2 Haziran 2014 Pazartesi

Üzgünüz.., Doğu Türkistan Kapsama Alanı Dışında!.. Ahmet (hakiki/gerçek) TÜRK

Üzgünüz.., 
Doğu Türkistan Kapsama Alanı Dışında!..
Türkiye'nin üç katı toprak genişliğine sahip olan Doğu Türkistan; bağımsız bir devlet iken Çin tarafından işgal edilen, en ufak bir hak arama talebine matuf nümayişte dahi Çin askerlerinin gerçek mermilerle insanları taradığı baskı ve zulüm yurdu… Öyle bir baskı ve zulüm yurdu ki; bırakın cinayetleri idamları, 1964’ten bu yana 50’ye yakın nükleer deneme gerçekleştirilen bu turan topraklarında, dozajları zaman zaman değişmekle beraber “sürekli ve planlı” birliğini mezalim var! Onca iğrenç ve insanlık dışı uygulamalara rağmen hala Birleşmiş Milletlerin koruyucu şemsiyesi altına giremeyen ve bu yönde yapılan tüm başvuruların geri çevrildiği Doğu Türkistan’da şu anda 40 milyon Müslüman Türk var olma savaşı veriyor!
BAYRAKLARI TÜRK 
Maalesef ülkemiz ve dünya Müslümanlarının, dünyanın belirli yerlerindeki mazlumiyet ve mağduriyet alanlarına gösterdikleri ilgi ve duyarlılıklarda birliktelik yok; çoğu ait oldukları ve hizmet ettikleri gücün işareti ve onayına endeksli hale gelmiş durumda. İsmet Özel’in dediği gibi, bir dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır… Haliyle "varoluş" mücadelesi veren Uygur Türklerinin maruz kaldıkları zulüm karşısında ümmetin bu denli bir sessizliğe bürünmesi gerçekten çok üzücü…
Algı mühendislerinin kontrolü altındaki enformasyon ve medya araçlarının önlerine koyduğu her şeyi afiyetle ve ayırt etmeden yemeye hazır milyonlarca vatandaşımızın, Doğu Türkistan adlı bir yerdeki bizimle aynı dili konuşan milyonlarca soydaşımızın varlığından ve yaşadıkları eziyetlerden haberli olduğunu hiç zannetmiyorum. Haliyle Devletlerin kayıtsız kaldığına milleler de kayıtsız kalıyor! Ya da milletler bilinçaltında kayıtsız kalmayacak şuura sahip lakin devleti yönetenlerin duruşu ve tavırları nedeniyle bu potansiyel asla kinetiğe dönüşmüyor.
ÇİN MEZALİMİ
Artık her türlü ilişkilerde dengeler gözetiliyor ve hassasiyetler dengeler adına belirleniyor… Amerika’ya bakıyorsunuz yükselen güç Çin’e karşı tedbir almak zorunda hissediyor kendini, Çin’deki Türkistan muhalefetini açıktan desteklemeye cüret edemiyor. Onun yerine rakibi Hindistan’ı güçlü tutmaya çalışıyor. Hindistan’ın düşmanı Pakistan’a bakıyorsunuz zorunlu olarak o’da sırtını Çin’e dayamış durumda ve Uygur Türklerine karşı İslami bir dayanışma içine giremiyor. Son üç yıldır Batı ile kavgalı olduğu için haliyle aynı zamanda doğuya da tavır alma lüksüne sahip olamayan Türkiye; mevcut ticaret hacmi ve askeri teknoloji ithalatı ve dahi Çin’in Türkiye'nin toprak bütünlüğünü savunan ve pkk'ya hiç bir şekilde destek vermeyen politikalarına karşılık Çin’i kızdırmak bir yana dursun, Çin’in kaşlarını çatmasına bile sebep olacak bir hareketten kaçınıyor! Üstüne üstlük ‘devletin duruşu, onu hangi zihniyetin yönettiğine bağlıdır’ ilkesi mucibince “Türk” alerjisi olan suyun başını tutan bir kısım kozmopolit yöneticilerimizin “çizgisi”ni de göz önünde bulundurursak, Türkiye Uygur Türkleri hakkında “doğal” bir çaresizlik içerisinde!
BASKI, ZULÜM, İŞKENCE...
Kadim Türk ülkesi Doğu Türkistan; Türkiye’nin kendine, tarihine, kültürüne, insanlığına, samimiyetine, dış politika anlayışına ve dünyayı okuyuşuna dair bir aynadır. Ortak dil ve kültür köklerine sahip bu kardeşlerimizle çeşitli sebeplerle aralarına engel koyanları hatta burun kıvırarak onları küçümseyenleri kınıyorum!
Oralara kadar gidip onlara her tülü desteği vereceğini taahhüt eden, gözyaşları içerisinde yanak yanağa resim çektirip Doğu Türkistan’ı milli bir tatmin unsuru haline getirenlerin gazını almaya çalışan, buraya geldiğinde ise orada yaşanan zulümleri "Çin'in iç meselesi sayılması gerektiği" şeklindeki resmi cümlelerle değerlendiren, “dengeler adına” vaziyet alan ve istikamet belirleyen hariciyemize de aşırı kızgınım! Hariciyemize kızmam ve ayıplamam tamamen “elinde imkân olupta neleri yapmıyor” sorusunun cevabıyla alakalı…
VE ALÇAKÇA
KALLEŞÇE SOKIRIM!..
Aklı başında hiç kimse Türkiye’den böyle bir ortamda "bağımsız Doğu Türkistan" hayali üzerinden siyaset üretmesini istemiyor ki… Türkiye, önümüzdeki yirmi - otuz yılda dünyanın en başat gücü olma yolunda hızla ilerleyen Çin'e, öncelikli olarak Uygur Türklerine daha da sert müdahalelerde bulunmak için meşru bir zemin oluşturacak fırsatları vermeden, ivedilikle yapması gerekenleri masaya yatırıp bir istikamet edinmeli. Millet bilinciyle ele aldığı Uygur Türklerinin sorunlarına aktif bir şekilde eğilmesi için yurt içinde ve yurt dışında baskı grupları oluşturmalı… Bağımsızlık gibi imkânsız hedeflerin peşinde değil; asimilasyon politikalarının değiştirilmesi, Uygur Türklerinin temel haklarının garantiye alınması, baskı görenlerin Türkiye’ye ilticasının kolaylaştırılması gibi gerçekçi amaçlar doğrultusunda çalışılmalıdır. İnanın bunların hiç biri yapılmıyor!
Hülasa…
Dünyada iplerin çoktan koptuğu istisnai yerlerden biri olan Doğu Türkistan’da varlık mücadelesi veren milyonlarca Uygur Türkü bu ümmetin imtihanı olmuştur! Bu imtihanın sonucu şimdiden malumdur; Allah taksiratımızı affetsin!
Bırakın işgale uğradığı 1949 yılından beri katledilen 35 milyon Uygur Türkünü; daha geçtiğimiz günlerde bir stadyumda 7 bin kişinin izlediği bir duruşmada haklarında idam kararı verilen Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin ve 17 gün Atatürk Havalimanında çile çektirip zalime iade korkusu yaşattığımız 35 kardeşimizin medyaya yansıyan görüntülerindeki gözlerine iyi bakın!.. Burnumuzun dibindeki ülkeden onca mülteciye sınırlarımız içerisinde yer açıldığı bir konjonktürde, aynı gerekçelerle 100’lü 150’li gruplar halinde Türkiye’ye gelmek isteyen ama kapılardan geri çevrilen Türkistanlı ailelerin gözlerine iyi bakın! Ziraboynuzsuz koçun boynuzlu koçtan hakkını alacağı yargı gününde o gözlerden helallik dileneceğiz. Umalım da onlar bize karşı bizim kadar insafsız olmasınlar!
“…Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir! Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir…" (Bakara-249)
Bu mutlak gerçeğin tecellisine mazhar olmak ve insanlık tarihinin en büyük yasalarından birini gerçekleştirmek, her devrin mazlumu Gök Bayrağın altındaki bu kardeşlerimize nasip olur inşâAllah…
Ahmet Türk; 02 Haziran 2014 Pazartesi - ahmetturk1@gmail.com
YORUM; ELEŞTİRİ VE KATKILAR:
Müzmin Zulüm; Ziya_Cengiz_Gürel
Ahmet Beğ müzmin zulüm tanımını yapmış doğrudur. Dünyadaki mazlum milletlere konjonktürel ve kesintili zulümlere maruz kalmışlardır. Uygur Türkleri 250 yıldır aralıksız zulüm görüyor ve direniyor. Müthiş ir sınav!' Kolay değil zalim Çin’in gözlerine baka baka “ben Türk’üm” diye haykırmak. Kolay değil Allah’tan gayrı tutunacak dal bulunmazken “ben Müslümanım” diye gürlemek… Bu arada AKP'nin "Türk" kavramı ile barışık olmadıkları yönündeki görüşlere neredeyse katılacağım artık!!, 02 Haziran 2014 Pazartesi 13:32
*
elde imkan olupta yapılmayanlar; Şekerbaba
Uygur Türklerinin yaşadığı dram ve imdat çığlıkları, medyamızda en etkili zaman aralıklarında fazla değil üç gün peş peşe tüm detaylarıyla haber olsa, bu yoğun gündemle STK’lar sahaya inse, akabinde yurt dışında devlet destekli lobiler oluşsa, sonrasında uluslararası kurumların gündemine taşınsa mazlum Doğu Türkistan Müslümanlarının durumuna karşı yaşanılan kayıtsızlık olur mu?.. Bunları yapmak zor değil! Suriye olayında yapıldı.Yapılmadığına göre harbiden Dışişlerimiz Çinden tırsıyor!!!, 02 Haziran 2014 Pazartesi 12:32
*
dış politika; vatandaş42
başbakan ve hükümetin dış politikasını siyonizm belirlediği için sadece arzı mevdud toprakları ile ilğililer onun dışında dünyada ne oluyor ne bitiyor umurlarında degil varsa yoksa arzı mevdud topraklarının bulundugu ülkelerin topraklarından kopartılarak ara geçişte kürdistan ilerde israile baglanması projesinde emek sarfediyorlar.Tarih herşeyi yazıyor görünen ve görünmeyenleride, yazık uygur türkleri kardeşlerimize kendilerine zerre kadar yardım yapılamıyor., 02 Haziran 2014 Pazartesi 10:58
*
Doğu Türkistan konusu çok netameli ve enteresan!...
Türkistan konusuna gelince: Bu konuda hem bilgi akışından mahrum kaldık hem de Okullarımızda Cumhuriyetin başından beri sanki ülkemiz dışında Türkler yokmuş gibi yetiştirilmiş olmanın meydana getirdiği ilgi ve bilgi açığını kapatabilecek gayreti gösteremedik. Bu konuyu daha fazla gündemde Tutup Dış işleri ve MİT’ de Doğu Türkistan ve Asya Türkleri masası diye yeni ve maddi kaynakları sağlam olan başarılı personelden yeni bir birim açılması için daha fazla çabalarımızı artırmamız lazımdır diye düşünüyorum. Artık Türkiye bu konulara bütçe ayırabilecek bir konuma geldi. Tabi Türkiyeyi bu durumdan düşürmek için yapılan Gezi kalkışmaları ve Türkiyeyi Batı lehine durdurmak amaçlı sokak hareketleri de asla onaylanmayıp daima kınanmalıdır. Türkiye Osmanlıyı da İstanbul'un sokaklarında kaybetti. Aklımızı başımıza alıp Boğazdaki Simonlara çalışmayalım. Türkiye eskiden hayal bile edemeyeceği sadece bir milyar dolar hibe karşılığında bütün hava ve deniz limanlarımızı ABD ye açmak teklifini kabul etmezsek batarız ölürüz yağvelerin den Gezi olayları ile başlayan hareketler sonucu 120 milyar doların üzerinde parayı İstanbul dukalığının yurt dışındaki daha büyük patronlarına aktarmaları sonucu kaybettik. Hükümet ile uğraşanların dedikoduları bırakıp düşmana sazanlık etmek yerine daha fazlası nasıl yapılır ve daha hangi projeler öne çekilip uygulanmalıdır diye tartışan Muhalefet partileri ile Muhalif aydınlara ihtiyacı var.
Boğazdaki simonlar ile onların yurt dışındaki patronları lehine Türkiyeyi durdurmakta sokağı ve geleneksek CHP siyasetini sürdürenlerde artık ya akıllarını başlarına Toplayıp Türkiye’ye çalışmalılar ya da yeni ve yeni dünya’ya uygun yatırımcı kalkınmacı ve güçlendirici politikalar üretebilecek kapasitede yeni partilerin kurulması için yazışmalı ve iktidarı değil neden hiçbir işe yaramadan seksen yıldan fazladır Türkiye'nin frenine basmış bırakmıyorsun ve hala da basmaya devam ediyorsun diye CHP ye yol gösterip akıllarını başlarına almaları sağlanmalı ve Muhalefetin normal dünyadaki muhalefet partilerinin durumuna geçmeleri sağlanmalıdır. Aksi halde hepimiz suçlu olduğumuzu ve kötü gelişmelerden kendimizin de suçlu olacağımızı asla unutmamalıyız. Selamlar. 02 Haziran 2014 - A.D.Şimşek
*
Aşağıdaki yazıyı yazanın adı Ahmet TÜRK.... Kürt Ahmet'le karıştırmayın... Bu sahici TÜRK.
İnşallah pusula şaşmaz artık ibre doğru yöne dönmüşken...
Ağrı hezimeti bir işe yarar mı dersiniz? Yoksa tarih boyunca "yol kesen eşkıya tayfası" yeni mi fark edildi?
Acaba bu yol kesen türedilere izin verilmese Ağrı kaybedilir miydi? Her şeyi Başbakan mı akıl edecek?
Başbakan'dan başka adam yok mu bu memlekette. Bari Başbakanı kendi haline bırakın ve yanıltmayın!
2 Haziran 2014 15:49 tarihinde ZEKI SAHIN <zekisahin@yahoo.com> yazdı:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder