"ODED YİNON PLANI" DEVREDE?!..
Suriye ve özellikle Irak’ta gelişen olaylar bölgemizde stratejik çevreyi önemli ölçüde etkisi altına almış; Bölgenin savaş yelpazesi ise daha da grileşmiştir.
Suriye ve özellikle Irak’ta gelişen olaylar bölgemizde stratejik çevreyi önemli ölçüde etkisi altına almış; Bölgenin savaş yelpazesi ise daha da grileşmiştir.
DYÇ (Düşük
yoğunluklu çatışma) ortamı gittikçe daha karmaşık hal almakta ve OYÇ (Orta
Yoğunluklu Çatışma) ortamına zemin hazırlamaktadır.
Barış
zamanı rekabetler, çevre ülkeleri de kapsamına alarak hızla uyuşmazlık
aşamasına doğru genişlemektedir.
Bölge,
Türkiye, İsrail ve İran’ı da içine alan bir savaş ortamına doğru
sürüklenmektedir. Stratejik
çevrenin tabanını, barış zamanı rekabetler oluşturur.
Barış
zamanı rekabetler; milli çıkarların çelişmesi üzerine, ulusların veya uluslar
arası ittifakların, milli hedeflerini veya ortak çıkarlarını gerçekleştirmek
üzere politik, ekonomik, teknolojik ve bilgisel tedbirler, faaliyetlerle
beraber düşük yoğunluklu çatışmalara varan askeri tasarruflar ile savaş
halindeki taraflardan birine destek vermek şeklindeki hareketlerini içerir. Barış
zamanı rekabetler; uzlaşmazlığa veya savaşa yol açabilecek gelişmelere sebep
olabilir, savaş için gerekli şartların oluşmasına yol açabilir.
Uluslar
arası hukuk kuralları; haksız rekabetler oluşturulması ve savaş için ortam
yaratılması hususunda hassas olmakla beraber, belirgin ve ciddi tedbirler
içermemektedir.
Daha
ziyade tarafların diyalog yoluyla anlaşmaları üzerinde durmakta, barışı bozan
taraf için tedbirler öngörmektedir?!
Radikal
İslam grupları; Suriye, Irak, Libya, Mali, Kenya, Afganistan, Nijerya gibi
bölgelerde mevcut iktidarlara karşı şiddetli ve etkin terör saldırıları
gerçekleştirmektedirler.
Barış
zamanı rekabetler çerçevesinde örtülü veya açık olarak desteklenen, kendisini
yaşatacak ortamı bularak üslenen ve teşkilatlanan, genellikle dini motiflerle
örgütlenmiş bu unsurların, modern silah ve teçhizatlara sahip 1000-2000 kişilik
guruplarla yaptığı saldırılar; mevcut güvenlik sistemlerini işlevsiz kılmakta,
mevcut orduları psikolojik ve moral yönünden çökertmektedir.
Her
iktidar değişikliği, ülkeleri iyice geriye itmekte ve bölünme aşamasına
sürüklemektedir.
Karşılaştığı
tehdidi bertaraf için şiddet ve orantısız güç kullanan iktidarlar da, oluşan
can ve mal kaybı nedeni ile uluslar arası çevrelerden tepki görmekte,
yalnızlaşıp ekonomik çöküntüye uğramaktadırlar.
"SİYON PROTOKOLLERİ"
Bugün yaşanan senaryo, 1900 yıllarında yayınlanan "Siyon Protokolleri"nde kabul edilen prensiplerin gerçekleşmesinden ibarettir. "SİYON PROTOKOLLERİ"; Yahudiler tarafından kaleme alınmış, diğer ulusları ve dünyayı nasıl sömürge haline getireceklerini planlayan ünlü bir yazıttır. Bu protokollerin ilk kez 1905’de Rusya’da yayınlanmasına karşın, gerçekte, M.Ö. 929 yıllarında "Siyon’un eski Babil’li Bilgeleri'nin Protokolleri" olarak yazılmaya başlandığı bilinmektedir. Başlangıçta çok kısa olup, Talmud ve Kabala’dan esinlenmiştir.
Bugün yaşanan senaryo, 1900 yıllarında yayınlanan "Siyon Protokolleri"nde kabul edilen prensiplerin gerçekleşmesinden ibarettir. "SİYON PROTOKOLLERİ"; Yahudiler tarafından kaleme alınmış, diğer ulusları ve dünyayı nasıl sömürge haline getireceklerini planlayan ünlü bir yazıttır. Bu protokollerin ilk kez 1905’de Rusya’da yayınlanmasına karşın, gerçekte, M.Ö. 929 yıllarında "Siyon’un eski Babil’li Bilgeleri'nin Protokolleri" olarak yazılmaya başlandığı bilinmektedir. Başlangıçta çok kısa olup, Talmud ve Kabala’dan esinlenmiştir.
Tarih
boyunca Yahudi gizli cemiyetleri tarafından geliştirilmiştir.
Siyon Protokolleri’nin sembolü,
"yılan"dır.
Yılan'ın
başı, Babil Bilgeleri’ni; gövdesi, Yahudi Milleti’ni temsil etmektedir.
24
bölümden oluşan protokollerde, Yahudi liderlerin toplantılarında alınan
kararlar belirtilmektedir. Protokoller; Yahudilerin ekonomiyi maniple ederek,
medyayı kontrol ederek ve dinî çatışmaları teşvik ederek, orduları
etkisizleştirerek, dünyayı yönetme "gizli planları"nı
tanımlamaktadır!? İsrail ve ABD ise, protokolleri, Yahudi ve İsrail
düşmanlığını kışkırtma aracı olarak tanımlamaktadırlar?! Bu protokoller; 1980
yılında yayınlanan ve 1970 yılında kaleme alınan “ODET YİNON PLANI” ile,
stratejik seviyede güncellenmiştir.
“ODET YİNON PLANI”
"ODET
YİNON PLANI", 1982'de, ISRAEL SHAKAK tarafından "KİVUNİM" isimli
Dünya Siyonist dergisinde yayınlandı.
Bu plan;
Ortadoğu’nun silahsızlandırılması ve kontrolü amacı ile, etnik ve dini
ayrıştırma, bölgede kontrol dışı güç bırakılmamasını öngören bir plandır.
Bu plan,
ABD ve İsrail’in bugünkü Ortadoğu için doğru ve detaylı planını temsil eder.
Plan; tüm
bölgenin küçük eyaletlere ve bölgelere bölünmesi, bunun için bölgedeki tüm
devletlerin yok edilmesini ihtiva eder. Bu planda, Türkiye ve diğer Arap
devletlerinin daha küçük parçalara nasıl bölüneceği ayrıntılarıyla
belirtilmektedir?!
Yinon planında ilk hedef, Irak’tır!?
Irak
parçalanarak Kürt devletinin hayata geçirilmesi ile ilk adım atılacağı ve
Irak’ın nasıl parçalanacağı, detaylarıyla ortaya koyulmaktadır. Öncelikle,
yönetimdeki rejimin ordusunun zayıflatılması ve petrol gelirlerinin azaltılması
hatta elinden alınması, onu Lübnan’ın geçmişteki durumuna getirir ki, bu bir iç
savaş demektir!
İç savaş ise, Irak’ın üçe hatta dörde
bölünmesi demektir.
Böyle bir
Irak ise, Şiilerin doğal lideri olan İran’ın savaş içinde yer almasını
kaçınılmaz kılar.
İran-Irak
savaşı ise, Irak’ın kesin olarak parçalanması anlamını taşır.
Bu durum,
Irak’ın İsrail’e karşı geniş cephede çatışma organize etmesine imkân vermeden
çökmesine sebep olacak ve sonuçta İsrail’in yolu kısalacaktır?!
Yinon
Planı uzundur, Mısırdan başlayıp Pakistan’a kadar uzanan tüm ülkelerinin siyasi
analizlerini ve hassasiyetlerini kapsamaktadır?!
Bu
ülkelerin iç sorunlarını çözme kabiliyetsizlikleri anlatılmakta, dini köken ve
mezhep farklılıklarının ayrışmaya imkan vereceği belirtilerek, bunların nasıl
istismar edileceği belirtilmektedir!? 2006 yılında, ilk kez ABD Silahlı
Kuvvetler Dergisi'nde yayınlanan ve RALPH PETER'S tarafından kaleme alınan
“Kanlı Sınırlar” isimli makale ile birlikte yayınlanan BOP haritası ile de,
öngörülen hedefler, stratejik seviyede açıkça ortaya konmuştur.
“KANLI SINIRLAR”
“KANLI SINIRLAR isimli ve BOP haritası ekli Ralph PETER’S e ait makale, İstanbul Boğazı ile İndus ırmağı arasındaki ulusal sınırların daha adil bir şekilde değiştirilmesini, bunun için bölgede etnik temizliği öngörür. Kürtlerin, Şiilerin, Hristiyanların, Ermenilerin, bazı tarikatların maruz kaldıkları yanlışlıkları düzeltmeyi ve bu gurupların yeteri kadar temsil edilmesi gerektiğini ortaya koyar. Afrika ve Ortadoğu'da sınırlar değişmedikçe barış gelmeyeceğini, problemlerin çözülmeyeceğini detaylı açıklamaktadır.
“KANLI SINIRLAR isimli ve BOP haritası ekli Ralph PETER’S e ait makale, İstanbul Boğazı ile İndus ırmağı arasındaki ulusal sınırların daha adil bir şekilde değiştirilmesini, bunun için bölgede etnik temizliği öngörür. Kürtlerin, Şiilerin, Hristiyanların, Ermenilerin, bazı tarikatların maruz kaldıkları yanlışlıkları düzeltmeyi ve bu gurupların yeteri kadar temsil edilmesi gerektiğini ortaya koyar. Afrika ve Ortadoğu'da sınırlar değişmedikçe barış gelmeyeceğini, problemlerin çözülmeyeceğini detaylı açıklamaktadır.
Bu makale,
stratejik plandır!?
ABD'de, seminer ve toplantılarda
tartışılmıştır?!
Bu planın kapsamında, Türkiye
hedeftir!
Doğusunda Kürdistan kurulması
istenirken, İstanbul stratejik bölge kabul edilmektedir?!
Kıbrıs ve Ege kıyıları – İyonya -,
özerk bölgedir?!
Ağrı, Ermenilere aittir!?
Karadeniz, Pontus’tur!?
Aleviler için de, Anadolu'da ayrı
bölgeler belirtilmektedir?!
Türkler de, etnik temizliğe
uğratılmaktadır?!
22 ülkede
yaşayan insanlar, etnik ve dinsel farklılıkları esas alınarak; bazı ülkeler
iki'ye, bazıları üç'e, bazıları da dört'e, beş'e bölünmüştür?! Planda, bu küçük
ülke sınırları kesin sınır kabul edilmemiş, merkezi güçlü bir iradenin (ABD ve
NATO’nun) denetimine bırakılmıştır?!
Yerel
yönetimler ordusuz kılınmış, güvenliğin sağlanması için yerel polis hatta
kabile-cemaat polisi ile yetinilmiştir.
Enerji
alanları, kontrollü bölge haline getirilmiştir. Plan, bölgeye uluslararası bir
düzen getirilmesini şart koşmaktadır?! Bölgedeki resime; en geniş anlamıyla,
Kuzey Afrika’dan Umman Körfezi'ne, oradan Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya
Cumhuriyetleri'ne; İran, Pakistan ve Afganistan’a; güneyde Yemen’e kadar uzanan
ve Irak, Lübnan, Ürdün, İsrail, Suriye, Filistin’i içine alan coğrafyadan;
kısaca, "Büyük Ortadoğu’dan" bakmak gerekir?!
Büyük
resime bakarken; BM, ABD, Rusya, Çin, NATO, AB gibi "aktörler"i de
dikkate almak gerekir. Daha da önemlisi, globalleşme ve demokrasi, enerji,
doğal kaynaklar ve insan hakları gibi faktörler de gözönüne alınmalıdır. Coğrafyanın
siyasi ikliminin, uluslararası hukuk tarafından biçimlendirilmekte olduğu da
unutulmamalıdır?!
Suriye'de
etnik ve mezhep ayrışmasının ciddi boyutlara ulaştığı, mevcut rejimin oldukça
yıprandığı ve uluslar arası ilişkilerinde yalnızlaştığı, ülkenin ekonomik
yönden gerilediği, iç ve dış göçlerin nüfusun yüzde 40'ını kapsadığı bir ortam
ortaya çıkmıştır!?
Kısaca, Suriye cazip bir hedef
konumuna gelmiştir.
Özellikle,
İsrail açısından bir tehdit olmaktan uzaklaşmıştır?!
Suriye’de
güçlenen ve palazlanan İŞID örgütü, Irak’ta iç savaşın ve bölünmenin fitilini
ateşlemiştir!? Sözde hilafeti ilan ederek ve Irak içinde belirli bölgeleri
kontrol altına alarak, ülkede karmaşayı alevlendirmiştir. Kendi çıkarlarına
uyacak bölünmeye İsrail açık destek vererek, özellikle Kürt yönetimine cesaret
vermiş, referandum şarkıları söylenmeye başlamıştır. Basra, Bağdat, Musul,
Erbil merkezli dört eyalet ve/veya federal bölge, bu bölgelere Türkiye ve
Suriye’den de ilavelerle, kanlı sınırların silinmesi gayretine girilmiştir?!
Irak
ordusu çökmüş, moralini kaybetmiş, devlet tartışılır olmuştur!?
İran, bu
savaşa kutsal yerleri koruma amacıyla açıkça iştirak etmeye başlamıştır.
ABD ve AB;
şartların, özellikle İran’ın hedef haline gelmesi için ortamın biraz daha
olgunlaşmasını beklemeye geçmiştir.
Suriye ve Irak artık devre dışıdır?!
İran ise yemi
yutmuştur, Türkiye ise uygulatılan dış politikanın ve karmaşık hale gelen iç
politikasının ağırlığını hissetmeye başlamıştır. Büyük Ortadoğu’nun diğer
bölgelerinde istikrar yoktur ve bu bölgelerde de rejimlerin yıpratılması,
orduların çökertilmesi gayreti, açık veya gizli sürdürülmektedir. İsrail daha
cesur davranacak, Gazze’ye daha kolay bomba atacak, bölgedeki yerleşimini daha
sağlamlaştıracak, ani ve beklenmedik hamleler yapacaktır; çünkü, İsrail’in yolu
kolaylanmıştır.
Önümüzdeki
günlerde Suriye ve Irak’ta çatışmalar, DYÇ ve zaman zaman OYÇ şeklinde
gelişerek devam edecek, stratejik çevre ise barış zamanı rekabetler
seviyesinden İran’ın durumuna bağlı olarak uyuşmazlık hatta savaş safhasına
tırmanma eğilimi gösterecektir!?
Taraflar
arasında barış zamanı rekabetlerin veya uzlaşmazlıkların sonucunda ilan edilmiş
veya edilmemiş silahlı çatışmalar, savaş safhasıdır.
Bazı
koşulların gerçekleşmesi durumunda, ülke içi çatışmalar da, uluslar arası hukuk
kurallarına göre "iç savaş" olarak kabul edilir. Çatışmalar;
konvansiyonel, konvansiyonel olmayan ve nükleer çatışmalar şeklinde üç gurupta
gerçekleşir.
Savaş
safhası, uzlaşmazlık safhasındaki harekatları da kapsayarak devam edebilir?!
Savaş
safhasına, diğer ülkeler taraf, destekçi olarak katılabilir ve/veya tarafsız
kalabilir?!
Küresel
hakimiyet ve stratejik üstünlük amaçlı operasyonlar, sürdürülen savaş hali, tek
süper gücün riski bertaraf için icra ettiği faaliyetler, savaş safhasının
günümüzdeki görüntüleridir.
Kürdistan’ın
resmen ilanı; Irak’ta barış zamanı rekabeti uyuşmazlığa taşıyacak, çevresinde
ise barış zamanı rekabetleri alevlendirecektir.
Türkiye
için gelecek günler, sadece bize bağlı görünmüyor; stratejik çevremizdeki sıcak
gelişmeler, muhtemel davranışların ortaya koyacağı ortam, bizi de içine çekmeye
çalışacaktır?!
Birlikte
yaşama kültürümüzü bozacak basit hesaplar ve geçici heveslerden uzak
durmalıyız!
ABD ve
İsrail’in Kürdistan planı; sadece kendilerini mutlu eder, çizilecek yeni
sınırlar, kanlı değil "ÇOK KANLI SINIRLAR" olacaktır!?
Coğrafyanın
insanları ok ve yay ile "AÇLIK OYUNLARI" oynamaya başlayacaktır,
efendi değil köle olacaktır!
"GELECEĞİN
SAVAŞI; HAİN, SİNSİ VE ÖRTÜLÜ BİR SAVAŞ OLACAKTIR!?
BİLGİSAYAR
VE DİNLEME CİHAZLARININ, ARAÇ BOMBALARININ, YAKIN ÇEVRELERDE BİRBİRLERİNİ BASİT
SEBEPLERLE ÖLDÜREN İNSANLARIN, ÇANTALARINI PATLAYICI İÇİN KULLANAN KADINLARIN,
KALKAN OLARAK ÖNE SÜRÜLEN ÇOCUKLARIN, DİNSEL VE ETNİK GEREKÇELER VE TIBBİ
TEKNİKLERLE HAZIRLANMIŞ CANLI İNTİHAR BOMBACILARININ VE BUNLARI FİNANSE ETMEK
İÇİN UYUŞTURUCU DAHİL HER TÜRLÜ TİCARETİN, GELİR ELDE ETME YOLUNUN KULLANILDIĞI
BİR SAVAŞ OLACAKTIR!?
BU
SAVAŞLAR; ÇOK UZUN, KANLI VE KORKUNÇ OLACAKTIR."
Aslında,
birlikte mutlu olduğumuz ulus kavramı içinde, küçük kırgınlıklar ve telafisi
mümkün yanlışlıklara rağmen 80 yıldır belli seviyede mutlu yaşadığımız,
ALLAH’ın bize verdiği bir nimet olan Cumhuriyet çatısından çıkmak ve çatıyı
yıkmak çabalarından vazgeçerek, mevcut tehditleri bertaraf etme gayretine
girmemiz gerekmektedir!?
Birlik
olmanın, safları sıklaştırmanın, gerginlikleri gidermenin zamanıdır; çünkü
başka çaremiz yoktur, bize kurulan tuzak, "iç savaş" değil "iç
dağılma"dır! (İsmail ÜNSAY) - (REF: just
now, Cesuryorum)
"Şerefle
bitirilmesi gereken en ağır görev 'HAYAT'tır." Nusret DEMİRAL
Cesuryorum;
Atatürk'e, Türk Toplumu'na, Türk Devleti'ne zarar verenlerin, hakaret
edenlerin, Türkiye'nin kaynaklarını sömürenlerin, Atatürk'ün kurduğu çağdaş,
laik, demokratik ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyenlerin
açıkça ifşa edildiği ve gerçek yüzlerinin gösterilmek istendiği bir
sayfadır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder