İngiltere’nin Sunday Times gazetesi 1 Mart 1992 tarihli
sayısında Hocalı olaylarını, “Ermeni askerleri binlerce aileyi yok etti”
şeklinde duyururken, Rusya’nın İzvestia gazetesi 13 Mart 1992 tarihli sayısında
Rus Yüzbaşısı Leonid Kravets, Hocalı yakınlarındaki tepede yüzlerce ceset
gördüğünü ve bunların çoğunun özel işkencelerle öldürüldüğünü ifade etmiştir.
Hocalı’ya saldırmayı kabul etmedikleri için 366. Alayın
askeri iki Türkmen, Ruslar ve Ermenilerce dövülmüştü. Alay’dan kaçanlardan
Türkmen asıllı Agamuhammed Mutif, Müslüman oldukları için Ermeni ve Ruslar
tarafından dövüldüklerini ifade etmişler. 366. Motorize Alay’ın Hocalı’ya
saldırdığını bu askerler de tasdik etmişlerdir. Gazete ve tanıkların Hocalı
hakkında anlatımlarını çoğaltabiliriz.
Rusya`nın Memorial İnsan Hakları Örgütü`nün raporu, olay
yerine giden gazetecilerin ve görgü tanıklarının verdiği bilgilere rağmen
Ermenistan tarafı hem uluslararası örgütlerdeki temsilcilikleri aracılığıyla
hem de dış işleri bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarla Hocalı’da
yapılanları farklı değerlendirmektedir. 3 Mart 1997’de Ermenistan’ın BM’deki
temsilcisinin BM’ye yazdığı mektup ve 16 Şubat 2009’da Ermenistan Dışişleri
Bakanlığı’nın Hocalı ile ilgi yaptığı açıklama Ermenistan tarafının
sorumluluktan kaçınmaya çalıştığını göstermektedir.
Fakat Hocalı’dan hemen sonra çekilen görüntüler, yabancı
gazetecilerin olaydan sonra bir hafta içinde yaptıkları haberler, uluslararası
örgütlerin raporları bu konuda Ermeni tarafının gerçekleri saptırmasına izin
vermeyecek kadar çoktur. Bundan önceki yazılarda Memorial İnsan Hakları
Örgütü`nün Hocalı hakkında hazırladığı raporu ve bu raporda Ermenilerin
Hocalı`da yaptıkları soykırımın yansıtıldığını yazdık. Bu konuda ikinci önemli
belge BM İnsan Hakları Örgütü Başkanı Holly Cartner`in Ermeni temsilciye
yazdığı cevap mektubudur.

Cartner mektubunda, “ne Hocalı’da yaşananları gözden
geçirmemiz, ne Hocalı’dan göç eden Azerbaycanlı mültecilerin ifadeleri sizin
“Azerbaycanlılar kendileri iç çekişmeleri nedeniyle Hocalı’da katliam yaptı”
tezinizi desteklemiyor. Ayrıca sizin kendi mektubunuzda bilinçli veya bilinçsiz
bir şekilde bizim ret ettiğimiz tezlere biz destekliyormuşuz gibi atıfta
bulunmanızdan da derin endişe içindeyiz....Biz hala Hocalı’da sivillerin
ölümünden Karabag Ermenilerini sorumlu tutuyoruz” deyerek Ermeni temsilcisinin
iddialarını yalanlar.
İnsan Hakları Örgütü Başkanı’nın Abelian’a yazdığı bu mektup,
Ermenilerin olayları ve belgeleri nasıl çarptırdığının resmi kanıtıdır. Hocalı
soykırımının Ermeniler tarafından yapıldığını ortaya koyan bu belge ne Türkiye,
ne Azerbaycan, ne de bu iki devletin müttefiki tarafından yazılmıştır.

Sonuç olarak: Bugün bütün belge ve kanıtlar Hocalı`nın
Ermeniler tarafından yapıldığını ve bunu bir intikam duygusu içinde yapıldığını
kanıtlamaktadır. Yazı dizisinin başında da ifade edildiği gibi Hocalı sadece
bugünle değerlendirilmemeli ve geçmişte Ermeniler tarafından yapılanlarla
birlikte değerlendirilmelidir. Hem uluslararası hukuk hem de tarihi
gerçekliklerden yola çıkarak Hocalı katliamı bir soykırım olarak tanınmalı ve
katiller cezalandırılmalıdır.
Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars’ta Ağrı’da Van’da Erzurum’da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı.
BUNU MUTLAKA HERKES OKUMALI !!!
GERÇEKLER, ÇOĞU KEZ ACI OLUYOR..
OKUDUKÇA DA CANIMIZ, ÇİĞERİMİZ YANIYOR...
GERÇEKLER, ÇOĞU KEZ ACI OLUYOR..
OKUDUKÇA DA CANIMIZ, ÇİĞERİMİZ YANIYOR...
Bir Katliam, Vahşet ve En Alçakça'sından Soykırım Yazısı
İŞTE HOCALI KATLİAMI!... 26.02.1992
İŞTE HOCALI KATLİAMI!... 26.02.1992
Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars’ta Ağrı’da Van’da Erzurum’da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı.
Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça
yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu.
Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı… Ermenilerin uzun boylu olanı
elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen
seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı:
-Akçik, manç?.. (Kız mı, oğlan mı?)
-Akçik… (Kız)
Bu cevap üzerine ‘oğlan’ diyerek bahse giren Ermeni,
elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu
çıkarttı. Kan bürülü gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.
-Tun şahetsar, ınger… (Sen kazandın, yoldaş)
-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana… (Ben
kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)
-Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette)
Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede
kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:
-Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver)
Aynı dakikalarda Hocalı’nın başka bir semtinde tek kale
futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği
yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup
getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
-Asixn ma/, çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi.
Gıdıresek… (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın…)
Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta
yere düşmüştü…Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile
kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.
Bu iki olay Hocalı’da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce
yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit
olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü
binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir.
Ajanslar, katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken,
arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise
çaresizlik içinde kıvranıyordu. Türkiye’de büyük bir dehşet uyandıran
katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.
26 Şubat’ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı
kuvvetleri ile Hankendi’nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov
komutasındaki 366’ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı’ya saldırarak tarihin en
vahşî katliamlarından birini yaptılar.
26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan
top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle
getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız
kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın,
bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler.
Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı’da dehşet verici olaylar
yaşandı. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ olarak
ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere
tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve
testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç
kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü
önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik
kafaları sepetlere doldurdular.
Peki neydi bu düşmanlık? Ermenistan’daki okul duvarlarında
asılan haritalarda Türkiye’nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan’ın
bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı’nın resmi varken,
Ermenistan Millî Marşı’nda “Topraklarımız işgal altında, bu toprakları
azat etmek için ölün, öldürün” denmekteyken, başkaca bir neden aramaya
zaten gerek yok sanırım.
Dağlık Karabağ Bölgesi’nde bulunan Hocalı’ya, eski Sovyet İttıfaki Silahlı Kuvvetleri’ne ait 366. Alay ‘ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk’ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.
Dağlık Karabağ Bölgesi’nde bulunan Hocalı’ya, eski Sovyet İttıfaki Silahlı Kuvvetleri’ne ait 366. Alay ‘ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk’ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.
Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise
rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak
bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.
Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına
inanamadı. Fakat katliam sonrası Hocalı’ya girdiklerinde ise, görgü
tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı’da katliam
bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet’nin gördükleri karşısında
söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:
“Pek çok savaş hikâyesi
dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama Hocalı’daki gibi bir vahşete umarım
kimse tanık olmaz.”
Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim
vermişti;
Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996’da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ’da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, ‘Hocalı Katliamı’ başsorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.
Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996’da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ’da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, ‘Hocalı Katliamı’ başsorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.
Hırant Dink’e Allah rahmet eylesin. Ama “Ben Ermeni değilim”
Ne mutlu ki, Türk'üm. İnsan ve Müslümanım.
Ne mutlu ki, Türk'üm. İnsan ve Müslümanım.
ATATÜRKÇÜ’YÜM…HEPİMİZ MUSTAFA KEMAL’İZ.
Burhan Numanoğlu na teşekkürler.. (Ulusal Haber & Ulusal Ajans, A.C.A.O.)