8 Şubat 2019 Cuma

Kartal'da UYARI toplantısı yapılmıştı. Kahrolası sorumlular 'neden/niçin' dikkate almadılar? Bu gidişle, her an beklenen büyük İstanbul Depreminin akıbeti ne olacak? Müseccel Suçlular: "Kamuya çöreklenmiş 'rüşvet, iltimas, hırsızlık-yolsuzluk ve siistimal sapığı' yağmacı/bozguncu leş kargalarına 'Devlette Dur Diyecek' kimse yok mu!.."

SORUMLU STK TMMOB: "KARTAL’DA YAŞANAN FACİA SİYASAL İKTİDARIN YANLIŞ İMAR POLİTİKALARININ ÜRÜNÜDÜR!.."
[[Kartal'da UYARI toplantısı yapılmıştı. En başta, Kartal Belediyesi ile İstanbul Büyük şehir nezdinde vazifeli Kahrolası sorumlular 'neden/niçin' bu uyarıları dikkate almadılar? Ciyete azmettirme anlamına gelen "İlâve katlara göz yumma" gafleti, dalalet ve ihaneti kimler tarafından gösterildi? Bu gidişle, her an beklenen büyük İstanbul Depreminin akıbeti ne olacak? İstanbul'da, Gebze-Sakarya ve Düzce depremleri benzeri, vahim bir kitle katliamına mı yol açılmak isteniyor? Müseccel Suçlular: "Kamuya çöreklenmiş 'rüşvet, iltimas, hırsızlık-yolsuzluk, ayırma-kayırma ve siistimal sapığı' (devletin malı deniz yemeyen domuz; Zihniyetiyle hareket eden bir takım yağmacı/bozguncu leş kargalarına 'Devlette Dur Diyecek' namuslu-dürüst, adaletli-faziletli Müslüman bir  kimse yok mu!.."]]
6 Şubat 2019 tarihinde İstanbul'un Kartal İlçesinde bulunan Yeşilyurt Apartmanın çökmesine ilişkin TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından 7 Şubat 2019 tarihinde basın açıklaması yapıldı.
KARTAL’DA YAŞANAN FACİA SİYASAL İKTİDARIN YANLIŞ İMAR POLİTİKALARININ ÜRÜNÜDÜR
Dün İstanbul Kartal’da 8 katlı binanın çökmesi sonucunda Valiliğin açıklamalarına göre 3 vatandaşımız hayatını yitirmiş, 3’ünün durumu ağır olmak üzere 12 vatandaşımız yaralı olarak enkazdan kurtarılmıştır. Hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Ülkemizin farklı illerinde her yıl herhangi bir dışsal faktöre bağlı olmaksızın binalar çökmektedir.
Ülkemizin farklı illerinde her yıl herhangi bir dışsal faktöre bağlı olmaksızın binalar çökmektedir. Mühendislik hizmeti almama, gerekli zemin etüdü yapılmama, denetimden kaçınma, uygun malzeme kullanmama, hatalı proje uygulama ve projede olmayan eklenti ve eksiltmeler yapılma gibi nedenlerle yaşanan bu kazalar büyük can ve mal kayıplarına yol açmaktadır. 84 Kişinin yaşamını yitirdiği Diyarbakır Hicret Apartmanı ve 92 kişinin yaşamını yitirdiği Konya Zümrüt Apartmanı facialarının anıları toplumsal hafızamızda tazeliğini korumaktadır.
Kartal’da çöken Yeşilyurt Apartmanı’na ilişkin Kartal Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, 1992 yılında yapılan binanın ruhsatında Zemin+5 Kat izni olmasına rağmen, 1998 yılında binaya kaçak olarak 2 kat daha çıkıldığı belirtilmektedir. Enkaz kaldırma çalışmaları devam ettiği için binada projeye uygun olmayan başka ne gibi değişikliklerin yapıldığı bilinmemektedir. İlgili odamız tarafından yapılacak incelemeler kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Aynı bölgede ve Türkiye’nin her yerinde benzer biçimde ruhsatta ve projede yer almayan çok sayıda kaçak katlar ve yapılaşmalar olduğu bilinmektedir. 
Halen ülkemizdeki yapı stokunun %60'ı kaçaktır. Bu binaların tamamı hem içinde yaşayanlar hem de çevreleri için hayati tehlike oluşturmaktadır. Siyasal iktidarlar ve yerel yönetimler tarafından sıklıkla çıkartılan imar afları, bu kaçak yapılaşmaları cesaretlendirmekte hatta ödüllendirmektedir.
Cumhuriyet döneminde 14 kez imar affı çıkarılmıştır.
Cumhuriyet döneminde 14 kez imar affı çıkarılmıştır. Bildiğiniz gibi bu tip kaçak yapılara tanınan afların en kapsamlısı “İmar Barışı” adıyla geçtiğimiz yıl Haziran ayında çıkartılmış ve 2019 yılı Haziran ayına kadar kaçak yapılara imar affından yararlanma hakkı getirilmiştir. Bakanlığın açıklamalarına göre 2018 yılı içerisinde 9 milyon 210 bin bağımsız bölüm bu af kapsamında ruhsatlandırılmıştır. Belediye Başkanlığının açıklamalarına göre Kartal'da çöken Yeşilyurt Apartmanı da bu İmar Affı kapsamında "Yapı Kayıt" başvurusunda bulunmuştur. İçinde yaşayan yurttaşlarımıza mezar olan kaçak yapıyı kağıt üzerinde "ruhsat" sahibi yapmanın vebali, bu yasayı çıkaran siyasal iktidarın üzerindedir.
Yaşadığımız acı deneyimin de gösterdiği gibi "imar barışı" adı altında işletilen hukuksuzluk
Yaşadığımız acı deneyimin de gösterdiği gibi "imar barışı" adı altında işletilen hukuksuzluk, toplumun can ve mal güvenliğini riske atan tüm girişimleri aklamaktadır. Bir binanın imar affı ile ruhsat sahibi olması, onun güvenli olduğu anlamına gelmemektedir. Binaları güvenli yapan, mühendislik bilgi, birikimi ve uygulamasıdır. Bu gerçekliğe rağmen siyasal iktidar tarafından yapılan bir düzenleme ile 2018 yılı Mayıs ayı içerisinde yapı ruhsatlarında mühendis imzası bulunma zorunluluğunu kaldırılmıştır. Hükümet denetim mekanizmalarını güçlendirmek yerine, mühendislik hizmeti almayan yapı üretimini teşvik etmektedir. Mühendislik ve mimarlık hizmetleri güvenli ve sağlıklı yapılar için bir zorunluluktur. Bilimi ve tekniği, sermaye çevrelerinin ve rant çetelerinin menfaatleri doğrultusunda yok saymak ve bunu yasallaştırmak yapılabilecek en büyük yanlıştır.
Hükümeti “İmar Barışı” uygulamasını derhal son vermeye çağırıyoruz. Başta imar affı uygulamasından faydalandırılan yapılar olmak üzere mevcut yapı stoku planlı biçimde incelenmeli ve yönetmeliklere uygun olmayan, deprem güvenliği olmayan yapılar derhal tahliye edilerek gerekli güçlendirme ve yenileme çalışmaları yapılmalıdır.(07.02.2019)
Emin KORAMAZ, TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Yeni AKİT Gazetesi Cevap Veriyor: "İmar barışını iptal etsek, Kartal’daki bina çökmeyecek miydi?.."
Yeni Akit Gazetesi-08 Şubat 2019 Cuma
Mimarlar Mühendisler Odası’nı, siyasete bir ara verip, Kartal’da önceki gün çöken bina hakkında, meslekleri ile ilgili bir açıklama yapmaları gerektiği hatırlatması yapmıştım.. Fırsatı kaçırmamışlar..
Dün nihayet, TMMOB açıklamasını yaptı..
Ama açıklama, yine bildiğiniz, politize olmuş bir odanın, baştan aşağı politika kokan ifadeleri ile dolu.. Biz bekliyoruz ki, “Çöken binanın, bir anda yerle bir olmasının gösterdiği gerçek, yıkımın sebebinin şu şu olduğudur” desinler.. Biz bekliyoruz ki, “5 kat için atılmış bir temelin, ilaveten üç kat daha taşıması mümkün değildir, bu bir cinayettir. İmza atanlar, onaylayanlar, seyirci kalanlar, hepsi suçludur” desinler..
Biz bekliyoruz ki, “Binanın girişindeki dükkanın duvarların yıkılıp, yerine cam yapılması, binanın çökmesinde etkili olmuştur/olmamıştır” denilsin.. Biz bekliyoruz ki, “Binanın giriş katındaki kolonlar kesilmemiş olsa, binanın 30 yıl sonra bu şekilde çökmesi mümkün olmazdı” denilsin..
Veya..
Bu tezlerin, tam aksini savunsunlar..
Doğrusu ne ise, onu açıklasınlar..
Uzmanlık alanları ile ilgili, binanın çökmesi olayına bir açıklama getirsinler..
Olayın karanlık noktalarına ışık tutsunlar..
Ama bakıyoruz açıklamaya..
Hiçbir yerinde, buna yönelik küçücük bir aydınlatma amaçlı bilgi kırıntısı yok..
Onların derdi, yine AK Parti iktidarına bu “çökme” üzerinden saldırmak..
Varsın, Kartal ilçesi, 5 yıldır CHP’li bir başkan tarafından yönetiliyor olsun. Varsın, inşaatın yapıldığı tarihte, CHP’li bir belediye başkanı işbaşında olsun..
TMMOB ne yapar yapar, olayı AK Parti’ye getirir, bağlar.. Nitekim, dünkü açıklamalarında da, öyle yapmışlar.. Ne demişler, aktarayım.. “Halen ülkemizdeki yapı stokunun % 60’ı kaçaktır. Bu binaların tamamı hem içinde yaşayanlar hem de çevreleri için hayati tehlike oluşturmaktadır. Siyasal iktidarlar ve yerel yönetimler tarafından sıklıkla çıkartılan imar afları, bu kaçak yapılaşmaları cesaretlendirmekte hatta ödüllendirmektedir.” Konunun uzmanı olmanıza falan gerek yok.
Aktüel olayları uzaktan da olsa takip ediyorsanız.. Son 10-15 yıl içinde.. Hatta 1999 depreminden sonra.. Yapılan binaların büyük çoğunluğunun sıkıntı arz etmediği, kaçak diye tanımlanan binaların hemen büyük çoğunluğunun 1999 depreminden önce yapılan binalar olduğunu bilmeniz gerekir...
O zaman.. Son yılların sorunu imiş gibi imada bulunarak.. Ayrıntıya girmeden, “Yapı stokunun % 60’ı kaçaktır” demek, bir yalan değil midir? Çarpıtma değil midir?
Yalan ve çarpıtma bununla sınırlı olsa, yine iyi.. Teknik açıklama yerine, siyasi parti gibi açıklama yapmaya soyunan TMMOB, saldırısını/çarpıtmasını şöyle sürdürüyor: “Kaçak yapılara tanınan afların en kapsamlısı ‘İmar Barışı’ adıyla geçtiğimiz yıl Haziran ayında çıkartılmış ve 2019 yılı Haziran ayına kadar kaçak yapılara imar affından yararlanma hakkı getirilmiştir. Bakanlığın açıklamalarına göre 2018 yılı içerisinde 9 milyon 210 bin bağımsız bölüm bu af kapsamında ruhsatlandırılmıştır.”
Biz TMMOB’dan teknik açıklama bekliyoruz.
Onlar teknik konuların bile ırzına geçip, kavramları altüst eden, “müracaat”ı “ruhsat” diye gösteren sahtekarlıklara imza atıyorlar.. Evet bakanlık açıklamalarında, aftan yararlanmak isteyenlerle ilgili sayılar verildi.. Ama bunların işlemlerinin tamamlanıp, taleplerinin kabul edildiği ve ruhsat verildiğine dair bir açıklama yapılmadı.. O zaman, “müracaat” ile “ruhsat”ın arasındaki farkı mı bilmiyor, TMMOB? Yoksa.. Cinliğinden mi; bilmiyor numarasına yatıyor?..
Bakanlığın bu imar affı vesilesi ile yapmak istediği çalışmanın birisi de, tam da “sorunlu” binaların tespitini yapmak.. Devlet, kendi elemanları vasıtası ile bütün binaların imara aykırlıklarını tespit etmekte aciz kalıyor.. “Türkiye genelinde bir envanter çıkarmaya çalışsak, bu yılları alacak” diye düşünüyor.. Ve çözümü, vatandaşın kendisinin beyanda bulunmasında buluyor..
Bu amaçla da.. İmara aykırı binalar için beyanda bulunulmasını istiyor.. “Her beyanda bulunana ruhsat vereceğim” diye bir taahhütü yok.. Ama TMMOB, olayı çarpıtıp, 9 milyon 210 bin ruhsat verildiğini iddia ediyor. O zaman, biz de soralım, madem her müracaat edene ruhsat veriliyor, önceki gün çöken binanın müracaatta bulunduğu da kabul edildiğine göre, buyrun çıkarın, çöken binaya verilen ruhsatın belgesini.. Gösterin de, kim, o binanın oturulabilir olduğunu, hiçbir sıkıntısının olmadığını, içindeki insanların can güvenlikleri olduğunu belgeleyen ruhsatı vermiş, görelim..
TMMOB’un açıklamasının son bölümü, bunları hiç ciddiye almamak gerektiğini, bas bas bağırarak ilan ediyor.. Bakın, ne kadar sığ, ne kadar saçma bir iddiada bulunmuşlar: “Siyasal iktidar tarafından yapılan bir düzenleme ile 2018 yılı Mayıs ayı içerisinde yapı ruhsatlarında mühendis imzası bulunma zorunluluğunu kaldırılmıştır. Hükümet denetim mekanizmalarını güçlendirmek yerine, mühendislik hizmeti almayan yapı üretimini teşvik etmektedir.”
Ne olursunuz, lütfen, rica ediyorum, TMMOB yetkilileri..
Mühendis imzası olmadan, bir inşaatın tamamlanması nasıl mümkün olacak, bir izah eder misiniz?
Ruhsatın üzerinde, üç kişinin imzası mı olsun, bir kişi mi imzalasın gibi bir ayrıntıyı, kalkıp da, “Artık inşaat yapılırken hiçbir mühendise ihtiyaç duyulmayacak” türünden bir açıklamaya götürenlerin sorunu, olayı anlamakta zorluk çekmeleri mi, yoksa ne görürlerse görsünler, “her şeye saldır Jo”hastalığına yakalanmaları mı? TMMOB bu açıklamasının, bir de tersinden baktığınızda göreceğiniz saçmalığı var.. Bugüne kadar, mühendisten imza alma zorunluluğu olduğuna göre.. 2018’den itibaren bu zorunluluk ortadan kaldırıldığına göre.. 2018’e kadar yapılan binaların, sağlam, can ve mal güvenliğini sağlar tarzda inşa edilmiş olmaları gerekir..
Ama görüyoruz işte.. 2018’den önce yapılmış bir bina.. Önceki akşam.. Kumdan yapılmış gibi.. Bir anda yıkılıverdi.. TMMOB, 2018’den sonrası için geçerli bir düzenlemeyi, 2018 öncesinde yapılan binaların çökmesine nasıl gerekçe gösterebiliyor ki? Kafası mı almıyor? Yoksa, saldırma saplantısı, gözlerini mi kör etmiş?
TMMOB açıklaması, şöyle bitiyor:
“Hükümeti ‘İmar Barışı’ uygulamasını derhal son vermeye çağırıyoruz.” Haydi bakalım, burdan yakın.. “Can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren binalar için imar barışından yararlanmak üzere müracaat edilse bile, gerekli kontrolleri sıhhatli yapın, olumlu rapor çıkmayanları yararlandırmayın” denileceğine.. “Biz de teknik adamlar olarak, üyelerimizi bu konuda uyaracağız”denileceğine..
Yıkılan binaların sebebi olarak, “imar barışı” gösteriliyor.. Varsayalım, imar barışı çıkmadı.. Varsayalım, TMMOB’un isteği kabul edildi, imar barışı iptal edildi..
Kartal’daki bina çökmeyecek miydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder