TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BASIN AÇIKLAMALARI TBMM ÇEVRE KOMİSYONU...
Hayvan Hakları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısı,
TBMM Çevre Alt Komisyonu'na sevkedildi.(Ankara, TBMM-19 Şubat 2014 Çarşamba)
AK Parti (Adalet (!) ve Kalkınma Partisi) İstanbul Milletvekili Erol Kaya başkanlığında toplanan komisyon, 11
Eylül 2012 yılında TBMM'ye sevk edilen "Hayvan Haklarını Koruma ile ilgili" tasarıyı ele aldı. Komisyon
görüşmelerine, Haytap dâhil olmak üzere çok sayıda hayvansever, gönüllü, sivil toplum örgütü
temsilcileri ile Sanatçı Yonca Evcimik katıldı. Kaya, düzenlemenin içeriği hakkında bilgi vererek, tasarı komisyona
sevkedildikten sonra STK ve hayvanseverleri dinlediklerini, önerilerin mümkün
olduğunca tasarıya dercedileceğini söyledi.
BAKAN VEYSEL EROĞLU
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, tasarıyla ilgili sunuş konuşmasında,
"Bizim kültürümüzde hayvanları sevmek çok önemlidir. Biz diğer ülkelerden
çok daha ilerideyiz. Onlarda uyutma var, uyutma dediğimiz aslında hayvanı yok
etme, bir hayvanı öldürmek asla kabul edilebilecek bir şey değil. Bizim kültürümüzde
bir hayvanı öldürmek yoktur. Türkiye’de şöyle bir problem var, çocuğu hayvanı
seviyor diye alıyor, bir hafta sonra usanıyor sonra sokağa atılıyor, bu kabul
edilebilecek bir şey değil" dedi.
Yeni bir düzenlemeye niçin ihtiyaç duyulduğuna ilişkin olarak Eroğlu, öngörülen tedbirlerin koruma için yeterli olmadığını, görev ve yetki boşlukları meydana geldiğini, cezaların yetersiz kaldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Tehlikeli hayvanlar ve sahipsiz hayvanlar büyükşehirlerde toplum sağlığını tehdit eder duruma gelmiştir, geçici hayvan bakım evleri yetersiz kalmış ve yönetim zafiyetleri oluşmuş, sahiplendirmede istenilen seviyeye ulaşılamadı. Daha önce ormanlardan hayvan barınakları ve rehabilitasyon merkezleri için yer verilmiyordu.
Yeni bir düzenlemeye niçin ihtiyaç duyulduğuna ilişkin olarak Eroğlu, öngörülen tedbirlerin koruma için yeterli olmadığını, görev ve yetki boşlukları meydana geldiğini, cezaların yetersiz kaldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Tehlikeli hayvanlar ve sahipsiz hayvanlar büyükşehirlerde toplum sağlığını tehdit eder duruma gelmiştir, geçici hayvan bakım evleri yetersiz kalmış ve yönetim zafiyetleri oluşmuş, sahiplendirmede istenilen seviyeye ulaşılamadı. Daha önce ormanlardan hayvan barınakları ve rehabilitasyon merkezleri için yer verilmiyordu.
Biz ilk defa büyük bir cesaretle hayvan
barınakları ve rehabilitasyon merkezleri için ormanlık alanlarda geniş alanlar
verilebilir diye böyle bir madde koyduk. Şu anda 3 tane dünyada en güzel örnek
kuruyoruz. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile birlikte Kandıra yolu
üzerinde çok geniş bir ormanlık alanı verdik. Bir bakarsanız burası sizin
istediğiniz manada. Burada hayvan hastaysa tedavi edilecek, kısırlaştırma,
aşılama, küpeleme ve sahiplendirme yapılacak. Bu maksatla doğal hayat parkları
ilave edildi.
Maksat hayvanların toplanıp buraya atılması değil. Kanun da bir
eksiklik varsa bunu telafi edebiliriz. Hayvanlar adeta daracık hapishane gibi
yerlerde bulunmasın. Geniş ormanlık alanlarda rehabilite edilsin. Sahiplenmeyi
kolaylaştırmak için çok özel bir veri tabanı oluşturuyoruz. Doğal Hayat
Parkları denilince bir tepki oldu, sanki bütün hayvanlar alınıp oraya tıkılacak
gibi bir uygulama yok. Aynı şeyi Trabzon’da ve şimdi İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı’na çok büyük bir alan verdik. Bunu ben de kafa yordum,
yanlış anlamayın barajlardan daha çok buna kafa yoruyorum. Böylece sahipsiz
hayvanlar bulundukları anda yerel yönetimler tarafından hayvan bakımevlerine
götürülecek, müşahede altına alınacak, aşılanacak, işaretlenecek,
kısırlaştırılacak, gerekirse rehabilite edilecek, sahiplendirilinceye kadar
bakılacak. Kati süratle öldürme, uyutma yok. Kırsal alanda ise özel idarelere
görev vermeyi planlıyoruz."
Tasarıyla, meskenlerde bulanabilecek hayvan tür ve sayısı belirlendiğini,
tehlikeli köpek ırklarını sahiplenme yasağı getirildiğini, sahipsiz hayvanların
ormanlık alanlara bırakılmasının yasaklandığını anlattı.
Eroğlu,
"Hayvanlara işkence yapmak, psikolojik acı çektirmek, hayvanları dövmek,
aç ve susuz bırakmak, hayvanları sokağa terk etmek, aşırı soğuk veya sıcağa
maruz bırakmak artık cezai müeyyideye giriyor. Cinsi istismarda bulunmak,
tehlikeli köpek ırklarını üretmek, sahiplenmek, ülkemizi girişini, satışını ve
reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaklar kapsamına
alınıyor. Ev ve süs hayvanı satışı yapılan yerlerde yırtıcı ve zehirli
hayvanları satmak yasak. Hayvanları işkence yaparak öldürmenin büyük bir cezası
var. Cezalar çok ağırlaştırıldı, 2 yıla kadar hapis cezaları var. Kanunda
verilen idari para cezalarının 1 ay içinde ödenmesi hükme bağlanıyor. Bu tasarı
bu haliyle bile, bütün Avrupa ülkelerinden çok daha gelişmiş bir
düzenleme" dedi.
İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MELDA ONUR
Komisyon gündeminde bulunan yasa teklifinin sahibi CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, tasarıda sakıncalı bulduğu bazı düzenlemeler olduğunu belirterek, hayvanlarla ilgili en acil konunun hayvanlara yapılan işkence, öldürme ve tecavüzün cezalandırılması olduğunu anlattı. Kısa bir süre önce bir gencin kedisini işkenceyle öldürmesinin tasarıyı gündeme getirdiğini savunan Onur, işkence, işkenceyle ölüme sebebiyet verme ve tecavüze hapis cezası verilmesi ve bu cezanın paraya çevrilmemesini istedi. Tasarıda öngörülen doğal hayat parkları, meskende barındırılacak tür ve sayının belirlenmesi, tehlikeli türlerle ilgili düzenlemelerin yanlış olduğunu ifade eden Onur, Komisyon Başkanı Kaya'ya, "Oğlunuzun Dogo Argentino'su olduğunu biliyoruz. Bunu tasarıdan kurtarırız diye düşünüyorum" dedi.
CHP İstanbul Millevekili Mahmut Tanal, borcu nedeniyle hayvanların haczedilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, insanlar üzerinde yapılan deneylerde alınan koruma önlemlerinin hayvanlar için de olması gerektiğini söyedi. Lazer ışınları, kazalarda çarpmanın etkisini ölçmek, leopar kürkünün tümüyle çıkarılması için hayvanlara eziyet edildiğini anlatan Tanal, Türkiye'de "Hayvan Hakları Bakanlığı" kurulması gerektiğini söyledi. Tanal'ın bu sözlerine, MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, "İnsan haklarını da oraya bağlayalım" diye laf attı.
KARABÜK MİLLETVEKİLİ OSMAN KAVVECİ
AK Parti Karabük Milletvekili Osman Kahveci'nin, gelecek süreçte sokak hayvanlarının sayısının sahiplendirme ve kısırlaştırma yoluyla azaltılabileceğini belirterek, "Sokak hayvanları çok masum değil, bazıları insanlara saldırabiliyor. Çok şikayet alıyoruz. Benim küçük çocuğuma site içinde sokak hayvanı saldırdı" demesine, bazı STK temsilcileri, "tinerciler de insana saldırıyor" diye tepki gösterdi.
CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, "Keşke hayvan haklarına gösterdiğiniz duyarlılığı insan haklarında da gösterseniz" demesine bazı hayvanseverler ve STK temsilcileri, "Bunu hakaret sayarız" dedi.
Kaplan, "Hayat parkı eğer toplama kampı olacaksa anlamı yok. Okullarda çevre dersinde hayvanlarla yaşam konusunda eğitim verilmesi zorunlu olmalı" görüşünü savundu.
MHP'li Türkkan, "Bir canavarın kediyi vahşice öldürmesi bu tasarının gündeme alınmasına neden oldu. Sayın Bakan bir gün herhangi bir belediyenin barınağına gidin. O kediyi vahşice öldürülmesinden farkı olmayan tablolar göreceksiniz. Belediyelerin yaptığı hayvanlara eziyet haline gelmiş durumda. Şimdiden Kandıra'dan feryatlar geliyor. İstanbul'dan ne kadar atılan hayvan varsa buraya getiriliyor. Bu kadar hayvanı orada bakacak imkan yok. Belgrad ormanı sahipsiz hayvanlarla dolu. Petshop'lar hayvana eziyet yerleridir, oralarda 20. yüzyılın esir pazarı görüntüleri var" diye konuştu.
Komisyonda daha sonra hayvan severler ve
STK temsilcilerine söz verildi
Komisyon gündeminde bulunan yasa teklifinin sahibi CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, tasarıda sakıncalı bulduğu bazı düzenlemeler olduğunu belirterek, hayvanlarla ilgili en acil konunun hayvanlara yapılan işkence, öldürme ve tecavüzün cezalandırılması olduğunu anlattı. Kısa bir süre önce bir gencin kedisini işkenceyle öldürmesinin tasarıyı gündeme getirdiğini savunan Onur, işkence, işkenceyle ölüme sebebiyet verme ve tecavüze hapis cezası verilmesi ve bu cezanın paraya çevrilmemesini istedi. Tasarıda öngörülen doğal hayat parkları, meskende barındırılacak tür ve sayının belirlenmesi, tehlikeli türlerle ilgili düzenlemelerin yanlış olduğunu ifade eden Onur, Komisyon Başkanı Kaya'ya, "Oğlunuzun Dogo Argentino'su olduğunu biliyoruz. Bunu tasarıdan kurtarırız diye düşünüyorum" dedi.
CHP İstanbul Millevekili Mahmut Tanal, borcu nedeniyle hayvanların haczedilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, insanlar üzerinde yapılan deneylerde alınan koruma önlemlerinin hayvanlar için de olması gerektiğini söyedi. Lazer ışınları, kazalarda çarpmanın etkisini ölçmek, leopar kürkünün tümüyle çıkarılması için hayvanlara eziyet edildiğini anlatan Tanal, Türkiye'de "Hayvan Hakları Bakanlığı" kurulması gerektiğini söyledi. Tanal'ın bu sözlerine, MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, "İnsan haklarını da oraya bağlayalım" diye laf attı.
KARABÜK MİLLETVEKİLİ OSMAN KAVVECİ
AK Parti Karabük Milletvekili Osman Kahveci'nin, gelecek süreçte sokak hayvanlarının sayısının sahiplendirme ve kısırlaştırma yoluyla azaltılabileceğini belirterek, "Sokak hayvanları çok masum değil, bazıları insanlara saldırabiliyor. Çok şikayet alıyoruz. Benim küçük çocuğuma site içinde sokak hayvanı saldırdı" demesine, bazı STK temsilcileri, "tinerciler de insana saldırıyor" diye tepki gösterdi.
CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, "Keşke hayvan haklarına gösterdiğiniz duyarlılığı insan haklarında da gösterseniz" demesine bazı hayvanseverler ve STK temsilcileri, "Bunu hakaret sayarız" dedi.
Kaplan, "Hayat parkı eğer toplama kampı olacaksa anlamı yok. Okullarda çevre dersinde hayvanlarla yaşam konusunda eğitim verilmesi zorunlu olmalı" görüşünü savundu.
MHP'li Türkkan, "Bir canavarın kediyi vahşice öldürmesi bu tasarının gündeme alınmasına neden oldu. Sayın Bakan bir gün herhangi bir belediyenin barınağına gidin. O kediyi vahşice öldürülmesinden farkı olmayan tablolar göreceksiniz. Belediyelerin yaptığı hayvanlara eziyet haline gelmiş durumda. Şimdiden Kandıra'dan feryatlar geliyor. İstanbul'dan ne kadar atılan hayvan varsa buraya getiriliyor. Bu kadar hayvanı orada bakacak imkan yok. Belgrad ormanı sahipsiz hayvanlarla dolu. Petshop'lar hayvana eziyet yerleridir, oralarda 20. yüzyılın esir pazarı görüntüleri var" diye konuştu.
Komisyonda daha sonra hayvan severler ve
STK temsilcilerine söz verildi
Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık, sahipsiz sokak hayvanlarının
sahiplenilmesinin "kandırmaca" olduğunu, sokak hayvanlarının değil,
evinde atılan cins hayvanların sahiplenildiğini belirterek, "Kedi ve
köpekler orman hayvanı değil, bunları doğal hayat parklarına koyamazsınız. Bu
hayvanların bulundurulacağı yer en fazla 300-500 metre olmalı ki bir kavgada
ölmesin. Sahipsiz hayvanların ormanlık alana konulması asla kabul edilemez.
Meskenlerdeki hayvanların sorumluluğu sahibine aittir. Niye evde 30-40 kedi ve
köpek besliyor çünkü belediyeler bu hayvanları doğru koşullarda tutmuyor. Kimse
aklını kaçırmış değil, bu hayvanları petsohplardan almadı, belediyelerin
elinden kurtardı. Çünkü belediyeler bu hayvanları pisliğiyle, açlığıyla
yaşamaya mahkum ediyor" dedi.
Bazı belediyelere ait hayvan barınaklarının durumuna ilişkin fotoğraflar gösteren Nesrin Çıtırık (HAYTAP),
Bazı belediyelere ait hayvan barınaklarının durumuna ilişkin fotoğraflar gösteren Nesrin Çıtırık (HAYTAP),
"Sokaklarda sahipsiz hayvan bulundurulmamasına ölümüne
karşıyız. Bunların toplanmasına ve doğal yaşam parklarına götürülmesine de
ölümüne karşıyız. Anadolu'da 50 binden fazla pitbull var. Devletin gözü önünde
üretildi, insanlar bunlardan para kazandı ama şimdi yaşamına izin vermiyor. 50
hayvana bakamayan belediye, bunlara nasıl bakacak? Tasarıdaki tehlikeli hayvan
kavramı değiştirilmeli. Ayrıca, hayvanlara işkence yapmak serbest ama
işkenceyle ölürse ceza veriliyor. Sokaktaki gariban hayvan, milyonda bir insana
saldırır" görüşünü savundu.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Taner Dodurka, Türkiye'de geniş ve
insanının gidemeyeceği yerlerde rehabilitasyon olamayacağını savunarak,
hayvanlara işkence edilmesine mutlaka hapis cezası getirilmesi gerektiğini
söyledi.
Sanatçı Yonca Evcimik, hayvanlar konusunda belediyelerin çalışmadığını ifade ederek, "Tehlikeli ırk değil, tehlikeli sahip var. Hayan dövüşleri yapılıyor. Bir süre önce bunu haber aldık. Ekip olarak gece oraya gittik, onları takip ettik. 155 hattına ihbarda bulundum. Bir polis arabası önlerini kesmedi. 30 kişilik basın ordusu gelince polisler geldi.
Sanatçı Yonca Evcimik, hayvanlar konusunda belediyelerin çalışmadığını ifade ederek, "Tehlikeli ırk değil, tehlikeli sahip var. Hayan dövüşleri yapılıyor. Bir süre önce bunu haber aldık. Ekip olarak gece oraya gittik, onları takip ettik. 155 hattına ihbarda bulundum. Bir polis arabası önlerini kesmedi. 30 kişilik basın ordusu gelince polisler geldi.
Ama onlara baskını
gerçekleştiremedik. 150 bin avro gibi paralar döndüğünü öğrendik" dedi.
Bakan Eroğlu, eleştirileri yanıtlarken, tasarının yasalaşma sürecinde
tavsiyelerin dikkate alınacağını belirterek, hayvanları korumak için yeteri
kadar bütçe ayırdıklarını söyledi. Hayvanları korumada eğitimin önemli olduğunu
vurgulayan Eroğlu, Türkiye'de bu alanda eksiklik olduğunu, konunun okullarda
ders olarak okutulması gereğine işaret etti.
Kandıra'da yapılacak rehabilitasyon merkezinin toplama yeri olmayacağının altını çizen Eroğlu, petshoplarla ilgili eleştirilerin doğru olduğunu söyledi. Eroğlu, kendisinin de bundan çok rahatsız olduğunu kaydederek, yapılacak düzenlemede bununla ilgili gerekenin yapılacağını ifade etti.
Kedisinin olduğunu ifade eden Eroğlu, "Çocukken köpeklerin saldırısına uğradım. Ama büyüklerimiz bizi eğitmişti. Bayırdan bisikletle inerken büyük 3 kopek üzerime saldırdı, ben de hemen zınk diye durdum. Çoban ıslık çalınca köpekler gitti" dedi.
Eroğlu, bir gencin kedisine işkenceyle ölümüne neden olmasıyla ilgili olarak, "Kedi parçalanmasına ben de çok üzüldüm. Bu kanun çıksaydı 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. Bizim de niyetimiz bu konuda en iyi kanunu çıkartmaktır. Ben de en az sizler kadar hayvanları seviyorum. Hayvanı sahiplenen, 'artık çocuğum istemiyor' diye sokağa atamayacak" diye konuştu.
Konuşmaların ardından tasarı, alt komisyona gönderildi.
*****
TOPLUMSAL ETİK DERNEĞİ; "HAYVAN HAKLARI" HAKKINDA
Kandıra'da yapılacak rehabilitasyon merkezinin toplama yeri olmayacağının altını çizen Eroğlu, petshoplarla ilgili eleştirilerin doğru olduğunu söyledi. Eroğlu, kendisinin de bundan çok rahatsız olduğunu kaydederek, yapılacak düzenlemede bununla ilgili gerekenin yapılacağını ifade etti.
Kedisinin olduğunu ifade eden Eroğlu, "Çocukken köpeklerin saldırısına uğradım. Ama büyüklerimiz bizi eğitmişti. Bayırdan bisikletle inerken büyük 3 kopek üzerime saldırdı, ben de hemen zınk diye durdum. Çoban ıslık çalınca köpekler gitti" dedi.
Eroğlu, bir gencin kedisine işkenceyle ölümüne neden olmasıyla ilgili olarak, "Kedi parçalanmasına ben de çok üzüldüm. Bu kanun çıksaydı 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. Bizim de niyetimiz bu konuda en iyi kanunu çıkartmaktır. Ben de en az sizler kadar hayvanları seviyorum. Hayvanı sahiplenen, 'artık çocuğum istemiyor' diye sokağa atamayacak" diye konuştu.
Konuşmaların ardından tasarı, alt komisyona gönderildi.
*****
TOPLUMSAL ETİK DERNEĞİ; "HAYVAN HAKLARI" HAKKINDA
Siyaset Bilimci –Hukukçu, Araştırmacı, Gazeteci - Yazar
Hayvan haklarında insan haklarını da beraber düşünerek
savunmamız gerekmektedir. Ülkemizde, insanlar köpeklerin korkusundan sokağa
çıkamıyorsa, sahipsiz köpeklerce parçalanarak öldürülüyorsa, sorumluluğu hiçbir
kurum üslenmiyorsa en ideal kanunları yapsanız bile o kanunlar geçersiz kalmaya
mahkûmdur. Aşağıda detaylarını verdiğimiz ve “sokak köpekleri ilgili” kanunun
uygulayıcısı ve takipçisi Orman ve Su İşleri Bakanlığı başta Büyükşehir ve ilçe
belediyeleridir.
Ahmet AKGÜN Toplumsal Etik Derneği Genel Başkanı |
Hayvan hakları konusu 1960’ların başından bu yana dünyanın
çeşitli yerlerinde ele alınmış, tartışılmış ve bu süreç "Hayvan Hakları
Evrensel Bildirgesi"nin kabulü ile sonuçlanmıştır. Türkiye’de ise hayvan
hakları ile ilgili ilk kanun tasarısı 1995 yılında Tarım ve Orman Bakanlığınca
TBMM’ne sunulmuş ve 1 Temmuz 2004 yılında “Hayvanları Koruma Kanunu” 5199 sayı
ile yürürlüğe girmiştir.
Kanunun; hükümet ve TBMM gündeminde bulunduğu 9 yıl boyunca
çeşitli kurum ve kuruluşlar lehte veya aleyhte görüş alarak kanunlaşmıştır.
Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamalarını ve hayvanlara iyi ve uygun
muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine
karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini
sağlamaktır.
Kanunun getirdikleri ve amacı incelendiğinde hayvanların
genel olarak korunmasını kapsamakla birlikte, en çok sokaklardaki sahipsiz kedi
ve köpeklerin rehabilitasyonuna yönelik olduğu görülecektir. Kanunun
çıkarılmasının ana nedenlerinden bir tanesi ve belki de en önemli gerekçesi
sokaklardaki sahipsiz hayvanların belediyelerce sokak ortalarında
öldürülmesidir. Bu durum; etik anlayışa uymamaktadır.
Kanun yürürlüğe gireli yaklaşık yedi yıl olmasına rağmen
ülkemizde bu sorunla ilgili pek bir şey değişmemiştir. Kanunun uygulamasını
yapacak Orman ve su işleri Bakanlığı’nın konu ilgili bir alt yapısı mevcut
değildir. Kanun TBMM’nde görüşülürken bu durum hiç dikkate alınmamıştır.
Bakanlığın merkez ve taşra örgütlenmesi orman hizmetleri ağırlıklıdır; personel
istihdamı ve iş planlaması da bu hizmetler göz önüne alınarak yapılmaktadır.
Hayvanları Koruma Kanunu, Bakanlığa yeni ve bünyesine uygun olmayan görevler
yüklemiştir. Bakanlığın bu yapısı ile bunun üstesinde gelmesi mümkün
görülmemektedir. Kanunun getirdiği görevler veteriner hekimlerinin uğraşı
alanlarına girmektedir. Oysa Bakanlığın bünyesinde 10 civarında veteriner hekim
bulunmaktadır.
Kanunun omurgasını teşkil eden sahipsiz sokak hayvanlarının
rehabilitasyonunu yapacak olan belediyelerin konu ile ilgili olmaları gereken
çok mesafe bulunmaktadır. Her şeyden önce sokak hayvanlarına bakış açılarını ve
onların yaşam hakları olduklarına kendilerini inandırmaları, ona göre bütçe,
personel, araç-gereç tedarik etmeleri ve uygun bir alt yapı oluşturmaları
gerekmektedir. Kanunu ülke genelinde uygulayacak Bakanlığın bu yapısı ile bu
işi yapması mümkün görülmemektedir. Bunu yapabilmesi için merkezde bu işlerle
ilgili bir genel müdürlük, taşrada ise il müdürlükleri bünyesinde bu işlerle
ilgili şube müdürlükleri ve her ilçede de teşkilatlanması, gerekecektir. Her
şeyden önce bu iş için ayrılmış bütçe gerekmektedir. Kanunun çıkış nedeni olan
sahipsiz sokak hayvanlarının sayılarının kontrol altına alınması için
kısırlaştırma önemli bir çare olarak görülmelidir. Belediyelerin yukarıda da
bahsettiğimiz gibi bu işleri önemsemeleri ve imkânlarını buna göre ayarlamaları
gerekmektedir. Başlangıçta ülke genelinde kamu ve bu işle ilgili sivil toplum
kuruluşlarının topyekûn bir kısırlaştırma kampanyası başlatarak üremenin
azaltılmasını sağlamaları belediyelerimizin işlerini kolaylaşacaktır.
Sahipli ve sahipsiz tüm kedi ve köpeklerin kayıt altına
alınarak, sahipli kedi ve köpeklerin sokağa terk edilmeleri halinde
sahiplerinden para cezası alınmalıdır. Bu paralar bir fonda tutularak yine
sokak hayvanları için sarf edilmelidir. Yeterli barınaklar yapılarak sahipsiz
kedi ve köpekler bu barınaklara yerleştirilmelidir. Hayvanlara, acı, ızdırap ve
eziyet çektirerek ölümlerine sebep olanlara idari para cezası yerine ceza
kanunlarına konulacak hükümlerle cezalandırılmalıdırlar.
Medeni ülkelerde sokaklarda başıboş dolaşan, insanlara saldıran, sahipsiz
köpeklere rastlanamaz. Çünkü merkezi ve mahalli idareler kesinlikle görevlerini
aksatmayarak kanunları uygulamaktadırlar. Büyük şehirlerde insanlar, sokak
köpeklerinin korkusundan sokağa çıkamaz durumdadırlar. Bu sorun, sürüncemede
bırakılarak büyümektedir. Sorunun çözümü için ilgililer ve yetkililerin ciddi
adım atmalarını beklemekteyiz. Her konuda en iyi kanunları yapıyoruz. Ama
kanunlara vatandaşlar uymadığı gibi maalesef denetimde yeterli olamıyor. Onun
için kanunları çiğneyenlere hak ettikleri ceza verilemiyor.
Saygılarımızla… Ankara, 22 Şubat
2014 – Cumartesi,
AHMET AKGÜN
Yönetim Kurulu Adına
Genel Başkan
İLETİŞİM:
Toplumsal Etik Derneği Genel Merkezi
0532. 434 32 32 - 0543. 409 29 39
e-mail: ahmet.akgun06@hotmail.com
***
HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ
Yaşamın tek olduğunu.,
yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve
türlerin evrimi yönünde farklılaştığını,
yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve
sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları bulunduğunu.,
bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı
edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracağını ve insanoğlunun
hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini,
türlerin birlikte olmasının diğer hayvan türlerinin yaşama
hakkının insanoğlu tarafından tanınmasını ifade edeceğini.,
insan oğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir
insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını dikkate alarak,
ilan edilir ki;
Madde 1: Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı
içerisinde var olmak bakımından eşit haklara sahiptir.
Madde 2: Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına
sahiptir.
Madde 3: 1. Hayvanlara kötü muamele edilemez veya
zalimane davranışlarda bulunulamaz.
2. Eğer bir hayvanın öldürülmesi gerekiyorsa, bu bir anda,
acısız ve korku yaratmaksızın yapılmalıdır.
3. Ölü bir hayvana saygıyla davranılmalıdır.
Madde 4: 1. Vahşi hayvanlar yaşama hakkına ve kendi
doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahiptirler.
2. Vahşi hayvanların özgürlüğünden uzun süreli alı
konulması, avlanma ve balık tutma geçmiş zamana ait olup hangi sebeple olursa
olsun vahşi hayvanların bu şekilde kullanımı hayati olmayıp, akis davranışlar
bu temel hakka karşıdır.
Madde 5:
1. Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun
beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir.
2. Hiçbir koşul atında terk edilemez veya adil olmayan bir
şekilde öldürülemezler.
3. Her tür soy üretme ve hayvan kullanımında soyun
fizyolojisine ve kendi türüne özel davranışlarına saygı gösterilmesi
zorunludur.
4. Hayvanları içeren sergiler, gösteriler ve filmler hayvanların
onuruna saygı göstermek zorunda olup hiçbir şekilde şiddet içeremezler.
Madde 6:
1. Hayvanlar üzerine yapılan fiziksel ya da psikolojik acı
çekmeye sebep olan deneyler hayvanların haklarının ihlalidir.
2. Soyu tükenen hayvanların ya da yok edilen bir hayvanın
yerine yenisinin ikame edilmesi yöntemleri geliştirilmeli ve sistemli olarak
devam ettirilmelidir.
Madde 7: Gereği olmayacak şekilde bir hayvanın
öldürülmesini içeren her kanun ya da buna yol açan her karar yaşama karşı
işlenmiş suç kapsamındadır.
Madde 8: 1. Vahşi bir hayvan soyunun hayata kalma
onurunu hiçe sayan her yasa ve böylesi bir harekete sebep olan her karar
soykırıma eşdeğer olup soya kaşı işlenmiş suçtur.
2. Vahşi hayvanların katledilmesi ve üreme yumurtalarının
kirletilmesi, yok edilmesi soykırım cürümüdür.
Madde 9:
2. Hayvanların güvenliğinin koruma altına alınması hususu
Devlet örgütleri düzeyinde temsil edilmelidir.
Madde 10: Eğitimden ve okullaşmadan sorumlu merciler, vatandaşlarına
çocukluktan itibaren hayvanları anlamayı ve saygı göstermeyi öğrenmeleri için
olanak sağlamak zorundadır.
Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde
Paris’teki UNESCO Merkezi’nde törenle ilan edilmiştir. Bu metin, 1989 yılında
Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel
Direktörü'ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır.
*
YORUM, KATKI VE ÖNERİ:
Hayvan haklarına saygı duymayan ve "zorunlu, mecburi ve
hayati beslenme ihtiyacı dışında" hayvan katline/cinayetine izin veren
yönetimler insanlık dışı ve gayrimeşru; Buna seyirci kalan sorumsuz "insan
formu görüntülü varlıklar" hayvan altı; Süfli ve hayvan cinayetleri sonucu
elde edilen ürünleri kullananlar; Akıl, iman ve ahlâken malûl necis mahluklardır!..
TALEP: TCK'NUN "GASP, DARP, CEBİR, İŞKENCE, CİNAYET VE ŞİDDET'E İLİŞKİN HÜKÜMLERİ", HAYVANLAR İÇİN'DE AYNEN TEŞMİL EDİLMEK VE GEÇERLİ KILINMAK
ZORUNDADIR.
Eğer (yasa yapıcı muhataplar) İnsan, Müslüman ve Evrensel (doğal) Hukuka saygılı iseler elbet!.....
Mustafa Nevruz SINACI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder