11 Temmuz 2014 Cuma

KUMPASLAR KISKACINDA TÜRKİYE, ORTA DOĞU CEHENNEMİ VE "ODED YİNON PLANI" DEVREDE?!‏..

"ODED YİNON PLANI" DEVREDE?!‏..
Suriye ve özellikle Irak’ta gelişen olaylar bölgemizde stratejik çevreyi önemli ölçüde etkisi altına almış; Bölgenin savaş yelpazesi ise daha da grileşmiştir.
DYÇ (Düşük yoğunluklu çatışma) ortamı gittikçe daha karmaşık hal almakta ve OYÇ (Orta Yoğunluklu Çatışma) ortamına zemin hazırlamaktadır.
Barış zamanı rekabetler, çevre ülkeleri de kapsamına alarak hızla uyuşmazlık aşamasına doğru genişlemektedir.
Bölge, Türkiye, İsrail ve İran’ı da içine alan bir savaş ortamına doğru sürüklenmektedir. Stratejik çevrenin tabanını, barış zamanı rekabetler oluşturur.
Barış zamanı rekabetler; milli çıkarların çelişmesi üzerine, ulusların veya uluslar arası ittifakların, milli hedeflerini veya ortak çıkarlarını gerçekleştirmek üzere politik, ekonomik, teknolojik ve bilgisel tedbirler, faaliyetlerle beraber düşük yoğunluklu çatışmalara varan askeri tasarruflar ile savaş halindeki taraflardan birine destek vermek şeklindeki hareketlerini içerir. Barış zamanı rekabetler; uzlaşmazlığa veya savaşa yol açabilecek gelişmelere sebep olabilir, savaş için gerekli şartların oluşmasına yol açabilir.
Uluslar arası hukuk kuralları; haksız rekabetler oluşturulması ve savaş için ortam yaratılması hususunda hassas olmakla beraber, belirgin ve ciddi tedbirler içermemektedir.
Daha ziyade tarafların diyalog yoluyla anlaşmaları üzerinde durmakta, barışı bozan taraf için tedbirler öngörmektedir?!
Radikal İslam grupları; Suriye, Irak, Libya, Mali, Kenya, Afganistan, Nijerya gibi bölgelerde mevcut iktidarlara karşı şiddetli ve etkin terör saldırıları gerçekleştirmektedirler.
Barış zamanı rekabetler çerçevesinde örtülü veya açık olarak desteklenen, kendisini yaşatacak ortamı bularak üslenen ve teşkilatlanan, genellikle dini motiflerle örgütlenmiş bu unsurların, modern silah ve teçhizatlara sahip 1000-2000 kişilik guruplarla yaptığı saldırılar; mevcut güvenlik sistemlerini işlevsiz kılmakta, mevcut orduları psikolojik ve moral yönünden çökertmektedir.
Orduları etkisiz kalan iktidarlar, çaresizlik içinde el değiştirmektedirler.
Her iktidar değişikliği, ülkeleri iyice geriye itmekte ve bölünme aşamasına sürüklemektedir.
Karşılaştığı tehdidi bertaraf için şiddet ve orantısız güç kullanan iktidarlar da, oluşan can ve mal kaybı nedeni ile uluslar arası çevrelerden tepki görmekte, yalnızlaşıp ekonomik çöküntüye uğramaktadırlar.
"SİYON PROTOKOLLERİ"
Bugün yaşanan senaryo, 1900 yıllarında yayınlanan "Siyon Protokolleri"nde kabul edilen prensiplerin gerçekleşmesinden ibarettir. "SİYON PROTOKOLLERİ"; Yahudiler tarafından kaleme alınmış, diğer ulusları ve dünyayı nasıl sömürge haline getireceklerini planlayan ünlü bir yazıttır. Bu protokollerin ilk kez 1905’de Rusya’da yayınlanmasına karşın, gerçekte, M.Ö. 929 yıllarında "Siyon’un eski Babil’li Bilgeleri'nin Protokolleri" olarak yazılmaya başlandığı bilinmektedir. Başlangıçta çok kısa olup, Talmud ve Kabala’dan esinlenmiştir.
Tarih boyunca Yahudi gizli cemiyetleri tarafından geliştirilmiştir.
Siyon Protokolleri’nin sembolü, "yılan"dır.
Yılan'ın başı, Babil Bilgeleri’ni; gövdesi, Yahudi Milleti’ni temsil etmektedir.
24 bölümden oluşan protokollerde, Yahudi liderlerin toplantılarında alınan kararlar belirtilmektedir. Protokoller; Yahudilerin ekonomiyi maniple ederek, medyayı kontrol ederek ve dinî çatışmaları teşvik ederek, orduları etkisizleştirerek, dünyayı yönetme "gizli planları"nı tanımlamaktadır!? İsrail ve ABD ise, protokolleri, Yahudi ve İsrail düşmanlığını kışkırtma aracı olarak tanımlamaktadırlar?! Bu protokoller; 1980 yılında yayınlanan ve 1970 yılında kaleme alınan “ODET YİNON PLANI” ile, stratejik seviyede güncellenmiştir.
“ODET YİNON PLANI”
"ODET YİNON PLANI", 1982'de, ISRAEL SHAKAK tarafından "KİVUNİM" isimli Dünya Siyonist dergisinde yayınlandı.
Bu plan; Ortadoğu’nun silahsızlandırılması ve kontrolü amacı ile, etnik ve dini ayrıştırma, bölgede kontrol dışı güç bırakılmamasını öngören bir plandır.
Bu plan, ABD ve İsrail’in bugünkü Ortadoğu için doğru ve detaylı planını temsil eder.
Plan; tüm bölgenin küçük eyaletlere ve bölgelere bölünmesi, bunun için bölgedeki tüm devletlerin yok edilmesini ihtiva eder. Bu planda, Türkiye ve diğer Arap devletlerinin daha küçük parçalara nasıl bölüneceği ayrıntılarıyla belirtilmektedir?!
Yinon planında ilk hedef, Irak’tır!?
Irak parçalanarak Kürt devletinin hayata geçirilmesi ile ilk adım atılacağı ve Irak’ın nasıl parçalanacağı, detaylarıyla ortaya koyulmaktadır. Öncelikle, yönetimdeki rejimin ordusunun zayıflatılması ve petrol gelirlerinin azaltılması hatta elinden alınması, onu Lübnan’ın geçmişteki durumuna getirir ki, bu bir iç savaş demektir!
İç savaş ise, Irak’ın üçe hatta dörde bölünmesi demektir.
Böyle bir Irak ise, Şiilerin doğal lideri olan İran’ın savaş içinde yer almasını kaçınılmaz kılar.
İran-Irak savaşı ise, Irak’ın kesin olarak parçalanması anlamını taşır.
Bu durum, Irak’ın İsrail’e karşı geniş cephede çatışma organize etmesine imkân vermeden çökmesine sebep olacak ve sonuçta İsrail’in yolu kısalacaktır?!
Yinon Planı uzundur, Mısırdan başlayıp Pakistan’a kadar uzanan tüm ülkelerinin siyasi analizlerini ve hassasiyetlerini kapsamaktadır?!
Bu ülkelerin iç sorunlarını çözme kabiliyetsizlikleri anlatılmakta, dini köken ve mezhep farklılıklarının ayrışmaya imkan vereceği belirtilerek, bunların nasıl istismar edileceği belirtilmektedir!? 2006 yılında, ilk kez ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi'nde yayınlanan ve RALPH PETER'S tarafından kaleme alınan “Kanlı Sınırlar” isimli makale ile birlikte yayınlanan BOP haritası ile de, öngörülen hedefler, stratejik seviyede açıkça ortaya konmuştur.
“KANLI SINIRLAR”
“KANLI SINIRLAR isimli ve BOP haritası ekli Ralph PETER’S e ait makale, İstanbul Boğazı ile İndus ırmağı arasındaki ulusal sınırların daha adil bir şekilde değiştirilmesini, bunun için bölgede etnik temizliği öngörür. Kürtlerin, Şiilerin, Hristiyanların, Ermenilerin, bazı tarikatların maruz kaldıkları yanlışlıkları düzeltmeyi ve bu gurupların yeteri kadar temsil edilmesi gerektiğini ortaya koyar. Afrika ve Ortadoğu'da sınırlar değişmedikçe barış gelmeyeceğini, problemlerin çözülmeyeceğini detaylı açıklamaktadır.
Bu makale, stratejik plandır!?
Stratejik öneriler, açık ve nettir!?
ABD'de, seminer ve toplantılarda tartışılmıştır?!
Bu planın kapsamında, Türkiye hedeftir!
Doğusunda Kürdistan kurulması istenirken, İstanbul stratejik bölge kabul edilmektedir?!
Kıbrıs ve Ege kıyıları – İyonya -, özerk bölgedir?!
Ağrı, Ermenilere aittir!?
Karadeniz, Pontus’tur!?
Aleviler için de, Anadolu'da ayrı bölgeler belirtilmektedir?!
Türkler de, etnik temizliğe uğratılmaktadır?!
22 ülkede yaşayan insanlar, etnik ve dinsel farklılıkları esas alınarak; bazı ülkeler iki'ye, bazıları üç'e, bazıları da dört'e, beş'e bölünmüştür?! Planda, bu küçük ülke sınırları kesin sınır kabul edilmemiş, merkezi güçlü bir iradenin (ABD ve NATO’nun) denetimine bırakılmıştır?!
Yerel yönetimler ordusuz kılınmış, güvenliğin sağlanması için yerel polis hatta kabile-cemaat polisi ile yetinilmiştir.
Enerji alanları, kontrollü bölge haline getirilmiştir. Plan, bölgeye uluslararası bir düzen getirilmesini şart koşmaktadır?! Bölgedeki resime; en geniş anlamıyla, Kuzey Afrika’dan Umman Körfezi'ne, oradan Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetleri'ne; İran, Pakistan ve Afganistan’a; güneyde Yemen’e kadar uzanan ve Irak, Lübnan, Ürdün, İsrail, Suriye, Filistin’i içine alan coğrafyadan; kısaca, "Büyük Ortadoğu’dan" bakmak gerekir?!
Büyük resime bakarken; BM, ABD, Rusya, Çin, NATO, AB gibi "aktörler"i de dikkate almak gerekir. Daha da önemlisi, globalleşme ve demokrasi, enerji, doğal kaynaklar ve insan hakları gibi faktörler de gözönüne alınmalıdır. Coğrafyanın siyasi ikliminin, uluslararası hukuk tarafından biçimlendirilmekte olduğu da unutulmamalıdır?!
Suriye'de etnik ve mezhep ayrışmasının ciddi boyutlara ulaştığı, mevcut rejimin oldukça yıprandığı ve uluslar arası ilişkilerinde yalnızlaştığı, ülkenin ekonomik yönden gerilediği, iç ve dış göçlerin nüfusun yüzde 40'ını kapsadığı bir ortam ortaya çıkmıştır!?
Kısaca, Suriye cazip bir hedef konumuna gelmiştir.
Özellikle, İsrail açısından bir tehdit olmaktan uzaklaşmıştır?!
Suriye’de güçlenen ve palazlanan İŞID örgütü, Irak’ta iç savaşın ve bölünmenin fitilini ateşlemiştir!? Sözde hilafeti ilan ederek ve Irak içinde belirli bölgeleri kontrol altına alarak, ülkede karmaşayı alevlendirmiştir. Kendi çıkarlarına uyacak bölünmeye İsrail açık destek vererek, özellikle Kürt yönetimine cesaret vermiş, referandum şarkıları söylenmeye başlamıştır. Basra, Bağdat, Musul, Erbil merkezli dört eyalet ve/veya federal bölge, bu bölgelere Türkiye ve Suriye’den de ilavelerle, kanlı sınırların silinmesi gayretine girilmiştir?!
Irak ordusu çökmüş, moralini kaybetmiş, devlet tartışılır olmuştur!?
İran, bu savaşa kutsal yerleri koruma amacıyla açıkça iştirak etmeye başlamıştır.
ABD ve AB; şartların, özellikle İran’ın hedef haline gelmesi için ortamın biraz daha olgunlaşmasını beklemeye geçmiştir.
Suriye ve Irak artık devre dışıdır?!
İran ise yemi yutmuştur, Türkiye ise uygulatılan dış politikanın ve karmaşık hale gelen iç politikasının ağırlığını hissetmeye başlamıştır. Büyük Ortadoğu’nun diğer bölgelerinde istikrar yoktur ve bu bölgelerde de rejimlerin yıpratılması, orduların çökertilmesi gayreti, açık veya gizli sürdürülmektedir. İsrail daha cesur davranacak, Gazze’ye daha kolay bomba atacak, bölgedeki yerleşimini daha sağlamlaştıracak, ani ve beklenmedik hamleler yapacaktır; çünkü, İsrail’in yolu kolaylanmıştır.
Önümüzdeki günlerde Suriye ve Irak’ta çatışmalar, DYÇ ve zaman zaman OYÇ şeklinde gelişerek devam edecek, stratejik çevre ise barış zamanı rekabetler seviyesinden İran’ın durumuna bağlı olarak uyuşmazlık hatta savaş safhasına tırmanma eğilimi gösterecektir!?
Taraflar arasında barış zamanı rekabetlerin veya uzlaşmazlıkların sonucunda ilan edilmiş veya edilmemiş silahlı çatışmalar, savaş safhasıdır.
Bazı koşulların gerçekleşmesi durumunda, ülke içi çatışmalar da, uluslar arası hukuk kurallarına göre "iç savaş" olarak kabul edilir. Çatışmalar; konvansiyonel, konvansiyonel olmayan ve nükleer çatışmalar şeklinde üç gurupta gerçekleşir.
Savaş safhası, uzlaşmazlık safhasındaki harekatları da kapsayarak devam edebilir?!
Savaş safhasına, diğer ülkeler taraf, destekçi olarak katılabilir ve/veya tarafsız kalabilir?!
Küresel hakimiyet ve stratejik üstünlük amaçlı operasyonlar, sürdürülen savaş hali, tek süper gücün riski bertaraf için icra ettiği faaliyetler, savaş safhasının günümüzdeki görüntüleridir.
Kürdistan’ın resmen ilanı; Irak’ta barış zamanı rekabeti uyuşmazlığa taşıyacak, çevresinde ise barış zamanı rekabetleri alevlendirecektir.
Türkiye için gelecek günler, sadece bize bağlı görünmüyor; stratejik çevremizdeki sıcak gelişmeler, muhtemel davranışların ortaya koyacağı ortam, bizi de içine çekmeye çalışacaktır?!
ÇOK KANLI SINIRLAR
Ayakta kalmamız için harbin değişimindeki tuzaklardan arınmamız gerekecektir.
Birlikte yaşama kültürümüzü bozacak basit hesaplar ve geçici heveslerden uzak durmalıyız!
ABD ve İsrail’in Kürdistan planı; sadece kendilerini mutlu eder, çizilecek yeni sınırlar, kanlı değil "ÇOK KANLI SINIRLAR" olacaktır!?
Coğrafyanın insanları ok ve yay ile "AÇLIK OYUNLARI" oynamaya başlayacaktır, efendi değil köle olacaktır!
"GELECEĞİN SAVAŞI; HAİN, SİNSİ VE ÖRTÜLÜ BİR SAVAŞ OLACAKTIR!?
BİLGİSAYAR VE DİNLEME CİHAZLARININ, ARAÇ BOMBALARININ, YAKIN ÇEVRELERDE BİRBİRLERİNİ BASİT SEBEPLERLE ÖLDÜREN İNSANLARIN, ÇANTALARINI PATLAYICI İÇİN KULLANAN KADINLARIN, KALKAN OLARAK ÖNE SÜRÜLEN ÇOCUKLARIN, DİNSEL VE ETNİK GEREKÇELER VE TIBBİ TEKNİKLERLE HAZIRLANMIŞ CANLI İNTİHAR BOMBACILARININ VE BUNLARI FİNANSE ETMEK İÇİN UYUŞTURUCU DAHİL HER TÜRLÜ TİCARETİN, GELİR ELDE ETME YOLUNUN KULLANILDIĞI BİR SAVAŞ OLACAKTIR!?
BU SAVAŞLAR; ÇOK UZUN, KANLI VE KORKUNÇ OLACAKTIR."
Aslında, birlikte mutlu olduğumuz ulus kavramı içinde, küçük kırgınlıklar ve telafisi mümkün yanlışlıklara rağmen 80 yıldır belli seviyede mutlu yaşadığımız, ALLAH’ın bize verdiği bir nimet olan Cumhuriyet çatısından çıkmak ve çatıyı yıkmak çabalarından vazgeçerek, mevcut tehditleri bertaraf etme gayretine girmemiz gerekmektedir!?
Birlik olmanın, safları sıklaştırmanın, gerginlikleri gidermenin zamanıdır; çünkü başka çaremiz yoktur, bize kurulan tuzak, "iç savaş" değil "iç dağılma"dır! (İsmail ÜNSAY) - (REF: just now, Cesuryorum)
"Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev 'HAYAT'tır." Nusret DEMİRAL 
Cesuryorum; Atatürk'e, Türk Toplumu'na, Türk Devleti'ne zarar verenlerin, hakaret edenlerin, Türkiye'nin kaynaklarını sömürenlerin, Atatürk'ün kurduğu çağdaş, laik, demokratik ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyenlerin açıkça ifşa edildiği ve gerçek yüzlerinin gösterilmek istendiği bir sayfadır! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder