Milli Eğitim
Bakanı Ziya Selçuk 'devrim'e hazırlanıyor İşte MEB'in yeni 'stratejik plan'ı
Milli
Eğitim Bakanlığı, 5 yıllık yeni stratejik planda eğitim sistemini de kendisini
de yenileme kararı aldı. Bakanlık bürokratik yapısı ve mevzuatı, okul
yöneticileri, öğretmenler ve eğitim tüm kademelerinde kökten değişiklikler
yapılacak. Eğitim müfredatının tamamı değiştirilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı
(MEB), 5 yıllık planda bütün kademeleri ile kendisini yenileme kararı aldı.
Bakanlık bürokratik yapısı ve mevzuatı, okul yöneticileri, öğretmenler ve
eğitim tüm kademelerinde kökten değişiklikler yapılacak. Eğitim müfredatının
tamamı değiştirilecek. MEB’in planlarına göre, geçen yıl tamamı değiştirilen
müfredat “yeniden” değiştirilecek, tüm sınavların içeriği, soru tipi ve yapısı
yeniden düzenlenecek, ilkokullarda not sistemi kaldırılacak, lise son sınıfı
üniversiteye uyum yılı olarak dönüştürülecek ve sınavla öğrenci alan lise
sayısı azaltılacak.
Bakanlığı yeniden
şekillendirecek olan 2019-2023 Stratejik Planı’nı hazırlayan Ziya Selçuk,
bakanlığın mevzuatı, okul yöneticileri, öğretmenleri ve 20 milyona yakın
öğrenciyi etkileyecek adımlara hazırlanıyor. Okul öncesinden başlayarak reform
planlanan MEB’de, eski Bakan İsmet Yılmaz döneminde hazırlanan eğitim-öğretim
programlarının yenilenmesinden, ders saatlerine, sınavlara ve bir bütün olarak
eğitim anlayışının değiştirilmesine neden olacak değişiklikler yapılacak.
Cumhuriyet’in ulaştığı MEB 2019-2023 Stratejik Planı’nda önümüzdeki 5 yıl için
öngörülen değişiklikler şöyle:
SINAVSIZ YERLEŞTİRME
MODELİ... Tüm sınavlar; amacı, içeriği, soru tiplerine bağlı yapısı ve
sağlayacağı yarar bağlamında yeniden düzenlenecek. Akıl yürütme, eleştirel
düşünme, yorumlama, tahmin etme ve benzeri zihinsel becerilerin sınanması öne
çıkacak. Bilgi depolamak, formül ezberlemek gibi işlemlere ihtiyacın kalmadığı
bir yaklaşım sergilenecek. Sınavsız yerleştirme konusunda esnek modeller
geliştirilecek.
OKUL BAŞARI PUANLARI...
Öğrencilerin e-portfolyoları oluşturulacak ve üst öğrenime geçiş ile kariyer
gelişimlerinde katılım sağladıkları bilimsel, sosyal, kültürel ve sportif
faaliyetler dikkate alınacak bir yapı kurgulanacak. Sınav sonrası yerleştirme
puanının hesaplanmasında öğrencinin okul başarı puanı da dikkate alınacak. -
Sınava ihtiyaç azaltılacak: Orta vadede temel amaç başta merkezî sınavlara olan
ihtiyacın azaltılması ve çocukların ihtiyaç duyduklarında, öğrenme amaçlı destek
hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak olacak.
ÖZEL AMAÇLI İNGİLİZCE...
Öğrencilerin yaş, okul türü ve programlarına göre beceri temelli yabancı dil
yeterlilikleri sistemine geçilecek. İngilizce eğitiminde müfredat, eğitim
yöntemi ve ölçme değerlendirme yaklaşımında düzeltmeye gidilecek. 2019-2020
eğitim öğretim yılı itibarıyla 2. sınıflardan başlayarak, kademeli olarak 2-12.
sınıflarda uygulanmak üzere yeni bir yaklaşım ortaya konulacak. 2-4. sınıflarda
‘Oyun Tabanlı Öğrenme’ yaklaşımı, 5-8. sınıflarda ‘Farklılaştırılmış Eğitim’
modeli uygulanacak. 9-12. sınıflarda ise lise türüne göre ‘Özel Amaçlı
İngilizce’ modeli kullanılacak. Örneğin, Turizm ve Otelcilik Meslek liseleri
programında dinleme ve konuşma becerilerine ağırlık verilirken, Sosyal Bilimler
liselerinde okuduğunu anlama ve sunum becerileri önem kazanacak
İLKOKULDA NOT KALKAÇAK...
İlkokulda çocukların değerlendirilmesi not yerine beceri temelli etkinlikler
doğrultusunda yapılandırılacak. Teneffüs süreleri artırılacak. Türkçenin
korunması ve geliştirilmesi temel eğitimin omurgası olarak ele alınacak.
İlkokulun Türkçe, matematik ve kültür-sanat-spor ekseninde şekillenmesi için
çalışmalar yürütülecek. Öğretim programlarının ülke sathında tek tip olarak
uygulanmasından vazgeçilecek. Nitelikli içeriklerin hazırlanması ve hazırlanmış
olanlardan en kaliteli olanlarının seçilerek öğrencilere ulaştırılması MEB’in
stratejik öncelik alanları arasında yer alacak.
ÜSTÜN ZEKALILARA YENİ
MEVZUAT... Özel yetenekli bireylerin eğitimine dair mevzuat hazırlanacak. ‘Özel
Yeteneklilerin Eğitimi Bilim ve Değerlendirme Kurulu’ oluşturulacak. Özel
yeteneklilerin eğitimi için lisansüstü düzeyde öğretmen eğitimi planlanacak. 5
yaş ve ilkokul düzeyinde farklı ve farklılaştırılmış program modellerine fırsat
tanınacak.
5 YAŞA ZORUNLU EĞİTİM... 5
yaş zorunlu eğitim kapsamına alınacak. 3-5 yaş grubunun eğitime katılımını
artıracak toplum temelli hizmet sunum modelleri çeşitlendirilerek, esnek
zamanlı farklı eğitime erişim modelleri geliştirilecek
LİSE SON ÜNİVERSİTEYE UYUM
YILI... Liselerde ders çeşitliliği ve haftalık zorunlu ders saatleri
azaltılacak. Ortaöğretim son sınıf öğrencilerinin yükseköğretime hazırlık
amacıyla okul dışı kurumlara yönelmesi nedeniyle 12. sınıf yükseköğretime
hazırlık ve oryantasyon programı olarak düzenlenecek. Bu kapsamda öğrencilerin
yükseköğretime okul bünyesinde hazırlanma imkânlarının sağlanacak. Öğrencilerin
ilgi ve yeteneklerine uygun seçmeli ders yapısı oluşturulacak ve alanlar arası
geçiş imkânları oluşturulacak. Öğrencilerin alanda derinleşmesini sağlayacak
proje uygulama çalışmaları düzenlenecek. Ortaöğretime geçişte öğrenci
tercihleri ile kontenjan dağılımları uyumlu hale getirilecek.
AKADEMİK FEN LİSELERİ... Fen ve sosyal
bilimler liselerinde uygulanan müfredat, fen ve sosyal bilim alanlarındaki
disiplinlere göre öğrencilerin derinlik kazanması temin edilecek.Haftalık
dersler bilimsel araştırma ve uygulamalarla iyileştirilecek. Araştırma ve
uygulama projeleri desteklenecek, fen liselerinin teknolojiyle iç içe olması
sağlanacak ve bu okullara öğrenci seçimindeki sınav yaklaşımı yeniden
düzenlenecek.
ÖZEL OKULLAŞMAYA
ARTIRILACAK... Özel öğretim kurumlarıyla ilgili bürokrasi azaltılacak. Özel
sektörün eğitim yatırımlarını desteklemek amacıyla yasal düzenleme yapılacak ve
tedbir mekanizmaları geliştirilecek. Özel öğretim kurumlarına devam eden öğrenci
oranları artırılacak.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Yeni eğitim sistemi 2019 nasıl
olacak? Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk eğitim sistemi açıklaması
Yeni eğitim sistemi
nasıl olacak? Soruları öğrenci ve veliler tarafından merak konusu oldu. Milli
Eğitim Bakanı Ziya Selçuk geçtiğimiz günlerde eğitim sisteminde yapılan
yenilikleri kamuoyu ile paylaştı. İşte yeni eğitim sistemi 2019
Yeni eğitim sistemi 2019 nasıl olacak? Milli Eğitim Bakanı Ziya
Sekçuk eğitim sistemi detaylarını açıkladı. Peki, eğitim sistemine getirilen
yenilikler nelerdir?
YENİ EĞİTİM SİSTEMİ 2019 NASIL OLACAK?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Borusan Asım Kocabıyık Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi Konferans Salonunda düzenlenen "Lisede ne
yaptık?" temalı Ortaöğretim Tasarım TanıtımToplantısında, bugünün çok özel
olduğunu, çünkü 2035'lerde iş hayatına atılacak gençlerin alması gereken
eğitimle ilgili bir çalışmayı paylaştıklarını ifade etti.
Bugün ortaokul ve lisede olan çocukları 2030-2035'lere
hazırladıklarını belirten Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“DİSİPLİNLER ÜSTÜ BİR YAKLAŞIMA DOĞRU
GİTMEMİZ ŞART”
"O günün dünyasına hazırlamak için elbette zamanın ruhuna
uymak durumundayız ve bunun için ne gerekiyorsa da tasarlıyoruz. Tabii bütün
bunları belirli bir milli kimlik ve bir benlik ülküsü içerisinde de ele almak
zorundayız. Çünkü eğitim, evrensel olmakla beraber yerel değerleri de içinde
barındırması ve bu toprakların, bu coğrafyanın belli değer sistemlerini içinde
tutması gereken bir kurumdur. O sebeple bunu milli bir benlik ülküsü
çerçevesinde de ele alma zaruretimiz var. Biz çocuklarımıza bir öz geçmişten
söz etmiyoruz, biz çocuklarımız için bir öz gelecek yazmaktan söz ediyoruz. Yani
'Çocuklar sizin öz geçmişiniz nedir' dediğimizde ortaya çıkacak şeyle,
'Kendiniz için nasıl bir öz gelecek istersiniz' sorunun cevabı elbette
farklıdır. 5 milyon liseli gencimizin sorusunu defalarca duyduk. Gençlerimiz
bize bir soru soruyorlar. Diyorlar ki, 'Siz, bizi neye hazırlıyorsunuz.' Bizim
de sorumuz bu oldu. Gençleri neye hazırlıyoruz? İşte tam da bu noktada bizim
açımızda şimdiden bu sorunun cevabını vermek elzem. Eğer biz bu sorunun
cevabını vermezsek, neyle karşılaşacağımızı biraz önce söylediğim gibi zamanın
ruhunu elde etmek açısında son derece kritik. Öğretmenlere de sorduk.
Öğretmenler de elbette sorular sordu. Onlar da diyor ki, 'Öğrenciler yıl içinde
bu kadar çok dersi alarak öğrendiklerini içselleştiremiyor. Bunun çözümü yok
mu?' Neye hazırlıyoruz sorusu, bu soruyla o kadar bağlantılı ki..."
Ziya Selçuk, “Eğitim ekonominin ve demokrasinin ayrılmaz bir
kurumsal parçasıdır. O sebeple yaptığımız eğitimin ekonomiyle bağlantısının ne
olduğunu son derece önemsiyoruz ve öğretmenlerimizin sorusu da bu açıdan çok
önemli. Diyorlar ki ‘Neden dünyadaki gelişmiş dediğimiz birçok ülkenin
liselerinde, ortaöğretim kurumlarında, 5-6-7 ders var da neden bizde 16-17 ders
var’ sorusunu sorduklarında bunun bir cevabının olması gerekiyor. Bu cevabı
verirken, ders sayılarında azalmanın olması, deneyime yönelik eğitimin olması
yani çocukların tecrübe ederek bir şeyler yapmaları, sadece bilgiyi hazır
olarak alıp bunu tekrar etme noktasında başarılı olup olmadıklarının hafızaları
ölçerek test edilmesi elbette doğru değil. Burada atölye ve laboratuvarların
gerçekten kullanılması, sayılarının artırılması ve çocukların sadece teorik
olarak bir matematik dersi değil, matematik uygulamalarıyla da ilişkilenmesi
gerçekten çok önemli. Derslerde disiplinler üstü bir yaklaşımın edinilmesi
bizim bütün derslerimiz belirli bir disiplin odağında yürüdüğü için bütün
bunları parça parça ve ayrı bir vaziyette ele almak çocukların zihninde bir
bütünleşme oluşturmuyor. Kavram üstünden disiplinler üstü ders işlemekle bunun
sadece sosyoloji ya da tarih olarak işleminin başka bir sınırlılığı söz konusu.
Tam da bu yüzden disiplinler üstü bir yaklaşıma doğru gitmemiz şart. Çünkü
zaten çok başarılı bildiğimiz ülke eğitim sistemlerinde bunun artık sıradan bir
iş olduğunu görüyoruz ve bizim böyle bir geçmişe ihtiyacımız var” dedi.
DERS SAYISI DÜŞÜYOR MU?
Selçuk, “9’larda 15-16 dersten söz ederken mevcut durumda şu
andaki tasarımda 8 dersten söz ediyoruz. Bu 2 durum içinde rehberlik dersinin
dahil edilmediği bir durum söz konusu. 10. sınıfta 15-16’dan söz ederken, 10
dersten söz ediyoruz. Bu böyle devam ediyor 11 ve 12. sınıflarda. Niye
azaltıyoruz? Çünkü bir çocuğun 15-16 dersi anlaması ve bunu içselleştirmesi
mümkün olmuyor. Bizim çocuklarımızın da ilgilerine, yeteneklerine ve
hayatlarına uygun olan alanlarda derinleşmeye ihtiyaçları var. Böyle
baktığınızda paydaşlarımızın bir diğeri anne babalar da soruyor. Diyor ki,
‘Çocuklar sabahtan akşama kadar soru çözüyorlar.’ Peki günlük yaşamda bir
sorunla karşılaşınca neden afallıyorlar?” dedi.
Bakan Selçuk, Hayal-Etkinlik-Yaşam (HEY) temalı zaman diliminin
çocukların hayal kurmasına fırsat tanıyacağını belirterek, şunları kaydetti:
“İlkokul ve ortaokulda tasarım beceri atölyeleriyle yapmaya çalıştığımız ve
birinci sınıftan itibaren mühendislik, dil atölyesi gibi atölyelerde binlerce
defa denediği bazı süreçleri lisede devamı olarak bu tür aktivitelerle
zenginleştirmeyi hedefliyoruz. Bir çocuğun muhakkak suretle sanatla ve sporla
ilgilenmesi lazım. Sanatın ince ayarından geçmeyen bir çocuğun şahsiyetinin oluşması
gerçekten zor oluyor. Odalarına kapanan çocuklarımız için hayatın başka
beklentileri var. Çocuk topluma hizmet etmiyorsa, yaşlılarla ilgilenmiyorsa,
onlara hürmet etmiyorsa, hayvanlara ilişkin birtakım hizmet faaliyetleri
yürütmüyorsa, yoldan geçen birinin ayağına değebilecek bir taşı ortadan
kaldırmıyorsa o zaman çocuğun toplumla alakasını ve şahsiyetinin oluşmasını
güçleştirmiş oluyoruz. Bir çocuğun fiziksel aktivite yapmaması halinde normal
kişilik gelişiminin de sekteye uğraması söz konusu. Bu yüzden bir lise
öğrencisinin bu faaliyetlerin tümüyle karşılaşmasını çok önemsiyoruz. Çünkü biz
çift taraflı bir çocuk istiyoruz. Yani maddeyi ve manayı birlikte kuşatarak,
aynı zamanda da çocuğun sadece kağıt üzerinde soru çözerek değil, hayatın
içinde pratikler yaparak tecrübelerle bir yere varmasını önemsiyoruz. O yüzden
kuşak son derece kritik ve önemli.” Bakan Ziya Selçuk, öğrencilerin “Ben neye
yatkınım?” sorularının çözümünün de bu modelle mümkün olduğunu belirterek,
“Çocuğun ilgi alanlarını ölçmeliyiz. Çocuğun tüm özelliklerini testlerle,
araçlarla ölçmek istiyoruz. Daha ilkokuldan itibaren kendisini tanımakla ilgili
ölçekleri görerek kendisini tanıma imkanı bulacak. Bunun altyapısı hazır” dedi.
“ÖNEMLİ OLAN DEĞİŞTİRMEK DEĞİL, NE
YAPTIĞINI BİLMEK”
Selçuk, “Eğitimle ilgili beklentiler hemen birkaç ayda değişsin
isteniyor. Nurettin Topçu’nun tabiriyle 300 yıllık bir maarif davamız var.
Dolayısıyla neden eğitim sistemi değişiyor, değişince de neden değişiyor
sorularıyla muhatap oluyoruz. Önemli olan değiştirmek değil, ne yaptığını
bilmek. Bizim 2023 vizyonuyla yapmaya çalıştığımız şey bütüncül bir fotoğraf
vermek. Her adımı stratejik olarak atıyoruz. Bu bizi güçlendiriyor. Bunun için
biraz zamana ihtiyacımız var. 3 yıllık bir takvim yayımladık. ‘Şu ay, şu yıl
şunları yapacağız.’ dedik ve ayrıntılı olarak açıkladık. ‘Hemen niye
yapılmıyor?’ diye soruluyor. Toplum istese de yapmayız. Çünkü öğretmen
eğitimine yatırım yapmadan bir sistem değiştirilmesi doğru değildir. İçerik
için yeterince hazırlık yapılmadan değişiklik yapılması doğru değildir. Her
şeyin bir zamanı ve zemini var. Bu değişim için birtakım temel kavramlara da
ihtiyacımız var” diye konuştu.
“1 VE 8. SINIF ARASI İÇİN DE PROGRAM
HAZIRLADIK”
Bakan Selçuk, başarının sadece sınavdan iyi not olmak olmadığına
dikkat çekerek, “Çocuk öğrendiklerini sınavda tekrar ettiğinde başarılı
sayılıyor. Başarılı olmakla muvaffak olmak ayrı şeyler. Başarı sınav sonuna
kadar olan şeylerle ilgili daha çok. Muvaffakiyet; bir şeye vakıf olmak,
içselleştirmek ve ömrünce öğrendiği şeylerin icraatlarına yansıması ve
öğrendiği şeylerin ona yoldaşlık etmesi demek. Bu sebeple çocukların muvaffak
olabilmeleri için ‘Ne?’ sorusunun yanı sıra ‘Ne öğrendin, nasıl öğrendin, ne
biliyorsun, nasıl biliyorsun, nasıl bildiğini nereden biliyorsun, yani
bildiğini nasıl biliyorsun’ sorularını önemsiyoruz. Bu programı yaparken 1 ve
8. sınıf arası için de program hazırladık. Onun da zamanı geliyor. Çünkü
ilkokul, ortaokul, lise hatta yükseköğretimle ilişkilendirip bir yol harikası
çıkardık. Bütün eğitim basamaklarının birbiriyle işlevsel olarak
ilişkilendirilmesi gerekiyor ki yaptığımız şey o. Yaptığımız şey çocuğun
toplumla ilişkisini sağlamak” şeklinde konuştu.
“ÖĞRETMEN EĞİTİMLERİNİN BİR NOKTAYA
GELMESİ GEREKİYOR”
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğrencilerin meslek seçiminde
zorlandığı konusunda şikayetler geldiğini belirterek, yeni eğitim modelinde bu
sorunun çözümüne yönelik de bir çalışma bulunduğunu belirterek, “Etkin bir
yönlendirme sistemine ihtiyacımız var. Bunun için öğretmen eğitimlerinin bir
noktaya gelmesi gerekiyor, kariyer ofislerinin biçimlendirilmesi gerekiyor.
Bütün bunlar yapılırsa etkin yönlendirme olur. Bütün bunları tabii ki yaparız.
Okul profili meselesi, portfolyo meselesi, e-rehberlik sistemi zaten yapıp
bitirdiğimiz meseleler. Seçmeli alan dersleri, kariyer ofisinin olması, kariyer
rehberlik çalışmalarının yaygınlaştırılması ve bunun için bir yazılım
altyapısının oluşturulması da son derecek kritik. Bütün bunları devreye
sokabiliriz ki çalışmalar sürüyor” dedi.
Selçuk, “Tüm yapılanları sadece bir ders çizelgesi değişimi
olarak yorumlamak doğru olmayabilir. Bir ekip olarak aylarca beraber çalıştık.
Taksonomi bilmeyi, birtakım uluslararası derece sistemlerini bilmeyi, program
geliştirmenin birçok boyutunu bilmeyi gerektiren bir iş bu. Bu sadece çizelgeye
bakıp şunlar varmış, bunlar yokmuş meselesi değil. Bu Türkiye’nin ekonomisiyle
ilgili bir mesele. Bu Türkiye’nin 2023’te, 2030’larda, 2040’larda, 2053’te
nasıl bir fotoğrafa ihtiyacı olduğuyla ilgili bir mesele” diye konuştu.
SINAVLAR NASIL OLACAK?
Bakan Selçuk, öğrencilerin görüşlerini aldıklarını ve
tartıştıklarını belirterek, “Bize diyorlar ki ‘Tamam çok güzel ama üniversite
sınavı böyleyken nasıl olacak?’ Kritik soru şu anda bu. Türkiye, okulları
arasındaki imkan ve öğrenme farkı yüksek olan bu ülke. Bu tür ülkelerde de
sınav araç olmaktan çıkar amaç haline gelir. Eğer biz okullarımız arasındaki
imkan farklılıklarını azaltırsak belirli bir süreç içerisinde bütün dünyada
belli ülkelerde örnekleri somut olarak görüldüğü gibi bizde de sınavın baskısı
azalacak. Özellikle mesleki teknik eğitime yatırdığımız yatırımlarla orada
yaptığımız çalışmalarla bu sistemin daha esnek olmasına katkı sağlıyoruz.
Sonuçta ne bekliyoruz; sınav sisteminin zaman içerisinde baskısının azalmasını.
Elbette bütün dünyada sınav var. Bizde de olacak ama sınav gerçek mahiyetine
bürünecek, yani amaç haline gelmeyecek araç olacak. Bunun için biraz zamana
ihtiyacımız var. Çünkü çok ciddi finansal yatırım bekleyen bir iş” şeklinde
konuştu.
“BU SİSTEMİN İLK SINAVI 2024 YILINDA
OLACAK”
Bakan Selçuk, “Hem öğretmen eğitimi hem de buna benzer
konularda. Ortaya koyduğumuz ortaöğretim tasarımına uygun bir yükseköğretim
kurumları sınavı nasıl yapılır? Ortaöğretimdeki sınavların kendisi nasıl
yapılır, yani ders sınavları nasıl yapılır? Bütün bunların cevabını ortaya
koyup, çok kısa bir süre içerisinde bu sistemin ilk sınavı 2024 yılında olacak.
Yani yeni başlayan sistemde yeni sınav denilen şey, 2024 yılına denk geliyor. O
zamana kadar çok büyük süremiz var. Biz bunu çok daha kısa sürede netleştirmiş
olacağız. Kendimize sorduk, bütün bunları tek bir sistemde nasıl
buluşturacağız? Hepsi parça parça güzel, nasıl bütünleştireceğiz. Bunu
bütünleştirmek asıl zamanı alan şey bu” dedi.
“10 VE 11. SINIF ÇOK KRİTİK”
Selçuk, “Akademik gelişimde temel giriş var. Akademik gelişimin
başladığı bir dönem var. Biz burada disiplinler üstü çalışmaları çok
önemsiyoruz. Çocukların belirli bir disiplinde ders alması değil de örneğin,
doğa bilimleri, sosyal bilimler gibi dersler almalarını çok önemsiyoruz.
Bütünleşik bir mantık yerleşsin istiyoruz. Bu arada diğer sosyal, duygusal,
fiziksel becerilerini geliştiren, topluma faydalı olması için çalışmalar
yapılan bölüm de devam ediyor. 10 ve 11. sınıf çok kritik. Bu iki sınıf çocuğun
esas akademik gelişiminin netleştiği iki sene. Burada farklı olan bilgi kuramı
ve uygulamaları var. Bilgi kuramı ve uygulamaları, gençlerimizin düşünmeleri,
hayata bakış açıları, niçin sorusunu sormaları, bilgi ile ilişkilerini yeniden
reorganize etmeleri açısından kritik. Haziran da 9,10 ve 11. sınıflarda,
çocukların yıl içerisinde yaptığı bütün çalışmaların projelendirilmesi,
tartışılması, sergilenmesi, bir şekilde ortaya belirli okulların birbirleriyle
ortak olarak yaptığı çalışmaların getirilmesi gibi yani bir hasat haftası, ayı
gibi bir dönemden söz ediyoruz. 12. sınıflarda esas bizim akademik yeterlilik
denilen dönem başlıyor ve burayı üniversite sınavına hazırlanmak için
değerlendirmiyoruz, kullanmıyoruz, burayı üniversiteye hazırlanmak için
kullanıyoruz. Üniversite sınavına hazırlanmakla üniversiteye hazırlanmak çok
başka şeyler ve bu bölümdeki ortak dersler, disiplinler üstü kariyer dersleri,
çocukların proje yapmaları, sertifika programlarına devam etmeleri, ders destek
çalışması almaları, kişisel gelişim ve rehberlik çalışmalarının sürüyor olması
söz konusu. Asıl şey, çocuğun yükseköğretime, dünya klasında yükseköğretime
nasıl hazırlanacağıyla ilgili bir durum. Emin olun çocukların bunları
yapamaması gibi bir şey söz konusu değil” şeklinde konuştu.
“KÜRESEL POLİTİKALAR’ GİBİ, ’20.
YÜZYILDA TÜRKİYE’ GİBİ BİRTAKIM DERSLER DE SÖZ KONUSU”
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Ülkedeki çocuklar her şeyi
yapabilir. Bizim altyapı eksiklerimizi gidermemiz lazım. Bizim, öğretmen
eğitimiyle ilgili gereken mesafeyi hızla almamız lazım. Bizim bazı öğrenme
ortamlarına ilişkin yatırımları artırmamız lazım. Yoksa bu çocuklar dünyanın
her yerinde diğer gençler ne yapıyorsa fazlasıyla yaparlar. Yeter ki imkan
bulsunlar. Bizim sistemimiz onları durdurmasın. Bizim sistemimiz onları
geriletmesin. Bu anlamda bu dört yılın yapısı çok önemli” dedi.
Bakan Selçuk derslerdeki seçmeli yapıya dikkat çekerek, “Ortak
dersler grubu, seçmeli ders grubu, ikinci seçmeli ders grubu. Bütün bunların
hepsi, kendi içerisinde bir bütünlük taşıyor. Peki seçimini neye göre yapıyor
çocuk? Bu seçimi ilerideki yol haritasına göre yapıyor. Neyi planladığına göre
yapıyor. 11. sınıfta yine benzer durum var. Burada matematik grubu için ve Fen
Bilimleri grubu için bir örnek var. ‘Küresel Politikalar’ gibi, ’20. yüzyılda
Türkiye’ gibi birtakım dersler de söz konusu” diye konuştu.
“ÖNEMLİ OLAN BİZİM BU GENÇLERİ NEYE
HAZIRLADIĞIMIZ”
Bakan Selçuk, 12. sınıfın çok kritik olduğuna vurgu yaparak,
“Bizim 12. sınıfta özellikle transdisipliner, kariyer dersi dediğimiz yükseköğretime
hazırlamak, sınava hazırlamak değil, yükseköğretime hazırlamak dediğimiz
dersler devreye giriyor. Örneğin; matematik ağırlıklı dersler grubunda,
finansal matematikten, veri analizi ve optimizasyondan, matematik
uygulamalarından, biyoteknolojiden, fen ve teknoloji grubunda, geleceğin enerji
sistemleri, malzeme bilimi, yapay zeka uygulamaları, nesnelerin internete
uygulamaları, çevresel güçlüklere yaratıcı yaklaşımlar, akıllı şehirler ve
insanlığın geleceği, sosyal güçlüklere yenilikçi yaklaşımlar, davranışsal
ekonomi, uygulamalı hukuk, sosyal medya ve kültür, insan haklarının gelişimi,
doğası, güç, egemenlik ve uluslararası ilişkiler, tasavvuf edebiyatı, İslam
felsefesi, insan makine etkileşimi gibi birçok ders var. Bu dersler bizim icat
ettiğimiz dersler değil. Bu dersler halen dünyanın belli ülkelerinde liselerde
okutulan dersler. Onlar bunu sıradan bir iş olarak yapıyorlar. Önemli olan
bizim bu gençleri neye hazırladığımız. Hazırladığımız döneme ilişkin ne tür
dersler alması gerektiğine ilişkin oluşturduğumuz içerikler” şeklinde konuştu.
Bakan Selçuk, ders seçimi için bir “ders seçme robotu” geliştirdiklerini
söyledi.
“MÜMKÜN OLDUĞUNCA, GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE,
BİZ SÜRPRİZ YAPMAYACAĞIZ”
Bakan Ziya Selçuk, sistemin uygulama takvimiyel ilgili ise, “2019-2020
yılını bir hazırlık yılı olarak görebiliriz. 2020-2021’de 9. sınıfların ilk
dönemi. Neden bunun hemen başlatmıyoruz, ya da aradan girmiyoruz? Çünkü bizim
öğrencilerimiz, gençlerimiz liseye başladığında, belirli bir kural vardı.
Geldiğimizden beri şunu söylemeye çalışıyoruz. Mümkün olduğunca, gücümüz
yettiğince, biz sürpriz yapmayacağız. Oyunun kuralını arada değiştirmeyeceğiz.
Yani 9. sınıfa 2020-2021’de başlayacak çocuklarımıza diyeceğiz ki ‘Gençler
artık yeni bir kural var ve siz bununla başlıyorsunuz. Yani durup dururken bir
belirsizlik olması, ikide bir değişiklik olması söz konusu olmayacak. Siz bu
yapıyla başlayıp bu yapıyla bitirebilirsiniz. Dolayısıyla şu andaki
öğrencilerimiz için de benzer bir durum söz konusu. Onların da mevcut durumunu
da müktesep haklarını da bir riske sokmak istemiyoruz. Ama belki şöyle bir
müjde verilebilir. Peki hiç mi bir şey yapılamaz? Yapılabilir. Ne yapılabilir?
Önümüzdeki öğretim yılında yani 2019-2020’de 12. sınıfta olan yani üniversiteye
hazırlanan gençlerimiz için o senenin rahatlatılması ilgi, yetenek ve
merakların dikkate alınması ve çocuklarımızın şikayet ettiği birçok unsurun
ortadan kaldırılmasıyla ilgili bir hazırlığımız var. Bu hazırlığımız bitti. Ama
bugünün konusu olmadığı için onu daha sonra kamuoyu ile paylaşacağız. Sadece
şunu bilin. Önümüzdeki sene 12. sınıfa geçecekler şu anda tasarımını ortaya
koyduğumuz ortaöğretim yapısının aynısı olmasa da büyük bir rahatlama, daha
işlevsel, daha fonksiyonel, daha amaca yönelik bir durumla karşı karşıya
gelecekler” dedi.
ÖĞRETMEN EĞİTİMİ NASIL OLACAK?
Bakan Selçuk, yeni sistemin 9 sınıf ders kitaplarının ve
materyallerinin üretimine başlandığını belirterek, “Burada çok önem verdiğimiz
bir şey öğretmen eğitiminin başlatılması ve sertifikasyonu. Mesela kariyer
ofisi diyoruz. Bunu kiminle yapacağız? Elbette öğretmenlerle yapacağız.
Öğretmenlerimize üniversiteler sertifikalar verecek, bu konularla ilgili.
Sadece gönüllülere. Kim isterse. Bunları ücretsiz olarak vereceğiz. Dolayısıyla
okullarda bu tür çalışma yapma imkanımız, rahatlıkla söz konusu olabilecek”
diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yeni sistemde öğretmen
eğitiminin önemine vurgu yaparak, “Öğretmen eğitimi böyle bir yapıda çok uzun
yıllar sürecek bir özelliğe sahip.” dedi. Bakan Ziya Selçuk, bu tasarımda emeği
geçen akademisyenlere, öğretmenlere, okul müdürlerine anne-babalara, gençlere,
yurt içi ve dışındaki uzmanlara teşekkür ederek, “Bizim kendimize özgü, ilkokul
ve ortaokuluyla bütünleşik olarak yapıp, tüm çevre parametrelerini de birlikte
düzenleyerek geliştirdiğimiz bir projenin olması ve Türkiye’nin 2035’lere,
2040’lara, 2053’lere yönelik olarak bir gayreti bir çabası var. Emin olun bütün
çabalarımız, tasarımlarımız neyi ne zaman nasıl yapacağımızın akademik olarak
ortaya konulduğu, fizibilitesinin ortaya konulduğu, neyi yaptığımızı gerçekten
çok iyi çalıştığımız bir durum.” dedi. Selçuk, yeni ortaöğretim tasarımıyla
ilgili teknik toplantılar ve tanıtım çalışmaları yapacaklarını, bu konunun, bir
sorun yapısı bilinmeden, problem geliştirme stratejileri açıklanmadan detaylı
anlaşılabilecek bir konu olmadığını belirtti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder