Şoförleri
öldürme tehdidinde bulunan IŞİD’in rehinelere karşılık militanlarını istediği
ileri sürüldü.
Rehine
krizinde 3 günü geride bırakan hükümet, aşiret liderleri aracılığıyla temesa
geçtiği IŞİD ile uzlaşma sağlayamadı. Cumhuriyet'ten Duygu Güvenç'in haberine
göre; IŞİD'den Türk rehinelere karşılık Ankara'ya bir talep iletilmedi. Bu
durum, rehine sürecinin çabuk sonuçlanmayabileceği, daha devam edebileceğinin
göstergesi olarak yorumlandı. Hükümetin konsolosluk baskınının hemen ardından
rehinelerin bırakılacağına ilişkin iyimser açıklamalarına karşın, sürecin uzama
sinyallerinin gelmesi, ''Bilinmeyen büyük bir pazarlık mı'' var sorularına
neden oldu. Türkiye, 7 gün gecikmeyle Türk vatandaşlarına Irak'ı terk etmeleri
için çağrı yaptı. Dışişleri Bakanlığı, ''Musul, Kerkük, Selahattin, Diyala,
Anbar ve Bağdat'ta bulunan vatandaşlarımızın can güvenlikleri bakımından her
koşulda müteyattız bulunarak, mümkün olan en kısa sürede bu vilayetlerden
ayrılmaları ve bu vilayetlere seyahat etmekten kaçınmaları kuvvetle tavsiye
edilmektedir'' açıklamasını yaptı. Önceki gün saat 22.10'da yapılan seyahat
uyarısının geri çekilmesinin ardından dün yapılan açıklamada, Irak'taki Türk
vatandaşlarına Bağdat, Basra ve Erbil'deki temsilciliklerle temasa geçilmesi
önerildi. Oysa ilk açıklamada, Türklerin Irak'tan ayrılmaları için
kullanacakları kara ve hava güzergahları yer almıştı.
Musul'da
Başkonsolosluğu basan IŞİD'in Başkonsolos ve diplomatlarla personeli rehin
almasının ardından önceki gün muhalefet partilerini ziyaret ederek
bilgilendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dün de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın
yanı sıra Enerji ve Ulaştırma Bakanları ile Dışişleri Bakanlığı'nda bir
koordinasyon toplantısı düzenledi. Toplantıda, hem Irak'tan enerji sevkiyatı,
hem de 5 binden fazla mazot taşıyan kamyoncunun durumu ele alındı.
Ankara, 80
rehine kurtulmadan bir operasyona sıcak bakmıyor. Değerlendirmelerde, önceliğin
Türk vatandaşları olduğu belirtilirken, diğer yandan da olması bir ABD
operasyonu öncesinde Türk vatandaşlarının Irak'tan ayrılması için hazırlıklar
yapılıyor. Toplantıda, olası tahliye koşulları da gözden geçirildi. Bu
çerçevede, THY, yolcu kapasitesi yüksek uçaklarını ve ek seferlerini Irak'tan
ayrılmak isteyen Türkler için hazırlamaya başladı. Önümüzdeki günlerde THY'nin
uçaklarının tahliye için harekete geçmesi bekleniyor. Toplantıda, Irak'taki Türk
vatandaşlarının tahliyesi için başta uçak seferlerinin arttırılması olmak üzere
tedbirler masaya yatırıldı.
Başkonsolosluk ekibi tek yerde
Kaynaklar,
IŞİD'in elindeki 49 rehine ile kısıtlı iletişim olanağı sağlanabildiğini
belirtti. Başkonsolos Öztürk Yılmaz'ın da, çalışanlarla birarada olduğu,
rehinelere yemek sağlandığı ve birlikte tutuldukları öğrenildi. 31 kamyon
şoförü ile de iletişimin ayrı bir hattan devam ettiği belirtilirken,
sağlıklarının iyi olduğu öğrenildi.
Diplomatik
kaynaklar, IŞİD ile doğrudan görüşme yapılıp yapılmadığı sorularına, ''Gerekli
olan herkesle görüşüyoruz'' yanıtını verirken, temasların özellikle Sünni
Aşiret liderleri aracılığıyla sürdüğü öğrenildi. Türk rehinelerin önce serbest
bırakıldıkları, daha sonra bir başka grubun devreye girdiği iddialarına ise
yalanlama gelmedi.
Pazarlık aracısı aşiret liderleri
Hükümet,
Türk rehinelerin bırakılması için IŞİD ile hem doğrudan hem de dolaylı temas
halinde. Görüşmelerin bir ucunda ise Kürt bölgesinin önde gelenleri var. Aşiret
ağaları aracılığıyla kurulan temasa karşın, IŞİD içinde de farklı görüşlerin
dile getirildiği haberlerine yer verildi. Hükümete yakın basın organları, Türk
rehineler için, IŞİD'in ''Onlar rehine değil, misafirimiz'' ifadesine yer
verirken, diplomatik kaynaklar ise farklı bir tanımlama yaparak, ''Onlar rehine
değil, alıkonulmuş Türk vatandaşları. Rehine olsalardı bir talep sunulurdu.
Sunulmuş bir talep yok ancak vatandaşlarımızın yurda dönmesi için herkesle her
düzeyde temas halindeyiz'' ifadesini kullandı.
IŞİD
baskını sonrası Irak'taki son gelişmeleri ORSAM'ın düzenlediği konferansa
katılan konuşmacılar olayları değerlendirdi;
Goran
Hareketinden akademisyen Serdar Aziz: ''Peşmergelerin şuan Kerkük'te çünkü Irak
hükümeti güvenliği sağlayamıyor ve güvenlik sağlanana kadar da orada
kalacaktır. Bu hükümet ile kürt hükümeti arasındaki bir anlaşmanın sonucu.
Şimdi yeni bir dönem ile karşı karşıyayız. Sünni Araplar marjinalleşti. Ordu
kaynıyor ve yıllarca eğittikleri ordu 10 gün bile kalamadı. ABD'nin bir
operasyonu durumu daha kötü yapabilir. Bence Sünnilerin de kendilerine ait bir
federasyon hakkı var. Türkiye, gözlerini kapatarak IŞİD'e göz yumdu. IŞİD önce
Suriye'de güçlendi daha sonra bölgeye geldi. Bu süreçte Türkiye de Maliki de
hatalıydı, yanlış yaptı.''
Bağdat'taki
Hivar El Fikr Enstitüsünden Dr. Ali Abdülemir: ''Bu olaylar bizim de emniyet
güçlerimize dikkat etmemiz gerektiğini gösterdi. Irak bu bölgeyi yakın zamanda
geri alacaktır. Türkiye'nin bu önemli durumda istihbarat gibi yardımı önemli
olacaktır, fırsattır. Kerkük'te peşmergenin görev yapmasını Maliki kendisi
istedi. Onlar da Irak askeridir.
Irak Kerkük'teki varlıklarını bırakmaz.
Irak Kerkük'teki varlıklarını bırakmaz.
Selahaddin
Üniversitesi'nden Osman Ali: Kürt liderler açıkça 'geliyor' dediler ama Maliki
ortaklığı bitirmeyi tercih etti. Seçimlerin sonunda en çok kaybeden
Türkmenlerdir. Maliki grupları marjinalize etti bunun sonucunda da ordu
dağıldı. Irak
İletişim ve Medya Komisyonu Temsilcisi Salem Maskhour: ''Irak'ta ciddi bir
bölünme söz konusu. Iraklılar, IŞİD'i Suriyelilerin desteklediğini
düşünüyorlar. IŞİD, Esad'a karşı mücadele eden gruplara karşı güç kullandı.
Türkiye'nin buradaki tutumu kimden yana net değildi. IŞİD; ABD ile bölgesel
güçlerin desteği ile büyüdü. Bu güçlerin kimler olduğu belli. IŞİD sünni bir
örgüt ise niçin sünnilere saldırıyor. Sünni olan El Nusra cephesiyle
savaşıyorlar.''
Irak'ta 32
Türk şoförü kaçıran IŞİD'in, istedikleri 5 milyon dolarlık fidye ödenmediği
takdirde her gün bir şoförü öldüreceği tehdidinde bulunduğu iddia edildi. Bir
petrol firmasına bağlı olarak çalışan ve İskenderun Limanı'ndan Musul
yakınlarındaki Geyara bölgesindeki bir termik santrala akaryakıt taşıyan 32 TIR
şoförü, Musul'u ele geçiren IŞİD örgütü tarafından rehin alındı. IŞİD'in kaçırdığı
şoförler için Gaziantep'teki firmayı telefonla arayarak toplam 5 milyon dolar
fidye istediği, paranın verilmemesi halinde her gün bir şoförün öldürüleceği ve
bir TIR'ın da yakılacağı tehdidinde bulunduğu ileri sürüldü. 100 bin 5 milyon'a
çıktı IŞİD'in rehin aldığı şoförlerden bazılarının yakını Kuzey Irak'ın Erbil
kentine gelerek burada gelişmeleri takip etmeye başladı. Aileler sık sık Mahmur
Bölgesi'ne geçerek burada umutla bekliyor, Erbil'de 5 gündür bulunan, kaçırılan
şoför Mehmet Nezir Çakar'ın amcası Abit Çakar, daha önce 100 bin dolar
civarında olan fidyenin, söz konusu kişiler tarafından bu kez 5 milyon dolara
çıkarıldığını ve bu paranın şoförlerin bağlı olduğu şirketten istendiğini
söyledi. Şoförler ile görüşemediklerini kaydeden Çakar, ''Hepsinin pasaportları
ellerinden alınmış. Araçlarıyla birlikte bir parka çekilip burada başlarına
silahlı adamlar konulmuş. Türkiye'deki yetkililerin işi sadece konuşuyorlar.
Çoluk çocukları tedirgin onları bekliyoruz.'' dedi. '5 milyon doları nereden
bulacağız?' Oğlu Mustafa Tezdöner'in de Musul'un Geyara bölgesinde rehin
tutulduğunu belirten Abdülvahap Tezdöner ise, ''Firmanın bu Geyara bölgesindeki
köylülerin çalışmalarına karşı paralarını vermediği söyleniyor. Bu ne kadar
doğru tabii bilmiyoruz. Biz 5 milyon doları nerede bulacağız. Açlıktan
nefesimiz kokuyor zaten'' dedi.
Ahmet Türk'ten bomba iddia!
MARDİN
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, ''Türk hükümeti IŞİD çetelerinin
sınırdan Suriye’ye geçişine yakın zamana kadar izin verdi'' dedi. Mardin’e gelen Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Stefano
Manservisi, yanında bir grup Türk ve yabancı gazeteciyle Mardin Büyükşehir
Belediyesi’ni de ziyaret etti. Büyükşehir Belediye Başkanı bağımsız Ahmet Türk,
basın mensuplarının Musul’da yaşananlar ve çözüm sürecine ilişkin sorularını
yanıtladı.
SINIRDAN RAHATÇA GEÇTİLER
IŞİD militanlarının Türkiye- Suriye sınırında rahatça hareket ettiği söyleyen Ahmet Türk, hükümeti de yakın zamana kadar buna izin vermekle suçladı. Ahmet Türk, "Türk hükümeti IŞİD çetelerinin Suriye’ye geçmelerine izin verdi. Çünkü, PYD’nin kuzey Suriye’de güçlenmesini istemiyordu. Hem IŞİD çetelerine destek verip, hem barış sürecinden söz etmek samimiyet değildir" dedi.
TÜRKİYE’DE TEDAVİ EDİLDİLER
Suriye’de çatışmalarda yaralanan IŞİD militanlarının Türkiye’de tedavi edildiği görüşünü de savunan Ahmet Türk, şunları söyledi: "IŞİD çeteleri silahlı bir şekilde Türkiye’den Suriye içine gittiler ve bunlara Türk hükümeti tarafından yakın zamana kadar göz yumuldu. Mardinliler bu gerçeği gözleriyle gördü. Bunların fotoğrafları elimizde mevcut. Suriye’den gelen IŞİD militanları Türk sınırında kabul edildi, tedavileri yapıldı ama yaralı ve yaşlı Suriyeli Kürtlerin girişine izin verilmedi."
Ahmet Türk, Türk ve yabancı gazetecilerle görüşmesinde "IŞİD çetelerinin Türkiye’nin başına bela olacağını hep gündeme getirmiştik" diye konuştu.
SINIRDAN RAHATÇA GEÇTİLER
IŞİD militanlarının Türkiye- Suriye sınırında rahatça hareket ettiği söyleyen Ahmet Türk, hükümeti de yakın zamana kadar buna izin vermekle suçladı. Ahmet Türk, "Türk hükümeti IŞİD çetelerinin Suriye’ye geçmelerine izin verdi. Çünkü, PYD’nin kuzey Suriye’de güçlenmesini istemiyordu. Hem IŞİD çetelerine destek verip, hem barış sürecinden söz etmek samimiyet değildir" dedi.
TÜRKİYE’DE TEDAVİ EDİLDİLER
Suriye’de çatışmalarda yaralanan IŞİD militanlarının Türkiye’de tedavi edildiği görüşünü de savunan Ahmet Türk, şunları söyledi: "IŞİD çeteleri silahlı bir şekilde Türkiye’den Suriye içine gittiler ve bunlara Türk hükümeti tarafından yakın zamana kadar göz yumuldu. Mardinliler bu gerçeği gözleriyle gördü. Bunların fotoğrafları elimizde mevcut. Suriye’den gelen IŞİD militanları Türk sınırında kabul edildi, tedavileri yapıldı ama yaralı ve yaşlı Suriyeli Kürtlerin girişine izin verilmedi."
Ahmet Türk, Türk ve yabancı gazetecilerle görüşmesinde "IŞİD çetelerinin Türkiye’nin başına bela olacağını hep gündeme getirmiştik" diye konuştu.
(DHA |
13 Haziran 2014 Cuma)
***
***
Türkmen Katliamına Seyirci Kalmayacağız
Demokrasi getirmek vaadiyle topraklarına girilen ancak etnik
bir ayrışma ve bölünmeye doğru itilen sınır komşumuz Irak’ta yaşanan gelişmeler
gün geçtikçe bölgeyi içinden çıkılmaz bir duruma sürüklemektedir.
Yıllardır Kerkük’te soydaşlarımıza yönelik uygulanan asimilasyon
çabaları aralıksız devam ederken geçtiğimiz günlerde Musul’da konsolosluğumuza
yapılan baskın ve akabinde bir Türkmen kenti olan Telafer’de soydaşlarımızın
yaşadığı zulüm ve maruz kaldığı katliam artık sabırlarımızı taşırmıştır.
YENİ ORTADOĞU'NUN DOĞUM SANCILARI....
“Yeni Ortadoğu’nun doğum sancıları” diyerek Irak devletini
bölüp parçalayan zihniyet bugün yaşananların zeminini hazırlamış ve bölgeyi bir
ateş sarmalının içine atmıştır. Kerkük, Musul, Telafer, Tuzhurmatu gibi Türkmen
nüfusunun yoğun olarak yaşadığı kentlerde peş peşe yaşanan olaylar ise bu
coğrafya’da Türk isminin silinmesi için çabalayan şer odaklarının ekmeğine yağ
sürmektedir.
Yüzyıllardır Türkmen kardeşlerimizin huzur içinde yaşadığı
bu topraklarda yapılmak istenen bu asimilasyonu dünya devletlerinin seyirci
kalması asla kabul edilemez Hükümetin bölgede yaşananlara karşı sergilediği
tavır ise akıllara ziyan bir yaklaşımdır.
Kenar-ı Dicle’deki koyunun hesabının kendilerinden
sorulacağını ifade edenler acaba Türkmeneli’ndeki soydaşlarımızı ne olarak
görmektedirler? Her sözlerinde tek millet, tek bayrak, tek vatan diyenler
soydaşlarımızın yaşadıkları katliam karşısında neden sessiz kalmaktadırlar?
Bölgede IŞİD adında bir terör örgütü peydah olmuş Müslümanlık
ve Cihad adı altında Türkmenleri ve Türk vatandaşlarını hedef almaktadır.
Peşmerge yıllardır soydaşlarımıza zulm etmektedir. Terör örgütü bölgede kendine
bir yer edinmiş ve Türkmeneli adını tarihten silmeye çalışmaktadır. Ne yazık
ki, bölgedeki kardeşlerimiz tam bir ateş çemberinin ortasında bırakılmıştır.
Katliamına Seyirci Kalmayacağız
Tüm bunların karşısında Türkiye Cumhuriyetini yöneten siyasi
irade ise kınama mesajları ve cılız çıkışlarla olan biteni sineye çekmektedir.
Ne acıdır ki, ülkemizi yönetenler bölgeyi kan gölüne çeviren, toplu katliamlar
yapan terör örgütü IŞİD’i hala “Terörist” olarak değil “IŞİD UNSURLARI” olarak
tanımlamaktadırlar.
Ortada olan tek gerçek, Bayrağımız yerlerde, soydaşlarımız
ise sürgün yollarındadır ve katledilmektedir. Katliamlar her geçen gün artarak
devam etmekte, bölge adım adım felakete sürüklenmektedir. Bölgede yaşananlara
başta Türk Hükümeti olmak üzere tüm dünya devletleri kısa zamanda müdahale
etmeli ve Irak’ın toprak bütünlüğü derhal sağlanmalıdır. Türkmen soydaşlarımıza
yönelik sürdürülen hain saldırılar engellenmeli ve Suriye’den kaçıp gelen insanlara
gösterilen özveri onlara da sunulmalıdır. Türkmen kardeşlerimize yapılan
katliamı ve bu katliama sessiz kalanları şiddetle kınıyoruz.
Türkiye Kamu-Sen İstanbul Teşkilatı olarak, çeşitli Sivil
Toplum kuruluşları ile birlikte Irak’taki Türkmen Katliamını kınamak için 19
Haziran 2014 Perşembe günü saat 19.00’da İstanbul Üniversitesi önünde
toplanarak Sultanahmet’e yürüyoruz.
Sultanahmet’te Ayasofya Camii Meydanında kitlesel basın açıklamasıyla
zulme ve katliama seyirci kalınmamasını ve insanlığın görevini yapması için
çağrıda bulunacağız. Yürüyüş ve Kitlesel
Basın Açıklamasına bütün duyarlı Kamu Çalışanlarını ve Vatandaşlarımızı
bekliyoruz.
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen
İstanbul İl Başkanı
KAMU-SEN & TÜRK EĞİTİM SEN, 18.06. 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder