şimşek, Cem Tanta (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor),  Cemal Üren, Cengiz Saka (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Cengiz Sunay, Cevat Babuna (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Cihan Ergezer (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Cihat Yücel, Coşkun Bağbuğ, Cuma (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Cumhur Mumcu, Cumhur Özdemir
Çelik Erişçi (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Cavut Çeçen (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Demet Reçber Öztürk, Derya Şen (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Dicle Seben, Dilek Bozkaya, Duran Akbulut, Durmuşali Büngüş, Dursun Çiçek, Dündar Akın,
Ecevit (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ecevit Navruz, Ekmel Totrakan, Emin Alıcı, Emin Ceylan, Emin Nergiz (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Emre Erdal (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Engin Hoşten, Engin Sönmez, Engin Zorba, Enser Ergin, Enver (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor),  Enver Çelikkıran, Enver İnan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Enver Özkal, Erbay Çolakoğlu, Erbil Özcan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ercan Atiker, Ercan İrençin, Erce Anıl Başıbüyük, Erdal Ergen, Erdal Salıncak, Erdal Sarızeybek, Erdal Şahin, Erdinç Hakan Gürkan, Erdoğan Aslıyüce,
Erdoğan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Erdoğan Özer, Ergül Özşahiner, Ergün Koçak, Erhan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Erhan Kubat, Erkan Aygün, Erkan Güzel, Erkan Can Çakıroğlu,  Erkmen Erdem, Erol Bilbilik, Ersin Anamurluoğlu, Ertuğrul Eşel, Ertuğrul Yılmaz, 
Fadıl Mustafa Muall, Fahri Can Yıldırım, Fatih Koca, Fatih Yurtseven, Fatma Altıparmak, Fatma (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Farma Sibel Gürcihan, Ferda Ulaşoğlu, Ferhan Bülent Berkarda,  Ferhat Güder, Ferruh Arslan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ferruh Tankuş (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Fesih Kazanci, Fikret İnan
Gamze Hatice Üner, Gizem (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Gizem Onursoy, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Prof. Dr. Gökhan Çapaoğlu, Gökhan Yıldırım, Gülnur Bekmezci, Günay Yılmaz,
Güner Minkari, Gürkan Keskiner
Habib Örgüç, Hacı Abay, Hakan Demir,  Hakan Eler, Hakan Güler, Hakkı Kılıç, Hakkı Kılınç, Hakkı Kurtuluş, Hakkı Öznur, Hakkı Subaşı (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Halil Coşkun, Halil Hakkı Cesur, Halime Aydın, Halit Bozkurt, Haluk (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Hamdi Yaver Aktan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyo), Hamza Gündüz (Açık kimlik bilgileri bililnmiyor), Handan Ayman
Hanifi Altaş, Hasan Afşar, Hasan Bakırcı (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Hasan Kumdakcı
Hasan Oğuz, Hasan Sivrikaya, Hasan Ali (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Hasan Ataman Yıldırım
Hasan Basri Özbey (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Hasan Hayri Çaktı, Hatice Bahtiyar, Hatice Leyla Tavşanoğlu, Hayati Bayram, Haydara Baş, Haydar Özdemir, Hilal Öncü, Hilmi Engin (Açık kimlik bilgileri bilinmiyo), Hüsamettin Durmuş (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Hüseyin Adıgüzel
Hüseyin Bahtiyar, Hüseyin (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Hüseyin Çepnioğlu, Hüseyin Durna,
Hüseyin Erikli, Hüseyin Kalkancı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüseyin Küçük (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Hüseyin Mümtaz, Hüseyin Şahin, Hüseyin Turhan (Açık kimlik bilgileri yok), Hüseyin Turna (Açık kimlik bilgileri yok), Hüseyin Merve Öner, Hüseyin Vural Vural, Hüsnü Merdanoğlu
Hüsnü Canteler
İbrahim Şahin, İbrahim Çetin Yetkin, İbrahim Reşit Çağın, İdris Arslan, İdris Göl, İlhami Sayan
İlhan Yaşar Hasısalihoğlu, İlter Bıkmaz, İlyas Çınar, İrfan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), İsmail Cömert, İzmail Özden (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), İsmail Hakkı Karadayı, İsmail Salim Olguner, İsmail Sipahi
Kadem Gider, Kadir (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Kadir Pelit (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor),  Kadir Yılmaz, Kadir Ali Esener, Kamil Vural (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Kemal Aydın, Kemal (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Kemal (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Kemal (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Kemal Canay, Kemal Şimşek, Kemalettin Yakar, Kenan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Kenan Örgüç, Koray Göktaş, Köksal Karabay
Latif Etruğrul Kazancı, Levent Bahadır (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Lokman Kılıç (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Mahir Şimşerk (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Mahmur Kuz, Mahmut Serdar Kaleli, Makbule Atiker, Mecnun Otyakmaz, Mmedeni (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Mehmet Beşlioğlu, Mehmet (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Mehmet (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Mehmet Köymen, Mehmet Moğultay, Mehmet Öçbe, Mehmet Özcan, Mehmet Özdemir (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Mehmet Özmemiş, Mehmet Sanibal, Mehmet Savaş, Mehmet Soyupek, Mehmet Taşdelen, Mehmet Akkan Suver, Mehmet Cemil Ata, Mehmet Emin Koç, Mehmet Emin Şimşek, Mehmet Levent Başbuğ, Mehmet Refik Terzi, Mehmet Salih Laçin, Mehmet Seren Dinçler, Mehmet Tayfun Yıldız, Mehmet Zakir Erkan, Melek Adıyaman, Melih (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Melih Yüksel, Meltem Bedriye Ortaç, Mennan Esener (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Meral (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Mercan Baş, Merdan Aslan, Merdan Yanardağ, Mesut Bayrak, Mesut (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Mesut Mehmetoğlu, Metin Biryıldıran, Metin Genç (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Mevlüt (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Miktat Keşi, Muhammed Mustafa Dünyalı, Muhammet Akif Kaymak, Muharrem Bayratar, Muharram (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Muhdi Öztüzün, Muhiddin Fuat Şengül, Muhittin Kosif, Muhsin Çukur (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Murat Ablak, Murat (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Murat Dinçler, Murat İnan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Murat Koç, Murat Yıldırım, Murathan Atagün, Murteza Didin, Musa Kazım Özok, Mustafa Akaydın, Mustafa Akış, Mustafa Alpay, Mustafa Bıyık, Mustafa Erkoç, Mustafa Koytaviloğlu, Mustafa Özkan, Mustafa Sezer, Mustafa Yüce, Mustafa Aydın Gürül, Mustafa Hayri Baş, Mustafa İhsan Batı, Mustafa Namık Kemal Boya, Mustafa Yalçın Kekeç, Mutlu Erdoğan
Müfit Tayfun, Müjgan Suver, Müslim Karabacak
Naci Güllüce (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Naci Kadıoğlu (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Namık Boran, Namık Hakan Turgut, Necat Uysal (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Necmettin Bitlis
Nesimi Soner Dedeoğlu, Nezih Emil, Nizamettin Işık, Numan Kılıç, Nur Mehmet Bayram, Nuray Torun (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Nurdan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Nurettin Ata
Nurettin Çakır, Nuri Alacalı (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Nurullah (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Nusret Aras
Oğuz Ata, Oğuz Fidan, Oğuzhan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Oktar Babuna (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Oktay Doğan, Oktay Agah Güner,  Onur Demiroğlu, Oral Kahramanoğlu, Orhan Kadı, Osman Aktaş, Osman Baş, Osman Karahan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Osman Doğuş Silahçıoğlu, Osman Nuri Gündeş, Osman Nuri Tatar (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Osman Seracettin karaca, Ömer Aydın (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ömer Gülşen, Ömer Kırcı, Ömer Yılmaz, Ömer Faruk Yıldırım, Ömür Ceylan, Özbek Karakuş, Özgür Polat (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Özlem Arı (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Pınar Ergenekon (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Rabiagezgör (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Raci Sarıalioğlu (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Rafael (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Rahime Çavuşoğlu v, Ramazan cem Gürdeniz, Recai Alkan
Recai Başkan, Recep Cömert, Recep Altan Erarslan, Recep Celal Seyhan, Redaiddin Ozan Ata, Refik Tanu Sirmen, Reşit Güzel, Rıdvan Sezer
Sabih Kanadoğlu, Sait Barış, Salik (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Sebahattin Önkibar, Sedat (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Sedat Kıyak, Sedat Tatar, Seher Bayar (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Selahattin Demir, Selçuk Sazaklı, Selim Kotil (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Selma (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Selam Orkide Uraz, Sema Alkılıç, Semih Köken, Semiha Şimşek
Sencer Özkan, Serdar (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Serdar Çabuk, Serdar Okan Krıçiçek, Serhat Kesikbaş, Serkan Parım, Serkan Yıldız, Sevda (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Sevil Sürücü (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Sevil Tanta, Sevim Sarı, Sezai Arslan, Sıddık Kalkancı, Sırrı Gökçe, Sıtki Tatar, Sinan Berberoğlu, Siret Candaş, Soner Çağaptay, Songül Ortaç, Sonia Kökpınar, Suat Bulut, Suzan Köksal (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Süleyman (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Süleyman Kanlı (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Sülayman Solmaz
Şahin Kırmızı, Şahin Yıkıcı, Şakir Kalelei, Şener Atılgan, Şener Aygün, Şeref Gül (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Şerefhan Kökten (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Şevket (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Şevket Memiş, Şevket Tekin, Şevki Yiğit, Şükrü Muammer Öner
Tahsin Çukur, Talat Ertan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Tamer Akbaş, Taner (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Tankut Kılınç, Tayyip Yelen, Teoman Ekşioğlu, Tolga (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Tuğrul Ongun, Tuncay Kırcı, Tuncay Örgüç, Tuncer (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Turgut Zileli
Ufuk İlsever (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Uğur Yağlıdereli, Uğur Selçuk Şener, Ülker Salman (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ümit İlsever (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Ünal Atabay,
Vahdettin Bereceli, Vahdettin Saçan, Veysel Karanı Yalçın, Volkan (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor)
Vural Oğuz, Yakup Çelik (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Yakup Yıldız, Yalçın Çetin, Yalçın Özçer, Yankı Bağcıoğlu, Yasin Sürücü, Yaşar Kemal Evcioğlu, Yavuz İzdeş, Yavuz Selim Sarıibrahimoğlu, Yener Güneş, Yıldıran (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Yıldırım Koç, Yılmaz (Açık kimlik bilgileri bilinmiyor), Yılmaz Çetinkaya, Yurdakul Kaymaz, Yusuf Çetinkaya, Yücel Yener, Yüksel Acun, Yüksel Çağlar, Yüksel İlhan, Yüksel Yangel, Zahit Engin, Zeynal Abidin Koçer, Zeynel Abidin Genç, Zeyno Baran Bryza, Ziya Nigar, Zülfiye Nur Sağlamer
KAYNAK: https://odatv.com/iste-fetonun-elinden-kacirdigi-515-kisi-04071858.html

3 Temmuz 2018 Salı

EKONOMİ ZORDA "Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı.Yıllık enflasyon % 15.39’a çıktı."Hadsiz hesapsız zam yağmuru başladı!. ve KAMU VİCDANINDA KORKUNÇ ŞÜPHE "DİE'nin enflâyon rakamları doğru mu?.."

SON DAKİKA… 
Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı…Yıllık enflasyon yüzde 15.39’a çıktı. TÜFE’de 2018 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %2,61, bir önceki yılın Aralık ayına göre %9,17, bir önceki yılın aynı ayına göre %15,39 ve on iki aylık ortalamalara göre %11,49 artış gerçekleşti.
[[OYSA!.. FİNANCIAL TIMES
'GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 39.2'

Financial Times'a demeç veren ABD'li iktisat profesörü Steve Hanke, Türkiye'deki gerçek enflasyonun gösterilenden daha yüksek olduğunu ve yıllık enflasyon oranının %39.2 olduğunu belirtti. Türk Lirası'ndaki değer kaybını ve Türkiye'nin attığı adımları değerlendiren Financial Times gazetesi, Türkiye'ye dair dış borç ve kur endişelerinin yanı sıra enflasyonun düşük gösterildiği yönünde endişeler bulunduğunu aktardı. Financial Times'ın yayımladığı analize göre, Türkiye'de gerçek enflasyon gösterilenden çok daha yüksek. ABD'li profesör Steve Hanke, yıllık enflasyon oranının yüzde 39.2 olduğunu öne sürerken, enflasyon hesaplamasından hareketle faizin de yüzde 40'ın üzerinde olması gerektiğini belirtti. soL Haber'in aktardığına göre, FT'de Jamie Powell imzasıyla yayımlanan yazıda ABD'li iktisat profesörü Steve Hanke, Türk Lirası'nda yaşanan değer kaybının ardından gerçek enflasyonun yıllık yüzde 39.2'ye ulaştığını belirtti. 'LİRA İÇİN TALEP AZALDI' Yazıda, söz konusu rakamın, resmi rakamın 3.6 katı olduğu vurgulanırken, Hanke enflasyonla mücadele etmek için faizlerin yüzde 40'ın üzerine çekilmesi gerektiğini öne sürdü. Yazıda AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın faiz konusundaki tutumuna atıf olarak 'Bunu Erdoğan'a söylemeyin' denilirken, lira için talebin azaldığı, piyasada çok fazla 'düşük kaliteli lira' bulunduğu belirtildi. Hanke, ' Erdoğan Türkiye'yi yönettiği sürece durumun değişmeyeceğini' savundu. 'TÜRKİYE EKONOMİSİ GÖRECE ŞEFFAF' FT yazısında, Türkiye ekonomisinin görece 'şeffaf' olduğu, açıklanan resmi rakamlar sebebiyle böyle bir hesaba gerek olmayabileceği dile getirilerek, açıklanan resmi tüketici fiyat endeksleri aktarıldı. Ayrıca yazıda dolar/lira kurunu enflasyonu ölçmek için kullanmanın yarattığı sorunlardan bahsedilerek, Türkiye'nin en çok ithalat yaptığı ülkelerin başka para birimleri kullanan Rusya, Almanya, Çin ve İngiltere olduğu kaydedildi. Bu sebeple Türkiye'nin dış borcu dolar cinsinden olsa da, enflasyona etkiyi gösterecek para biriminin dolar olmayabileceği savunuldu. 'ENFLASYON HESAPLANANDAN YÜKSEK' Habere göre Hanke, 'Satın Alma Gücü Paritesi'ne dayanan metodolojisinden enflasyonu 'döviz kuru değişimi'ni baz alarak hesapladı. 'Satınalma Gücü Paritesi' yöntemine göre, Türkiye'nin içinde bulunduğu 'Kırılgan Beşli' için yapılan 1996-2013 dönemini kapsayan bir çalışma, Türkiye için SGP yöntemiyle enflasyon hesaplamanın çok geçerli olmadığını ortaya koyuyor. SGP metodolojisi literatürde de tartışılan bir hesaplama. Ancak Türkiye'de son iki yılda petrol ve demir cevheri fiyatları başta olmak üzere emtia fiyatlarının dolar bazındaki artışı ve kurdaki gelişmelerden ötürü enflasyonun hesaplananın üzerinde olduğu tahmin ediliyor. (yuzdeyuzhaber.01 Haziran 2018-Pazar, OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> YUZDEYUZHABER http://www.haberyuzdeyuz.com/dunya/gercek-enflasyon-yuzde-392-h22891.html) yuzdeyuzhaber]]
Enflasyon verileri son 14 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Rakamların açıklanmasının ardından dolar yükselişe geçti.

KURU SOĞAN % 82’LİK ARTIŞLA ZAM ŞAMPİYONU OLDU!
Ana harcama grupları itibariyle 2018 yılı Haziran ayında endekste yer alan gruplardan, haberleşmede yüzde 4.76, ulaştırmada yüzde 2.66, ev eşyasında yüzde 2.24 ve eğlence ve kültürde yüzde 2.16 artış gerçekleşti. Ana harcama grupları itibariyle 2018 yılı Haziran ayında endekste yer alan gruplardan sadece giyim ve ayakkabı grubunda yüzde 1.15 oranında düşüş gerçekleşti. Tüketici fiyatları bazında haziranda bir önceki aya göre en yüksek fiyat artışı yüzde 82.53 ile kuru soğanda oldu. Sıralamada ikinci sırayı fiyatı yüzde 63,34 artan patates alırken fiyatı yüzde 57,72 havuç üçüncü sırada yer aldı.
Fiyatı en fazla artan ürünler sıralaması şöyle gerçekleşti; sivri biber yüzde 57,28, yurt içi bir hafta ve daha fazla süreli turlar yüzde 50,23, limon yüzde 35,32, internet ücreti yüzde 32,27, domates yüzde 23,59, yurt dışı bir hafta ve daha fazla süreli turlar yüzde 14,99, yeşil soğan yüzde 14,84, elma yüzde 12,49, bilgisayar yüzde 9,13, ütü yüzde 9,07, tavuk eti yüzde 8,95, şehirlerarası otobüs ücreti yüzde 8,31, fırın yüzde 7,51, salatalık yüzde 6,87, çamaşır makinesi yüzde 6,67, uçak bileti ücreti yüzde 6,51, bulaşık makinesi yüzde 6,03.
CHP'Lİ AYKUT ERDOĞDU: EKONOMİ UÇACAK DEMİŞLERDİ, ENFLASYON UÇUYOR!
CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Nisan ayı enflasyon rakamlarına göre aylık bazda enflasyonun bir önceki ayı ikiye katlayarak 1,87’ye yükseldiğini, yıllık enflasyonun ise 10,85’e ulaştığını belirterek, “Referandumda ‘evet’ çıkarsa ekonomi uçacak demişlerdi. Geldiğimiz noktada ekonomi yerlerde sürünüyor ama enflasyon uçuyor. Gemi sürekli su alıyor ve kaptan yalan söylemeye devam ediyor.” dedi.
Erdoğdu, TÜİK tarafından evvelsi gün açıklanan enflasyon rakamlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altının dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyonun 12,24’e çıktığına işaret ederek şunları söyledi: “Yıllık bazda mevsimlik ürünlerin ve işlenmemiş gıdanın fiyat artışı son derece sınırlı kalmış olsa da, bütün önemli kalemlerde bozulma görüldü. Üretici fiyat endeksinde de artış eğilimi devam etti. Sadece dört ayda, yıllık bazda üretici fiyatlarında gerçekleşen artışın yüzde 12,14’ten yüzde 16,37’ye fırladığını gördük. Kurdaki artış üretici fiyatlarındaki artış eğilimini güçlendiriyor. Özellikle kur riskini yönetmekte zorlanan küçük ve orta ölçekli firmaları daha da zor duruma sokuyor. Ekonominin dizginlerini çoktan kaybeden AKP, kamu maliyesini bozarak, sorunları öteleyerek kendisine nefes aldırmaya çalışıyor. Ancak teşvikler ve geçici ekonomik canlılık yaratmak için alınan plansız önlemler enflasyonu azdırıyor.”
Hükümetin yarattığı ekonomik enkazla sürekli açık veren bir ekonomi yarattığını anlatan Erdoğdu, baskın seçimin nedenlerinden birinin, ülkenin ekonomik çöküşten canı yanmadan seçime gitmek olduğunu ifade ederek, “Bu enkazla girdiğimiz seçime kadar ekonomik çöküşü öteleme isteği, Merkez Bankası’nın faiz artışını şimdiden boşa düşürdü. Bankanın enflasyon tahminleri o kadar hatalı ki, artık kendisi bile inanmıyordur.” dedi.
ÜRETİMSİZ TÜKETİMİN GELDİĞİ NOKTA
Mevcut yönetememe hali ve fiyat artışı atmosferinin yarattığı belirsizliğin ekonomik faaliyeti de baltaladığını anlatan Erdoğdu şöyle devam etti: “Hükümetin yarattığı bu ekonomik ortamın sonucunda hepimizin cebinden gidiyor. Olan yine millete olacak. Ücretleri eriyecek, yoksul iyice yoksullaşacak. Kamunun şişirdiği ekonomi aşırı hararet yaptı. Har vurup harman savurmaya, üretimsiz tüketime devam edilirse ekonominin varacağı nokta burası. Bir taraftan para politikasını sıkmaya çalışırken, bir taraftan gevşek maliye politikası uygularsan enflasyon sarmalından çıkamazsın. Para ve maliye politikasında yeterli sıkılaştırmanın olmaması döviz kurunu etkiliyor, döviz kuru da enflasyonu. Bu hükümet, kur, faiz ve enflasyonu aynı anda arttırabilen ekip olarak tarihe geçti. Tüketim, israf ve rant ekonomisi batıyor, gemi sürekli su alıyor ve kaptan yalan söylemeye devam ediyor.”
Erdoğdu, 30 Nisan’da açıklanan enflasyon raporunda Merkez Bankası’nın 2018 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 8,4’e çıkardığını hatırlattı. Erdoğdu, “Ancak gidişat yedi yıldır enflasyon tahminleri tutmayan Merkez Bankası’nın bu tahmininin de tutmayacağını gösteriyor. Oniki aylık ortalamalara göre enflasyon Nisan 2018’de yüzde 11,06 kaydedildi. On iki aylık ortalamalar yedi aydır çift hanelide seyrediyor. Son on dört yılda ilk kez bu kadar uzun süre çift hanelide seyreden on iki aylık ortalamaya göre enflasyon, bu iktidar gitmeden enflasyonun düşmeyeceğine de işaret ediyor.” dedi.