26 Şubat 2015 Perşembe

SÖZDE MEDENİ DÜNYANIN GÖZ YUMDUĞU VE GÖRMEZLİKTEN GELDİĞİ VAHŞİ, ALÇAKÇA VE HUNHARCA BİR SOYKIRIMIN SENE-İ DEVRİYES'İNDE… ULUSLARARASI BELGELERLE HOCALI

ULUSLARARASI BELGELERLE "Ermeni vahşeti ve alçakça bir soykırımın anatomisi" HOCALI
İngiltere’nin Sunday Times gazetesi 1 Mart 1992 tarihli sayısında Hocalı olaylarını, “Ermeni askerleri binlerce aileyi yok etti” şeklinde duyururken, Rusya’nın İzvestia gazetesi 13 Mart 1992 tarihli sayısında Rus Yüzbaşısı Leonid Kravets, Hocalı yakınlarındaki tepede yüzlerce ceset gördüğünü ve bunların çoğunun özel işkencelerle öldürüldüğünü ifade etmiştir.
Hocalı’ya saldırmayı kabul etmedikleri için 366. Alayın askeri iki Türkmen, Ruslar ve Ermenilerce dövülmüştü. Alay’dan kaçanlardan Türkmen asıllı Agamuhammed Mutif, Müslüman oldukları için Ermeni ve Ruslar tarafından dövüldüklerini ifade etmişler. 366. Motorize Alay’ın Hocalı’ya saldırdığını bu askerler de tasdik etmişlerdir. Gazete ve tanıkların Hocalı hakkında anlatımlarını çoğaltabiliriz.
Rusya`nın Memorial İnsan Hakları Örgütü`nün raporu, olay yerine giden gazetecilerin ve görgü tanıklarının verdiği bilgilere rağmen Ermenistan tarafı hem uluslararası örgütlerdeki temsilcilikleri aracılığıyla hem de dış işleri bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarla Hocalı’da yapılanları farklı değerlendirmektedir. 3 Mart 1997’de Ermenistan’ın BM’deki temsilcisinin BM’ye yazdığı mektup ve 16 Şubat 2009’da Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’nın Hocalı ile ilgi yaptığı açıklama Ermenistan tarafının sorumluluktan kaçınmaya çalıştığını göstermektedir.
Fakat Hocalı’dan hemen sonra çekilen görüntüler, yabancı gazetecilerin olaydan sonra bir hafta içinde yaptıkları haberler, uluslararası örgütlerin raporları bu konuda Ermeni tarafının gerçekleri saptırmasına izin vermeyecek kadar çoktur. Bundan önceki yazılarda Memorial İnsan Hakları Örgütü`nün Hocalı hakkında hazırladığı raporu ve bu raporda Ermenilerin Hocalı`da yaptıkları soykırımın yansıtıldığını yazdık. Bu konuda ikinci önemli belge BM İnsan Hakları Örgütü Başkanı Holly Cartner`in Ermeni temsilciye yazdığı cevap mektubudur.
22 Şubat 1997`de Azerbaycan`ın BM`deki temsilcisi BM Başkanına Hocalı`nın tanınması için bir mektup yazarak Hocalı`dan dolayı Ermenistan`ın kınanmasını ister. Bu mektuba cevap olarak 3 Mart 1997`de Cartner`e mektup yazan Ermenistan`ın BM`deki temsilcisi Abelian, Hocalı`da yaşanan soykırımın Azerbaycan iç politikasında iktidar-muhalefet çekişmesinden yaşandığını iddia eder. Abelian yazdığı mektupta ayrıca Helsinki İnsan Hakları Örgütü`nün 1992 raporunda Ermenilerin Hocalı`daki sivil Azerbaycanlıları serbest bıraktığını tespit ettiğini bildirerek Ermenilerin suçsuz olduğunu Azerbaycan`ın kendisinin sorumlu olduğunu kanıtlamaya çalışır. Cartner Ermeni temsilciye yazdığı cevap mektubunda aşağıdaki paragraf Ermeni iddialarının asılsız olduğunu ve Hocalı`da Ermenilerin soykırım yaptığını kanıtlar.
Cartner mektubunda, “ne Hocalı’da yaşananları gözden geçirmemiz, ne Hocalı’dan göç eden Azerbaycanlı mültecilerin ifadeleri sizin “Azerbaycanlılar kendileri iç çekişmeleri nedeniyle Hocalı’da katliam yaptı” tezinizi desteklemiyor. Ayrıca sizin kendi mektubunuzda bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde bizim ret ettiğimiz tezlere biz destekliyormuşuz gibi atıfta bulunmanızdan da derin endişe içindeyiz....Biz hala Hocalı’da sivillerin ölümünden Karabag Ermenilerini sorumlu tutuyoruz” deyerek Ermeni temsilcisinin iddialarını yalanlar.
İnsan Hakları Örgütü Başkanı’nın Abelian’a yazdığı bu mektup, Ermenilerin olayları ve belgeleri nasıl çarptırdığının resmi kanıtıdır. Hocalı soykırımının Ermeniler tarafından yapıldığını ortaya koyan bu belge ne Türkiye, ne Azerbaycan, ne de bu iki devletin müttefiki tarafından yazılmıştır.
Ermenilerin Hocalı’da ve genel olarak Azerbaycan’da yaptıkları katliamla ilgili ikinci bir uluslararası belge ise 26 Nisan 2001 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamento Asamblesi’nde 30 temsilcinin sunduğu belgedir. Belgede Ermenilerin sadece Hocalı’da değil 19. Yüzyıldan günümüze Azerbaycan Türkleri’ne karşı işlemiş olduğu soykırımların tamamı kınanmaktadır.
Sonuç olarak: Bugün bütün belge ve kanıtlar Hocalı`nın Ermeniler tarafından yapıldığını ve bunu bir intikam duygusu içinde yapıldığını kanıtlamaktadır. Yazı dizisinin başında da ifade edildiği gibi Hocalı sadece bugünle değerlendirilmemeli ve geçmişte Ermeniler tarafından yapılanlarla birlikte değerlendirilmelidir. Hem uluslararası hukuk hem de tarihi gerçekliklerden yola çıkarak Hocalı katliamı bir soykırım olarak tanınmalı ve katiller cezalandırılmalıdır.
BUNU MUTLAKA HERKES OKUMALI !!!
GERÇEKLER, ÇOĞU KEZ ACI OLUYOR..
OKUDUKÇA DA CANIMIZ, ÇİĞERİMİZ YANIYOR...
Bir Katliam, Vahşet ve En Alçakça'sından Soykırım Yazısı
İŞTE HOCALI KATLİAMI!... 26.02.1992

Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars’ta Ağrı’da Van’da Erzurum’da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı.
Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı… Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı:
-Akçik, manç?.. (Kız mı, oğlan mı?)
-Akçik… (Kız)
Bu cevap üzerine ‘oğlan’ diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Kan bürülü gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.
-Tun şahetsar, ınger… (Sen kazandın, yoldaş)
-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana… (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)
-Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette)
Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:
-Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver)
Aynı dakikalarda Hocalı’nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
-Asixn ma/, çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek… (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın…)
Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü…Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.
Bu iki olay Hocalı’da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir.
Ajanslar, katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu. Türkiye’de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu.  Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.
26 Şubat’ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi’nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366’ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı’ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.
26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler.
Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı’da dehşet verici olaylar yaşandı. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular.
Peki neydi bu düşmanlık? Ermenistan’daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye’nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan’ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı’nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı’nda “Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün” denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.
Dağlık Karabağ Bölgesi’nde bulunan Hocalı’ya, eski Sovyet İttıfaki Silahlı Kuvvetleri’ne ait 366. Alay ‘ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk’ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.
Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.
Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı. Fakat katliam sonrası Hocalı’ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı’da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet’nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu: 
“Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama Hocalı’daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz.”
Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti;
Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996’da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ’da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, ‘Hocalı Katliamı’ başsorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.
Hırant Dink’e Allah rahmet eylesin. Ama “Ben Ermeni değilim” 
Ne mutlu ki, Türk'üm. İnsan ve Müslümanım.
ATATÜRKÇÜ’YÜM…HEPİMİZ MUSTAFA KEMAL’İZ.
Burhan Numanoğlu na teşekkürler.. (Ulusal Haber & Ulusal Ajans, A.C.A.O.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder