Bütün İslâm Devletleri, bu sözde devletlerin hükümetleri ve
Dünya Müslümanlarının BÜYÜK UTANCI, KORKUNÇ YÜZKARASI!.. Myanmar'da Müslüman katliamları ve Arakan Cehennemi

Arakanlı Müslümanların (Rohingyalar) maruz kaldıkları
şiddeti, öfke, kin, intikam, katliam, insanlık dışı eziyet, zulüm ve nefreti
kendi ağızlarından anlattıkları ilk kitabın Fransız yazarı Sophie Ansel,
bu insanların çaresiz biçimde çıktıkları göç yolculuğunda, "bir
cehennemden başka bir cehenneme geçtiklerini" ve "köle olarak
satıldıklarını" belirtti.
Ana ve asli vatanları, kendi öz toprakları olan ülkelerini
terk etmek zorunda bırakılan,; Kimsesiz, sahipsiz ve Başta Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti olmak üzere, bütün dünya Müslümanları tarafından sahip çıkılmayan Arakanlı Müslümanlardan
Habiburrahman'ın Arakan'da son üç yılda yaşananları kaydettiği notları
kendisiyle paylaşması üzerine, "Biz Tarifsizler, Bir Myanmar
Tabusu" adlı kitabı yazan Ansel, AA muhabirine Myanmar'da yaşanan
etnik ve dini zulümle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Arakanlı Müslümanlara Budistler tarafından yapılanların
kökeninde siyasi bir manipülasyonun yattığını ifade eden Ansel, Myanmar
hükümetinin Arakan'da gücünü korumak için iki dini birbirine düşman
ettiğini belirtti.
MEZALİM İSLÂM ALEMİNİ SARDI..
Bir tarafta kâfir gürühunun kelle kesen lejyonları; Diğer tarafta Müslümanlara eziyet, zulüm, işkence, soykırım ve mezalim uygulayan pervasız putperestler!.. Herkes soruyor: Nerede bu dünya Müslümanları ve dünyanın sözde Müslüman devlet ve hükümetleri; bölgesinin kendini beğenmiş kibirli kâfir diktatörleri nerede?...
Bir tarafta kâfir gürühunun kelle kesen lejyonları; Diğer tarafta Müslümanlara eziyet, zulüm, işkence, soykırım ve mezalim uygulayan pervasız putperestler!.. Herkes soruyor: Nerede bu dünya Müslümanları ve dünyanın sözde Müslüman devlet ve hükümetleri; bölgesinin kendini beğenmiş kibirli kâfir diktatörleri nerede?...
Arakanlı Budistlerin Myanmar'dan ayrılıp bağımsız devlet
kurma talepleri olduğunu anımsatan Ansel, "Myanmar devleti, Arakan'da hakimiyetini
sağlamak için iki dini birbirine düşürüyor. Budistleri kendine çekmeye
çalışıyor. Arakan'da sadece Budistler olsaydı devletin bu kadar kontrolü
olmazdı" dedi.
Bu doğrultuda Müslümanlara karşı nefretin devlet tarafından
körüklendiğinin ve Budistlerin devlet tarafından üstün tutulduğunun altını
çizen Ansel, "Eğer devlet Müslümanlara yönelik bir apartheid
uygulamasaydı, Arakan'da iki dini topluluk bir arada
yaşayabilirdi" ifadesini kullandı.

"Arakanlı Müslümanlar köle olarak
satılıyorlar"
Ülkelerini terk eden; Zorunlu tehcire tabi tutulan, ana vatanlarından sökülüp atılan, kalleşçe kovulan, sürülen Arakanlı Müslümanların çaresiz biçimde
çıktıkları göç yolculuğundaki dramlarının komşu ülkelerde de devam
ettiğine dikkati çeken Ansel, "Arakanlı Müslümanlar göçle bir cehennemden
başka cehenneme geçiyor" yorumunda bulundu. Bu insanların, başka gidecek yer veya kendilerini kabul edecek Müslüman ülke bulamadıkları için en çok sığındığı ülkelerden Tayland ve
Malezya'da insan kaçakçısı çetelerin eline düştüğünü anımsatan Ansel,
"Rohingyaların yaşadığı sıkıntılar Myanmar sınırında bitmiyor, komşu
ülkelerin ekonomisinin gelişmesi için köle olarak satılıyorlar" dedi.
BU SOYKIRIMA KARŞI ÇIKMAKTAN KORKAN sözde İSLÂM ülkeleri; İSLÂM hükümetleri ve DEVLET adamlarına LÂNET OLSUN
Başta Amerika ve İsrail olmak üzere, dünyanın pek çok
Yahudi, Hıristiyan veya dinsiz, pagan ya da ateist ülkesi bir tek
vatandaşlarının, dindaşlarının veya ırkdaşlarının burnunun dahi kanamasına izin
vermezken!.. Myanmar halkı ve hükümeti tarafından ülkede meskün ve Arakan’ın
asli unsuru, asli sahibi, yerlisi olan Müslüman halka yapılan toplu katliam,
sürgün ve soykırım’a seyirci kalınması iğrenç bir duyarsızlık. Hani domuz
ülkelerinde milyarlarca dolar yatırım yapan ve kâfirin ekonomisini ayakta tutan
Arap Şeyhleri? Diğer sözde İslâm ülkelerinin etkili, yetkili, şımarık ve ukalâ devlet
başkanları, diktatörleri nerde? Kardeş Müslümanların kâfir elinde eziyet, mezalim
ve işkenceye maruz kalması karşısında.; Adına Myanmar denilen iblis ülkesine, cani
halkına ve insanlık düşmanı hükümetine nota üstüne nota çekmeyen, savaş ilân
etmeyen, asker göndermeyen ve din kardeşlerinin bu dinsiz domuzlar elinde helâk
olmasına seyirci kalan bütün İslâm ülkesi yetkili, sorumlu ve görevlilerinin
Allah belâsını versin… Tıpkı bir fahişe gibi iki yüzle ve çifte standartla dans
eden Birleşmiş Milletler ve kâfir ülkeleri ile âlem icra eden sözde İslâm
Konferansı Örgütü de kahrolsun. Olaya duyarsız kalan sözde insan hakları
örgütleri de..
Ey insanlık ve ey Müslümanlık!..
Bu din kardeşlerine yeterince ve gerektiğince sahip
çıkmayan, yardımcı olmayan ve kâfirin zulmüne karşı sessiz, sorumsuz ve
duyarsız kalarak; Dininin emrini yerine getirmeyen, zalime karşı durmayan
onursuz ve sorumsuz; Hakikatte şeytanın askeri insanlık düşmanı “Müslüman kılığındaki
kâfirlere” karşı duyarsız kalma. Mümkünse elinle, değilse paranla, o’da yoksa
dilinle veya gece-gündüz bu güruha lânet ederek görevini yap…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder