YARDIM VE YATAKLIK EDEN "VATAN HAİNLERİ" KAHROLSUN!..
(25 Nisan 2016 Pazartesi; Ulusal Ajans & Ulusal Haber)
Ermeni terör örgütü Asala’nın devamı PKK’ya karşı yapılan
operasyonlarda etkisizleştirilen 7 keskin nişancı Ermeni ordusunda görevli, rütbeli ve kadrolu komando
çıktı. Güneydoğu’da terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarda
etkisiz hale getirilen teröristlerden 7 sniperın (keskin nişancı) Ermeni
ordusunda komando olduğu belirlendi. Ermeni terör örgütü Asala ile PKK
arasındaki derin bağa dikkat çeken Uluslararası terör uzmanı, emekli subay ve
Maltepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşin, operasyonların
sürdürüldüğü Güneydoğu’dan kendisine ulaşan ilginç bilgileri paylaşırken, "Asala
bitmedi. Silahlı terör hareketi, PKK’ya dönüştü. Ben de bölgede subay olarak
görev yaptım. PKK’nın bazı birimleri, Asala’dan oluşuyor. Son iki üç aylık
çatışmalarda ölen sözde PKK sniperlarının yedisi, Ermeni komandosu. Hatta,
etkisiz hale getirilen Ermeni askerlerin cenazelerinin Ermenistan’a gidememesi
Ermenistan ile PKK arasında sorun oldu" dedi.
Prof. Dr. Caşin, şu anda dünyanın en büyük 17 ekonomisi olan
Türkiye’nin 2023’te ‘İlk 10’a girmeyi’hedeflediğine vurgu yaparak PKK, PYD
ve Asala’nın, Türkiye’nin büyümesini engellemeyi amaçladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyaretinde PKK/PYD/Asala bağlantısına dikkat çektiğini
hatırlatan Prof. Dr. Mesut Caşin, "Türkiye-Ermenistan ve PKK/PYD
sorunlarını, bir arada değerlendirmek gerekiyor. Bu örgütlerin birlikte hareket
etmesi bu gerçeği doğruluyor" diye konuştu.
PKK ASALA TERÖR ÖRGÜTÜ VE TÜM GERÇEKLER
Pkk aslında Ermeni terör örgütü Asala nın bir uzantısı
olduğu gerçeği artık kamuoyunda iyiden iyiye konuşulmaya başlandı. Peki Asala
ne, PKK kim amaçları neler….Kürt ve Türklerden beklentileri neler.Türkiye’yi
nasıl bir oyunun içine sokmaya çalışıyorlar. İşte her vatandaşımızın bilmesi
öğrenmesi gereken gerçekler ilk kez FİB Haber de… Mutlaka okumalısınız ve bu
gerçekleri bilmelisiniz. Pkk aslında Ermeni terör örgütü Asala nın bir uzantısı
olduğu gerçeği artık kamuoyunda iyiden iyiye konuşulmaya başlandı. Peki Asala
ne, PKK kim amaçları neler….Kürt ve Türklerden beklentileri neler.Türkiye’yi
nasıl bir oyunun içine sokmaya çalışıyorlar. İşte her vatandaşımızın bilmesi
öğrenmesi gereken gerçekler ilk kez FİB Haber de…
Mutlaka "BU ARAŞTIRMAYI" okumalısınız ve gerçekleri bilmelisiniz.
Mutlaka "BU ARAŞTIRMAYI" okumalısınız ve gerçekleri bilmelisiniz.
Pkk’lıların Aslında Ermeni Kürtlerin İse Esasında Türkmen
Olduğunu Biliyor muydunuz… Türkiye üzerinde oynanan oyunlar ve gizli planlar
şüphesiz ülkemizde haçlı zihniyetinden günümüze kadar gelmektedir… ASALA'nın
ardındaki sır Türkiye bir ağaçtır. Gürlediği zaman budanacak, ölmeye yüz
tuttuğu zaman da sulanacak.Eğer Amerika, Avrupa, eski Sovyetler, şimdiki Rusya,
Türkiye üzerindeki emellerinden vazgeçerlerse Türkiye'deki terör bıçakla
pastayı kesmiş gibi biter. Eğer emellerinden vazgeçmezlerse, ASALA biter, PKK
başlar, PKK biter, ASALA başlar... " Aslında bize unutturulmuş yada
unutturulmaya çalışılan tarihimiz o kadar önemli gerçekleri içerisinde
barındırıyor ki. Dünü olmayanın yarını da olmaz. Dünü unutursak yarına güvenle
asla bakamayız.Bu yüzden bu konuyu tarihsel zincirlerin birer halkası olarak
değerlendirmeliyiz.Dün ne oldu bugün ki yaşananların gerçekte sebepleri
nelerdir sorularına her zaman tarih ışık tutacaktır. Bizde konumuzu fazla değil
bundan 4 sene öncesine gidiyoruz. Yıl 2008 ve Kayseri de bir sempozyumda o
dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun açıklamalarına
götürüyoruz.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun o açıklamaları o dönemde ortalığı kasıp kavurmuştu.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun o açıklamaları o dönemde ortalığı kasıp kavurmuştu.
Sırada yeni tezler var. Peki Halaçoğlu ne söylemişti gelin
isterseniz önce bir hatırlayalım: “ Halaçoğlu’nu doğrulayan Prof. Salim Cöhce,
“Türkiye’de Araplaşan binlerce Ermeni var.” diyor.” Prof. Halaçoğlu, o gün
Kayseri’de şu sözleri sarf etmişti : “Müslümanlığı kabul etmiş ve kendisini
Türk olarak kabul etmiş insanlar gelip Anadolu’ya yerleşmiştir. Dolayısıyla
bunları bir mozaik olarak kabul etmek, farkına varmadan ülke içerisinde de
birtakım gruplaşmalara neden olmaktadır. Bu konuda özellikle siyasetçilerin çok
dikkatli olması gerekir. Araştırmalarımızda Kürt diye bildiğimiz insanların
aslında yapısal olarak ‘Türkmen asıllı’ olduğunu, ‘Kürt-Alevi’ olarak bilinen
vatandaşların ise ‘Ermeni kökenli’ olduğunu gördük. Ülkeyi bölmeye çalışan
TİKKO ve PKK terör örgütlerinin içinde yer alan insanların birçoğu Ermeni
dönmesi Kürtlerden oluşuyor. TİKKO ve PKK hareketi bizim bildiğimiz gibi Kürt
hareketi değildir.” Özellikle dış mihrakların beslediği bazı emellerine
ulaşmak için ermeni gizli örgütü Asala ile başlayan serüven bu günlerde pkk ile
devam ediyor. Pkk leşleri içinde ermeni Asala’nın bozguna uğraması ile ilgili
olarak;
AKSİYON GÜNDEME GETİRMİŞTİ
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’na en büyük tepki Alevi ve
Kürtlerden geldi; daha sonra bazı aydınlardan… Bunun üzerine ikinci bir
açıklama yapma gereğini duydu TTK Başkanı: “Bütün Kürtler Türkmen’dir ya da
bütün Alevi Kürtler, Ermeni kökenlidir demedim. Bu oran Kürtlerin yüzde 30’u
kadardır… 1915’te sürülmemek için Müslümanlığa geçen Ermenilerin sayısı
1920’lerde 100 bin kadardı... 1936-37 yıllarında ise devlet bu kişileri ev ev
tespit etmişti. Listeler elimde. Devlet isterse açıklarım…” Bu ‘resmî’
ifadelerle birlikte, öteden beri söylenen; ancak pek dillendirilmeyen “içimizdeki
Ermenilerin” varlığı da ‘resmen’ deşifre edilmiş oldu. Zaten tartışmalar da
daha çok bu noktaya kilitlendi. Kürt-Alevilerin önemli bir kısmının “Ermeni
dönmeler” olduğunun söylenmesi de önemli bir husus. Aslında Aksiyon dergisi bu
konuyu daha önce gündeme getirmiş, sesiz bir tartışmanın ve bir sorgulamanın
başlamasına öncülük etmişti. Dergimizin 577. sayısına kapak olan “Anneannem bir
Ermeniydi” ve 634. sayıdaki “ Cinayet Kripto Ermeniler için milat” haberleri
önemli bir kaynak olarak kayıtlara geçmişti. Ermeni gazeteci Hrant Dink’in
öldürülmesinden sonra Aksiyon’a konuşan İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Salim Cöhce, Halaçoğlu’nun yeni gündeme getirdiği konuyu o
tarihlerde şöyle özetliyordu: “Türkiye’de kendini gizleyen 80 ila 100 bin
civarında Ermeni var… Ermeniler daha çok Kürt ve Alevilerin içinde
gizlendiler.”
AMERİKALILAR DA DOĞRULUYOR
Prof. Dr. Salim Cöhce bu kez başka bir tezi gündeme getiriyor: Türkiye’de Araplaşan binlerce Ermeni var.” Prof. Cöhce, “Yusuf Halaçoğlu’nun söyledikleri doğrudur ve yeni bir şey değildir. Bilinen; ancak kimsenin açıklamadığı şeylerdir.” diye başlıyor söze. Bu konuda kendilerinin artık birtakım “yeni açıklamalar” yapması gereğine işaret eden Cöhce şöyle konuşuyor: “Kripto Ermenilerle ilgili yıllardır sürdürğümüz çalışmalarda bu konuları daha önce gündeme getirmiştik. Bunlar bizim uydurduklarımız değil. O tarihlerde Amerikalı temsilcilerin kayıtlarında da bunlar var. Erzurum’da 500 bin Ermeni’yi Kürtler sakladı. Aynı şekilde Tunceli’de 50 bin Ermeni yine buradaki Aleviler tarafından saklandı. Kürt Aleviler bunlardır. Varto ve Hınıs’ta da aynı durum olmuştur. Birçok yerde bu var. 1841-1863 tarihleri arasında Amerikan misyonerlerin yaptığı araştırmalar var. Etnik ve dinî kökene dayalı bir çalışma bu. Burada kim kimdir, nedir tespit ediliyor. Hatta Amerikalılar bu amaçla Atatürk Üniversitesi’nin Van’da kurulmasını istiyorlar. Daha rahat araştırmalar yapmak için. Ancak Demokrat Parti üniversitenin Erzurum’da kurulmasını sağlıyor.” Sadece Ermenilerin Kürt-Alevi olmadığını veyahut Kürtleşmediğini vurguluyor Prof. Dr. Salim Cöhce: “Binlerce Ermeni aynı zamanda Araplaştı. Siirt, Hatay, Urfa, Mardin gibi yerlerde yaşayanlar, kendilerini Arap kimliği içinde gizlediler. Bunlar bugün Arapça konuşuyor ve kendilerini dışarıya Arap olarak gösteriyor. Tehcire Gregoryan Ermenileri tâbi oldu. Protestan ve Katolik Ermeniler bundan çok az etkilendi.” Prof. Cöhce, Araplaşan Ermenilerle birlikte “Süryanileşen Ermenilerin” de olduğunu sözlerine ekliyor.
Prof. Dr. Salim Cöhce bu kez başka bir tezi gündeme getiriyor: Türkiye’de Araplaşan binlerce Ermeni var.” Prof. Cöhce, “Yusuf Halaçoğlu’nun söyledikleri doğrudur ve yeni bir şey değildir. Bilinen; ancak kimsenin açıklamadığı şeylerdir.” diye başlıyor söze. Bu konuda kendilerinin artık birtakım “yeni açıklamalar” yapması gereğine işaret eden Cöhce şöyle konuşuyor: “Kripto Ermenilerle ilgili yıllardır sürdürğümüz çalışmalarda bu konuları daha önce gündeme getirmiştik. Bunlar bizim uydurduklarımız değil. O tarihlerde Amerikalı temsilcilerin kayıtlarında da bunlar var. Erzurum’da 500 bin Ermeni’yi Kürtler sakladı. Aynı şekilde Tunceli’de 50 bin Ermeni yine buradaki Aleviler tarafından saklandı. Kürt Aleviler bunlardır. Varto ve Hınıs’ta da aynı durum olmuştur. Birçok yerde bu var. 1841-1863 tarihleri arasında Amerikan misyonerlerin yaptığı araştırmalar var. Etnik ve dinî kökene dayalı bir çalışma bu. Burada kim kimdir, nedir tespit ediliyor. Hatta Amerikalılar bu amaçla Atatürk Üniversitesi’nin Van’da kurulmasını istiyorlar. Daha rahat araştırmalar yapmak için. Ancak Demokrat Parti üniversitenin Erzurum’da kurulmasını sağlıyor.” Sadece Ermenilerin Kürt-Alevi olmadığını veyahut Kürtleşmediğini vurguluyor Prof. Dr. Salim Cöhce: “Binlerce Ermeni aynı zamanda Araplaştı. Siirt, Hatay, Urfa, Mardin gibi yerlerde yaşayanlar, kendilerini Arap kimliği içinde gizlediler. Bunlar bugün Arapça konuşuyor ve kendilerini dışarıya Arap olarak gösteriyor. Tehcire Gregoryan Ermenileri tâbi oldu. Protestan ve Katolik Ermeniler bundan çok az etkilendi.” Prof. Cöhce, Araplaşan Ermenilerle birlikte “Süryanileşen Ermenilerin” de olduğunu sözlerine ekliyor.
TERÖR ÖRGÜTLERİNDEKİ GİZLİ ERMENİLER
TTK Başkanı Prof. Halaçoğlu’nun dikkat çektiği diğer bir
nokta ise TİKKO ve PKK terör örgütlerinin içinde yer alanların birçoğunun
“Ermeni dönmesi Kürtler” olduğuydu. Tartışma, bu sözler üzerine daha da
alevlendi. Peki Halaçoğlu haklı mıydı? Türkiye’nin terör tarihinde gizli
veya Kripto Ermenilerin olduğu, terör örgütlerinde de Türkiye karşıtı
Ermenilere büyük sempati duyulduğu bir gerçek. Bölücü Ermeniler en fazla PKK
içerisinde yer aldı. İmralı’da tutuklu bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan,
ikinci kez devlet başkanı seçilmesi sonrasında Ermenistan Devlet Başkanı Robert
Koçaryan’a 10 Nisan 1998’de gönderdiği mektupta, 1915 tehcirini soykırım olarak
tanıdıklarını bildiriyordu. Öcalan’a göre Ermeni soykırımı, Hitler’in Yahudi
soykırımı için de önayak olmuştu. Aynı şekilde PKK’ya yakınlığıyla bilinen
Avrupa’daki sözde “Kürdistan Parlamentosu” da Nisan 1997’de aldığı bir kararla
Ermeni tehcirini “soykırım” olarak tanımıştı. Kararda ilginç bir şekilde,
Hamidiye Alayları ile korucu sistemi arasında bağlantı kurulup, günümüzde de
Kürtler ve Aleviler’e yönelik “soykırım” yürütüldüğü iddia edilmişti.
PKK içerisinde yer alan “Ermeni dönmeler” ve “gizli Ermeniler” ile örgüt
arasında sıkı bağ bulunuyor. PKK Başkanlık Konseyi üyesi Nuriye Kespir, Merkez
Komite üyeleri Bekir Bakırcıoğlu ve Musa Haciyav’ın da sözü edilen Ermenilerden
olduğu biliniyor.
ÖCALAN-TİKKO-ASALA BAĞLANTISI
TİKKO’daki Ermeniler ile PKK arasındaki bağlantı, karşılıklı menfaat ilişkisine dayanıyor. Ermeniler terör örgütü mensuplarına yardım ettiği gibi, militanlar da Ermenilere yardım ediyor. Bu anlamda bir dönem faaliyette olan ASALA ile PKK ilişkisi bir tesadüf değil. Adapazarı’nda öldürülen uyuşturucu kaçakçısı Behçet Cantürk, ASALA konusunda ön plana çıkan bir isim. Diyarbakır Lice nüfusuna kayıtlı Cantürk’ün annesi, Hatun Demirciyan isimli bir Ermeni. Cantürk’ün yasadışı yollardan elde ettiği paraları önce ASALA, sonra PKK’ya aktardığı, PKK’nın kaçırdığı uyuşturucuyu dünya piyasalarına pazarladığı ileri sürülmüştü. Abdullah Öcalan İmaralı’da görülen duruşmasında ASALA ile 1980’lerde birlikte hareket ettiklerini ve toplantı düzenliklerini aktarıyor. Amerika’da yayımlanan Armenian Struggle dergisinde 1985’te çıkan bir makalede de ASALA yandaşlarının şu ifadelerine yer veriliyor: “Türk askerlerine karşı Kürt kardeşlerimizle omuz omuza verdiğimiz mücadelede bir üst düzey militanımızla 22 savaşçımızı yitirdik. Kürt kardeşlerimizle beraber silahlı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Şimdilik toparlanmak için daha geri mevzilere çekileceğiz; ancak bir süre sonra Kürt savaşçılarla eylemlerimizi Anadolu’nun içine kadar taşıyacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
TİKKO’daki Ermeniler ile PKK arasındaki bağlantı, karşılıklı menfaat ilişkisine dayanıyor. Ermeniler terör örgütü mensuplarına yardım ettiği gibi, militanlar da Ermenilere yardım ediyor. Bu anlamda bir dönem faaliyette olan ASALA ile PKK ilişkisi bir tesadüf değil. Adapazarı’nda öldürülen uyuşturucu kaçakçısı Behçet Cantürk, ASALA konusunda ön plana çıkan bir isim. Diyarbakır Lice nüfusuna kayıtlı Cantürk’ün annesi, Hatun Demirciyan isimli bir Ermeni. Cantürk’ün yasadışı yollardan elde ettiği paraları önce ASALA, sonra PKK’ya aktardığı, PKK’nın kaçırdığı uyuşturucuyu dünya piyasalarına pazarladığı ileri sürülmüştü. Abdullah Öcalan İmaralı’da görülen duruşmasında ASALA ile 1980’lerde birlikte hareket ettiklerini ve toplantı düzenliklerini aktarıyor. Amerika’da yayımlanan Armenian Struggle dergisinde 1985’te çıkan bir makalede de ASALA yandaşlarının şu ifadelerine yer veriliyor: “Türk askerlerine karşı Kürt kardeşlerimizle omuz omuza verdiğimiz mücadelede bir üst düzey militanımızla 22 savaşçımızı yitirdik. Kürt kardeşlerimizle beraber silahlı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Şimdilik toparlanmak için daha geri mevzilere çekileceğiz; ancak bir süre sonra Kürt savaşçılarla eylemlerimizi Anadolu’nun içine kadar taşıyacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
SOL TERÖR İÇİNDEKİ KRİPTO ERMENİLER
Tıpkı PKK’da olduğu gibi birçok sol örgütte de lider seviyesinde
Ermeniler var. Türkiye Komünist Partisi-Marksist/Leninist (TKP/ML)’nin askerî
kanadı olarak ortaya çıkan terör örgütü TİKKO’da çok sayıda Ermeni’nin varlığı
dikkat çekiyor. Ermeni-Hıristiyan Garbis Altınoğlu, TKP/ML örgütünün
teorisyenliğini ve genel sekreterliğini yaptı. TİKKO’ya yakın internet
sitelerinde hâlâ yazıları yayımlanıyor. 1946 doğumlu Garbis Altınoğlu, Boğaziçi
Üniversitesi İş İdaresi Bölümü mezunu. Babası Ohannes Altınoğlu da 1957’de
Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile İslam olan dinini Hıristiyan olarak
değiştirmiş. Ermeni asıllı bir diğer TİKKO mensubu ise Orhan Bakır
(Armanek Bakırcıyan) idi. Bakırcıyan, 12 Eylül öncesi İstanbul Üniversitesi Fen
Fakültesi’nde okurken arkadaşı Hrant Dink ile birlikte Surp Haç Lisesi’nde belletmen
olarak görev yapıyordu. Bakırcıyan daha sonra Hrant ve arkadaşı Stefan ile sol
örgütlere katılma kararı aldı. Ancak Ermeni oluşları işlerini zorlaştırmasın
diye Hırant, Fırat; Stefan, Murat; Armanek ise Orhan adını aldı. Dağa çıkan ve
sonraki yıllarda Ali Ağa koduyla Tunceli ve civarında terör estiren Armanek,
nam-ı diğer Orhan, o bölgedeki gizli Ermenilerle temas kurmayı başardı. 1978’de
askerî bir operasyon sırasında öldürüldü. 1988’de İzmit yakınlarında bir TİKKO
evini basan güvenlik güçleri, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Manvel Demir’i
yaralamış; ancak Manvel kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Demir,
Ömer kod adıyla TKP/ML’nin İstanbul İl Sekreterliği görevini yürüttü. TİKKO’nun
Zeytinburnu sorumlusu Aziz Demirel de Ermeni asıllı idi.
Ermeniler ile isyancı Kürtlerin ilişkisi bazı bölgelerde
belirgin olarak ortaya çıkıyor. Tunceli, Hozat, Ovacık, Çemişgezek, Mazgirt,
Pülümür, Elazığ, Tercan, Dicle, Erzincan ve Sivas bu yerleşim yerlerinin
başında geliyor. Bunda tehcir sırasında yaklaşık 20 bin kadar Ermeni’nin, Alevi
ve Alevi Kürtlerin yaşadığı sarp dağlarla çevrili Dersim aşiretlerine sığınması
etkili oldu. Buradaki Ermeniler daha sonra civara yayılarak biraz da intikam
hissiyle Kürt isyanlarında aktif görev aldı. Dersim İsyanı’nın başlamasına bir
Ermeni start verdi. Ermenilerin isyancı Kürtlerle bağlantısı günümüzde hâlâ
birçok noktada esrarını koruyan Ağrı ve Dersim isyanlarında belirgin şekilde
karşımıza çıkıyor. Ağrı isyanı için Ermeni Taşnak örgütünün bir temsilcisinin
Ağrı’ya geldiği biliniyor. Zilan Kürtleri arasında iyi tanındığı için “Ermeni
Zilan” lakabını alan Ardeşir Muradyan, isyanın silahlı kanadı komutanları
arasında yer alır. 1937’de Dersim isyanının fitilini de Kahmut Köprüsü’nü yakan
Ermeni asıllı Demirci Mustafa ateşler. Demirci Mustafa Ateş, 1993’te 84
yaşındayken asıl dini olan Hıristiyanlığa döner. Tunceli merkez nüfusuna
kayıtlı Mustafa Ateş 1979’da ismini Marcelo, dinini de Hıristiyanlık olarak
değiştirir; ancak 1992’de tekrar İslamiyet’e geçer.
BAZI İLLERDEKİ KRİPTO ERMENİLER
Şehirlere göre Kripto Ermeni sayısı ve ‘resmî’ durumu:
Diyarbakır Bin aile (Kürt, Süryani ve Alevi) Malatya
3 bin 655 aile (Kürt-Alevi) Kayseri 5 bin aile (Türk) Elazığ Bin
aile (Kürt, Alevi) Van 4 bin aile (Kürt) Tunceli 2 bin aile
(Kürt-Alevi) Şanlıurfa 3 bin 500 aile (Kürt, Arap) Siirt 1200
aile (Arap, Kürt-küçük bir kısmı) Hatay 1100 aile (Arap) Bitlis
200 aile (Kürt) Erzurum 3 bin aile (Kürt, Alevi, Türk-küçük bir kısmı)
Erzincan 1300 aile (Alevi, Kürt) Sivas 2 bin aile (Kürt, Alevi)
Mardin 1500 aile (Arap) K.Maraş 3 bin aile (Kürt, Alevi)
Adıyaman 1600 aile (Kürt) Adana 2 bin aile (Kürt, Arap, Alevi) * Bu
veriler değişik kuruluş ve araştırmacıların devam eden çalışmalarından
alınmıştır. Sayılar, tespit durumuna göre değişime açıktır.
KÜRT YAZAR ÜMİT FIRAT:
ERMENİLEŞEN KÜRTLER DE VAR
“Profesör Halaçoğlu’nun açıklamaları Türk Tarih Kurumu tezinin ve Güneş Dil Teorisi’nin iflası anlamını da taşıyor. Bu teze göre herkes Türk soyundan geliyordu. Afet İnan gibilerin çalışmaları artık rafa kaldırılıyor. Halaçoğlu’nun söylediği Ermenilerin, Kürt Alevi olması, Kürtleşmesi doğaldır ve doğrudur. Kendilerini kurtarmak için öyle göstermişler ve zamanla benimsemişler. Tersi bir durum söz konusu; Kürtlerin bazıları da Ermeni olmuştur. Batı’da da değişenler oldu. Türkiye’de herkesin dosyası vardır. Bu bilgiler devletin elinde. Ama bazıları aleyhte kullanıyor. Bu doğru bir çıkarım değil. Devlet kimin ne olduğunu çok iyi biliyor. Alparslan Türkeş için Van’dan göçen bir Ermeni ailesinin çocuğu dediler. Siyasette bu kullanıldı. Başkaları için de çok yakıştırmalar oldu. Çevremizde yakın akrabamızda geçmişte Ermeni genç kızlarla evlenenler oldu. Kızlar Müslüman olmak zorundaydı. Bu Ermeniler Ermeni olduklarını gizlediler. Ancak ortam yumuşayınca özlerine sahip çıktılar. Benim babaannem, anneannem bir Ermeniymiş demeye başladılar. Ben Kığlılıyım (Bingöl) demeye çekiniyordum. Benim mensup olduğum Kığlı ilçesi ve onun çevresindeki yerleşim yerlerinde pek çok ailede Ermeni gelinler vardır. Benim kuzenimin de anneannesi Ermeniydi.”
ERMENİLEŞEN KÜRTLER DE VAR
“Profesör Halaçoğlu’nun açıklamaları Türk Tarih Kurumu tezinin ve Güneş Dil Teorisi’nin iflası anlamını da taşıyor. Bu teze göre herkes Türk soyundan geliyordu. Afet İnan gibilerin çalışmaları artık rafa kaldırılıyor. Halaçoğlu’nun söylediği Ermenilerin, Kürt Alevi olması, Kürtleşmesi doğaldır ve doğrudur. Kendilerini kurtarmak için öyle göstermişler ve zamanla benimsemişler. Tersi bir durum söz konusu; Kürtlerin bazıları da Ermeni olmuştur. Batı’da da değişenler oldu. Türkiye’de herkesin dosyası vardır. Bu bilgiler devletin elinde. Ama bazıları aleyhte kullanıyor. Bu doğru bir çıkarım değil. Devlet kimin ne olduğunu çok iyi biliyor. Alparslan Türkeş için Van’dan göçen bir Ermeni ailesinin çocuğu dediler. Siyasette bu kullanıldı. Başkaları için de çok yakıştırmalar oldu. Çevremizde yakın akrabamızda geçmişte Ermeni genç kızlarla evlenenler oldu. Kızlar Müslüman olmak zorundaydı. Bu Ermeniler Ermeni olduklarını gizlediler. Ancak ortam yumuşayınca özlerine sahip çıktılar. Benim babaannem, anneannem bir Ermeniymiş demeye başladılar. Ben Kığlılıyım (Bingöl) demeye çekiniyordum. Benim mensup olduğum Kığlı ilçesi ve onun çevresindeki yerleşim yerlerinde pek çok ailede Ermeni gelinler vardır. Benim kuzenimin de anneannesi Ermeniydi.”
İşte bu açıklamalar aslında ortada oynana oyunun en açık
realitesidir. Zira yapılan araştırmalar Asala ile başlayıp pkk tikko gibi
farklı isimlerde devam eden bir takım terör örgütü grupların temelinin aynı
olduğunu gösteriyor.Yine bu önemli araştırma aslında Kürtlerin bir Türk Son
Asala örgütüyle amacına ulaşamayan ve hüsrana uğrayan ermeni terör örgütü
grubunun, Ermenilerin intikam ve sinsi oyunları nedeniyle Kürt savunuculuğu
rolüyle pkk adıyla kurdukları yeni terör örgütüyle “Türk-Kürt” kardeşliğini
dünden bugüne bozmaya ve yıkmaya çalışmışlardır. Sinsi oyunun birer parçası
olarak özellikle cahil Kürt vatandaşlarımızı kendi emelleri için kullanırlarken
yine cahil Türk vatandaşlarımıza da ara bozucu nefret ve nifak tohumları atmaya
çalışmışlardır. ASALA-PKK el ele Ermeni terör örgütü ASALA'nın, terör örgütü
PKK ile ortak hareket ettiği ortaya çıkması da aslında bir çok şeyi tüm
gerçekliği ile ortaya koymaya yetiyor. Asala örgütü Nedir? Amacı Nedir…
ASALA (İngilizce: Armenian Secret Army for the Liberation of
Armenia tamlamasının kısaltmasıdır; Ermenice: Հայաստանի
ազատագրության հայ գաղտնի բանակ Hayastani Azatagrut'yan Hay Gaghtni
Banak) veya tam adı ile Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu, 1973
ve 1985 yılları arasında, Türkiye dahil 16 farklı ülkede Türk ve diğer mülki ve
diplomatik hedeflere karşı terör eylemlerinde bulunmuş solcu ve aşırı
milliyetçi Ermeni terör örgütü. Bir çok kaynaklarda (kimi tarafsız kaynaklar da
dahil olmak üzere) terör örgütü olarak nitelendirilmektedir. 1980-1990
yıllarında ABD'nin terör örgütü listesinde de yer almaktaydı. Tarihi 1975
yılında Lübnan İç Savaşı esnasında, Beyrut şehrinde, sempatizan Filistin Halk
Kurtuluş Cephesi'nin yardımı ile Agop Agopyan tarafından kurulmuştur. Agopyan'a
göre, örgütün temel amaçları Ermeni ilkesininin dünya kamuoyuna tanıtılması ve
yurtdışı Ermeni toplumunda milliyetçi duygunun yükseltilmesi olmuştur. ASALA
özellikle bağımsız bir Ermenistan kurmak, Ermeni Soykırım iddialarını Türkiye
Cumhuriyeti hükûmetine kabul ettirmek, tazminat ödettirmek ve iddia edilen
Ermeni vatanına topraklarını devrettirmek için çalışmıştır. ASALA militanları
bir dönem Yunanistan ve Suriye İstihbarat servislerinin her türlü eğitim,
öğrenim ve lojistik destek kolaylıklarından yararlanmışlardır. Terör örgütü
olarak tanınması ASALA, 1980 yıllarında ABD tarafından resmi olarak terör
örgütü listesine alınmıştır[11]. Fakat, 1985 yılından sonra aktif olmayan
ASALA, ABD'nin 2001'de hazırladığı "Yabancı Terörist Örgütler (Foreign
Terrorist Organisations)" listesine ve "Ülkeye Girişi Yasak Olan
Teröristler (US Terrorist Exclusion List)" listesine, Birleşik Krallık'ın
"Yasadışı Gruplar (UK Proscribed Group)" listesine, Avustralya'nın,
Kanada'nın, Avrupa Birliği'nin ve Rusya'nın "Tanımlanmış Gruplar
(Specified Groups)" listelerine dahildir. Eylemleri 29 Ağustos 1982
tarihli Güneş gazetesi (1982). 1970'li ve 1980'li yıllarda, genelde Türk
hedeflere karşı saldıran ASALA, aynı zamanda değişik nedenlerle Madrid'te Trans
World Airlines ve Los Angeles'ta Air Canada ofislerini de bombalamıştır. ABD ve
Kanada hedeflerine karşı bu türlü saldırılar örgütün Ermeni milliyetçiliği ile
birlikte, PKK gibi, Marksist-Leninist ideolojisine bağlılığı ile açıklanabilir.
Ermeni teröründe, Türkiye’deki iç huzursuzluğun zirveye çıktığı 1979 yılından
itibaren büyük bir artış gözlenmeye başlanmıştır. Ermeni teröristler, 21
ülkenin 38 kentinde, 39'u silahlı, 70'i bombalı, biri de işgal şeklinde olmak
üzere toplam 110 terör olayı gerçekleştirmişlerdir. Bu saldırılarda Türkiye'nin
42 diplomatı ile 4 yabancı uyruklu kişi hayatını kaybederken, 15 Türk ve 66
yabancı uyruklu kişi de yaralanmıştır. ASALA'nin Türkiye içinde ilk terör
eylemi 1982'nin 7 Ağustos tarihinde Ankara Esenboğa Havalimanında
gerçekleştirdiği bomba saldırısı olmuştur. Saldırı sonucunda 9 kişi hayatını
kaybetmiş, 72 kişi yaralanmıştır. ASALA'ya mal edilen saldırılar farklı
kaynaklarda değişiklikler arz etmektedir. Amerikan hükümet kaynaklarına göre
1968'den itibaren ASALA, 84 olayda 299 kişiyi yaralamış 46 kişiyi öldürmüştür.
Paris'te Türk Hava Yolları'nı bombalayan örgüt üyelerine 30 ay ceza
verilmiştir. 1983 Temmuz'unda gerçekleşen Orly Havaalanı katliamında 8 kişi
öldürülüp 52 kişi yaralanmıştır. ASALA, kendi milliyetçi hedeflerinin yanı sıra
Marksizm-Leninizm'i de desteklemiş, benzer eğilimleri olan İrlanda Cumhuriyet
Ordusu (IRA), PKK/Kongra-Gel/KADEK, ve Kızıl İtalyan Tugayları (Italian Red
Brigades) gibi diğer uluslararası silahlı örgütler ile işbirliği yapmıştır.
1985 yılından sonra ASALA tarafından kayda değer bir terör eylemi
gerçekleştirilmemiştir. Örgütün hedef seçimi Hedeflerin dağılım yüzdeleri şu
şekildedir: Sivil şahıslar ve malları %2 Havaalanları ve havayolu şirketleri
%34 İş yeri %14 Diplomatik hedefler %41 Basın-yayın %1 Dini şahıslar ve
kuruluşlar %1 Taşımacılık %2 Diğer %2 Dağılışı [değiştir] 1983 Paris
Orly Havaalanı saldırısından sonra örgüt birçok ufak gruba bölünmüştür. Zamanla
örgüt içi çekişmeler ve anlaşmazlıklar ortaya çıkmış, kurucularından Agop Agopyan
öldürülmüş, Ermeni halkından da yeterli destek göremeyip, tarih sahnesinden
çekilmiştir. Ermeni terör örgütleri, dış dünyanın tepkileri üzerine
1980'li yıllarda taktik değiştirerek, PKK terör örgütü ile işbirliğine
gitmişlerdir. 1984 yılında cereyan eden Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla PKK
sahneye itilmiş ve Asala-Ermeni terörü geri plana çekilmiştir. Ermeniler ile
PKK arasındaki bağlantıyı ortaya koyan bazı somut örnekler şunlardır: Terör
örgütü PKK, 21-28 Nisan 1980 tarihini "Kızıl Hafta" olarak ilan etmiş
ve 24 Nisan tarihini sözde Ermenilerin katledilme günü olarak anarak ve
toplantılar yapmaya başlamıştır. 8 Nisan 1980 tarihinde Lübnan'ın Sidon
kentinde PKK ve ASALA terör örgütleri ortak basın toplantısı düzenlemişler ve
toplantı sonucu bir deklarasyon yayınlamışlardır. Ancak bu olayın tepki çekmesi
üzerine ilişkilerin illegal alanda gizli olarak sürdürülmesi
kararlaştırılmıştır. Toplantı akabinde 9 Kasım 1980 tarihinde Strazburg
Başkonsolosluğumuza, 19 Kasım 1980 tarihinde ise Roma Türk Hava Yolları
büromuza yönelik olarak düzenlenen saldırılar, PKK ve ASALA terör örgütleri
tarafından ortaklaşa üstlenilmiştir. Bölücü terörist elebaşı Abdullah Öcalan,
Ermeni Yazarlar Birliği tarafından "Büyük Ermenistan hayali fikrine olan
katkılarından dolayı" onur üyeliğine seçilmiştir. Ermeni Halk Hareketi'nin
bünyesinde, bir çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi bir Kürdistan Komitesi
oluşturulmuştur. 4 Haziran 1993 tarihinde; Ermeni Hınçak Partisi, ASALA ve PKK
terör örgütü mensuplarının katılımıyla Batı Beyrut'ta bulunan PKK terör örgütü
merkezinde bir toplantı yapılmıştır. Ermeni-PKK ilişkisiyle ilgili bir başka
çarpıcı örnek ise, 6- 9 Ocak 1993 tarihlerinde Beyrut'taki iki ayrı kilisede
düzenlenen ve Lübnan Ermeni Ortodoks Başpiskoposu, Ermeni Parti yetkilileri ile
150 gencin katıldığı toplantılarda kullanılan şu ifadelerdir: Şimdilik
Türkiye'ye karşı sakin tutum gösterilmelidir. Ermeni toplumu gittikçe büyümekte
ve ekonomik yönden güçlenmektedir. Geliştirilen propaganda faaliyetleri
sayesinde, bütün dünyada (sözde) soykırım daha iyi bilinmeye başlanmıştır.
Ermenistan devleti kurulmuştur, her geçen gün toprakları genişlemektedir ve
atalarının intikamını mutlaka alacaklardır. Başta ABD olmak üzere, diğer batılı
ülkeler de Karabağ'da sürdürülen savaşta Ermenileri haklı bulmaktadırlar. Bu
fırsatı değerlendirmek gerekir; ve Karabağ'da savaşan Ermeni gençlerine
yenileri katılacaktır. Türkiye'de -PKK terör örgütü ile yapılan mücadele
kastedilerek- iç savaş devam edecek, Türk ekonomisi sıfır noktasına gelecek ve
vatandaşlar baş kaldıracaklardır. Türkiye bölünecek ve bir Kürt devleti
kurulacaktır. Ermeniler Kürtlerle olan ilişkilerini iyi bir şekilde yürütmeli
ve Kürtlerin mücadelelerini desteklemelidirler. Bugün Türklerin elinde olan
topraklar, yarın Ermenilerin olacaktır.
PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ERMENİSTAN'DAKİ YAYIN ORGANLARI
Ermenistan'da Reya Taze ve Bota Redaksiyon adlı gazetelerin
PKK terör örgütü kontrolünde Kiril Alfabesiyle yazıldığı ve PKK terör örgütünün
propagandasını yaptığı bilinmektedir. Bu gazeteler Türkiye ve Avrupa'dan gelen
PKK terör örgütü mensuplarınca yayımlanmaktadır.
PKK - ASALA İLİŞKİLERİ
Uluslararası nitelikteki Ermeni terörizmi, 1973 yılında ortaya çıkarak 1974 Kıbrıs barış harekatını müteakip yurtdışında bulunan vatandaşlarımız ve temsilciliklerimize yönelik sabotaj, suikast ve saldırı türü terör hareketleri ile kendini göstermeye başlamıştır. Başta Ermeni terör örgütü ASALA olmak üzere 1984 yılına kadar eylemler sürdürmüş ve l970'li yıllarda çeşitli legal siyasi oluşumlar içinde kendisini göstermeye başlayan Kürtçülük hareketini, terör örgütü PKK ile ivme kazanması üzerine, yerini Abdullah ÖCALAN liderliğinde Kürt-Türk ayırmadan öldürebilen, katliamlarla ismini duyurmaya çalışan PKK terör örgütüne bırakmıştır. Fakat bu tarihten önce de PKK-ASALA terör örgütleri arasındaki işbirliğinin, ortaklaşa yapılan eylemler, yayınlanan deklerasyonlar, ASALA ve diğer Ermeni terör örgütü mensuplarının PKK terör örgütü kamplarındaki eğitimi, ASALA terör örgütünün üst düzey yetkililerinin eğitim yaptırdıkları, bunların dışında PKK terör örgütünün Ermeni Taşnaksutyun Partisi ile ilişki içerisinde olduğu bilinmektedir. PKK-ASALA terör örgütü işbirliğinde ortak amaç olarak, Marksist-Leninist ideoloji doğrultusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde devlet kurmaktır. İki örgütün de hedef aldığı bölgeler göz önünde bulundurulduğunda hedeflerin çakıştığını görüyoruz. Bu durumda iki örgütten birinin diğerine taşeronluk yaptığı fikri güçlenmektedir. Ele geçirilen belgeler neticesinde Bekaa ve Zeli kamplarında Ermeni terör örgütü ASALA ile terör örgütü PKK militanları ile birlikte eğitim gördükleri ortaya çıkmıştır.
PKK - ASALA İLİŞKİLERİ
Uluslararası nitelikteki Ermeni terörizmi, 1973 yılında ortaya çıkarak 1974 Kıbrıs barış harekatını müteakip yurtdışında bulunan vatandaşlarımız ve temsilciliklerimize yönelik sabotaj, suikast ve saldırı türü terör hareketleri ile kendini göstermeye başlamıştır. Başta Ermeni terör örgütü ASALA olmak üzere 1984 yılına kadar eylemler sürdürmüş ve l970'li yıllarda çeşitli legal siyasi oluşumlar içinde kendisini göstermeye başlayan Kürtçülük hareketini, terör örgütü PKK ile ivme kazanması üzerine, yerini Abdullah ÖCALAN liderliğinde Kürt-Türk ayırmadan öldürebilen, katliamlarla ismini duyurmaya çalışan PKK terör örgütüne bırakmıştır. Fakat bu tarihten önce de PKK-ASALA terör örgütleri arasındaki işbirliğinin, ortaklaşa yapılan eylemler, yayınlanan deklerasyonlar, ASALA ve diğer Ermeni terör örgütü mensuplarının PKK terör örgütü kamplarındaki eğitimi, ASALA terör örgütünün üst düzey yetkililerinin eğitim yaptırdıkları, bunların dışında PKK terör örgütünün Ermeni Taşnaksutyun Partisi ile ilişki içerisinde olduğu bilinmektedir. PKK-ASALA terör örgütü işbirliğinde ortak amaç olarak, Marksist-Leninist ideoloji doğrultusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde devlet kurmaktır. İki örgütün de hedef aldığı bölgeler göz önünde bulundurulduğunda hedeflerin çakıştığını görüyoruz. Bu durumda iki örgütten birinin diğerine taşeronluk yaptığı fikri güçlenmektedir. Ele geçirilen belgeler neticesinde Bekaa ve Zeli kamplarında Ermeni terör örgütü ASALA ile terör örgütü PKK militanları ile birlikte eğitim gördükleri ortaya çıkmıştır.
PKK İLE ERMENİLER ARASINDA 1987 YILINDA YAPILAN ANLAŞMA
1987 yılında bölücü terör örgütü PKK ile Ermeniler arasında bir anlaşma
yapılmıştır. Söz konusu anlaşmanın hükümleri şunlardır: Ermeniler PKK terör
örgütü içinde eğitim faaliyetlerinde bulunacaklar PKK terör örgütüne her yıl
için adam başına 5.000 ABD Doları ödenecek Ermeniler küçük çaplı eylemlere
katılacaklar Yapılan bu anlaşmanın akabinde örgüt içerisinde Ermenilerin
sivrilmeleri üzerine, PKK-ASALA ilişkilerinden sorumlu Hermez Samurouyan adlı
şahısla birlikte 18 Nisan 1990 tarihinde yapılan toplantıda şu kararlar
alınmıştır: PKK ve ASALA terör örgütlerinin artık ortak yönetilecektir
Türkiye'de güvenlik kuvvetlerine yönelik eylemlerde istihbaratı Ermeniler
yapacak Muhtemel devrimden sonra elde edilen topraklar eşit olarak bölüşülecek
Kamp masraflarının % 75'ini Ermeniler karşılayacak Türkiye'deki metropol
şehirlerde eylemler yapılacak 1992 Ekim ayından itibaren Kuzey Irak'ta üslenen
terör örgütü PKK'ya karşı gerçekleştirilen sınır ötesi operasyonlarda örgütün
büyük darbeler alması ve barınma imkanlarını kaybetmesi üzerine bir kısım örgüt
mensuplarının İran ve Ermenistan'a geçmeleri ile PKK terör örgütünün Ermenistan'daki
aktif faaliyetleri başlamıştır. PKK terör örgütünün Avrupa temsilcilerinden bir
grubun Ermenistan'a giderek, PKK terör örgütü mensuplarının Kars bölgesinden
Ermenistan'a rahatça girip çıkmaları için anlaşma yaptığı, Sovyet Rusya'nın
dağılması ile Ermenistan'ın bağımsızlığına kavuşması sonucu PKK terör örgütünün
Ermenistan'da Kürt yerleşim birimlerinde barınma imkanı bularak burada örgüte
maddi-manevi destek sağlayıp, faaliyetlerini sürdürdüğü ayrıca, 19-20 Mayıs
1992 tarihlerinde bir grup PKK terör örgütü mensubunun Ermenilerle beraber
Azeri Türklerine karşı savaşmak için 3 araçla Urumiye'den Ermenistan'a hareket
ettiği bilinmektedir. ASALA'nın ardındaki sır Bu yazıyı mutlaka okuyun… (İKTİBAS
& KAYNAK: http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-1329-26-asalanin-ardindaki-sir.htmlwww.fibhaber.comhttp://www.fibhaber.com/gundem/pkk-asala-teror-orgutu-ve-tum-gercekler-h705.html)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder