Fakir-fukara, garip-guraba'nın umut kapısı "İŞSİZLİK FONU'nda 2,2 Milyarlık (şaibeli ve şüpheli) "MEÇHUL HARCAMA"!..
79 milyar liraya ulaşan İşsizlik Fonu’ndan 2,2 milyarın
nereye harcandığının belli olmaması tartışmaya yol açtı. İşsize verilmeyen
devasa para, bütçede ‘diğer gider’ olarak gösterildi. Bunun bütçe tekniğine
aykırı olduğunu belirten MHP Milletvekili Lütfi Türkkan, “Ak Saray harcaması
fondan karşılandı, bakanlık gizliyor.” iddiasında bulundu.
Çalışanların işten çıkarıldığında mağdur olmaması için
kurulan İşsizlik Fonu’nda 79 milyar lira birikirken devasa miktara ulaşan
paranın amaç dışı kullanılması sıkça eleştiriliyor. Maaş alabilmek ağır
şartlara bağlandığı için 2,9 milyon işsizden eylül itibarıyla 372 bini fondan
faydalanabildi. İşsizlik maaşı, kısa çalışma ödeneği ve Ücret Garanti Fonu
giderleri için harcanan para, yılsonunda 1,7 milyar lirayı bulacak. İşsizlere
aktarılmayan paranın ‘diğer giderler’ adı altında harcanması ise tepki çekiyor.
Fondan son iki yılda yapılan 2 milyar 194 milyonluk harcamanın nereye gittiği
bilinmiyor. 2010’da 233 milyon lira olan ‘diğer giderler’ kalemi geçen yıl 1
milyar 36 milyona ulaştı. Bu yılın sonunda 1 milyar 158 milyona çıkması
bekleniyor. Uzmanlara göre, ayrıntısı gözükmeyen harcamaların işsizlik maaşı
ödemelerine yakın bir tutar olması, fonun amaç dışı kullanıldığının göstergesi.
Zaman’a konuşan MHP Kocaeli Milletvekili Lütfi Türkkan, “Böyle bir harcama
normal değil. Bütçe, bilanço tekniğine de aykırı. Ak Saray harcamasının
İşsizlik Fonu’ndan karşılandığına dair net bilgiye sahibim. Bakanlık, bu harcamayı
diğer gider kaleminde gizlemeye çalışıyor.” iddiasını dile getirdi.
1 milyar 158 milyon lira gibi çok büyük rakamın ‘diğer
gider’ adı altında gösterilemeyeceğine işaret eden Türkkan, “Diğer gider
dediğiniz şey, kendi başına bütçeleştirmeye gerek duymadığınız, çok küçük,
tabir yerindeyse tırı vırı harcamalardır. Bunun tutarı da çok çok küçüktür.
İşsizlik Fonu’ndan ‘diğer gider’ kaleminde böyle bir harcama normal değil.
Bütçe, bilanço tekniğine de aykırı. Ak Saray’a giden parayı bu yolla gizlemeye çalışıyorlar.”
ifadelerini kullandı. Ak Saray olarak anılan ve halen Cumhurbaşkanlığı Sarayı
olarak kullanılan Beştepe’deki yeni binaya yapılan harcamanın nereden
karşılandığı muhalefet tarafından gündeme getirilmiş ancak bütçe görüşmeleri
sırasında Maliye Bakanı bu sorulara net cevap vermemişti. Bu durum, Ak Saray
için yapılan harcamanın İşsizlik Fonu’ndan aktarıldığı yönündeki şüpheleri
artırıyor.
Çalışma Bakanlığı’nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na
yaptığı bütçe sunuş verilerinde yer alan İşsizlik Sigortası Fonu Gelir Gider
Dengesi Tablosu, çarpıcı verileri içeriyor. Bu tabloya göre İşsizlik Fonu’nun
toplam varlığı yıl sonu itibarıyla 80 milyar 764 milyon liraya ulaşacak. Fonun
2014 gelirleri 15 milyar lira olurken, giderleri 4,6 milyar lira olarak gerçekleşiyor.
Gider kaleminin dağılımı ise bir hayli dikkat çekici. İşsizlik Fonu’nun asıl
harcama kalemi olması gereken işsizlik maaşı, kısa çalışma ödeneği ve Ücret
Garanti Fonu giderleri için harcanan para, yıl sonu itibarıyla 1 milyar 698
milyon lira olarak gerçekleşecek. Buna karşın aktif işgücünün programları
olarak ifade edilen meslek kursları ve geçici istihdam için harcanan para 1
milyar 800 milyon lira. Daha dikkat çekici olan rakam ise ‘diğer gider’
kaleminde yapılan 1 milyar 115 milyonluk harcama. Fonun varlık amacı ise işini
kaybedenlere, işsiz kaldıkları sürelerde ödeme yaparak geçimlerini
sağlamalarına katkı yapmak. Ancak işsizlik maaşı alabilmek çok ağır şartlara
bağlandığı için 2,9 milyon işsizden eylül ayı itibarıyla 372 bini işsizlik
maaşı alabildi. İşsize maaş konusunda son derece cimri olan hükümet, fondan
amaç dışı kullanımda ise bir hayli bonkör. İşsizlere aktarılmayan para, ‘diğer
gider’ adı altında cömertçe harcandı. ‘Diğer gider’ kaleminde geçen yıl da 1
milyar 36 milyon TL harcanırken son iki yıldaki artış dikkat çekiyor. 2012’de
538, 2011’de 454, 2010’da ise 233 milyon lira harcanmıştı.
Sayıştay: Fondan mevzuata aykırı harcama yapıldı
Sayıştay raporlarında, İşsizlik Fonu’nun amaç dışı
kullanımına dair önemli tespitlere yer veriliyor. Raporlardaki tespite göre,
fondan 191 milyon lira mevzuata aykırı harcama yapıldı. Bu harcama, İşkur’da
memur kadrosunda görev yapan kişilere yapılan giderler karşılığında aktarıldı.
Ancak Sayıştay’ın tespitine göre bu harcama mevzuata aykırı. Yine Sayıştay
raporlarında İşsizlik Fonu’ndan karşılanması mümkün olmayan giderlerin fondan
karşılandığı, bu kapsamda yaklaşık 21,5 milyon lira harcandığı tespitine yer
veriliyor.
Hükümetin işsizlere borcu 11,5 milyarı aştı
Fonun amaç dışı kullanıldığına dair çok sayıda olay
yaşanırken, işsizlerin parasının harcandığı en önemli kalemlerden biri de
bütçeye aktarılan kaynak. İşsizlik Fonu verilerine göre GAP’a harcanması
amacıyla fondan 11,5 milyar lira Merkezî Yönetim Bütçesi’ne aktarıldı. 5 yılda
yapılan bu harcamanın fona geri ödenmesi gerekiyor. Hükümetin işsizlere borcu
11,5 milyar lira. Ancak bu paranın ne zaman, hangi periyotlarla fona geri
ödeneceği belirsiz.
Eski Bakan Kıratlıoğlu: Bu hırsızlık ve yolsuzluğun yüzde 1'i bizim
dönemde olsaydı sokağa bile çıkamazdık
DYP’li eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Demokratlar Kulübü Üyesi Esat Kıratlıoğlu, hırsızlığın ve
suçların üzerinin kapatılması için ‘paralel devlet’ denilen bir kavram
uydurulduğunu söyledi. Kıratlıoğlu, “17 Aralık darbe deniyor. 17 Aralık’ta ne
var? Sağ-sol çatışması mı var? 17 Aralık’ta hırsızlık var. Bunların yüzde biri
bizim dönemimizde olsaydı sokağa çıkamazdık.” dedi.
İktidarın hukuk dışı uygulamaları ve yolsuzluk iddialarının
üzerini örtme girişimi, siyasetinin tecrübeli isimlerini rahatsız etti. 12
Eylül döneminde enerji bakanlığı görevini üstlenen ve DYP’de siyaset yapan Esat
Kıratlıoğlu, bu isimlerden biri. Yolsuzluk suçlarının yargıdan kaçırıldığını
ifade eden Kıratlıoğlu, bunu ‘ihanet’ olarak değerlendirdi. Ardından çarpıcı
bir tespitte bulundu: “Bu hırsızlıkların yüzde biri bizim dönemimizde olsaydı
sokağa çıkamazdık. Ben hâlâ 1994 model arabaya biniyorum.”
Siyasi iktidarın son dönemdeki gayri hukuki uygulamaları ve
yolsuzluk iddialarının üzerinin kapatılma girişimi, yıllarca Türk siyasetinin
içinde bulunmuş tanınmış simaları da rahatsız etti. Bu isimlerden biri de 12
Eylül döneminde Enerji Bakanlığı görevini üstlenen ve uzun yıllar DYP’de
siyaset yapan Esat Kıratlıoğlu. Aktif siyasette bulunduğu yıllarda renkli
kişiliğiyle dikkat çeken eski Nevşehir milletvekili Kıratlıoğlu, hırsızlığın ve
suçların üzerinin kapatılması için ‘paralel devlet’ denilen bir kavram
uydurulduğunu düşünüyor. İddiaların yargıdan kaçırılmasını ‘ihanet’ olarak
değerlendiren eski Bakan, çok çarpıcı bir tespitte bulunuyor: “Bu
hırsızlıkların yüzde biri bizim dönemimizde olsaydı sokağa çıkamazdık. Bakan
olduğum dönemde bütçeden harcanan paranın yüzde 47’si benim elimden geçiyordu.
İstesem milyarlık bir adam olabilirdim. Ama 1994 model Mercedes’e biniyorum.
Allah’ıma şükürler olsun.”
Süleyman Demirel ve Tansu Çiller’le yıllarca yan yana
siyaset yapan Kıratlıoğlu, ülkenin gidişatından endişeli.
Bir açıklama yapan Esat Kıratlıoğlu, sözlerine “Konuşacak, hükümetin yanlışlarını söyleyecek babayiğit kalmadı.” diye başlıyor. Duayen siyasetçi, iktidarın otoriterleştiği kanaatini taşıyor. İktidarın yönetim anlayışının ‘demokrasi’ olarak nitelendirilmesini yanlış bulan Kıratlıoğlu, bunun yerine ‘demokrasinin kıyısında gezinen rejim’ tanımlaması yapıyor. Medya üzerindeki baskının, gerçeklerin ortaya çıkmasını engellediği değerlendirmesinde bulunuyor. Aynı tahakkümün iş dünyası ve sivil toplum örgütleri üzerinde de oluşturulduğuna dikkat çekiyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın din üzerinden siyaset yapma konusunda çok başarılı olduğunu, muhalefetin ise bu duruma karşılık vermekte yetersiz kaldığını dile getiriyor.Kıratlıoğlu’nu en çok rahatsız eden konuların başında ‘paralel devlet’ tartışmaları geliyor. Özellikle Erdoğan tarafından tekrarlanan bu iddiayı ‘uydurma’ olarak nitelendiren eski Bakan, bu söylemle hırsızlık ve yolsuzluklarının örtbas edilmesinin hedeflendiğini düşünüyor.
Bir açıklama yapan Esat Kıratlıoğlu, sözlerine “Konuşacak, hükümetin yanlışlarını söyleyecek babayiğit kalmadı.” diye başlıyor. Duayen siyasetçi, iktidarın otoriterleştiği kanaatini taşıyor. İktidarın yönetim anlayışının ‘demokrasi’ olarak nitelendirilmesini yanlış bulan Kıratlıoğlu, bunun yerine ‘demokrasinin kıyısında gezinen rejim’ tanımlaması yapıyor. Medya üzerindeki baskının, gerçeklerin ortaya çıkmasını engellediği değerlendirmesinde bulunuyor. Aynı tahakkümün iş dünyası ve sivil toplum örgütleri üzerinde de oluşturulduğuna dikkat çekiyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın din üzerinden siyaset yapma konusunda çok başarılı olduğunu, muhalefetin ise bu duruma karşılık vermekte yetersiz kaldığını dile getiriyor.Kıratlıoğlu’nu en çok rahatsız eden konuların başında ‘paralel devlet’ tartışmaları geliyor. Özellikle Erdoğan tarafından tekrarlanan bu iddiayı ‘uydurma’ olarak nitelendiren eski Bakan, bu söylemle hırsızlık ve yolsuzluklarının örtbas edilmesinin hedeflendiğini düşünüyor.
Hırsızlığın konuşulması gerekirken, gündemi ‘paralel devlet’
söyleminin işgal etmesini şaşkınlıkla karşılıyor. Bu ortamın meydana
getirilmesinde, iktidara yakın işadamlarından toplanan paralarla satın alındığı
iddia edilen ve kamuoyunda ‘havuz medyası’ olarak adlandırılan yayın
organlarının propagandasının etkin rol oynadığını anlatıyor. Ancak devletin
parasına elini uzatanların bugün olmasa bile yarın mutlaka yargılanacağını
söylüyor. 17 ve 25 Aralık’taki Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk
operasyonlarını ‘darbe’ olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da
kendisine has üslubuyla cevap veriyor: “27 Mayıs’ı da, 12 Mart’ı da, 12 Eylül’ü
de yaşadım. 17 Aralık’ta ne var? Sağ-sol çatışması mı var? 17 Aralık’ta
hırsızlık var, hırsızlığın cezalandırılması var.”
Şatafatlı saraylar israf
Kıratlıoğlu’nun bir diğer eleştirisi de devlet bütçesinden
yapılan ve son günlerde gündemin ilk maddesini işgal eden milyarlarca liralık
harcamalar. Şu ana kadar yapımında 1 milyar 370 milyon TL harcanan
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı ‘şatafat ve israf’ kelimeleriyle eleştiriyor.
Kıratlıoğlu’nun son uyarısı ise terör örgütü PKK ile yürütülen müzakerelerle
ilgili. Kıratlıoğlu’na göre PKK önce özerkliği, ardından da bağımsızlığı
hedefliyor. Yürütülen politikalar da örgütün bu amacına hizmet ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder