OSMANLI'NIN ÇÖKTÜĞÜ, DÜŞMANIN İSTANBUL DAHİL, ANADOLU'NUN BİR ÇOK BÖLGESİNİ İŞGAL ETTİĞİ ANADOLU'YU, DÜŞMANDAN TEMİZLEYEN VE ZAFERLE SONUÇLANAN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI TÜM ULUSUMUZA KUTLU OLSUN.
1922
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa,
Büyük Taarruz'a karar verdiği günlerde
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa,
Büyük Taarruz'a karar verdiği günlerde
30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü
1922 - Büyük Zafer. Başkomutanlık Meydan Muharebesi.Yunan ordusunun, tamamen sarılması ve imha edilmesi suretiyle "Dumlupınar Meydan Muharebesi"nin kazanılması.
Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Atatürk'ün yönettiği Büyük Zafer:
26 Ağustos - Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
30 Ağustos - Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.
1 Eylül - Gazi Mustafa Kemal'in "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri !" emrini vermesi.
9 Eylül - Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
10 Eylül - Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.
Mustafa Kemal Kocatepe'de
NUTUK
Büyük Taarruz'a Hazırlık, Başkumandan Meydan Muharebesi,
9.Bölüm.
Saldırıya Hazırlık Buyruğu
Ordunun hazırlıklarının tamamlanmasını ve
saldırının çabuklaştırılmasını buyurduktan sonra Ankara'ya döndüm. Batı Cephesi
Komutanı 6 Ağustos 1922'de ordularına gizli olarak saldırıya hazırlık buyruğu
verdi.
Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma
Bakanı paşalar da Ankara'ya döndüler.
Baylar, saldırı için yeniden cepheye
gitmeden önce, Ankara'da saptanması gereken birtakım durumlar vardı. Daha,
saldırı buyruğu verdiğimi Bakanlar Kuruluna tümüyle bildirmemiştim. Artık
onlara resmi olarak bildirmenin zamanı gelmişti. Yaptığımız bir toplantıda iç
ve dış durum ile askeri durumu görüşüp tartıştıktan sonra, saldırı konusunda
Bakanlar Kurulu ile görüş birliğine vardık.
Önemli başka bir sorun daha vardı.
Karşıcıllar, ordunun çürüdüğü, kıpırdayacak durumda olmadığı; böyle karanlık ve
belirsizlik içinde beklemenin yıkımla sonuçlanacağı yolundaki propagandalarını
iyice kızıştırmışlardı. Gerçi, Mecliste bu görüş akımının yaptığı yankılar,
düşmanlardan çok gizlemek istediğim savaş planı bakımından yararlı idi. Ama bu
olumsuz propaganda en yakın ve en inançlı kişiler üzerinde bile kötü etkiler
yapmaya başlamış, onlarda da duraksamalar uyandırmıştı. Onları da, pek yakında
yapacağım saldırı konusunda ve altı yedi günde düşmanın ana kuvvetlerini yeneceğime
olan güvenim üzerinde aydınlatmayı ve yatıştırmayı gerekli gördüm. Bunu da
yaptıktan sonra Ankara'dan ayrıldım. Genelkurmay Başkanı benden önce, 13
Ağustos 1922'de Cepheye gitmişti.
Ben, birkaç gün sonra yola çıktım.
Gidişimi belirli birkaç kişiden başka bütün Ankara'dan gizledim. Benim
Ankara'dan ayrılacağımı bilenler, burada imişim gibi davranacaklardı. Dahası,
benim Çankaya'da çay şöleni verdiğimi de gazetelerle yayımlayacaklardı. Bunu,
elbette o zamanlar işitmişsinizdir. Trenle gitmedim. Bir gece otomobille Tuz
Çölü (Koçhisar) üzerinden Konya'ya gittim. Konya'ya gidişimi orada hiç
kimseye telle bildirmediğim gibi Konya'ya varır varmaz telgrafhaneyi gözaltına
aldırarak Konya'da bulunduğumun da hiçbir yere bildirilmemesini sağladım.
20 Ağustos 1922 günü öğleden sonra saat
dörtte Batı Cephesi Karargâhında, yani Akşehir'de bulunuyordum. Kısa bir
görüşmeden sonra, 26 Ağustos 1922 sabahı düşmana saldırmak için Cephe
Komutanına buyruk verdim.
22 Ağustos 1922 Saldırı Buyruğu
20/21 Ağustos 1922 gecesi Birinci ve
İkinci Ordu Komutanlarını da Cephe Karargâhına çağırdım. Genelkurmay Başkanı
ile Cephe Komutanı önünde saldırının nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa
bir savaş oyunu biçiminde açıkladıktan sonra, Cephe Komutanına o gün vermiş
olduğum buyruğu yineledim. Komutanlar işe koyuldular. Saldırımız, hem strateji
hem bir taktik baskını biçiminde yapılacaktı. Bunun gerçekleşebilmesi için de,
yığınağın ve düzenlemenin gizli kalmasına önem vermek gerekiyordu. Bundan
ötürü, her türlü hareket gece yapılacak, birlikler gündüzleri köylerde ve
ağaçlıklar altında dinleneceklerdi. Saldırı bölgesinde yolların düzeltilmesi
gibi çalışmalarla düşmanın dikkatini çekmemek için kimi başka bölgelerde de
benzeri düzmece çalışmalar yapılacaktı.
24 Ağustos 1922'de karargahlarımızı
Akşehir'den saldırı cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirdik. 25 Ağustos
1922 sabahı da Şuhut'tan, savaşları yönettiğimiz Kocatepe'nin güneybatısındaki
çadırlı ordugâha gittik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe'de bulunuyorduk. Sabah saat
5.30'da topçu ateşimizle saldırı başladı.
Başkomutan Savaşı
Baylar, 26 ve 27 Ağustos günlerinde, yani
iki gün içinde, (Afyon) Karahisar'ın güneyinde 50 ve doğusunda 20-30 kilometre
uzunluğunda bulunan berkitilmiş düşman cephelerini düşürdük. Yenilen düşman
ordusunun büyük kuvvetlerini 30 Ağustosa değin, Aslıhanlar yöresinde çevirdik.
30 Ağustosta yaptığımız savaş sonunda (buna Başkomutan Savaşı adı verilmiştir)
düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve tutsak ettik. Düşman ordusu
Başkomutanlığını yapan General Trikupis de tutsaklar arasındaydı. Demek,
tasarladığımız kesin sonuç beş günde alınmış oldu.
31 Ağustos 1922 günü ordularımız, ana
kuvvetleri ile İzmir'e doğru yürürken, başka birlikleri ile de düşmanın
Eskişehir ve kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı.
Ateşkes Önerisi
Baylar, Başkomutan Savaşı'nın sonucuna
değin her gün büyük başarılarla gelişen saldırımızı resmi bildirimlerde çok
önemsiz eylemler gibi gösteriyorduk. Amacımız, durumu elden geldiğince dünyadan
gizlemekti. Çünkü, düşman ordusunu tümüyle yok edeceğimize güvenimiz vardı.
Bunu anlayıp düşman ordusunu yıkımdan kurtarmak isteyeceklerin yeni
girişimlerine meydan vermemeyi uygun görmüştük. Gerçekten bizim tutumumuzu
sezdikleri zaman ve saldırımızdan hemen sonra, başvurmalar olmuştur. Örneğin,
saldırıda bulunduğumuz sırada Bakanlar Kurulu Başkanı olan Rauf Bey'den,
İstanbul'dan ateşkes anlaşması ile ilgili yazı geldiği yolunda, 4 Eylül
1922 günlü bir tel almıştım. Verdiğim yanıt şudur:
Tel,
makama özeldir.
5.9.1922
Bakanlar
Kurulu Başkanlığı Yüce Başkanlığına
Y:
Anadolu'daki Yunan ordusu kesin olarak yenilmiştir. Yunan ordusunun yeniden
sağlam bir direnmede bulunması artık düşünülemez. Anadolu için herhangi bir
görüşmeye gerek kalmamıştır. Ateşkes anlaşması, ancak, Trakya için söz konusu
olabilir. Bunun için, Eylülün onuna değin Yunan Hükümeti, ya doğrudan doğruya,
ya da İngiltere aracılığıyla hükümetimize resmi olarak başvurursa, buna yanıt
verilirken aşağıdaki koşullar öne sürülmelidir. O günden, yani Eylülün onundan
sonra başvurulursa yanıt başka türlü olabilir. Bunun için de durum bana ayrıca
bildirilmelidir:
1. 1-Ateşkes anlaşmasının imzalandığı günden başlayarak
on beş gün içinde Trakya, 1914 sınırlarına dek, hiçbir koşul ileri sürülmeden,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin sivil görevlilerine ve ordu
birliklerine bırakılmış olacaktır.
2. 2-Yunanistan'da tutsak bulunan yurttaşlarımız
on beş gün içinde İzmir, Bandırma ve İzmit limanlarında bize verilecektir.
3. 3-Yunan ordusunun üç buçuk yıldan beri
Anadolu'da yaptığı ve yapmakta bulunduğu yıkımları ödemeyi Yunan Hükümeti
şimdiden üstlenecektir.
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Başkomutan
Mustafa Kemal
Ordularımız İzmir Rıhtımında İlk Verdiğim
Hedefe, Akdeniz'e Ulaştılar
Telsizle doğrudan doğruya bana gönderilen
bir telyazısında da, İzmir'deki İtilaf Devletleri konsoloslarına benimle
görüşmelerde bulunmak yetkisinin verildiği bildiriliyor; hangi gün ve nerede
buluşabileceğim soruluyordu. Buna verdiğim yanıtta da, 9 Eylül 1922'de Nif'te
(Kemalpaşa'da) görüşebileceğimizi bildirmiştim. Gerçekten dediğim günde ben
Kemalpaşa'da bulundum. Ama, görüşmeyi isteyenler orada değildi. Çünkü
ordularımız İzmir rıhtımında ilk verdiğim hedefe, Akdeniz'e ulaşmış
bulunuyorlardı.
Saygıdeğer baylar,
Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ile ondan sonra düşman ordusunu
bütünüyle yok eden ya da tutsak eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya
döken harekâtımızı açıklamak ve niteliklerini anlatmak için söz söylemeyi
gerekli görmem.
Her
evresi ile düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve utkuyla sonuçlandırılmış olan
bu harekât Türk ordusunun, Türk subaylarının ve komuta kurulunun yüksek
güçlerini ve yiğitliklerini tarihte bir daha saptayan ulu bir yapıttır.
Bu
yapıt, Türk ulusunun özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz anıtıdır. Bu
yapıtı yaratan bir ulusun çocuğu, bir ordunun Başkomutanı olduğum için sevincim
ve mutluluğum sonsuzdur.
Baylar, işte şimdi siyasa alanla
geçebiliriz. Gerçi, ordumuzun utkusundan umudu kesip daha önce siyasa yoluyla
sorunların çözülmesi kanısında ve savında bulunanları, dediklerini yapmakta
biraz çokça bekletmiş oldum. Bununla birlikte sonunda, benim de siyasa alanında
önemle çalışmayı gerçekten yeğlediğimi görerek kıvanmaları gerekirdi. Böyle
olup olmadığını göreceğiz.
Ordularımız, İzmir ve Bursa'yı geri
aldıktan sonra Trakya'yı da Yunan ordusundan kurtarmak için İstanbul ve
Çanakkale'ye doğru yürürken, o zaman İngiltere Başbakanı bulunan Lloyt Corc
bizimle savaşmaya karar vermiş gibi bir davranışla dominyonlara, yardımcı
birlikler istemek üzere başvurmuş. Ondan sonraki olaylara bakılırsa Lloyt
Corc'un isteğinin yerine getirilmediğini kabul etmek gerekir.
İtilaf Devletleri'nin 23 Eylül 1922 Günlü
Ateşkes Önerisi
Bu sıralarda, İstanbul'daki Fransız
Olağanüstü Komiseri General Pele (Pellé) benimle görüşmek üzere İzmir'e geldi.
"Yansız Bölge" adıyla andığı bir bölgeye ordularımızın girmemesinin
uygun olacağını öğütledi. Ulusal Hükümetimizin böyle bir bölge tanımadığını,
Trakya'yı da kurtarmadıkça ordularımızın durdurulamayacağını söyledim. General
Pele, Bay Franklen-Buyon'un benimle görüşmek üzere gelmek istediği yolunda
almış olduğu özel bir teli bana gösterdi. Kendisini İzmir'de kabul edeceğimi
söyledim. Bay Franklen-Buyon bir Fransız savaş gemisiyle İzmir'e geldi. Fransa
Hükümetinin kendisini, İngiltere ve İtalya Hükümetlerinin de uygun görmesi
üzerine benimle görüşmeye gönderdiğini söyledi. Biz Franklen-Buyon'la
görüşürken, İtilâf Devletleri Dışişleri Bakanları imzasıyla, 23 Eylül 1922
günlü bir nota geldi. Bu nota, temel olarak, iki sorunu kapsıyordu. Biri,
savaşın durdurulması; öbürü konferans ve barış ile ilgiliydi.
Biz, Rumeli'de ulusal sınırlarımıza dek
Doğu Trakya'yı baştan başa almadıkça savaştan vazgeçemezdik. Ancak, yurdumuzun
bu parçasından düşman birlikleri çıkarılırsa daha çok bir eyleme kendiliğinden
gerek kalmayacaktı. Bu notada, Venedik ya da başka bir kentte toplanacak olan
ve İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven
devletleriyle Yunanistan'ın çağrılacağı bir konferansa delegelerimizi
göndermeyi isteyip istemeyeceğimiz soruluyor; ayrıca, görüşmeler sırasında
Boğazlar'daki yansız bölgelere asker göndermezsek, Edirne ile birlikte Meriç'e
dek Trakya'nın, bize geri verilmesine ilişkin isteğimizin iyi karşılanacağı
bildiriliyordu.
Notada Boğazlar'dan, azınlıklardan,
Milletler Cemiyeti'ne girmemizden de söz edilmekteydi.
Konferansın toplanmasından önce Yunan
birliklerinin, İtilâf Devletleri komutanlarının çizecekleri bir çizginin
gerisine çekilmeleri için İtilâf Devletlerinin erkini kullanacağına söz
veriliyor ve bu konuda görüşülmek üzere Mudanya'da ya da İzmit'te bir toplantı
yapılması öneriliyordu.
Kaynak: https://ulusalhaber-ulusalajans1.blogspot.com/2018/04/gercekten-muhtesem-gunlerin-ustune-bir.html
30 Ağustos 1922 Anadolu toprakları üzerinde yaşayan ve başka devletlerin boyunduruğu altında yaşamak istemeyen bir ulusun zaferidir. Bu zafer Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temellerinin atılmasına sebep olmuştur.
Kan ve göz yaşı ile sulanarak elde edilen bu topraklar üzerinde yaşayan kahraman ulusun evlatları ve torunları Türkiye Cumhuriyeti devletini ebediyyen yaşatmaya mecburdurlar.
Bakın 30 Ağustos 1922 Büyük taarruz ile Anadolu'nun hangi yerleri Düşmandan temizlenmiştir:
26 Ağustos
1922 Sabah saat 5:00'da topçu
ateşiyle Türk Büyük Taarruzu'nun başlaması.
İznik'in kurtuluşu.
26 - 27 Ağustos
1922 Büyük Taarruz'dan sonra Yunan Ordusunun
müstahkem mevzilerinin düşürülmesi ve düşmanın çekilmeye başlaması.
30 Ağustos
1922 Yunan ordusunun
bütünüyle sarılması ve imha edilmesi sonucu.
31 Ağustos
1922 "Başkomutan
Meydan Muharebesi" (Savaşı)'nın kazanılması
Kütahya'nın kurtuluşu.
Çivril'in kurtuluşu
Türk Ordusunun İzmir yönünde
Yunan kuvvetlerini izlemesi
1 Eylül
1922 Başkomutan Mustafa Kemal
Paşa'nın Türk Ordusu'na beyannamesi:
"Bütün
arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini göz önüne
alarak ilerlemesini ve herkesin fikri güçlerini, kahramanlık ve vatanseverlik
kaynaklarını yarışırcasına göstermeye devam etmesini isterim. ORDULAR! İLK
HEDEFİNİZ AKDENİZDİR. İLERİ!"
Gediz ve Seyitgazi'nin
kurtuluşu.
2 Eylül
1922 Eskişehir'in kurtuluşu
Yunan Ordusu Komutanı
Trikopis ile II. Yunan Kolordusu Komutanı General Diyenis ve bazı yüksek
rütbeli subayların esir alınışı.
Yunan Hükümeti'nin
Türkiye ile mütareke yapılabilmesi için İngiltere'ye aracılık önerisi.
3 Eylül
1922 Emet, Tavşanlı, Esme,
Sındırgı, Bigadiç'in kurtuluşu.
Genelkurmay Başkanı
Fevzi Paşa'nın Müşir (Mareşal), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'nın Feril
(Korgeneral) rütbesine yükselişi.
Selendi'nin kurtuluşu.
4 Eylül
1922 İcra vekilleri heyeti
reisi Rauf Bey'in cephede bulunan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya
İstanbul'daki İtilaf Temsilcilerinin mütareke isteği hakkında telgrafı.
Bozüyük, Söğüt, Demirci,
Kula, Sarıgöl, Buldan'ın kurtuluşu.
5 Eylül 1922 Mustafa Kemal Paşa'nın
Vekiller Heyeti'nin 4 Eylül 1922 tarihli telgrafına cevabı:
"Anadolu'daki
Yunan Ordusu kesin şekilde mağlup edilmiştir. Anadolu için herhangi bir
görüşmeye gerek kalmamıştır. Mütareke ancak Trakya için söz konusu
olabilir."
Nazilli, Simav, Salihli,
Ödemiş, Alaşehir, Gördes, Pazaryeri'nin kurtuluşu.
6 Eylül
1922 Balıkesir, Gönen,
Bilecik, Söke, İnegöl, Pazarcık, Tire, Bayındır, Akhisar, Ahmetli,
Savaştepe'nin kurtuluşu
10 Temmuz 1920 günü,
Meclis kürsüsüne örtülen siyah örtünün "BÜYÜK ZAFER" üzerine
kaldırılması hakkında TBMM kararı
7 Eylül
1922 İtilaf Devletleri Temsilci
üyelerinin Yunan Hükümeti adına Hamit Bey aracılığı ile Ankara Hükümeti'ne
başvurmaları ve Anadolu'yu boşaltmak koşulu ile, Yunanistan'ın mütareke
isteğini bildirmeleri.
Saruhanlı, Turgutlu ve
Kuşadası'nın kurtuluşu.
Genelkurmay Başkanı
Fevzi Paşa'nın Salihli'den, Sarıkamış'ta bulunan Doğu ve Diyarbakır'da bulunan
Elcezire Cephesi Komutanlıklarına emri:
"Musul
bölgesi de Misak-ı Milli sınırlarımız içinde olduğundan, gerekirse silahla
kurtarılması için komutanlıklarınızca gereken hazırlıkların yapılması ve
tasarruf edilebilecek kuvvetlerin hazırlanması".
8 Eylül
1922 Manisa ve Nil'in (Kemal
Paşa) kurtuluşu.
9 Eylül 1922 Türk süvarilerinin
İzmir'e girişi ve Kadifekale'ye Türk Bayrağının çekilmesi.
Mustafa Kemal Paşa'nın
Nil'e (Kemal Paşa) gelişi ve geceyi burada geçirişi.
Seydiköy'ün kurtuluşu.
10 Eylül
1922 BÜYÜK ZAFER üzerine
İstanbul Hükümeti'nin Mustafa Kemal Paşa'ya "Kumandan-ı besalet
ünvanı" hitabıyla tebrik telgrafı.
11 Eylül
1922 Orhaneli'nin kurtuluşu.
İngilizlerin,
Fransızların ve İtalyanların Çanakkale Boğazı'nın Anadolu yakasına asker
göndermeleri.
12 Eylül
1922 İzmir'deki İngiliz
Başkonsolosu Harry Lamb'ın Mustafa Kemal Paşa ve Ankara Hükümeti ile İngiltere
arasındaki ilişkiler hakkında görüşmesi.
Gemlik'in kurtuluşu.
Milli kuvvetlerin
Mudanya taarruzu.
Mudanya'ya giriş ve 2.
Yunan Tümeni'ni esir oluşu.
Urla, Seferihisar ve
Kırkağaç'ın kurtuluşu.
13 Eylül
1922 İzmir'de düşmanların
sabotajı sonucu, Ermeni mahallesinde başlayan büyük yangın.
Karacabey ve Soma'nın kurtuluşu.
14 Eylül
1922 Bergama, Dikili ve Foça,
Menemen'in kurtuluşu.
15 Eylül
1922 Balya, Edremit,
Burhaniye, Ayvalık ve Kirmesti'nin (Mustafa Kemal Paşa) kurtuluşu.
Llyod George'un, İtilaf
Devletleri ve İngiliz dominyonlarını, Türklere karşı Boğazlar'ın
müdafaasında birleşmeye çağırması (Fransızlar ve İtalyanlar bu
çağrıya olumsuz tavır almışlardır).
16 Eylül
1922 Karaburun'un kurtuluşu.
17 Eylül 1922 Bandırma'nın kurtuluşu.
18 Eylül
1922 Erdek'in kurtuluşu.
Batı Anadolu'nun Yunan
Ordusundan tümüyle temizlenmesi.
İtilaf Devletleri'nin
İstanbul ve Boğazlar çevresindeki işgal bölgelerinin tarafsızlığına uyulması
hakkında TBMM hükümetine notası.
Fransız Yüksek Komiseri
General Pulle'nin İzmir'e gelişi ve Mustafa Kemal Paşa ile görüşmesi.
20 Eylül
1922 Boğazlara karşı
girişilen Türk harekatını durdurmak ve barış konferansına zemin hazırlamak
üzere Fransa - İngiltere ve İtalya temsilcilerinin Paris'te toplanmaları (bu
toplantılar 23 Eylül 1922'ye kadar sürmüştür).
Çanakkale'deki Fransız
ve İtalyan kuvvetlerinin geri çekilmesi.
Bayramiç'in kurtuluşu.
20 - 21 Eylül
1922 Ayvacık'ın kurtuluşu.
21 Eylül
1922 Kocaeli tarafsız
bölgesindeki İngiliz askerlerinin bölgeyi boşaltarak İstanbul'a hareketi.
22 Eylül
1922 Mustafa Kemal Paşa'nın
İstanbul ve Boğazlar üzerine harekatı ile ilgili, Kazm Karabekir Paşa'ya
telgrafı:
"Pek
kuvvetli olmamıza rağmen, siyasette de pek hesaplı ve mutedil bulunuyoruz.
Herhalde meseleyi siyasetle halletmeyi seçmeliyiz."
Ezine'nin kurtuluşu.
Milli kuvvetlerin
Susurluk'a girişi.
Damat Ferit Paşa'nın
İstanbul'dan Avrupa'ya kaçısı.
23 Eylül
1922 İtilaf Devletleri
Dışişleri bakanların imzasıyla, Mustafa Kemal Paşa'ya "Askeri
harekatın durdurulması ve bir barış konferansının toplanmasıyla ilgili" nota
verilmesi.
Türk süvarilerinin
Çanakkale'de tarafsız bölgeye girişleri.
Lapseki'nin kurtuluşu.
24 Eylül
1922 Türk Kuvvetlerinin
Çanakkale'de "Tarafsız Bölge"yi işgali üzerine, İngiliz
Birliklerinin daha dar bir mevziiye yerleşmek üzere geri çekilmeler.
Sovyet Hükümeti'nin
İtilaf Devletleri'ne Boğazlar sorunuyla ilgili görüşlerini kapsayan notası.
26 Eylül 1922 General Harrington'un,
Türk süvarilerinin Boğazlar üzerine hareketiyle ilgili olarak Türk
Kuvvetlerinin tarafsız bölge dışına çekilmesi hakkında Mustafa Kemal Paşa'ya
telgrafı.
27 Eylül
1922 Yunanistan'da çıkan
askeri ihtilal sonucu, Kral Konstantin'in oğlu lehine tahttan ve Atina'dan
ayrılışı.
29 Eylül
1922 Mustafa Kemal Paşa'nın
İtilaf Devletleri Dışişleri Bakanlarının 23 Eylül 1922 tarihli notasını
cevaplandırması (Cevabi Notada)
Mudanya Konferansı'nın
kabul edildiği, açılışının 3 Ekim 1922 olmasının uygun olacağı, İsmet Paşa'nın
delege atandığı ve konuşulacak hususlar bildirilmiştir.
3 Ekim
1922 Mudanya Konferansı'nın
öğleden sonra başlaması (Konferansa Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'nın
başkanlığı altında, İngiltere delegesi general Harrington, Fransa delegesi
Charpy, İtalya delegesi general Mombelli katılmışlardır).
6 Ekim
1922 Mustafa Kemal Paşa'nın
İsmet Paşa'ya telgrafı:
"Trakya'nın
TBMM Hükümetine iadesi kabul edilmediği takdirde 6 -7 Ekim'de hemen İstanbul
üzerinde harekata geçiniz."
9 Ekim
1922 Refet Paşa'nın (Bele)
Ankara Hükümetince İstanbul temsilciliğine aynı zamanda Doğu Trakya'yı teslim
almaya memur edilmesi.
11 Ekim
1922 Mudanya Mütarekesi'nin
imzalanması.
15 Ekim
1922 Mudanya Mütarekesi'nin
yürürlüğe girmesi
17 Ekim
1922 Tevfik Paşa'nın Mustafa
Kemal Paşa'ya telgrafı:
"Yakında
toplanması gerekecek Barış Konferansı'na İstanbul ve Ankara delegelerinin
birlikte katılmaları uygun olacaktır. Bu gaye ile önceden bir zatın görüşmek
üzere İstanbul'a gönderilmesi."
18 Ekim
1922 Mustafa Kemal Paşa'nın
Tevfik Paşa'ya cevabı:
"TBMM
Ordularının kazandığı kesin zaferin tabii neticesi olmak üzere, vukuu yapın olan
barış konferansında Türkiye Devleti, yalnız ve ancak TBMM Hükümeti tarafından
temsil olunur."
19 Ekim
1922 Trakya'yı teslim almakla
görevlendirilen Refet Paşa'nın İstanbul'a gelişi.
Yunan Kuvvetlerinin
Mudanya Mütarekesi gereğince, Trakya'yı boşaltmaya başlamaları.
İngiltere'de Lloyd
George kabinesinin istifası.
26 Ekim
1922 İsmet Paşa'nın Hariciye
vekilliğine seçilmesi.
27 Ekim
1922 İtilaf Devletleri'nin
TBMM Hükümetine, Lozan'da 13 Kasım 1922'de toplanacak barış konferansına
temsilci gönderilmesi çağrısı (Aynı çağrı İstanbul Hükümeti'ne de yapımıştır.)
29 Ekim
1922 TBMM Hükümetinin İtilaf
Devletleri'ne Lozan'daki konferans çağrısını kabul ettiğini bildirmesi
Tevfik Paşa'nın TBMM
Başkanlığına "Lozan Barış Konferansı'na Bab-ı ali ve Ankara
heyetlerinin bir arada iştirakinin uygun olacağını" bildiren
telgrafı.
30 Ekim 1922 Osmanlı
İmparatorluğu'nun tükenip bittiğine, yeni bir Türkiye Devletinin doğduğuna,
Anayasa gereğince egemenlik haklarının millete ait olduğuna dair, Mustafa Kemal
Paşa'nın da imzası bulunan önergenin TBMM'de görüşülmeye başlaması.
31 Ekim 1922 Müdafaa-i Hukuk
grubunda "Milli hakimiyetin tahakkuku ve Lozan'a gidecek heyetler
meselesinin görüşülmesi ve Mustafa Kemal Paşa'nın "Osmanlı
saltanatının" lağvının zaruri olduğu" hakkında konuşması.
Doğu Trakya'nın Türk
mülki memurlarına devir ve teslimi.
Çorlu'nun kurtuluşu.
1 Kasım
1922 Mustafa Kemal Paşa'nın
TBMM'de konuşması:
"Millet
mukadderatını doğrudan doğruya, eline aldı ve milli saltanat ve hakimiyetin bir
şahısta değil, bütün fertleri tarafından seçilmiş vekillerden oluşan bir
Meclis-i Ali'de temsil etti. İşte o meclis, Meclis-i Ali'nizdir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi'dir. Milletin saltanat ve hakimiyet makamı yalnız ve ancak
Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir."
Hilafet ve Saltanatın
birbirinden ayrılarak saltanatın lağvı hakkında TBMM kararı.
2 Kasım
1922 Vize ve Demirköy'ün
kurtuluşu.
4 Kasım
1922 İstanbul'da Tevfik Paşa
kabinesinin istifası.
İstanbul'da TBMM
Hükümeti yönetiminin başlamış olduğunun resmen açıklanması.
4 - 5 Kasım
1922 İstanbul'un yönetimine
el konulduğuna ilişkin, Ankara Hükümeti kararı:
"TBMM
Hükümeti, 4 Kasım 1922 öğle vaktinden itibaren İstanbul'un idaresine el
koymuştur."
5 Kasım
1922 İsmet Paşa başkanlığında
Türk delege heyetinin Ankara'dan ayrılması.
9 Kasım
1922 Babaeski'nin kurtuluşu.
10 Kasım
1922 Kırklareli'nin
kurtuluşu.
Vahdettin'in Halife
sıfatıyla İstanbul'da son Cuma selamlığı (Namazdan sonra Hamidiye Camisi'nin
mahfelinde general Harrington ile bir görüşme yapmıştır).
13 Kasım
1922 Tekirdağ'ın kurtuluşu.
Saray'ın kurtuluşu.
İstanbul'da Vahdettin'in
maiyetinden ve işbirlikçilerinden 140 kişinin İngiliz Yüksek Komiserliğine
sığınması.
16 Kasım
1922 Vahdettin'in Halife-i
Müslimin imzasıyla, işgal orduları başkomutanı Harrington'a sığınma mektubu:
"İstanbul'da
hayatımı tehlikede gördüğümden, İngiltere devlet-i fahimesine iltica ve bir an
evvel İstanbul'dan başka bir yere naklimi talep ederim efendim."
17 Kasım
1922 Vahdettin'in, Malaya
adlı İngiliz savaş gemisiyle, İstanbul'dan Malta'ya kaçışı.
Mürefte'nin kurtuluşu.
18 Kasım
1922 TBMM kararıyla firar
eden Vahdettin'in halifelikten hal'i ve yerine Abdülmecit Efendi'nin
seçilmesi.
Uzunköprü ve Şarköy'ün
kurtuluşu.
20 Kasım
1922 Lozan Konferansı'nın
açılış töreni.
23 Kasım
1922 Enez'in kurtuluşu.
26 Kasım
1922 Çanakkale'nin kurtuluşu.
Gelibolu, Maydos ve
Lalapaşa'nın kurtuluşu.
30 Kasım
1922 Doğu Trakya'nın
tamamının teslimi işleminin bitirilmesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder