24 Nisan 2018 Salı

Mesele DEMOKRASİ'yi Taçlandırmak mı? Yoksa HAZİNE YARDIMI; Yani PARA'MI!.. "CHP Lideri Kılıçdaroğlu, partisinden 15 vekilin kendisinin talimatıyla istifa ederek İYİ Parti'ye geçmesine ilişkin açıklamada bulundu"

CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan İYİ Parti açıklaması

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, partisinden 15 vekilin kendisinin talimatıyla istifa ederek İYİ Parti'ye geçmesine ilişkin açıklamada bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu kabul etti. İkilinin gündeminde 24 Haziran 2018 olarak açıklanan erken seçim takvimi vardı.
İkilinin gündeminde 24 Haziran 2018, Pazar günü olarak açıklanan erken (ve/veya BASKIN) seçim takvimi vardı!..
Cumhuriyet Halk Partisi Başkanı Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Başkanı Karamollaoğlu ile görüşmesinin ardından yaptıkları ortak değerlendirme, görüşme ve basın açıklamasında, (basın mensuplarınca ısrarla sorulması sonucu) bizzat kendisinin talimatıyla (!) CHP'den istifa ederek İYİ Parti'ye geçen 15 vekil/parlamenter hakkında açıklamada bulundu. 
CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sorun bir partinin (seçimlere katılabilme) sorunu değil, Türkiye'nin (İnsan hakları, adalet ve Demokrasi) sorunudur" ifadelerini kullandı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle: "Sayın Genel Başkan'la verimli bir toplantı gerçekleştirdik. Biz 25 Haziran’a gülen bir Türkiye ile uyanacağız hep beraber. İYİ Parti’ye verdiğimiz desteğe gelirsek, elbette ki biz demokrasiyi destekliyoruz. Gücü elinde bulunduran bir siyasal iktidarın bir partiyi seçime sokmamak için özel çaba harcaması, devletin kurumlarının bunun için kullanması bizim içimize sindireceğimiz bir durum değil.
Biz yüzde 10 seçim barajına yıllarca karşı çıktığımızı ifade ettik, biz demokrasinin bu ülkede olmasını savunduk. Önümüzdeki seçimler bireysel seçimler değildir. Sorun bir partinin sorunu değil, Türkiye’nin sorunudur. Türkiye’de hepimiz birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bu bağlamda Saadet Partisi’nin demokrasiye olan bağlılığı ve attığı adımlar bizim açımızdan da son derece değerli adımlardır. Bunun için Sayın Genel Başkan'a da teşekkür ediyorum."

18 Nisan 2018 Çarşamba

SON DAKİKA!.. "ERKEN SEÇİM DEĞİL. BASKIN SEÇİM" Erdoğan'dan erken seçim için son dakika açıklaması

AKP Başkanı Erdoğan'dan erken seçim açıklaması!..
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, erken seçim çıkışı yapan MHP başkanı Devlet Bahçeli ile görüştükten sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde açıklamalarda bulundu. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçiminin 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacağını açıkladı.
Tarihi karar açıklandı:
Seçimler 24 Haziran 2018´dE yapılacak. Erken Seçim Değil; BASKIN SEÇİM!...
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin dün yaptığı erken seçim çıkışıyla birlikte sıcak saatler yaşandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı bugün saat 13.30'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaklaşık yarım saat süren bir görüşme yaptı. Görüşmenin ardından Başbakan Binalı Yıldırım ve AK Parti MYK üyeleriyle bir araya geldi. Görüşme uzayınca daha önce 15.30'da yapılacağı duyurulan açıklamada rötar yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan saat 15.53'te kameraların karşısına geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Değerli basın mensupları bugün MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli ile oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Bahçeli ile daha önce de değişik defalar bir araya gelerek iç ve dış gelişmeler üzerinde görüşmüştük. Bugünkü görüşmemizde de oldukça geniş bir yelpazede görüştük. Sayın Bahçeli’nin seçimlerin erkene alınması teklifini de değerlendirme fırsatı bulduk. Erdoğan açıkladı... Erken seçim tarihi belli oldu 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğratılması siyasette de yeni bir dönemin milatıdır. 7 Ağustos 2016 tarihinde Yenikapı’da yaptığımız o büyük miting ise milletimizin biz siyasetçilere verdiği mesajı açık bir şekilde ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanı olarak şahsımın ve partimin dile getirdiği yönetim sistemi değişikliğini sayın Bahçeli’nin ön açmasıyla yerine getirme fırsatı bulduk.
"ESKİ SİSTEMİN HASTALIKLARI KARŞIMIZA ÇIKABİLİYOR"
AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan, devamla: "Türkiye hala 16 Nisan’dan sonra artık eski diye niteleyebileceğimiz sistemle yönetilmektedir. Eski sistemin hastalıkları attığımız her adımda karşımıza çıkabiliyor. Gerek Suriye’de yürüttüğümüz sınır ötesi operasyonlar, gerek bölgemizdeki tarihi önemdeki gelişmeler Türkiye’nin bir an önce belirsizlikleri aşmasını zorunlu hale getirmiştir. Yeni yönetim sistemine geçiş giderek aciliyet kesbetmeye başlamıştır."
"SEÇİMLER 24 HAZİRAN 2018 TARİHİNDE"
Sayın Bahçeli’nin önerisini yetkili kurullarımızda enine boyuna müzakere ettik. Bu erken seçim teklifine olumlu yaklaşma yolunda karar aldık. Türkiye’nin gündemindeki iç ve dış gündemin yoğunluğu, erken seçim kararının açıklanmasıyla ortaya çıkacak belirsizliğin bir an önce ortadan kaldırılmasını zorunlu kılıyor. Seçimlerin 24 Haziran 2018 tarihinde yapılmasına karar verdik. AK Parti ve MHP meclis grupları olarak konuyla ilgili yasal süreçleri hemen başlatıyoruz."

10 Nisan 2018 Salı

ABD Başkanı Donald Trump, Latin Amerika ziyaretini iptal ederek Suriye'deki gelişmelere verilecek tepkiye odaklanmak istediğini vurguladı. Suriye halkının makus talihi ve masumları bekleyen korkunç kriz ve mezalim!..

Son dakika... 
Bir ülke, iki büyük kriz! Trump sinyali verdi...
ABD Başkanı Donald Trump, Latin Amerika ziyaretini iptal ederek Suriye'deki gelişmelere verilecek tepkiye odaklanmak istediğini vurguladı.
Suriye'deki kimyasal saldırıdan sonra askeri operasyon sinyali verilmesine, Şam rejiminin koruyucusu Rusya tepki gösterdi. Gerilimin doruk noktasına ulaştığı bölgede, bir çatışmanın çıkmasından endişe ediliyor. ABD ve Rusya Birleşmiş Milletler'deki oturumda birbirine girdi, Rus temsilci muhtemel bir saldırının çok ağır sonuçları olacağı tehdidini savurdu. ABD'nin yeni tasarısı bu akşam BM'de oylanacak. Şam’ı ziyaret eden İranlı üst düzey yetkili, İsrail’in Suriye’deki hava üssünü vurmasının cevapsız kalmayacağını söyledi. Hava üssüne saldırıda 7 İranlının öldüğü açıklanmıştı. ABD, iNGİLTERE ve Fransa'nın askeri operasyon sinyali verdiği Suriye konusunda açıklamalar sertleşirken; Beyaz Saray, ABD Başkanı Donald Trump’ın Cuma günü başlaması beklenen Latin Amerika turunu iptal ettiğini duyurdu. Trump’ın yerine Başkan Yardımcısı Mike Pence’in gideceği belirtilirken, ABD Başkanı’nın Suriye'deki gelişmelere verilecek tepkiye odaklanmak istediğini vurguladı. Bu açıklama, askeri operasyon sinyali olarak görülüyor.
ABD'nin 'kritik karar'ı bekleniyor: Şam rejimi lideri Beşar Esad'a daha önce 'hayvan' diyen ABD Başkanı Donald Trump, Suriye için 24 veya 48 saat içerisinde kritik bir karar alacaklarını açıkladı. Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon ise, Başkan Trump'a Suriye'deki kiyasal saldırıya yanıt için bir dizi askeri seçenek sundu. ABD ordu sözcüsü Albay Patrick Ryder, "Askeri seçenek kesinlikle değerlendiğimiz bir şey. Potansiyel askeri seçeneklere bakıyoruz ve bunu Başkan Trump'a sunuyoruz" dedi.
Rusya'diplomasi'den yana! Diğer yandan Şam rejiminin koruyucusu Rusya'dan yeni açıklamalar geldi. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, ABD ve diğer batılı ülkelerin halihazırdaki pozisyonlarının yapıcı olmadığını söyledi. Peskov, "ABD gerçeklerle yüzleşmeyi reddediyor ve kimyasal madde kullanıldığına dair suçlamalarda bulunuyorlar" dedi. Moskova yönetiminin diplomatik çabalardan vazgeçmediğinin altını çizen Kremlin sözcüsü, Batılı ülkeleri tarafsız soruşturma istememekle suçladı. Tahliyelerin sürdüğü Doğu Guta'da hafta sonu gerçekleşen kimyasal saldırıda 78 kişi ölmüştü. Rusya, söz konusu saldırıyı düzmece olarak niteliyor.
ABD ve Rusya birbirine girdi: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) Suriye toplantısında Rusya ile ABD temsilcileri arasında atışma yaşandı. Rusya'nın BM Büyükelçisi Vassily Alekseevich Nebenzia, ABD'nin olası bir Suriye saldırısının 'çok ağır sonuçları' olacağı uyarısını yaptı. ABD temsilcisi Nikki Haley, BM Güvenlik Konseyi harekete geçse de geçmese de ABD'nin saldırıya yanıt vereceğini söyledi. Beşar Esad'a 'canavar' diyen Haley, "Rusya'nın elinde çocukların kanı var. Öyle bir noktaya ulaştık ki dünya adaletin yerine geldiği görmek zorunda" dedi.
Rusya'dan yeni teklif. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, saldırının gerçekleştiği Duma'nın Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nden (OPWC) denetçilere açılması için BMGK'ya bir tasarı sunacaklarını açıkladı. Suriye hükümeti de, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nü Doğu Guta’daki kimyasal saldırı iddialarını araştırmak üzere ülkeye davet etti.
ABD tek başına saldırmayacak! ABD lideri Donald Trump, Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron'la gece saatlerinde Suriye'yi görüştü. Liderlerin telefon randevusunda atılacak adımlar ele alındı. Amerikan ve İngiliz dışişleri bakanlıkları da görüşme trafiğinde. Taraflar, Suriye'deki kimyasal saldırıya verilecek yanıtı masaya yatırdı. Fransa'dan bu sabah gelen son dakika açıklamasında, kimyasal saldırının kırmızı çizgi olduğu ve bir yanıt geleceği uyarısında bulunuldu.
Macron'la konuşan May, akşam Trump'la görüşecek: İngiltere Başbakanı Theresa May, bugün ilerleyen saatlerde ABD lideri Trump'la telefonda görüşeceğini açıkladı. Bu sabah Fransa Cumhurbaşkanı Macron'la konuştuklarını belirten May, "Sorumluların hesap vermesi gerektiğine inanıyoruz" dedi. İngiltere'de bu akşam saatlerinde Ulusal Güvenlik Konseyi toplanacak. Üç ülke arasındaki temaslar, ABD'nin muhtemel bir saldırıyı tek başına yapmayacağı değerlendirmelerini beraberinde getirdi.
Suriye ordusunda alarm! Suriye ordusu ve milisleri, bir saldırı ihtimaline karşı kırmızı alarma geçti. Alman haber ajansı, hedef olabilecek bazı askeri üslerin boşaltıldığını bildiriyor. ABD, geçen yıl Han Şeyhun'da 80'i aşkın insanın öldüğü Sarin gazı saldırısının ardından Suriye'de rejime ait askeri hedefleri füzelerle vurmuştu. Onlarca Tomahawk füzesi Akdeniz'deki savaş gemilerinden fırlatılmış, Rusya savaşın kıyısından dönüldüğünü duyurmuştu.
İran'dan İsrail'e tehdit: Kimyasal saldırının ardından İsrail savaş uçaklarının Suriye'deki bir askeri havaalanını vurması da bugünün gündeminde. İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, Şam’a yaptığı ziyarette, İsrail’in Suriye’deki hava üssünü vurmasının cevapsız kalmayacağını söyledi. Hava üssüne saldırıda en az 7 İranlının öldüğü açıklanmıştı.

4 Nisan 2018 Çarşamba

Son dakika: Türkiye Cumhuriyeti, Rusya Devleti ve İran Cumhuriyeti Cumhurbaşkan'ları arasında yapılan Üçlü Zirve sona erdi. Zirve sonrası dünyaya flaş çağrı: "Suriye'de toprak bütünlüğü sağlansın ve buna saygı duyulsun"

Son dakika: Üçlü zirve sonrası "Cumhurbaşkanları'ndan" dünyaya flaş çağrı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin katıldığı "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi sona erdi. 
Liderlerden ortak açıklama yapıtı: Dünyaya çağrı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır. Münbiç başta olmak üzere pyd/ypg'nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı tekrarlamakta fayda görüyorum.Tel Fırat bölgesini, Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getirmek için Rus ve İranlı dostlarımızla çalışma yürütmeye hazırız. DEAŞ ile PYD/YPG'nin aynı amaca hizmet ettiğini kabul etmeyen hiçbir anlayışın Suriye'de kalıcı barışa hizmet etmesi mümkün değildir" dedi. Suriye'nin birliğine vurgu yapan ve abd'yi topa tutan İran Cumhurbaşkanı Ruhani "ABD DEAŞ bölgemizde kalıcı olsun istiyorlar. Teröristleri bazı ülkeler eğitti ve bu teröristler Suriye'nin petrolünü satıyor. Suriye'nin birliğinin herkes tarafından tanınmasını istiyoruz" ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni önerilerini açıklayan ve teröristlere meydan okuyan Putin ise "Rusya, İran ve Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanadır. Suriyeliler ileride devlet yapılarıyla ilgili parametreleri kendileri belirleyecekler. Hedefimiz tüm teröristleri ortadan kaldırmaktır. İnsani yardımla ilgili Erdoğan'ın yeni teklifi var. İsabetli teklifi Ruhani de biz de destekliyoruz" diye konuştu. Dünyanın gözü Ankara'da. Suriye'ye ilişkin müzakerelerin yapıldığı Cenevre görüşmelerinden sonuç alınamaması üzerine, ilki 22 Kasım 2017'de Soçi'de yapılan üçlü zirvenin ikincisi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştiriliyor. Zirve, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğinde, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin katılımıyla basına kapalı yapıldı.Zirveye Türkiye heyetinden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Nurettin Canikli, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı.

ÜÇLÜ ZİRVE SONA ERDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katıldığı "Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi" sona erdi. Suriye'ye ilişkin müzakerelerin yapıldığı Cenevre görüşmelerinden sonuç alınamaması üzerine, ilki 22 Kasım 2017'de Soçi'de yapılan üçlü zirvenin ikincisi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğinde saat 13.20'de başlayan zirve, çalışma yemeği ile beraber 1 saat 40 dakika saat sürdü. Üçlü zirveye ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhani ve Putin ile ortak basın toplantısı düzenledi.

ERDOĞAN ÖNERDİ, İKİ LİDER DE DESTEKLEDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ile ilgili yeni teklifleri masaya getirdi. Suriye'de insani yardım konusunda üç ülkenin ortak çalışması ve 'güvenli bölgede konut inşaa edilmesini önerdi. Erdoğan, "Tel Abyad tarafından yani Doğu Guta'dan gelen yaralılara yönelik bir adım atılması hususunda bizler süratle, gerek Silahlı Kuvvetlerimiz, Rus Silahlı Kuvvetleriyle bir dayanışma içerisinde, orada bir Sahra Hastanesi kurmak suretiyle yaralılara ilk müdahalelerin yapılmasını temin edelim istiyoruz" dedi. Putin de Erdoğan'ın insani yardımla ilgili önerilerini desteklediklerini dile getirdi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN DÜNYAYA FLAŞ ÇAĞRI
Zirve sonrası üç lider ortak açıklama yaptı. İlk söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle: Ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir.Bugün önümüzdeki döneme ışık tutacağına inandığımız istişareler gerçekleştirdik ve atılacak adımları belirledik. Gerginliği azaltma bölgeleri konusunda Türkiye olarak sorumluluklarımızın gereğini hassasiyetle yerine getiriyoruz. Suriye konusunda tüm dünyanın dikkate alması gereken husus Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağalanması tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır. Terörle mücadele kisvesi altında (Suriye'de) yeni gerçeklikler yaratılması girişimlerini reddetmiştir. Türkiye Fırat Kalkanı harekatıyla yaklaşık 3 bin teröristini imha ettiği DEAŞ'a karşı en etkili mücadeleyi veren ülkedir. DEAŞ saldırılarında en büyük bedelleri ödemiş ülkelerden birisi de biziz.

"160 BİN SURİYELİ KARDEŞLERİMİZ GERİ DÖNEREK VATANLARINDA HAYATLARINI KURDULAR"
Her iki harekatta 4 bin kilometre kare alanı güvenli hale getirdik. Sadece güvenliği sağlamakla kalmıyoruz, kontrol altına aldığımız yerleri bölgenin asli sahipleri olan Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getiriyoruz. Bilindiği gibi ülkemizde 3,5 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Cerablus El Bab bölgesine 160 bin Suriyeli kardeşlerimiz geri dönerek vatanlarında hayatlarını kurdular.

MÜNBİÇ RESTİ...
Münbiç başta olmak üzere pyd/ypg'nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı tekrarlamakta fayda görüyorum.Suriye'de kaos çıkartılmak istenen yerlere önce DEAŞ'ın yerleşmesinin önü açılmakta, sonra onunla mücadele bahanesiyle YPG/PYD sokulmakta ve böylece terör döngüsü tamamlanmaktadır. Ne Suriye'nin, ne de bölgemizin geleceğinin üç beş terör örgütünün tasallutu altında kararmasına izin vermeyeceğiz. Yaşanan krizin ve çatışmaların kaybedeni Suriye halkıdır. Kazananın kimler olduğunu ise hepimiz gayet iyi biliyoruz. Uluslararası toplumu, Suriye'deki sorunun siyasi çözüme kavuşturulması gayretlerine destek olmaya çağırıyoruz.

ÜÇÜNCÜ ZİRVE TAHRAN'DA YAPILACAK
Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. AB'nin 3 milyar avro sözü var ama bunların tamamı ilgili kurumlara ulaşmış değil. Gelmese de yatırımlarımıza devam edeceğiz. Birinciyi Soçi'de yaptık, ikinciyi burada, şimdi üçüncüyü de Tahran'da yapacağız. Birilerinin Suriye dışında kendilerine göre yapmış olduğu parselasyonlar bizim için geçerli değildir. Toprak ameliyatların sıcak bakmıyoruz. Terörizmin bunu bir fırsata dönüştürüp Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasını kabul etmeye hiç niyetimiz yok. Bizim konumumuzda hiçbir ülke var. Tüm tacizler ülkemize yapılmıştır. Bunda durmak bilmemişlerdir. Yüzü aşkın vatandaşımız roket saldırılarıyla şehit olmuştur. Bu teröristlere karşı önce Cerablus sonra Zeytin Dalı harekatıyla bölgeyi temizlemek zorunda kaldık. Oradaki altyapı çalışmalarını yine bizler yürütüyoruz. Netice alma mecburiyetimiz var, oyalanmaya tahammülümüz yok. Burada insanlar ölüyor. Afrin operasyonundaki dayanışmamızı, başta Rusya ile çok çok önemsiyorum. İran ile aynı şekilde ilgili arkadaşlarımız gerek bakan düzeyinde, gerek genelkurmay başkanlarımız bu çalışmalarını gayretli bir şekilde sürdürdükleri sürece inanıyorum ki burada barışın alt yapısını oluşturacağız.

İNSANİ YARDIM ÖNERİSİ
Tel Abyad'da bir sahra hastanesi kurmak istiyoruz. Bir de büyük fırın kurarak, oranın ekmek ihtiyacını karşılayarak oradaki mültecilere bu imkanı sağlamak istiyoruz. Putin ve Ruhani'ye şöyle bir teklifim var, güvenli bölgede konut inşası temin edelim. Bu konut inşasını yapmak suretiyle bu insanları çadırlardan kurtaralım. Bu insanlar artık bu yaşam koşullarından kurtulsun. 500'er metrekarelik bir arsaya yerel mimariyle yapılacak konutlar kendine imkanlar sağlasın. Böyle bir adımla onları normal yaşantısına kavuşturalım. Bu konuda bazı ülkelerin bazı tahahhütleri var. Böyle bir adım atarsak faydalı olacağını düşünüyoruz.

İRAN CUMHURBAŞKANI RUHANİ: TERÖR ÖRGÜTLERİ PETROL SATIYOR
Teröristleri bazı ülkeler eğitti ve bu teröristler Suriye'nin petrolünü satıyor. Suriye'nin birliğinin herkes tarafından tanınmasını istiyoruz.Bizim bölgemiz son seneler büyük ve çok önemli bir sorunla karşılaştı. Bu sorun da terörizmdir. Bazı ülkelerce eğitilmiş, bu ülkeler tarafından para sağlanmış ve modern silahlar temin edilmiştir. Bu teröristler Suriye halkına ait olan petrolü satabiliyor ve Suriye'ye ait tarihi eserleri satabiliyorlardı. Başta ABD, istiyordu ki DEAŞ gibi El Nusra gibi terör örgütleri bu bölgede uzun süre kalsın. Ama Suriye ve Irak gibi büyük halklar, dost ülkeler ve milletlerin yardımıyla bu büyük komployu bozdu.

4 BÖLGEDE ÇATIŞMASIZLIK BÖLGESİ OLUŞTURULDU
Fakat Suriye ve Irak gibi büyük halklar, dost ülkelerin yardımıyla bu tehlikeyi yok etti. Terörizmle mücadele doğrultusunda yaklaşık 15 ay önce Astana'da bir toplantı yapıldı ve bir süreç belirlendi. Bu süreçte Suriye'de kısmi ateşkes sağlandı ve 4 bölgede çatışmasızlık bölgesi oluşturuldu. Bu süreçte İran, Rusya ve Türkiye temel rol oynadı.

BUGÜN SURİYE HALKININ UMUDUNUN DÜNE NAZARAN DAHA FAZLA OLDUĞUNU GÖRMEKTEN MEMNUNUM
Bugün Suriye halkının umudunun düne nazaran daha fazla olduğunu görmekten memnunum. Suriyeli mülteciler de evlerine dönmek için bugün daha çok ümitliler. Bugün çok mutluyum ki, 3 ülke liderleri Ankara'da üçüncü zirveyi gerçekleştirdiler. Üçlü zirvelerde çok önemli ve yararlı toplantılar gerçekleştirdik. Benim için en mutlu anlar, üç ülkenin Suriye'nin mazlum halkına yardım için mutabık kaldığı an oldu.Umuyorum ki, pratikte de öyle davranalım ki, Suriye'nin mazlum halkına daha çok yardım edelim. İran İslam Cumhuriyeti'nin bakışından, Suriye sorununun hiçbir şekilde askeri seçeneği yoktur. Barışçıl çözümün teşvik edilmesi lazım.

RUSYA DEVLET BAŞKANI PUTİN: TERÖRLE MÜCADELE VURGUSU
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de 3'lü Suriye Zirvesi sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi: Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı Ruhani, bugünkü görüşmelerimiz son derece yapıcı bir hava içerisinde gerçekleşti. Biz detaylı şekilde Suriye'deki durumu ele aldık. Bu ülkede kalıcı normalleşmenin tesisine yönelik adımlarla ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Önemli mutabakatlar sağladık. İmzaladığımız ortak bildiride yer aldı.

"BİZİM KESİN KARARLILIĞIMIZ SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAMAKTAN YANADIR"
Bizim kesin kararlılığımız şu doğrultudadır. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını sağlamaktan yanadır. Bu ilkesel tutum bugün çok önemli. Bazıları mezhepsel çatışmaları destekliyor. Suriye'yi parçalamaya çalışanlar var. Biz üçlü işbirliğimizi tüm yönleriyle artırmaya karar verdik. Astana formatı zaten verimli olduğunu defalarca kanıtlamıştır.

"SURİYELİLER ARASINDA DİYALOĞUN İLERLETİLMESİ ÖNCELİĞİMİZDİR"
İç ve dış mülteciler evlerine dönmeye başladılar. Sosyal ve ekonomik tesislerin yeniden yapılması söz konusu. Önceliklerimizden bir tanesi şudur, Suriye meselesinin siyasi boyutunu güçlendirmeye çalışacağız. Suriyeliler arasında diyaloğun ilerletilmesi önceliğimizdir. Suriye ulusal diyalog kongresinin sonuçları da çok önemlidir.

"DOĞU GUTA'DA BENZERİ OLMAYAN BİR OPERASYON GERÇEKLEŞTİRDİK"
Görüşmemizin önemli konularından bir tanesi, insani yardım meselesiydi. Bu meselenin siyasallaşmaması gerekiyor. Ve ben meslektaşlarımı Rusya'nın bu doğrulta yapmış olduğu gayretler konusunda bilgilendirdim. Doğu Guta'da benzeri olmayan bir operasyon gerçekleştirdik. Çatışma bölgelerine insani yardımlar gönderiliyor.

"HEDEFİMİZ TERÖRİSTLERİ TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAKTIR"
Bizim hedefimiz teröristleri tamamen ortadan kaldırmaktır. Barış çabalarımızı engellemeye çalışıyorlar. Militanlar zehirleyici maddelerin kullanıldığı bazı provokasyonlara başvuruyorlar. Bununla ilgili çok net kanıtlarımız var.Ve son olarak meslektaşlarıma bu verimli görüşmelerden dolayı teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Eminim bu zirvenin sonucunda somut tedbirler alınacaktır ve sonuçları da barış ve istikrarın tesis edilmesine yönelik çalışmalara katkı sağlayacaktır.Birinci günümüzde ikili görüşmelerimiz oldu. Bu ziyaret çok başarılı geçti. Ben Türk dostlarıma sayın Erdoğan'a teşekkür etmek istiyorum. Suriye'de siyasi çözümün yanı sıra ekonomik kalkınma en önemli sorun. Dışarıdan yatırım olmadan bunu yapamıyoruz. Bunun için tüm ülkeleri çağırıyoruz. İlk olarak insani yardım için adım atsınlar. Ama Rusya, İran ve Türkiye dışında kimse adım atmıyor. Ama mutlaka Suriye'nin alt ve üstyapısının yenilenmesi için tüm ülkeler rol almalıdır.

PUTİN ERDOĞAN'IN ÖNERİSİNİ AÇIKLADI
Türkiye, mülteci bakımından büyük bir yük aldı. Ama hakikaten çok eşsiz bir durum, diğer ülkeler Filistin'den yük aldı, Rusya olarak biz Ukrayna'dan gelen yükü üzerimize aldık. Mülteci göçmenler olmasın diye sorunları çözmemiz lazım. Erdoğan'ın yeni bir teklifte bulundu. Suriye genelinde, ihtiyaç duyan insanlara acil tıbbi yardım konusunda neler yapabileceğimizi ciddi bir şekilde değerlendireceğiz. Bu teklif çok isabetli oldu. Bu konuyu Sayın Ruhani'de destekliyor.

İLKİ SOÇİ'DE YAPILDI
Türkiye ve Rusya öncülüğünde Aralık 2016'da yürürlüğe giren ateşkes, Esed rejiminin ihlallerine rağmen bir yıl aradan sonra İsviçre'nin Cenevre kentinde yeni müzakerelerin önünü açacak Astana sürecini başlatmıştı. Cenevre görüşmelerinde bir sonuç elde edilememesi üzerine, "Suriye" konulu üçlü zirvenin ilki 22 Kasım 2017'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin katılımıyla Soçi'de yapılmıştı.

ERDOĞAN, RUHANİ İLE GÖRÜŞTÜ
Üçlü zirve çerçevesinde Ankara'ya gelen İran Cumhurbaşkanı Ruhani Erdoğan ile görüştü. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basına kapalı gerçekleşen görüşme saat 11.55'te bitti. İki liderin görüşmesi bir saat sürdü. Zirve çerçevesindeki görüşmede, ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve uluslar arası konular hakkında fikir teatisinde bulunuldu.

PUTİN İLE RUHANİ'DEN İLK MESAJ
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Suriye konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Liderler Zirvesi için bulundukları Ankara'da bir araya geldi. Putin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki görüşmenin başında yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki diyaloğun çeşitli alanlarda ve dışişleri bakanları, askeri yetkililer gibi çeşitli seviyelerde devam ettiğini söyledi. Rusya ve İran'ın her seviyede birlikte çalıştığını dile getiren Putin, Suriye gibi sorunlu konuları çözmek için çalışmaya devam ettiklerini belirtti. Ruhani ile Ankara'da görüşmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Putin, "Bu görüşme bizim için ikili ilişkileri geliştirme konusunda fırsat sunuyor." diye konuştu. Putin, "İkili ilişkilerimizi nasıl geliştireceğimizi konuşacağımız, uluslararası ve bölgesel konuları ele alacağımız bu görüşmeden çok memnunum." ifadesini kullandı. İran Cumhurbaşkanı Ruhani de iki ülkenin bölgesel meselelerde çok yakın görüşlere sahip olduğunu belirtti. Ruhani, Rus mevkidaşıyla dört yıl içinde 12 kez bir araya geldiklerini hatırlatarak "Bu da iki ülkenin ikili ilişkilerinde ve bölgesel meselelerde çok yakın ve ortak görüşlere sahip olduğunun işaretidir." dedi. İran'ın Suriye gibi bölgesel meselelerde Rusya ile iyi iş birliklerine sahip olduğunu belirten Ruhani, Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenen liderler zirvesinin Astana süreci açısından önemli bir adım olduğunu ifade etti. Ruhani, "Bugün de Ankara'da ikinci liderler zirvesine katılmaktan memnuniyet duyuyorum. Suriye'ye güvenlik ve istikrarın geri gelmesi, mültecilerin ülkelerine dönmesi ve Suriye'nin geleceği ve kaderinin halkın oylarıyla belirlenmesi üç önemli hedefimizdir." diye konuştu. Ruhani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde bugün yapılacak Türkiye-Rusya-İran arasındaki üçlü zirvenin bölgenin istikrar ve güvenliğine katkı sağlamasını umduğunu dile getirdi.

POLİS ALARMA GEÇTİ!
Suriye konulu üçlü zirve için Ankara'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir araya gelecek Rusya Devlet Başkanı Putin ile İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin güvenliğini 4 bin polis sağlıyor. Putin ve Ruhani'nin konakladıkları otellerde de geniş güvenlik önlemleri alındı. Liderlerin kalacakları katlar tamamen kapatılırken, ziyaret süresince otel çevresi ile buralara açılan sokak ve caddelerde de önlemler sürüyor. Çevre sokaklarda oluşturulacak uygulama noktalarında araç ve yayaların, aramaları yapıldıktan sonra girişlerine izin veriliyor. Lliderlerin güzergahları ile kalacakları otellerin çevresindeki yüksek binalarda özel harekat timleri görev yapıyor.

2 Nisan 2018 Pazartesi

MENFUR EMELLER VE KİRLİ OYUNLAR "Belli ki Trump, (Suriye'den çekilme konusunda) yalan söylüyor" ABD Savunma Bakanlığı Belgesi: "ABD, PKK/PYD’ye artık sadece silah değil 200 ile 400 dolar maaş da ödemektedir. PKK/PYD artık ABD’nin sözleşmeli personeli haline gelmiştir"

ABD Savunma Bakanlığı Belgesi
‘ABD, PKK/PYD’ye artık sadece silah değil 200 ile 400 dolar maaş da ödemektedir. PKK/PYD artık ABD’nin sözleşmeli personeli haline gelmiştir’ (TURKISHFORUM & YUNUS SONER,30.3.2018)
ABD Savunma Bakanlığı’nın Kongre’ye 2018 Şubat ayında sunduğu ve Türkiye’de Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından kamuoyuna açıklanan belgeler kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Belgeler, Kremlin’e yakın Rusya Federal Haber Ajansı tarafından Rus kamuoyuna duyuruldu. Aynı ajansı, belgeleri yayımladıktan kısa bir süre sonra, Mikhail Bolşakov tarafından kaleme alınan uzun bir analizde, “Suriye Kürdistan’ı 21. yüzyılın Korsan Yuvası” olarak nitelendirildi. Belgeler, İran basınında da geniş ilgiyle karşılaştı. Belgeleri iletişimde bulundukları Kürt gruplarına sunan Mısır partileri, yanıt alamadılar. Belgeler, ABD-PKK ilişkileri, PKK’nın Suriye’de geleceği ve Türk-Amerikan ilişkilerinin olası geleceği hakkında, ABD Savunma Bakanlığı’nın tutum ve öngörüsünü yansıtıyor.
30 BİNDEN 65 BİNE ARTIRILAN SİLAHLI KUVVET
ABD Savunma Bakanlığı IŞİD’le Mücadele Bütçe Talebi (Sayfa 14) ABD Savunma Bakanlığı, 2017 yılı Mayıs ayında Suriye’de 25 kişilik bir silahlı güç oluşturacağını Kongre’ye tebliğ etmişti. 2018 yılı başında ise “Sınır Muhafaza Gücü” adı altında 30 bin kişilik bir ordu yaratılacağı Amerikan subayları tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Bu rakam Şubat ayındaki bütçe talebinde 35 bini “İç Güvenlik Gücü”, 30 bini Taarruz Gücü olmak üzere 65 bine çıkartılıyor. Bu talepten şu sonucu çıkarabiliriz: ABD Savunma Bakanlığı Türkiye ya da Suriye ile bir anlaşma ve koridorda ortak askeri güç öngörmüyor. Tersine, bölgeye yönelik, toplam 65 bin kişilik savunma gücü gerektirecek saldırılar öngörüyor. Diğer bir deyişle ABD oluşturduğu bölgeye, Türkiye ve/veya Suriye’nin askeri müdahalede bulunacağına göre plan yapıyor, bütçe talep ediyor ve konuşlanıyor. Dolayısıyla AKP yöneticilerinin basında dile getirdiği “ABD ile Münbiç ve Fırat’ın doğusunda anlaşma ve ortak harekât” öngörüsü ABD Savunma Bakanlığı tarafından paylaşılmıyor.
10 BİN PKK VE DİĞER TERÖR UNSURUNA MAAŞ
ABD Savunma Bakanlığı IŞİD’le Mücadele Bütçe Talebi (Sayfa 18) ABD Savunma Bakanlığı belgesi şu ifadeleri içermektedir: “IŞİD’le Suriye çapında mücadele eden güç ortaklarımızın hayatta kalabilmesi için operasyonel destek hayatidir. Amerikan komutanlar IŞİD’le mücadele eden Yerleşik Suriye Muhalefeti’ne maaş ödemektedir. Şu an kurulu 10 bin kişilik ortaklarımız olan güç personeline maaş ödenmektedir. Ödenen maaşlar aylık 200 ile 400 dolar arasındadır.” Buradan şu sonuç çıkarılabilir: ABD’nin ortak güçleri, ağırlıklı olarak “IŞİD’den kurtarılan bölgelerde” hareket ediyor, yani büyük çoğunluğu Münbiç ve Fırat’ın doğusunda, daha küçük bir bölümü Suriye’nin Ürdün sınırında. PYD bu güçlerin omurgasını oluşturuyor. PYD güçlerinin ABD’den silah desteği gördüğü bilinen bir gerçekti, ABD Savunma Bakanlığı ilk defa PYD unsurlarına doğrudan sahadaki komutanlar aracılığıyla maaş da ödediğini itiraf ediyor. Dolayısıyla PYD artık ABD Ordusu’nun sözleşmeli personelidir. Savunma Bakanlığı belgesinin devamı da bunu doğruluyor. ABD Savunma Bakanlığı IŞİD’le Mücadele Bütçe Talebi - Sayfa 18“Maaşların, desteğin ve tedarikin devamı, ortağımız olan güçlerin operasyonel verimliliğine (...) bağlıdır.” Farklı bir ifadeyle ABD’li komutanlar,  maaş ödedikleri PYD bölüklerini aynı zamanda bir tür performans testine de tabi tutuyor. PYD’lilerin o kadar önem verdikleri Afrin’e kayda değer destek kaydıramamaları ve sonunda ilerleyen Türk Silahlı Kuvvetleri karşısında kenti terk edip kaçmalarında ABD’nin ödediği maaşların ve verdiği emirlerin etkili olduğu tahmin edilebilir.
KANTONLARIN SİLAHLI GÜCÜ
ABD Savunma Bakanlığı IŞİD’le Mücadele Bütçe Talebi (Sayfa 18) Savunma Bakanlığı belgesi, oluşturulacak 35 bin kişilik İç Güvenlik Gücü’nün “yerel sivil konseylerin” komuta ve kontrolüne verileceğini belirtiyor. Belgeye göre bu fonlar sayesinde “gerekli istikrar ve siyasi uzlaşma süreçleri kolaylaştırılacak”. Gereken bütçenin sağlanmaması, “Savunma Bakanlığı’nın Suriye’deki kazanımlarının yitirilmesine yol açacaktır.” Bu ifadelerden hareketle, ABD maaşlı 35 bin kişilik gücün özerk bölge iç güvenlik unsurunu, yani sözde Kürt Bölgesel yapısının asayiş gücünü oluşturmak için kurulduğu anlaşılıyor.
YEREL AYAKLANMALARI BASTIRMA GÜCÜ
ABD Savunma Bakanlığı IŞİD’le Mücadele Bütçe Talebi (Sayfa 14) ABD Savunma Bakanlığı, kurulacak 35 bin kişilik asayiş gücünün nüfusa oranını da hesaplamış ve belirlemiş. Buna göre “1000 sivile 20 polis/güvenlik gücü” düşüyor. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre dünya çapında güvenlik gücü / nüfus oranı, 100 bin sivile 200 ila 500 arasında değişiyor. ABD Savunma Bakanlığı’nın oranı ise 100 bin sivile 2 bin polis / güvenlik yetkilisi öngörüyor. Buradan hareketle Savunma Bakanlığı’nın terör koridoru içinde de PYD’lilerin önemli yerel muhalefetle karşılaşacağını ve bunu güvenlik unsurları, yani şiddet ile bastırmak zorunda kalacağını öngördüğü söylenebilir.
ÖZET: ABD Savunma Bakanlığı IŞİD’le Mücadele Bütçe Talebi belgesinden özetle şu sonuçlar çıkıyor:
1. ABD koridordaki gücünü 30 binden 65 bine artırıyor. Türkiye ve bölge ülkeleriyle uzlaşmaya değil, çatışmaya hazırlanıyor.
2. ABD PKK/PYD’ye artık sadece silah değil, 200 ila 400 dolar maaş da ödemektedir. PKK/PYD artık ABD’nin sözleşmeli personeli haline gelmiştir. Somut askeri harekât emirlerinde ABD Komutanları söz sahibidir, PKK yönetimiyle fikir ayrılıkları olasıdır.
3. ABD sözde “Kürt Kantonları” projesinde vazgeçmemiştir. Tersine buna 35 kişilik asayiş gücü hazırlamaktadır.
4. ABD Savunma Bakanlığı yerel düzlemde PYD’ye karşı muhalefet ve onun şiddetle bastırılmasını planlamıştır. Bu tespitler ışığında Türkiye’nin ABD yönetimiyle telefon görüşmelerine umut bağlaması mantıksızdır ve zaman kaybına yol açar. Türkiye, sadece terörle değil, ABD’nin bölgesel bölücü girişimiyle mücadele etmektedir. Vaşington tutumunu net bir şekilde sergilemiştir. Ankara’nın artık buna uygun taktik ve stratejik adımlar atması zorunludur.